İlişki Terapisinde İletişim Sorunu Mu, Duygusal Kopukluk Mu?

Duygusal kopukluk genellikle ani değil, yavaş yavaş gelişir. Günlük hayatın temposu, sorumluluklar, iş stresi ve ebeveynlik rolleri zamanla ilişkinin merkezine yerleşir. Çiftler aynı evde yaşar, aynı masada yemek yer; fakat duygusal olarak birbirlerinden giderek uzaklaşırlar.
Bu noktada terapinin amacı, iletişim teknikleri öğretmekten önce duygusal güvenliği yeniden inşa etmektir. Çünkü kişi ancak kendini güvende hissettiğinde açık olabilir. Terapötik ortam, bu güvenli alanı sağlar. Taraflar ilk kez savunmaya geçmeden, yargılanmadan konuşabileceklerini deneyimler.
İlişki terapisinde kullanılan yansıtma, ben dili ve aktif dinleme gibi teknikler, yüzeyde basit görünse de duygusal temasın kapısını aralar. “Beni hiç anlamıyorsun” cümlesi yerini, “Anlaşılmadığımı hissettiğimde yalnız kalıyorum” ifadesine bıraktığında, ilişki dili kökten değişir.
Terapide sıkça fark edilen bir gerçek şudur: Çiftler aslında birbirleriyle değil, birbirlerine ulaşamamanın yarattığı yalnızlıkla mücadele etmektedir. Bu farkındalık, suçlamayı azaltır ve empatiyi artırır. İletişim böylece bir mücadele alanı olmaktan çıkar, bir temas alanına dönüşür.
Hazırlayan:
Uzman Psikolog Mustafa Cem Oğuz

