Aile hayattaki en önemli yapı taşlarından biridir. Aile üyelerinin her birine ait bazı görev ve rolleri bulunur. Ayrıca günümüze bakıldığında aile ve çift yapısının giderek değiştiğini gözlemlemekteyiz. Aile yapısını etkileyen en büyük etkenlerin başında sosyo-ekonomik yapı ve toplumsal normlar gelmektedir. Bu yapılar beraberinde aile ilişkilerini derinden etkileyerek ilişki ve evlilik bütünlüğünü bozabilmektedir. Bir diğer husus ise hane içerisinde çıkan problemler ve çatışmalardır. Bu noktada çift ve aile yapısının değişmesi, rollerin yada statülerin değişime uğraması beraberinde bu tarz çatışmaları doğurabilmektedir. Bazı aile figürlerine baktığımızda bu değişimler karşısında zorluklarla karşı karşıya kalır. Ve çoğu figürlerde karşı karşıya kalınan problemlerle başa çıkamamaktadır. Bu değişimler ilişkiye, aileye ve evliliğe dayalı beklentilerin karşılanamamasına neden olur ve beraberinde problemlerin artışına sebebiyet verir. İlişkilerde ve aile yapılarında rastlanan bir diğer pürüz ise bireyler arasında etkili bir iletişimin kurulmamasıdır. Aile içerisinde bu tarz durumların üstesinden gelmekte zorlanan aileler psikolojik bir desteğe ihtiyaç duyabilirler.
Psikolojik Destek Süreci:
Ailelerin talep ettikleri psikolojik destek süreci içerisinde aile içindeki yaşanan ilişkisel çatışmaların giderilmesi, ilişkilere destek sağlanması, aile içi huzursuzlukların indirgenmesi ve en önemlisi sağlıklı bir iletişimin kurulabilmesi temel çalışma prensipleri arasındadır.
Aile danışmanı aile yapısını bir bütün olarak ele alır. Kişilerin iletişim çatışmalarının kaynağına iner ve bu kaynağı eşlerin de görebilmesi için ışık tutar.
Aile içi iletişimin güçlenmesi, problemlerin etkili bir şekilde ele alınması ve değerlendirilmesi, çatışmaların çözülebilmesi gibi konularda aileleri destekliyoruz.
Çift Terapisi
Buna karşılık bir bireyin bozukluğu temel bir stres kaynağı olabileceği gibi eşlerin birbirleriyle ilişkilerindeki gereksinimlerini karşılayabilme becerilerini de aksatabilir. Bu yüzden de bir klinisyenin, evlilik problemlerinin tedavisinde uzmanlaşmış olsun ya da olmasın, klinik uygulama esnasında sıkıntılı çiftlerle karşılaşma olasılığı hayli yüksektir ve birey ve çift özelliklerinin ne şekilde etkileşim kurduğu ve terapiye gelmeye neden olan bir yığın sorun için çift terapisinin bir temel tedavi mi yoksa bir yan tedavi mi olacağının anlaşılması çok önemlidir.
Çift terapisi ve çiftlerin ilişki problemlerinin değerlendirilmesi Partner ilişkileri sorunu özetle şöyle tanımlanır:
“Bireyde veya aile işleyişinde ya da çiftlerden birinde veya her ikisinde görülen semptomların ortaya çıkışındaki klinik açıdan önemli olan hasarlar ile bağdaşan olumsuz iletişim (mesela eleştiriler), çarpık iletişim (mesela gerçek dışı beklentiler veya iletişimsizlik (mesela küsme) unsurları görülen eşler veya partnerler arasındaki bir iletişim modeli.”
Sıkıntılı çiftleri sıkıntısız çiftlerden ayıran bu üç alanın her biri içinde yer alan temel faktörlerin kısa tanımlarını bulacaksınız.
Çift İlişkilerinde davranışsal faktörler
Sosyal değiş – tokuş teorisi görüşünü destekleyen önemli miktarda deneysel kanıt bulunmaktadır. Bu göşe göre sıkıntılı ilişkileri bulunan bireyler, olmayanlara oranla, can sıkıcı davranışları daha fazla, sevindirici davranışları ise daha az değiş-tokuş ederler ve mutsuz çiftlerdeki olumsuz davranışların değiş-tokuşu karşılıklı olma eğilimindedir.
Çiftler bir samimiyet eksikliğinden şikayetçi olduklarında, ilişkilerinin geçmişinin sistematik bir değerlendirmesi sonucunda, çoğu kez ilişkinin ilk aşamalarına oranla ikisinin de karşılıklı hoşlandıkları aktivitelere hali hazırda daha az zaman ayırdıkları ortaya çıkar. Ortak olumlu aktivitelerin az olduğu yapıyı sürdüren bir diğer faktör de bireylerin, eğer birlikte zaman harcarlarsa artık daha fazla ortak yönlerinin olmadığını keşfedeceklerine yönelik olumsuz bir beklenti geliştirmiş olmaları ihtimalidir.
