Doktorsitesi.com

DUYGUSAL YEME

Uzm. Psk. Mustafa Cem Oğuz
Uzm. Psk. Mustafa Cem Oğuz
25 Temmuz 202566 görüntülenme
Randevu Al
DUYGUSAL YEME
DUYGUSAL YEME

Vücut ağırlığı besin tuketimi ve tüketilen besinlerin sindirimi arasındaki dengeye bağlı olarak değişim göstermektedir. Bireylerin yaşadığı duygusal değişiklikler; depresyon, kaygı, stres, vb. durumlar aldıkları besin miktarını etkilemektedir. Olumsuz duygularla başa çıkmada zorlanan bireyler besinlerin yatıştırıcı etkisini kullanarak ihtiyacından daha fazla ve gereksiz besin alabilmektedirler. Duygusal yemenin tanımını yapacak olursak bireylerin baş edemediği duyguları bastırmak ve rahatlamak için besinleri kullanması diyebiliriz. Bilimsel araştırmalara göre beynimizdeki yemek yeme davranışı ve duyguları işleyen bölümün birbiriyle ilişkili olması sonucunda duygusal yeme ortaya çıkabilmektedir. Duygularımız belirleyici şekilde motivasyonel farklılıklar yaratabilmekte ve temel davranışlarımızın kontrolünü değiştirebilmektedir. Bazı duygular daha uzun sürmektedir ve olduğundan daha karmaşıktır. Uzun süren ve karmaşık gelen duygular yemek yeme davranışı üzerinde tüketimi, motivasyonu, besinlere verdiğimiz etkili cevapları, besin seçimini, çiğneme hareketini, yemek yeme hızını ve tüketim miktarını etkilemektedir. Kişiden kişiye değişmekle birlikte bireylerin baş edemediği duygular bazen besin alımını artırabilmekte bazen de azaltabilmektedir. Özetle bireylerin her baş edemediği duyguda duygusal yeme bozukluğunu yaşayacakları anlamına gelmemektedir. Bireyler yemek yeme ihtiyacı hissettiklerinde bu ihtiyacın fizyolojik açlık veya duygusal Temelli açlık olup olmadığını belirlemeleri önem arz etmektedir. Duygusal açlık hisseden bireyler açlık hislerinin fizyolojik mi yoksa duygusal mı olduğunu ayırt edemezler. Normal durumlarda olumsuz duygular fizyolojik değişiklikleri etkilemekte ve bireylerde iştah kaybına neden olmaktadır. Fakat duygusal yiyiciler olarak adlandırdığımız bireyler başa demediği olumsuz duygulara yemek yeme tepkisi ile karşılık vermektedirler. Olumlu ve olumsuz duygular arasındaki ayrım ve duygusal yemeği tetikleyen demokratik faktörler incelendiğinde, kadınlarda olumsuz duygulara tepki olarak daha çok abur cubur yeme davranışının gözlemlendiği, erkeklerde ise pozitif duyguları korumak veya geliştirmek için keyif veren gıdaların daha çok tüketildiği bildirilmektedir. Yapılan araştırmalar sonucunda duygusal yemenin yemek saatlerinden ziyade gece ve ara öğünlerde daha çok ortaya çıktığı gözlemlenmektedir. bu araştırmalarda tercih edilen yiyeceklerin türleri gözlemlendiğinde, olumlu duygu durumundaki bireyler pizza, biftek ve güveç gibi daha lezzetli yiyecekleri tercih ederken, olumsuz duygu durumundaki bireyler dondurma, kurabiye ve tatlıları tercih etmişlerdir.

