ERGENLİKTE UNUTKANLIK: NORMAL Mİ, YOKSA BİR SİNYAL Mİ?


Beyin Gelişimi ve Bellek
Bilimsel araştırmalar, ergenlikte beynin özellikle prefrontal korteks adı verilen bölgesinin gelişimini sürdürdüğünü gösteriyor. Bu bölge; dikkat, planlama ve bilgiyi uzun süreli belleğe aktarma süreçlerinde önemli rol oynamaktadır. Planlama, problem çözme, dikkat kontrolü, dürtülerin düzenlenmesi ve bilgilerin uzun süreli belleğe aktarılması gibi 'yönetici işlevlerden' sorumludur. Yapılan araştırmalar; prefrontal korteksin 20'li yaşların ortalarına kadar gelişmeye devam ettiğini göstermektedir. Henüz tam olgunlaşmamış olması, gençlerin bilgiyi organize etmekte zorlanmasına ve sık unutkanlık yaşamasına yol açabilir. Bu da ergenlikte dikkatin ve hafızanın 'istikrarsız' görünmesinin bir açıklaması olarak kabul edilebilir.
Ayrıca limbik sistem (duyguların yoğun hissedildiği, işlendiği ve ödül-motivasyon mekanizmaları ile stres yanıtından sorumlu bölge) prefrontal korteksten daha erken olgunlaşır. Bu nedenle ergenler, duygusal tepkilerinde hızlıdır fakat bu tepkileri düzenleme konusunda zorlanabilirler (Steinberg, 2005). Bu dönemde limbik sistemin daha baskın çalışması, dikkatin kolay dağılmasına neden olabilir. Kısacası, ergen beyninde duygular ve dikkat arasında doğal bir “çekişme” yaşanır ve bu da belleğe yansımaktadır.
Psikolojik Etkenler
Bellek yalnızca biyolojik değil, psikolojik faktörlerden de etkilenir.
• Kaygı: Sınav stresi, “unutacağım” korkusunu besler ve gerçekten unutmaya yol açabilir. Ergenler sınavlarda ‘unutacağım’ korkusuyla aslında belleğini zor durumda bırakır. Çünkü kaygı, hem zihinsel kapasiteyi doldurarak hem de biyolojik olarak stres hormonlarını devreye sokarak bilgiyi çağırmayı güçleştirir. Bu nedenle unutma sadece ‘yetersizlik’ değil, kaygının doğal bir sonucu olarak ortaya çıkabilir.
• Dikkat Dağınıklığı: Sosyal ilişkiler, teknoloji kullanımı ve yoğun akademik baskı zihinsel parçalanmayı artırır.
• Öz Yeterlik Algısı: Kendine güveni düşük öğrenciler, “nasıl olsa aklımda kalmaz” düşüncesiyle öğrenmeye başlar; bu da unutmayı kolaylaştırır.
Normal Olan ile Dikkat Gerektiren Durum Arasındaki Çizgi
Geçici unutkanlıklar ergenlikte sıklıkla görülür ve çoğunlukla normaldir. Ancak şu durumlarda profesyonel destek almak faydalı olabilir:
• Unutkanlık sadece derslerde değil, günlük yaşamda da belirginleşiyorsa,
• Yoğun kaygı, mutsuzluk ya da isteksizlik eşlik ediyorsa,
• Akademik başarısızlıkla birlikte sosyal ilişkilerde de zorlanmalar gözleniyorsa.
Ebeveynler İçin Öneriler
- Unutkanlığı Patoloji Olarak Görmeyin, Gelişimsel Süreç Olarak Kabul Edin
Ergenlikte beynin “düzenleme” işlevleri tam gelişmediği için unutkanlık sık görülür. Çocuğunuzun unutmasını “sorun” ya da “tembellik” olarak etiketlemek yerine gelişimsel bir özellik olarak kabul ederek destekleyici bir perspektif ile yaklaşmak iletişimi kuvvetlendireceği gibi; bu bakış, çocukta suçluluk değil, özgüven yaratır.
2. Yanlış Beklentiler Yerine Gerçekçi Hedefler Belirleyin
“Sen akıllısın, nasıl unutursun?” gibi cümleler yerine; öğrenme sürecini destekleyen hedefler koyun. Örneğin “Bugün şu konuyu üç defa tekrar edelim, akılda ne kadar kaldığını birlikte görelim.”
3. Kaygıyı Görünür Kılın
Çocuğunuzun unutkanlık şikâyeti, aslında sınav kaygısının dili olabilir. “Unutuyorum” dediğinde, doğrudan bilgiyi değil kaygıyı konuşmayı deneyin: “Unutma ihtimalin seni mi korkutuyor?”
4. Model Olun: Yetişkin Hafızasını Normalleştirin
Ebeveynler de günlük hayatta unutkanlık yaşar. Bunu paylaşmak, gencin “benim beynimde sorun var” düşüncesini azaltır.
5. Evde Zihinsel İklim Yaratın
Bellek yalnızca bireysel çabayla değil, çevreyle de şekillenir. Eleştiriden uzak, destekleyici, merak uyandıran bir ev atmosferi, öğrenilen bilginin kalıcılığını artırır.
Öğrenciler İçin Öneriler
1. “Unutmak Normaldir” Fikrini İçselleştirin
Beyin, özellikle ergenlikte bilgiyi süzgeçten geçirerek saklar. Her şeyi hatırlayamamak bir yetersizlik değil, beynin sağlıklı çalıştığının göstergesidir.
- Kendi Öğrenme Profilinizi Tanıyın
Görsel mi daha iyi öğreniyorsunuz, işitsel mi? Ya da hareket ederek mi? Öğrenme stilinizi bilmek, tekrar yöntemlerinizi kişiselleştirmenizi sağlar.
3. Duygu ve Hafıza Bağlantısını Kullanın
Bellek, duyguyla birleştiğinde güçlenir. Çalıştığınız konuyu hayatla ilişkilendirin, mizah katın ya da hikâyeye dönüştürün.
4. Zihinsel Farkındalık (Mindfulness) Egzersizleri Yapın
Basit nefes farkındalığı egzersizleri bile dikkati toparlar. Bu sayede “okuyorum ama aklımda kalmıyor” şikâyeti azalır.
5. Kendinizi Yargılamayın, Süreci Yönetin
“Unuttum, demek ki başarısızım” düşüncesi yerine “Beynim tekrar istiyor” demek, öğrenmeyi kolaylaştırır. Kendinize karşı daha şefkatli bir iç dil geliştirin.
6. Kıyaslamalardan Kaçının
Her bireyin öğrenme ve bilgiyi işleme süreçleri birbirinden farklıdır. Öğrenme sürecini kıyaslamak kaygıyı arttırdığı gibi kendi öğrenme yönteminizi göz ardı etmenize sebep olabilir.
Ergenlikte bellek yakınmalarına yaklaşım, sadece akademik performansı artırma amacıyla sınırlı kalmamalıdır. Bu süreç, aynı zamanda gencin özgüvenini, öz yeterlik algısını ve stresle başa çıkma becerisini şekillendirmektedir. Yani unutkanlıkla nasıl başa çıkıldığı, gelecekteki psikolojik dayanıklılığı da belirlemektedir.