Doktorsitesi.com

Anne–Baba ile Olan İlişki Nasıl Daha İyi Olur?

Psk. Gizem Sevim Karaman
Psk. Gizem Sevim Karaman
5 Aralık 202510 görüntülenme
Randevu Al
Aile… Hepimizin doğduğu ilk çevre, karakterimizin çatısını kuran temel yapı. Anne ve baba ile olan ilişki ise bu yapının en kritik kolonlarından biri. Ancak hayat değişiyor, biz büyüyoruz, roller dönüşüyor. Çocuklukta doğal olan yakınlık bazen yetişkinlikte aynı kolaylıkla akmaz. Bu, çoğu zaman kişisel bir “problem” değil; aile içi iletişimin zamanla eski kalıplara sıkışmasıdır. Peki, bu ilişki nasıl iyileştirilir? Nereden başlanır? Gerçekten değişim mümkün müdür?
Anne–Baba ile Olan İlişki Nasıl Daha İyi Olur?

1. Önce Gerçeklerle Yüzleşmek

Anne ve babamız mükemmel değil. Biz de değiliz. Bu kadar basit.
Yetişkin ilişkisini iyileştirmenin ilk adımı, ebeveynlerin kendi kuşaklarının koşullarında yetiştiğini kabul etmektir. Onların duygusal dili, sevgi gösterme biçimleri, stresle baş etme yöntemleri sizinkilerle aynı olmayabilir.

Bu farkı görmek, ilişkide yumuşama yaratır.

Ama burada sana da sorayım:
Gerçekten onları oldukları haliyle kabul etmeye hazır mısın?
Çünkü kabul olmadan değişim gelmez.

2. İletişim Derken “Gerçek” İletişim

“Anne, sen hep böyle yapıyorsun!” veya “Baba, beni hiç anlamıyorsun!” gibi cümleler…
Bunlar iletişim değil; savunmayı tetikleyen şikâyetlerdir.

Sağlıklı iletişim şu üç unsuru taşır:

Ben dili: “Kendimi baskı altında hissediyorum.”

Somutluk: “Bu konuya her konuştuğumuzda sesler yükseldiği için rahatsız oluyorum.”

Sadelik: Uzatmadan, suçlamadan.

Sana zor bir soru daha:
Ebeveynlerinle gerçekten konuşuyor musun, yoksa kısır döngüdeki aynı tartışmayı tekrar tekrar mı yaşıyorsun?

3. Sınırlar Sandığın Gibi Kötü Değil

Bizim kültürde sınır koymak bazen “saygısızlık” gibi algılanıyor.
Oysa tam tersi: Sınırlar sevginin çerçevesidir.

Anne–baba ilişkisini iyileştiren şey, “Ben seni seviyorum ama hayatımı yönetme hakkımı sana vermiyorum” diyebilmektir.
Sınır = uzaklaşmak değil, doğru mesafeyi kurmak.

Mesela:

Özel hayat hakkında her detayı paylaşmamak,

Fikir sorulduğunda cevap vermek ama tüm karar onlarda değilmiş gibi davranmamak,

Ses tonunu korumak ama tavrını net tutmak.

4. Geçmişi Kazı Kazı Bir Yere Varamazsın

Çocuklukta yaşanan kırgınlıkların tamamen yok olması imkânsız olabilir.
Ama onları şimdiki ilişkiye hükmetmeye bırakmak da yetişkinliğin önünü tıkar.

Geçmişi yok saymayacağız, ama şöyle bir ayrım yapacağız:
“Bugünü sabote eden hangi duygular hâlâ orada duruyor?”
Bunu görmek bile ilişkiyi yumuşatır.

5. Küçük Hareketlerin Büyük Etkisi

Aile ilişkileri, devrim değil evrim ister.
Bazen tek bir değişiklik bütün dinamiği değiştirir:

Daha sık hâl-hatır sormak,

Arada bir birlikte kahve içmek,

Kritik konuşmaları telefonda değil yüz yüze yapmak,

Eleştiri yerine teşekkür cümlelerini artırmak.

Bu küçük jestler, “Artık ilişkimiz daha yetişkin bir düzleme geçiyor” mesajını verir.

6. Uzaklaşmak Değil, Dengeli Yakınlaşmak

Bazı ebeveynler aşırı kontrolcü, bazıları aşırı mesafeli olabilir.
Burada amaç şudur:
Onların tarzına teslim olmadan, kendi tarzından da vazgeçmeden ortak bir denge bulmak.

Her ebeveyn–çocuk ilişkisi benzersizdir. Bazı ilişkiler sıkıdır, bazıları daha resmîdir. “Doğru” ilişki yoktur; sana iyi gelen doğru ilişkilenme vardır.

7. Bazen Profesyonel Destek Gerekir

İlişkide geçmişten gelen yoğun çatışmalar, travmalar veya iletişim kopuklukları varsa aile terapisi ciddi bir rahatlama sağlar.
Bu zayıflık değil; olgunluktur.

Son Söz

Anne ve baba ile ilişkiyi iyileştirmek bir günde olmaz.
Ama ilk adım senin elinde.

Ve dürüst olayım:
Eğer sen çaba göstermezsen, onlar 60 yaşından sonra değişmek için mucizevi bir motivasyon bulmayacak.
Bu yüzden yetişkin olan taraf, değişimin başlangıç noktasını kurar — bu da gayet normaldir.

Aile ilişkisi, “haklı olma” çabasıyla değil, “birbirini anlama” isteğiyle iyileşir.

Etiketler

Anne ile ilişkibaba ile ilişki

Yazar Hakkında

Psk. Gizem Sevim Karaman

Psk. Gizem Sevim Karaman

Psikolog ve Aile Danışmanı Gizem SEVİM ilkokul, ortaokul ve lise eğitimini Kocaeli’de tamamlamıştır. Lisans eğitimi için İzmir’de bulunan Yaşar Üniversitesi’nde Psikoloji lisans eğitimine başlamış ve lisansını İstanbul Arel Üniversitesi’nde tamamlamıştır.
Lisans eğitimi süresince kendini geliştirmek adına farklı alanlarda eğitimler almaya özen gösteren hocamız Bilişsel Davranışçı Terapi, Cinsel Terapi ve psikosomatik farkındalığı edinebilmek adına Fizyolojik Psikoloji konusunda kendisini geliştirmiştir.
Psikoloji lisansını tamamladıktan sonra özel bir danışmanlık merkezinde staj eğitimini tamamlarken birçok konuda sertifikalarını almıştır. Hocamız Türk Psikologlar Derneği’ne üye olup mümkün mertebe eğitimlerine katılmaya özen göstererek Psikoloji alanındaki gelişmeleri takip etmektedir.

Önemli Bilgilendirme

Site içerisinde bulunan bilgiler bilgilendirme amaçlıdır. Bu bilgilendirme kesinlikle hekimin hastasını tıbbi amaçla muayene etmesi veya tanı koyması yerine geçmez.