Bacaklarımızda yıllar içinde büyüttüğümüz “varisler” ne kadar ileriye gidebilir?

Varis, insanın hayat kalitesini bozan, ihmal edilmemesi gereken bir hastalık. Toplumda çoğu kişi varisin tedavisi olmadığını düşünür. Tedavi olsa da tamamen kurtulamayacağı kanısında. Tedavi olup kurtulsa da varislerin tekrarlayacağı konusunda endişeli. Ve bu sebeplerden dolayı tedavi arayışına girmiyor. Bu sebeplerle “varis” toplumda en sık ihmal edilen hastalıkların başında gelir, hem de 60 yaş sonrası insanların yarısı bu hastalıktan dertliyken...

Bacaklarımızda yıllar içinde büyüttüğümüz “varisler” ne kadar ileriye gidebilir?

Peki varis neden olur?

Bacak toplardamarlarının işi zordur. Oksijen ve besin bakımından fakirleşmiş kirli kanı alıp ayak ucundan kalbe geri götürmeli ve bu işi durmaksızın her saniye, bir ömür yapmalıdır. Yerçekimi ise her zaman aşağı yöne biriktirme gayretindedir. Burada bir savaş vardır. Sonuçta damar genişler, kapakçıklar kana yön veremez, ayak ucuna kaçmasını önleyemez. Varisler ortaya çıkmaya başlar.

Kimler daha risklidir?

◊ Ailesinde varis olanlar, dikkat! Günün birinde varisle uğraşma ihtimaliniz çok yüksek.

◊ Bacaklarını aşağıya sallayan, diz altındaki basıncın her dakika arttığı ofis çalışanları. Sabit oturarak ya da sabit ayakta kalarak çalışan meslek grupları, en riskli grup maalesef.

◊ Hastaların yüzde 60’ı kadınlar. Her ay bizi altüst eden adet dönemi, tavan yapan hormonlarla ağlayıp durduğumuz hamileliklerimiz, korunmak bize düştüğünden kullandığımız ekstra hormonlar... Bunların bize dönüşü maalesef varisler.

◊ Bize çok yakışan ama bir o kadar da zarar veren dar pantolonlar, tişörtler, 5 santimdenden yüksek topuklu ayakkabılar veya son yıllarda daha çok tercih ettiğimiz düz babetler,  hepsi varis açısından riskli.

◊ Kaplıca veya sıcak banyo alışkanlıkları romatizma, kas ve iskelet sisteminizin ihtiyacı ama varislerin düşmanı. Hem varislerinizi artırabilir hem de kanama, pıhtılara neden olabilir, dikkat!

Neler hissedersek varis aklımıza gelmeli?

 Unutmayın bacaklarınızdan bir şikâyetiniz varsa, çok büyük oranda varisten kaynaklanıyordur. Bacakta en sık görülen hastalık varistir.

 Varis, kendisini sizden saklar. Hep orada olan, “normal akşam bacak ağrısı” olarak alıştığınız ağrı aslında varisten kaynaklanıyor olabilir. Varis, bacakta ağırlık, yanma, huzursuzluk ve künt bir ağrıya neden olur. Diş gibi, baş gibi ağrımaz, acımaz. Anlam veremediğiniz, hep orada olan, birlikte yaşamaya alıştığınız rutin bir ağrı olarak hayatınızda yerini alır. Zamanla kendinize bazı çözümler bulursunuz farkına varmadan. Çocuklarınıza oyunla karışık yaptırdığınız bacak masajları, banyoda aldığınız soğuğa yakın duşlar, eve gelince duvara yaslayıp bacaklarınızın altına yastık koyarak azaltmaya çalıştığınız ağrılar...

 Ya o kramplar?

 

Magnezyum alsanız da, soda içseniz de, muzu unutmasanız da yakanızı bırakmayan kramplar?

 Özellikle yaz aylarında ya da çok ayakta kaldığınızda baş edemediğiniz tatlı tatlı kaşıntılar...