Daha yüksek sıklıklarda şikayet/eleştiri, savunmacılık, küçümseme ve kaçınma sergileyen partnerlerin ayrılma ve boşanma ihtimallerinin daha yüksek olduğunu belirlemişti.
Sıkıntılı çiftlerin sıkıntısız çiftlere nazaran, problem kışkırtması olayına bulaşmaları ihtimalinin daha yüksek olduğunu tespit etmişti.
Düşünce ve duyguları açıkça ve yapıcı bir şekilde ifade etme becerileri, empatik dinleme becerileri, sorun giderme becerileri açıklayıcı(expreser) diğerinin de dinleyici (listener) rolü “ilişki artırımı” yaklaşımıdır. Açıklayıcı (expreser) düşünce ve duygularını özlü bir şekilde anlatmak ve bu görüşlerini mutlak değil, subjektif doğrular olarak ifade etmekle yükümlüdür. Buna karşılık dinleyici ise anlatıcının tanımladığı sübjektif deneyimi anlamaya çalışmaya odaklanacak ve anladığını anlatıcıya kendi fikirlerini katmadan anlatıcının ifadelerini değiştirerek iletecektir.
Sorun giderme iletişimi, çiftlere bir soruna yönelik duygularını ifade etmelerinin değil, bir sorunun sistematik davranışsal tanımı, sorunun bir veya daha fazla olası (yani makul ve mantıklı) davranışsal çözümlerinin belirlenmesi ve günlük hayatta sorunu çözmeye yönelik somut bir plan ile meşgul olmalarının öğretildiği bir süreçtir
Çift ilişkilerinde bilişsel faktörler
Beş tür otomatik düşünce belirlenmiştir:
Her bireyin, çiftin etkileşimlerinde gerçekleşen olayların bazı yönlerine dikkat edip diğerlerini görmezden geldiği seçici dikkat,
Her bireyin, ilişkilerindeki olumlu ve olumsuz olayların nedenlerine yönelik yaptığı çıkarımlar veya yorumlar,
Gelecekte ilişkide özel olayların meydana gelmesi ihtimaline yönelik tahminler ve beklentiler,
İlişkinin genel veya kişiye özgü niteliklerine yönelik inançları ve bunların nasıl işlediğini içeren varsayımlar,
Genel anlamda veya kişiye özgü ilişkilerin sahip olması gereken niteliklerine yönelik her bireyin kabul ettiği inançlar veya standartlar.
Eşler arasında sınırların az olmasını, iktidarın eşit dağılımını ve birinin ilişkisine fazla zaman ve enerji ayırmasını savunan bireylerin ilişkilerinden daha memnun olma ve daha yapıcı yollarla iletişim kurma eğiliminde oldukları belirlenmiştir.
Çift terapisi ve duygudurum faktörleri
Terapistler, çift etkileşimlerini gözlemlerken bu tür duygusal süreçlere ihtiyaç duyarlar ve çiftlerin bu tür geniş çaplı duygusal tepkilerine ve bunların içini dolduran muhtemelen hatalı olabilecek düşüncelere karşı koymalarına yardım ederler. Benzer şekilde, eşleriyle olan çatışmada çatışmayı etkileyen sinirlerini kontrol edememe problemi olan bireyler, sinir azatlımındı bazı özgün müdahalelere gereksinim duyabilirler. Ayrıca bir çiftin bir üyesi veya her iki üyesinde de mevcut olan bazı psikolojik problemlerin çiftin ilişkisi üzerinde önemli etkilere sahip olması muhtemeldir. Eğer psikolojik problemlere, ilişki faktörleri neden oluyor ise bu faktörler çift terapisi yoluyla uzaklaştırılabilir ya da psikolojik bozuklukları için bireysel terapi gerekebilir.
Bilişsel-davranışsal tedavi stratejileri
Bireysel terapide olduğu gibi çiftler, değişme ihtimaline yönelik umutsuzluğa ve başarılı bir değişikliğin etkilerinin yaşamları için ne anlama geleceğine dair bir miktar korkuya bağlı olarak, genellikle terapiye gözle görülür bir kararsızlıkla girerler. Fakat çift üyeleri ayrıca savunmacı olma ve sorunlar için birbirlerini suçlama eğilimindedirler.
a-) İletişim Becerisi Eğitimi
b-) Sorun-Giderme Becerisi Eğitimi
c-) Bilişsel Tekrar Yapılandırma