Biriken Kırgınlıklar: Küçük Olayların Büyük Etkisi

Biriken kırgınlıklar genellikle fark edilmeden oluşur. Kişi o an konuşmaz, tartışma çıkmasın diye susar ya da durumu kendi içinde çözmeye çalışır. Ancak bu suskunluk, duygunun kaybolduğu anlamına gelmez. Aksine, ifade edilemeyen her kırgınlık, ilişki içinde görünmez bir kayıt haline gelir.
Bu birikim, zamanla ilişkiye olan toleransı azaltır. Daha önce tolere edilen davranışlar, bir noktadan sonra tahammül edilemez hale gelir. Tartışmalar, başlangıçtaki konunun çok ötesine taşar; çünkü konuşulan şey aslında o an yaşanan olay değil, geçmişten gelen yüklerdir.
Biriken kırgınlıkların en zorlayıcı yönlerinden biri, ilişkinin duygusal tonunu değiştirmesidir. İletişim sertleşir, anlayış azalır ve karşılıklı iyi niyet sorgulanmaya başlar. Kişi, karşı tarafın davranışlarını artık daha olumsuz bir çerçeveden değerlendirmeye eğilim gösterir.
Psikolojik danışmanlık sürecinde bu kırgınlıklar, çoğu zaman “Aslında mesele bu değil” cümlesiyle ortaya çıkar. Terapötik çalışma, geçmişte biriken duyguların güvenli bir şekilde ifade edilmesini hedefler. Çünkü birikmiş kırgınlıklar konuşulmadıkça, ilişki kendini onaramaz.
Sağlıklı ilişkilerde kırgınlıklar kaçınılmazdır; ancak birikmek zorunda değildir. Duygular zamanında ifade edildiğinde, ilişki esnekliğini korur. Küçük olaylar büyümeden ele alınabildiğinde, bağ zarar görmez.
İlişkiler, büyük krizlerle değil; küçük duyguların nasıl taşındığıyla şekillenir. Biriken kırgınlıklar fark edildiğinde, ilişki için onarıcı bir kapı aralanır.
Hazırlayan:
Uzman Psikolog Mustafa Cem Oğuz