DUYGUSAL YEME HAKKINDAKİ TEORİLER
İçsel dışsal obezite teorisi: korku ve anksiyetenin fizyolojik belirtileri normal kilolu kişilerde besin tüketimini azaltıcı etkiye sahipken obez bireylerde içsel uyaranlara bir duyarsızlık olduğundan dolayı bu durum gerçekleşmez. İçsel fizyolojik uyarıcıları anlamada eksiklikleri olduğu için obez bireyler yemeyi başlatma ve durdurmada dışsal uyaranlara ihtiyaç duyarlar. Kişiler yiyeceklerin dışsal uyarılarına daha duyarlıdır ve açlık tokluk hissinden ziyade bu dışsal uyarılara cevap olarak yeme davranışı gösterirler.

Kısıtlama teorisi: Aile sosyal çevre ve medyanın etkisiyle oluşan zayıf olma ideali içselleştirildiğinde kişi kendi bedeninden memnun olmayabilir ve katı diyetler uygulayabilir. Bunun sonucunda oluşan olumsuz duygular ile başa çıkabilmek için duygusal yeme davranışı sergileyebilirler. Kısıtlama teorisine göre katı bir diyet yapan kişi kendisine yemek konusunda izin verdiğinde kontrolünü kaybedebilir, beyindeki kıtlık algısından dolayı ihtiyacından fazla besin alabilir.

Kaçış teorisi: Kaçış teorisi aşırı yeme tepkisinin egoyu tehdit eden uyaranlardan kaçma veya dikkatini uyaranlardan uzaklaştırma için sergilendiğini öne sürmektedir. Bu görüşe göre ego, benliği tehdit eden bir bilgi ile karşılaştığında olumsuz duygular ve onun getirdiği caydırıcı etkilerden uzaklaştırmak için duygusal yiyicileri kaçmaya yöneltir. Yüksek düzeyde farkındalığın aşırı yeme davranışına katkıda bulunduğunu gösteren araştırmalarda mevcuttur.

Psikosomatik teori: Bu teoriye göre erken dönemde yeme ile sakinleşebileceğini öğrenen bebek, ilerleyen yıllarda nasıl ki açlık hissini yeme ile yatıştırabiliyorsa kaygısını ya da yaşadığı stresi de yemek yeme ile yatıştırmaya çalışır.

DUYGUSAL YEME İÇİN RİSK GRUPLARI
Risk grupları arasında çocuk ve ergenler bulunmaktadır. Çocuklar ve ergenlerde kontrolsüz aşırı yemenin, aşırı kilolu çocuklar ve ergenler arasında giderek yayıldığı görülmektedir. Yapılan bir çalışmada genel ebeveynlik ile duygusal yeme arasındaki ilişki incelenmiş ve ebeveynlik ve aile etkileşiminin duygusal yeme üzerinde önemli etkiye sahip olabileceği bildirilmiştir. Duygu ifadelerini en aza indirgeyen veya olumsuz duyguları ifade ettikleri için çocuklarını cezalandıran ebeveynlerin çocukları duygusal olarak daha reaktif ve olumsuz duyguları düzenleme ve idare etmede daha az aktif olduğu görülmüştür. Çocuklarına olan destek ve bağlılığı az olan ailelerin çocukları daha fazla duygusal sıkıntı yaşayabilir ve daha sağlıksız yeme davranışları sergileyebilirler. Yapılan çalışmalarda çocukları üzerinde daha etkin olan çocuğun duygularını önemseyen veya çocukları konusunda duygusal açıdan daha duyarlı olan ailelerin çocuklarına olumsuz duygulara tepki olarak duygusal yeme oranının daha düşük olduğunu göstermektedir. Başka bir risk grubu ise cinsiyet üzerinden yapılan araştırmalara göre, kadınların stres anlarında daha fazla yeme davranışı gösterdiğini ortaya koymuştur. Algılanan stres, endişe, gerginlik ve kaygı kadınlarda duygusal yemenin daha fazla olduğunu gösterirken, erkeklerde duygusal yemeyi etkileyen faktörlerin daha karışık ruh halleri olduğunu göstermektedir. Bir diğer risk grubu ise yapılan araştırmalara göre obezite olan bireylerdir. Obez kişiler önceden öğrenilmiş deneyimler nedeniyle duygusal stresi azaltmak için besinleri kullanarak açlığı azaltma ya da baskılama eğilimini daha çok göstermektedir.

