Doktorsitesi.com

Dayanıklı Sandığımız Çocukların Sessiz Savaşı

Uzm. Kl. Psk. Emine Özdemir
Uzm. Kl. Psk. Emine Özdemir
8 Eylül 2025145 görüntülenme
Randevu Al
Çocukların sessizliği, çoğu zaman uyumlulukla veya dayanıklılıkla karıştırılır.Oysa aile içi şiddete tanık olan çocukların beyinlerinde, görünmez bir savaş sürüyor olabilir. Sessizlik bazen iyi oluşun değil, alarmın işaretidir. Dışarıdan uyumlu ve güçlü görünen bu çocuklar, içeride sessiz çığlıklar atıyor olabilirler. Peki sessizlik bize ne anlatıyor olabilir?
Dayanıklı Sandığımız Çocukların Sessiz Savaşı

Aile içi şiddetin çocuklar üzerindeki etkileri, psikolojinin uzun süredir üzerinde çalıştığı konulardan biridir. Şiddete tanık olan çocukların verdikleri tepkiler farklılık gösterebilir. Bazılarında travma sonrası stres belirtileri görülürken, bazılarında herhangi bir belirti gözlenmeyebilir. Bu çocuklar sağlıklı akranları gibi okula gider, ödevlerini yapar, arkadaşlık ilişkileri kurar.

İngiltere’de Dr. Eamon McCrory ve arkadaşları tarafından yürütülen bir araştırmada, aile içi şiddete tanık olan fakat dışarıdan bakıldığında “sağlam” görünen çocukların beyinleri incelenmiştir.

Beynin Alarm Sistemi Hep Çalışıyor

Çalışma kapsamında çocuklara öfkeli ve üzgün yüz ifadeleri gösterilmiş ve fMRI cihazıyla beyinleri görüntülenmiştir. Sonuçlara göre beynin iki bölgesi aşırı aktif hale gelmiştir: Tehlikeyi algılayan amigdala ve acıyı önceden sezmemizi sağlayan insula. Bu durum, çocukların beyninin her an bir tehdit varmış gibi sürekli alarmda çalışmasına yol açmaktadır.

Asker Beyni ile Paralellik

Bu bulgu, savaş alanından dönmüş askerlerin beyinlerinde görülen tepkilere şaşırtıcı derecede benzemektedir. Yani aile içinde şiddete tanık olan bir çocuğun beyni, tıpkı bir askerin cephede yaşadığına benzer bir alarm halindedir. Amigdalanın sürekli aktif olması çocuğu “savaş ya da kaç” tepkisine hazır hale getirirken, insula da en küçük tehdide bile aşırı duyarlılık kazandırmaktadır.

Sonuç olarak, aile içi çatışmaya maruz kalan çocukların beyinleri, savaş yaşamış askerlerin beyinleriyle benzer tepkiler verir. Dışarıdan sakin ve sağlam görünen bu çocuklar, aslında içeride görünmez bir savaş sürdürmektedir.

Sessiz Alarm: Dışarıdan Görünmeyen Tehlike

Bu çocuklar çoğu zaman herhangi bir belirti göstermez; sessiz, uyumlu, hatta olgun görünebilirler. Ancak bu, sağlıklı oldukları anlamına gelmez. Beyinleri sürekli tetikte çalışır, tehlikeyi önceden fark etmeye odaklanır. Bu durum kısa vadede bir hayatta kalma mekanizması işlevi görse de uzun vadede kaygı bozuklukları, depresyon ve ilişki sorunlarına zemin hazırlar.

Neden Belirti Göstermiyorlar?

Tanık oldukları şiddete rağmen bazı çocukların belirti göstermemesinin farklı nedenleri olabilir:

  • Cezadan ya da daha büyük çatışmalardan korunmak için duygularını gizlemeyi öğrenmiş olabilirler.
  • Sürekli tetikte olmak onlar için olağan hale gelmiş, beyin bu hali normalleştirmiş olabilir.
  • Duygular bilinçdışı bir şekilde bastırılmış olabilir.

Çocuk psikanalisti Donald Winnicott, belirtilerin varlığının çocuk için “yeterince iyi bir çevrenin” mümkün olabileceği umudunu gösterdiğini söyler. Yani bir çocuk, çevresinde kapsayıcı kişilerin olduğuna inandığında belirtilerini gösterebilir. Eğer böyle bir inancı yoksa duygularını içine atar, dışa vuramaz. Winnicott’a göre “semptomun varlığı, yokluğundan iyidir.” Çünkü semptom, içerdeki acının görünür kılınmasıdır. Belirti göstermeyen çocukların sessizliği ise acının beynin derinliklerine kazındığını ve yıllar sonra beklenmedik biçimlerde ortaya çıkabileceğini gösterir.

Ebeveynler İçin Uyarı

Ebeveynler açısından bu bulgular önemli bir mesaj taşır. Çünkü şiddete tanık olmak, doğrudan maruz kalmak kadar yıkıcıdır. Çocuğun yanında yaşanan öfke patlamaları, hakaretler, fiziksel şiddet ya da sürekli gergin bir atmosfer, onun beynini kalıcı şekilde yeniden şekillendirebilir. “Çocuk görmez, anlamaz” ya da “büyüyünce unutur” düşüncesi yanlıştır. Aksine, bu deneyimler çocuğun ruhsal gelişiminin en derin katmanlarına işlenir.