◊ Hafifçe vursanız da, vurmadan kendiliğinden de olan kahverengi lekeler ve küçük cilt altı kanamaları...

 Sabahları rahatça giydiğiniz kıyafetlerin, ayakkabıların akşama doğru size dar gelmesi...

 Ayak bileklerinde önce akşamları fark ettiğiniz, sonraları gün içine yayılan “bacağım davul gibi oldu” halleri...

 Daha sonra ana kavşak kaçaklarına bağlı ortaya çıkan spagetti gibi kalın varisler...

Hastalar hangi bahanelerle  varisi görmezden gelir?

 Her zamanki yorgunluğum, bugün çok ayakta kaldım!

 Zaten açık tenliyim, benim her zaman damarlarım çok belirgindi!

 Cildim ince, bu yüzden damarlar dışarıya doğru belirginleşiyor!

Tedavi olunmazsa ne olur?

 Variste olan şişlikler kalıcı olmaya başlar. Vücut hemen o şişliği sınırlamaya ve yağ biriktirmeye başlar, hepimizin bildiği künt kalın bacaklar, hoş geldin “lipoödem”!

 Ödem zamanla bacaklarımızda nem yaratır. Varise tırnaklarda mantar hastalığı eklenir. Geçirilen her mantar enfeksiyonu lenf dediğimiz çok ince kılcal şeffaf damarları tıkar. Her lenf enfeksiyon atağı biraz daha kısırdöngüye sokar ve artık “lenfödem”, yani “fil hastalığı” bacaklarımızın derdi olur.

 Yerçekimi nedeniyle ayak bileklerinizde kanın birikmesiyle, ödem sıvısındaki maddelerin cilt altını yakmasıyla kahverengi kararmalar, lekeler oluşmaya başlar. Siz “güneşten kararıyor” dersiniz ama sonraları orada cildinizin kalınlaşması ve doğal yapısını, yumuşaklığını kaybetmesi sizi ürkütür.

 Derin ven dediğimiz ana bacak toplardamarında kanın birikmesi bizi “derin ven trombozu” tablosuna doğru götürür. Derin ven trombozu, kirli kanın döndüğü kalp boşluğu olan kalbin sağ tarafına, oradan da akciğere pıhtı atmasına neden olur. Bedenimizle ilgilenelim ki farkına varalım.

Bu makale 18 Ekim 2023 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Op. Dr. Arzu Ercan

Op. Dr. Arzu Ercan ilköğrenimini sırayla Denizli, Manisa ve İzmir'de tamamlamıştır. 1993 yılında İzmir Özel Fatih Koleji'nden mezun olmuştur. Lise öğreniminin ardından Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi'ni 1999 yılında başarı ile tamamlayarak tıp doktoru unvanını almıştır. 2000 - 2006 yılları arasında Uludağ Üniversitesi Kalp ve Damar Cerrahi Uzmanlık Eğitimi'ni tamamlamıştır. 2006 - 2007 yılları arasında Bursa Medical Park Hastanesi'nde çalışmış olup 2007- 2010 yılları arasında Bursa Şevket Yılmaz Hastanesi'nde Uzman Doktor ve Başhekim Yardımcısı olarak görev almıştır. 2010 - 2012 yılları arasında Bursa Rentıp Hastanesi'nde, 2012 yılında Özel Balıkesir Sevgi Hastanesi'nde çalışmaya başlamıştır. 2016 - 2018 yılından sonra Bursa Acıbadem Hastanesi ile Özel Balıkesir Sevgi Hastanesi'nde dönüşümlü olarak çalışmıştır. Op. Dr. Arzu Ercan ...

Yazarı sosyal medya'da takip edin
facebook
instagram
youtube
Op. Dr. Arzu Ercan
Op. Dr. Arzu Ercan
İstanbul - Kalp Damar Cerrahisi
Facebook Twitter Instagram Youtube