Kadında cinsel sağlık dendiğinde ilk akla gelen ilişkiye rahatlıkla izin vermemesi bir başka deyişle vajinismus olmaktadır. Oysa cinselliğin normalini bu kadar basite indirgememek lazım.
Cinsel sağlık, cinsel kimliğe bağlı olarak fiziksel, duygusal ve sosyal olarak iyilik halidir. Yani cinsel sağlık sadece hastalığın olmaması, kusurun olmaması olarak görülmemelidir.

Cinsel sağlık; cinselliğe pozitif ve saygılı bir yaklaşım içinde, zevkli, hoş, güvenli cinsel deneyimlerin öneminin bilinip, bu bilince uygun davranılmasını gerektirir. Bu bakış açısıyla cinsel sağlık sorunlarını yönetmek, tedavi etmek anlamında kapsamlı ve bütünsel bir yaklaşımı benimsemekteyiz. Maalesef hala insanlarda özellikle kadınlarımızda cinsel konularla ilgili tabular yasaklar, günahlar, batıl inançlarla çerçevelenmiş tüm hayatı zehreden sıkıntılar mevcuttur. Oysaki cinsellik ve cinsel ilişki neslin devamlılığı için insanoğluna verilmiş hazır bir lezzettir.

İnsanlığımızdan uzaklaştıkça insana dair olan tüm güzelliklerden mahrum kaldığımız gibi, cinsellik nimetlerinden de mahrum kalıp sıkıntılarını yaşamaktayız. Bunca yıllık uzmanlık hayatımda birçok çiftin sadece cinsel problemlerinden dolayı sıkıntı çekip ayrılma noktasına geldiğini gördüm.

Oysaki çiftler arasındaki cinsel çekim ve birlikte yaşanılan doyum noktaları ilişkiyi kuvvetlendirmekte, yakınlığı ve birbirinin olmayı sağlamaktadır. Zaten kadında ve erkekte birbirlerinde sükûnet bulacakları şekilde cinsel duygular, uyaranlar ve bunları tetikleyen hormonlar yaratılmıştır.

İşte kadın ve erkek arasındaki tüm muhteşemliği ile işleyen bu sistemle bilerek veya bilmeyerek yaptığımız yanlış yönlendirmeler, tabular, yasaklar, korkular, acı beklentileri vs. algılamamızdan kaynaklanmakta. Ör. Hiçbir erkek (en azından ben görmedim) eşim orgazm olmuyor diye bize gelmiyor. Ama eşinin vajinismusu varsa bir şekilde profosyenel yardım çarelerini arıyor.

Hiç anlayamadığım konulardan biride yıllarca vajinusmusu olan kadın, bunun çarelerini bulmak yerine gebe kalmak için tüp bebek tedavisine geliyor. Sonuçta durum bu kadar vahimken’’cinsel sağlık’’ konusunda konuyla ilgilenen biz profesyonellere ve basın – yayın organlarına çok iş düşmekte.

Benim temel yaklaşımım her konuda olduğu gibi bu konudaki sorunları çözmek için de, özenilerek yaratılmış olan beden ve ruh programımıza uygun davranmak olduğunu düşünüyorum. Yani öze dönmek, insanlığımıza dönmek, yaradılışımızdaki tüm sistemlerin muhteşemliğini fark edip bunların çalışmasına izin vermek.

Fakat maalesef hâlihazırda yaşanan cinsel sorunların en büyük nedeni yasak ayıp günah kavramlarıyla, cinsellikte yaşanması gereken tabii süreçleri insan beyninde, özellikle kadınların zihninde yalan yanlış bilgilerle programlıyoruz. Mart ayında miyav miyav eşini aramayan damlara çıkmayan kedi (tabii hadım ettirilmediyse, yani programı bozulmadıysa) veya vaginismuslu hayvanlara rastlanmamaktadır.(İnşallah onlarında beynini yıkama yolunu bulmayız)

İnsanoğlu ne yazık ki kendisine verilen tüm nimetleri suiistimal ettiği gibi cinsellik nimetini de kötüye kullandığından sıkıntısını yine kendisi çekmektedir. Bu anlamda cinsel terapilerde öze dönmek, içsel yolculuk yapıp programdaki bozukluğun nedenini keşfedip doğru programın işlemesine izin vermek, sonuçta kadınlığa ve erkekliğe has cinselliğin en keyifli ve doyurucu bir şekilde yaşanabilmesi için hipnoz, EFT gibi teknikler çok büyük oranda fayda sağlamaktadır.

Benim inancım, tedaviden çok daha önemli olan normal sağlığımızı korumak gibi cinsel sağlığımızı da korumalıyız. Özellikle çocuklarımızın beden sağlıklarına verdiğimiz önem kadar ruh ve cinsel sağlıklarına da aynı hassasiyetle yaklaşmalıyız. Gereksiz tabularla, korkularla yetiştirmemiz ne kadar sakıncalıysa gereksiz ve zamanında önce uyaranlar vermenin de o denli zararlı olacağını unutmamalıyız.