DUYGUSAL YEMEDE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
Duygusal yeme için çözüm önerileri arasında en çok tercih edilen ve uygulanabilmesi kolay olan farkındalık meditasyonu önerilmektedir. Farkındalıkla beslenme besinlere 5 duyu organıyla temas etmeyi, sadece yemeğe odaklanarak yavaş bir şekilde yemeyi, yemeğin tadını fark etmeyi, yemeğin tabağa gelene kadar ki öyküsünü düşünmeyi içermektedir. Stres yaşadığınızı fark ettiğiniz anlarda yemek yemeye yönelmek yerine farklı aktiviteler geliştirmek önerilmektedir. Çözüm önerisi olarak sunulan bir diğer yöntem ise hareket etmektir. Bireyler olumsuz duygular hissettiğinde beyinlerinin bütünleşmesinde yani entegrasyon sürecinde kesintiler oluşmaktadır. Fiziksel hareket ise beden ve beyin bağlantısını bütünleştirmektedir, fiziksel durumda yapılan değişikliklerin duygu durumda da değişim yarattığı gözlemlenmiştir.

SONUÇ
Beslenmemizi etkileyen faktörler arasında duygular önemli bir yer tutmaktadır duygularımız hem besin seçimlerimizi etkilemekte hem de yenilen besinler ruh halimizi değiştirmektedir. Baş edilemeyen duygular ve durumlar sonucunda fazla besin alımı sağlıklı değildir ve ileri derecede farklı problemlere yol açabilmektedir. Bazı teoriler duygusal yemeyi açıklarken bazı bilimsel araştırmalar beynin duygusal ve yemek yeme bölümü ile ilgili olduğunu öne sürmektedir. Duygusal yemenin risk grupları cinsiyete duygularla baş edebilmeye psikolojik esnekliğe bağlı olarak değişmektedir. Duygusal yemeğe çözüm önerisi olarak farkındalıkla yeme farkındalık meditasyonları ve egzersiz yapma sunulmaktadır. Farkındalıkla beslenmeyi öğrenmek için besin ve Duygu günlüğü tutmak ve beş duyu organımızla yemeyi hissetmek önemli olmaktadır bunun yanı sıra bireylerin düzenli egzersiz yapılmasına teşvik edilmesi beyin nörotransmitterlerini de dengeleyecek depresyonu ve duygusal yemeyi de azaltacaktır.

Hazırlayan
Uzman Psikolog Mustafa Cem Oğuz
Psikolog Cansu Hatice Karcıoğlu

Yazar Hakkında

Uzm. Psk. Mustafa Cem Oğuz

Uzm. Psk. Mustafa Cem Oğuz

Mustafa Cem Oğuz 29/08/1983  tarihinde Ankara'da doğdu. İlkokul – Orta ve   Lise eğitimlerini Ankarada tamamladı. Psikoloji bilimininden aldığı ilhamla  ruh sağlığını korumak ve iyileştirmek amacı ile yola çıkan  Mustafa Cem Oğuz  Rusya Fedarasyonunda Psikoloji ve Pedagoji Çift anadal  bölümünden mezun olmuştur.Türkiyede Pedagoji diplomalı nadir pedagoglardandır. Sonrasında gene Rusya Fedarasyonunda Genel psikoloji alanında Yüksek Lisansını tamamlamıştır.  Ankara'da yaşamaktadır.

Önemli Bilgilendirme

Site içerisinde bulunan bilgiler bilgilendirme amaçlıdır. Bu bilgilendirme kesinlikle hekimin hastasını tıbbi amaçla muayene etmesi veya tanı koyması yerine geçmez.