Doktorsitesi.com

Ayrılamama Halleri: Toksik Bağlılıkların Psikodinamik Kökleri

Psk. Mustafa Cem Oğuz
Psk. Mustafa Cem Oğuz
24 Temmuz 202534 görüntülenme
Randevu Al
Bazı ilişkiler bireye zarar verdiği hâlde sürdürülmeye devam eder. Aşağılama, ihmal, sadakatsizlik, duygusal istismar gibi yıkıcı dinamiklere rağmen birey ilişkinin içinden çıkamaz. Bu durum, yalnızca bağımlı kişilik yapısıyla açıklanamayacak kadar derin psikodinamik süreçlerle ilgilidir. Toksik bağlılık, bireyin kendi kimliğini kaybetmesi pahasına ilişkide kalmasına neden olan bilinçdışı örüntülerin ürünüdür.
Ayrılamama Halleri: Toksik Bağlılıkların Psikodinamik Kökleri

Bağlanma ve Ayrılma Korkusu

Bağlanma kuramına göre erken çocukluk döneminde bakımverenle kurulan ilişki, bireyin sonraki romantik ilişkilerinde temel belirleyicidir. Kaçınan, kaygılı ya da dağınık bağlanma stilleri, toksik ilişkilerde kalma eğilimini artırabilir. Özellikle kaygılı bağlanan bireyler, ayrılığı terk edilme olarak algılar ve ilişki ne kadar zararlı olursa olsun orada kalmak, yalnız kalmaktan daha güvenli gelir.

Psikodinamik Kökler

Toksik bağlılık genellikle şu derinleşmemiş duygusal yapılardan kaynaklanır:
- Sevgiyle acının eşleştiği çocukluk deneyimleri
- Değersizlik ve sevilmeme şemaları
- Cezalandırıcı içsel sesler: “Ayrılırsam bencil olurum.”
- Masochistic örüntüler: “Acı çekiyorsam aşk vardır.”
Bu yapılar terapide fark edilmedikçe birey aynı döngüleri tekrarlama eğilimindedir.

Terapötik Müdahaleler

1. Şema Terapi: Özellikle ‘terk edilme’, ‘duygusal yoksunluk’, ‘bağımlılık’ ve ‘öz-kurban’ şemaları üzerinde çalışılmalıdır.
2. İçsel çocukla temas: Bağ kurma çabası aslında geçmişte görülmemiş bir çocuğun çığlığı olabilir. Bu çocukla temas, iyileştirici olabilir.
3. Bağlanma stillerinin fark edilmesi: Danışanın bağlanma örüntüsünü tanıması, ilişki davranışlarını yeniden anlamlandırmasına katkı sağlar.
4. Kendilik sınırlarını yapılandırma: Bireyin “ben” ve “öteki” sınırlarını fark etmesi, toksik etkileşimlerin dışına çıkmasını kolaylaştırır.

Sonuç

Toksik bağlılık, bireyin sadece duygusal değil; kimliksel bütünlüğünü de tehdit eder. Bu bağlar çoğu zaman bir sevgi bağı değil, geçmişten gelen yaraların tekrarlandığı bir sahnedir. Terapötik süreç, bu sahneyi görünür kılarak, danışanın kendi iç gerçekliğiyle sağlıklı bir temas kurmasını ve ilişkilerinde özgürleşmesini mümkün kılar.

Hazırlayan: Uzman Psikolog Mustafa Cem Oğuz

Yazar Hakkında

Psk. Mustafa Cem Oğuz

Psk. Mustafa Cem Oğuz

Mustafa Cem Oğuz, 1983 yılında Ankara’da doğmuştur. Psikoloji alanındaki eğitimini tamamlayarak Türkiye’de pedagojik diplomaya sahip nadir uzmanlardan biri olmuştur. Genel psikoloji alanında yüksek lisans yapmış, eğitim sürecinde okul, huzurevi ve hastane gibi farklı kurumlarda stajlar gerçekleştirmiştir.

Önemli Bilgilendirme

Site içerisinde bulunan bilgiler bilgilendirme amaçlıdır. Bu bilgilendirme kesinlikle hekimin hastasını tıbbi amaçla muayene etmesi veya tanı koyması yerine geçmez.