Son Söz: Sessizliği Duymak

Sessizlik, her şeyin yolunda olduğunu göstermez. Çocuğun davranışlarını, duygu durumunu ve güven ihtiyacını dikkatle gözlemlemek gerekir.

Görünürde hiçbir şey olmamış gibi davranmaları, aslında en yüksek sesle çığlık atmaları olabilir. Dışarıdan sağlam ve uyumlu görünen bu çocukların beyinleri içeride görünmez bir savaş veriyor olabilir. Bu sessiz savaş ise yıllar sonra ruhsal ya da bedensel belirtilerle kendini gösterebilir.

Unutmayalım:

  • Sessizlik, iyileşmenin değil, alarmın işareti olabilir.
  • Dayanıklı görünen çocuklar, en çok korunmaya ihtiyaç duyanlar olabilir.
  • Travma her zaman gözle görülmeyebilir.

Toplum olarak görevimiz, bu görünmez savaşları görmezden gelmek değil; fark etmek ve önlemektir. Bu yalnızca bir farkındalık değil, aynı zamanda insani bir sorumluluktur. Çocukların gerçek dayanıklılığı, acıya katlanmalarıyla değil; güvenli ve sevgi dolu ortamlarda büyümeleriyle mümkündür.

Yazar Hakkında

Uzm. Kl. Psk. Emine Özdemir

Uzm. Kl. Psk. Emine Özdemir

2001 yılında Çukurova Üniversitesi  Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölümü’nden mezun oldu.
2017 yılında Mersin Toros Üniversitesi Psikoloji Yüksek Lisans Programını bitirdi.
2022 yılında İstanbul Rumeli Üniversitesi Klinik Psikoloji Yüksek Lisans Programını tamamladı.
2012 yılında Süleyman Demirel Üniversitesi Aile Danışmanlığı Sertifika programını tamamladı. Yine
aynı sene Prof.Dr.Şahin KESİCİ'den oyun terapisi eğitimi aldı.
2014 yılında Çözüm Var Sorun Yok; isimli ilk kitabı yayınlandı.
2015 yılında ise ;Suçlamayın Yol Gösterin; isimli ikinci kitabı okurlarıyla buluştu.
2015 yılında Bilişsel Davranışçı Terapi Derneğİ; nin kurucusu ve yöneticisi Prof.Dr.Hakan
TÜRKÇAPAR;dan BDT Psikoterapi Kuramsal Eğitimi aldı.
2015 yılında Girne Amerikan Üniversitesi'den Doç.Dr. Linda FRAIM'den Çözüm Odaklı  Psikolojik Danışmanlık Eğitimi aldı.
2015 yılında Doğu Akdeniz Üniversitesi Öğretim Görevlisi Doç.Dr.Fatih BAYRAKTAR;dan; Zorbalık konusunda eğitim aldı.
2016 yılında Çukurova Üniversitesi rektör yardımcılığı ve PDR Anabilim Dalı Başkanlığı yapmış olan Prof.Dr.Banu İNANÇ danışmanlığında 'Duygu Yönetimi' Grup terapisi ve yarı deneysel araştırma projesini tamamladı.
2021 yılında Rasyonel Terapi Enstitüsü tarafından American Psychological Association (APA) ve YÖK
Onaylı “Akılcı Duygucu Davranışçı Terapi Eğitimi”ni aldı.
2021'de Türk PDR Derneği'nin düzenlediği “Resim Yorumlama ve Projektif Çizim Testleri Eğitimi”ni tamamladı.
2022'de Davranış Bilimleri Enstitüsü'nün düzenlediği “EMDR 1. Düzey Eğitimi”ni tamamladı.
Prof. Dr. Doğan ŞAHİN tarafından verilen “Dinamik Psikoterapi Temel Eğitimi”ni bitirdi.
Klinik Psikolojide, “Başa Çıkma Stratejilerinin Cinsiyet Açısından İncelenmesi” konusunda bitirme projesi hazırladı.
Prof. Dr. Taşkın YILDIRIM tarafından verilen “Dinamik Yönelimli Kısa Yoğun Acil Psikoterapi Eğitimi”ne katıldı.
İstanbul Psikanaliz Derneği'nin düzenlediği ve Psikanalist Maurice CORCOS ve Talat Parman'ın konuşmacı olduğu "Ergen ve Bedeni" konulu eğitim programına katıldı. Doç.Dr. İlim FIRAT tarafından verilen "Freudçu Düş Yorumu" eğitimine katıldı.
İstanbul Psikanaliz Derneği tarafından düzenlenen "Psikanalitik Kuramda Bilinçdışı Süreçler ve İşleyişi" konulu eğitime katıldı.
Moxo Dikkat Testi Uygulayıcı eğitimini tamamladı.

2022’d

Önemli Bilgilendirme

Site içerisinde bulunan bilgiler bilgilendirme amaçlıdır. Bu bilgilendirme kesinlikle hekimin hastasını tıbbi amaçla muayene etmesi veya tanı koyması yerine geçmez.