Duygusal Yorgunluk: Zihnin Sessiz Alarmı ve Bedene Yansıyan Psikoloji

Duygusal sistem kapasitelerinin üzerinde çalıştığında, zihnin duygu düzenleme ağları yani prefrontal korteks, amigdala ve insula arasındaki bağlantılar yorulmaya başlar.
Duygusal yorgunluk yaşayan kişiler genellikle şunları fark eder: Daha çabuk alınganlık, motivasyon kaybı, uyku bozuklukları, sosyal geri çekilme, anlam kaybı ve kişisel verimlilikte ciddi düşüş… Beden ise bu süreçte baş ağrısı, mide sorunları, kas gerginliği ve sürekli yorgunluk gibi sinyaller gönderir.
Bu durum yalnızca stresin bir sonucu değildir; çoğu zaman duygusal işleme kapasitesinin aşılmasıdır. İnsan beyni bir günde yaklaşık 60.000 düşünce üretir ve bunların büyük bölümü tekrar eden, tehdit odaklı ve otomatik içeriklerdir. Eğer kişi bu düşünceleri düzenleyemezse, zihinsel yük bedenleşir.
Duygusal yorgunluğun iyileşmesi için gereken temel şey “geri çekilmek” değil, “yeniden düzenlemektir.” Yani kişi kaçmak yerine neyin kendisini soldurduğunu fark etmeli, nörolojik kapasitesini yormayan yeni düzenler oluşturmalıdır. İlişkilerde sınırlar, iş yaşamında koruyucu rutinler, zihinde ise yavaşlatıcı uygulamalar (nefes, mindfulness, duygu düzenleme çalışmaları) kişinin kapasitesini yeniden toparlar.
Hazırlayan:
Uzman Psikolog Mustafa Cem Oğuz

