Dijital Yorgunluk: Zihnin Sürekli Bağlı Kalma Hali ve Psikolojik Bedeli

Dijital yorgunluk, zihnin sürekli tetikte kalma haliyle ilişkili bir bilişsel tükenmişliktir. Araştırmalar, ekran odaklı yaşamın beynin ödül sistemini aşırı uyardığını, dopamin döngüsünde hızlı iniş çıkışlara neden olduğunu ve bunun uzun vadede motivasyon kaybı, dikkat dağınıklığı ve duygusal dalgalanmalara yol açtığını gösteriyor.
Modern yetişkinin en büyük yanılgısı, “biraz daha bakayım” düşüncesinin aslında zihne eklenen yeni bir yük olduğunu fark edememesidir. Çünkü beyin, her bildirim sesini potansiyel bir sosyal tehdit ya da fırsat olarak algılıyor. Yani telefon sadece çalmıyor; beyin alarm veriyor.
Dijital yorgunluğun en güçlü belirtisi, kişinin “zihinsel boşluk” yaratmakta zorlanmasıdır. Düşünceler hızlanır, içsel gürültü artar, dikkatin süresi kısalır. Günün sonunda kişi hiçbir şey yapmamış gibi hisseder ama zihni tamamen tükenmiştir. Bu paradoks, dijital çağın en kritik psikolojik açmazlarından biri hâline gelmiştir.
Bu nedenle artık üretkenliğin değil, sessizliğin ve zihinsel minimalizmin yeni bir değer olarak görülmesi gerekiyor. Birkaç dakikalık ekran molası değil, beynin uyarıcılarla kurduğu ilişkide radikal mikro değişiklikler… Örneğin gün içinde 10 dakika “başka hiçbir şey yapmama” pratiği, sinir sisteminin homeostazını yeniden kurmaya yardımcı oluyor.
Dijital yorgunluğu yönetmek, bir lüks değil; modern insanın zihinsel sağlığı için zorunlu bir beceri.
Hazırlayan:
Uzman Psikolog Mustafa Cem Oğuz

