İsteklerimizin olmaması nasıl bir tepkiye yol açar?

İsteklerimizin olmaması nasıl bir tepkiye yol açar?

Hayatımızı sürdürmek için ihtiyaç duyduğumuz şeyler vardır. Bu ihtiyaçlar; yeme-içme, uyuma, nefes alma gibi zorunluluklardır. Bu zorunluluklar bizim için olmazsa olmazlardır. Zorunluluklar gerçekleşmediğinde yoğun bir gerginlik yaşarız. Vücudumuz için büyük bir kriz söz konusudur. Beynimiz, tabiri caizse kırmızı alarma geçer ve bu zorunlulukları en kısa sürede gerçekleştirmeye çalışır.

Bir de gerçekleşmesini istediğimiz tercihler, beklentiler vardır. Bu tercihler, gerçekleşmesini istediğimiz ancak olmasa da olabilecek türden isteklerdir. Örneğin geniş bir evde oturmak, hoşgörülü bir eşe sahip olmak, yıllık izinlerin artırılması, doğum günümüzün hatırlanması, son model bir araca sahip olmak, en son çıkan telefonu almak vb. Bu istekleri artırmak mümkün. Bu istekler, bizim için taşıdığı anlam itibariyle güçlü istekler de olabilir, zayıf istekler de. Ancak güçlü de olsa gerçekleşmeyen istekler, beynimiz için krize yol açmazlar. Çünkü beynimiz açısından zorunluluk olarak görülmezler. Herhangi bir konuda seçim yapmamız gerektiğinde öncelikle bizim için zorunlu olduğunu düşündüğümüz şeyi tercih ederiz. Zorunlu ihtiyaçlar, giderildikten sonra istekler için çaba gösteririz.

İhtiyaçlar, hayatımızı sürdürmemiz için her zaman önceliklidir ve karşılanması zorunludur. Tercihler ve istekler ise, ihtiyaçlara göre ikinci sırada yer alırlar, karşılanmadığında herhangi bir krize yol açmazlar. Ancak bazen zorunluluklar ve tercihler arasında seçim yapmayı zorlaştıran bir etken söz konusudur; reklam ve çevre faktörü. Günümüzde hızlı tüketime paralel olarak gelişen reklam sektörü ve çevre faktörü, birçok tercihi, sanki zorunlulukmuş gibi gösterir. Örneğin en son çıkan telefonu almak bir istek iken, reklam sektörü uyguladığı strateji ile o telefona sahip olmayı zorunlulukmuş gibi değerlendirmemize neden olabilir. Ya da son trendleri yansıtan bir mobilyaya sahip olmak bir istek iken bu isteği, ihtiyaçmış gibi algılamamıza yol açabilir. Böylece sadece istek olan bir mobilyayı, istek olmaktan çıkartıp zorunlu bir ihtiyaçmış gibi algılamaya ve bizi mobilyayı satın almaya yöneltebilir.

Peki zorunluluk gibi algıladığımız istekler, gerçekleşmediğinde beynimizde neler olur?

Hayatımızda 2 ayrı kategori olduğunu düşünelim. Biri zorunluluklar ve ihtiyaçlar kategorisi, diğeri ise istekler ve tercihler kategorisi. Birinci kategoride yer alan ihtiyaç ve zorunluluklar karşılanmadığında yukarıda belirtildiği gibi bedenimiz açısından bir kriz durumu ve yoğun bir gerginlik söz konusudur. İhtiyaçların karşılanmamasına karşı toleransımız yoktur. Bu konuda herhangi bir esneklik söz konusu değildir. İhtiyaçlar ve zorunluluklar mutlaka olmalıdır. Buna karşılık, istekler ve tercihlerin yer aldığı ikinci kategorideki şeyler gerçekleşmediğinde üzüntü, öfke ve hayal kırıklığı gibi duyguları yaşasak bile bedenimiz için bir kriz durumu söz konusu değildir. Beynimiz açısından tercihler, olması talep edilen ama olmasa da olabilecek türden istekler olduğu için isteklerin gerçekleşmemesi, zorunlulukların gerçekleşmemesi gibi bir sıkıntıya yol açmaz. Çünkü zihnimiz açısından tercihlerin gerçekleşmemesi olası bir durumdur. Bu konuda daha esnek bir yaklaşım söz konusudur. Ancak biz tercihlerde yer alan bir isteği, tercih olmaktan çıkartır ve zorunluluk kategorisine dahil edersek, o zaman beynimiz o tercihi bir zorunluluk olarak değerlendirdiği için, tercih gerçekleşmediğinde zorunluluk gerçekleşmemiş gibi tepki verir. Yani gerçekleşmeyen istek karşısında kriz durumuna geçer, gerginlik düzeyi artar ve bu durum karşısında esneklik olmadığı için toleransımız yok olur. Örneğin eşimizin doğum günümüzü hatırlaması bir istek iken, bu isteği bir zorunlulukmuş gibi değerlendirirsek, eşimiz doğum günümüzü hatırlamadığında büyük bir öfke duygusuna kapılırız. Buna karşı toleransımız veya esnekliğimiz söz konusu değildir. Esneklik olmadığında kırılganlıklar ve alınganlıklar yaşanır. Siz bir kalemi ikiye bükerseniz kırılır, ama lastiği ikiye bükerseniz kırılmaz. Esneme payı olmayan şeyler, kırılırlar.  Bundan dolayı ortaya çıkan tepki sert olur.

İsteklerimize ulaşmak bizi memnun eder, keyif verir ancak isteklerimizin gerçekleşmemesi de olası bir durumdur. Tercihler ve istekler asla zorunluluk değildir. O halde yapılması gereken şey; tercihleri zorunluluk olarak görmekten kaçınmak, tercihlerin olmayabileceğini kabul etmek ve buna karşı daha toleranslı ve esnek olmaktır. Aksi takdirde, gerçekleşmeyen isteklerimiz karşısında büyük bunalımlar ve krizler yaşamak kaçınılmaz olacaktır.

Bu makale 5 Ağustos 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Uzm. Kl. Psk. Emine Özdemir

2001 yılında Çukurova Üniversitesi  Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölümü’nden mezun oldu. 2017 yılında Mersin Toros Üniversitesi Psikoloji Yüksek Lisans Programını bitirdi. 2022 yılında İstanbul Rumeli Üniversitesi Klinik Psikoloji Yüksek Lisans Programını tamamladı. 2012 yılında Süleyman Demirel Üniversitesi Aile Danışmanlığı Sertifika programını tamamladı. Yine aynı sene Prof.Dr.Şahin KESİCİ'den oyun terapisi eğitimi aldı. 2014 yılında 'Çözüm Var Sorun Yok' isimli ilk kitabı yayınlandı. 2015 yılında ise 'Suçlamayın Yol Gösterin' isimli ikinci kitabı okurlarıyla buluştu. 2015 yılında Bilişsel Davranışçı Terapi Derneğİ'nin kurucusu ve yöneticisi Prof.Dr.Hakan TÜRKÇAPAR'dan BDT Psikoterapi Kuramsal Eğitimi aldı. 2015 yılında Girne Amerikan Üniversitesi'den Doç.Dr. Linda FRAIM'den Çözüm Odaklı  Psik ...

Yazarı sosyal medya'da takip edin
Etiketler
Öfke
Uzm. Kl. Psk. Emine Özdemir
Uzm. Kl. Psk. Emine Özdemir
Osmaniye - Psikoloji
Facebook Twitter Instagram Youtube