Üniversitesi öğrencilerinin homofobi düzeylerinin cinsiyet ve cinsiyet rolleri açısından incelenmesi

Çalışmanın amacı üniversite öğrencilerinin cinsiyet, cinsiyet rolleri ve her iki değişkenin homofobi düzeyi üzerinde, ortak etki gösterip göstermediğini incelemektir. Araştırmanın örneklemini Çukurova Üniversitesinin farklı bölümlerinde öğrenim gören 202’si kız (%63) ve 118’i erkek (%37) olmak üzere toplam 320 öğrenci oluşturmuştur. Veriler Kişisel Bilgi Formu, Bem Cinsiyet Rolü ve Hudson ve Ricket Homofobi Ölçekleri aracılığıyla toplanmıştır. Elde edilen bulgular üniversite öğrencilerinin homofobi puanlarının cinsiyet ve cinsiyet rolü açısından anlamlı düzeyde farklılaştığını göstermektedir. Buna göre erkekler ve cinsiyet rolü erkeksi olanların homofobi ölçeğinden aldıkları puanlar anlamlı düzeyde daha yüksek bulunmuştur. Ancak cinsiyet ve cinsiyet rolü ortak etkisinin homofobi üzerinde anlamlı rol oynamadığı tespit edilmiştir.

Üniversitesi öğrencilerinin homofobi düzeylerinin cinsiyet ve cinsiyet rolleri açısından incelenmesi

Araştırma Grubu

Araştırmanın çalışma grubunu Çukurova Üniversitesinin farklı bölümlerinde öğrenim gören 202‟si

kız (%63) ve 118‟i erkek (%37) olmak üzere toplam 320 öğrenci oluşturmuştur; öğrencilerin yaş

ortalaması 22.14 olarak hesaplanmıştır. Çalışma grubunda yer alanların %11‟i köy, %6‟sı

kasaba/bucak, %25‟i ilçe, %15‟i şehir ve %42‟si bir büyükşehirde yaşıyor olduklarını ifade etmiştir.

Çalışma grubunda yer alan öğrencilerin en çok Akdeniz Bölgesinden (%66) oldukları görülmektedir.

Bu bölgeyi sırasıyla Güneydoğu (%12), İç Anadolu (%8), Doğu Anadolu (%6), Ege (%3),

Karadeniz (%3) ve Marmara (%2) Bölgeleri takip etmektedir.

Veri Toplama Araçları

Hudson ve Ricket Homofobi Ölçeği (HRHÖ): HRHÖ, eşcinsel bireylere yönelik tutumları ölçmek

amacıyla Hudson ve Ricketts (1980) tarafından geliştirilen 25 maddelik bir ölçektir. Araştırmada,

ölçeğin Sakallı ve Uğurlu (2001) tarafından uyarlanan 24 maddelik Türkçe formu kullanılmıştır.

Ölçeğin Türkçe Formu için hesaplanan iç tutarlık katsayısı. 94‟tür (Sakallı ve Uğurlu, 2001). Ölçekte

her bir madde 1 (hiç katılmıyorum) ile 6 (çok katılıyorum) arasında derecelendirmektedir. Ölçekten

alınan puanın yüksek olması, yüksek homofobi düzeyine işaret etmektedir.

Bem Cinsiyet Rolü Envanteri (BCRE): BCRE orijinal olarak 20 kadınsılık, 20 erkeksilik ve 20 sosyal

beğenirlik maddesinden oluşmaktadır ve bu maddeler karışık sırada tek bir ölçek halinde

uygulanmaktadır. Kişiler bu maddelerin, kendilerini ne ölçüde tanımladıklarını "1. Hiç Uygun Değil,

7: Tamamen Uygun" arasında değişen bir derecelendirmeyi kullanarak belirtmektedirler. Kadınsılık

(K) ve Erkeksilik (E) ölçeklerinden iki ayrı puan elde edilmektedir. Bu puanların ortancalarına

(median) göre deneğin androjen, erkeksi, kadınsı ve belirsiz cinsiyet rollerinden hangisine sahip

olduğu belirlenmektedir. Kadınsılık puanı kadınsılık ortancasının üstünde, erkeksilik puanı erkeksilik

ortancasının üstünde olanlar androjen; kadınsılık puanı ortancanın altında, erkeksilik puanı

ortancanın üstünde olanlar erkeksi; kadınsılık puanı ortancanın üstünde, erkeksilik puanı ortancanın

altında olanlar kadınsı ve iki puanı iki ortancanın altında olanlar da belirsiz cinsiyet rolüne sahip

olarak kabul edilmektedir (Dökmen, 1999).

Sanberk, İ., Çelik, M., & Gök, M. (2016). Üniversite öğrencilerinin homofobi düzeylerinin cinsiyet ve cinsiyet rolleri

açısından incelenmesi. Journal of Human Sciences, 13(3), 4011-4019. doi:10.14687/jhs.v13i3.4044

4014

Verilerin Analizi

Verilerin analizinde ilişkisiz örneklemler için iki faktörlü varyans analizi (ANOVA) kullanılmıştır.

Varyansların homojenliğine Levene F Testi ile bakılmış ve varyansların homojenliği koşulunun

karşılandığı belirlenmiştir. Varyanslar homojen olduğu için, anlamlı farklılıkların çıktığı gruplarda

farkın hangi gruplardan kaynaklandığını belirlemek amacıyla Post Hoc Test olarak Scheffe testi

kullanılmıştır. Tüm sonuçlar için hata payı üst sınırı 0.05 ve 0.01 olarak kabul edilmiştir.

BULGULAR

Üniversite öğrencilerinin homofobi düzeylerinin cinsiyet, cinsiyet rolleri temel ana etkileri ve her iki

değişkenin ortak etkileri açısından belirlemeyi amaçlayan bu araştırmada elde edilen bulgular aşağıda

sunulmuştur.

Öğrencilerin Homofobi Ölçeği‟nden aldıkları puanlara ait betimsel istatistikler Tablo-1‟de, desene

ait kenar ve gözenek ortalamalarının karşılaştırılmasına ilişkin iki faktörlü ANOVA sonuçları Tablo-

2‟de verilmiştir.

Tablo 1.

Cinsiyet Rolü ve Cinsiyete Göre Homofobi Ölçeği’nden Alınan Puanların Betimsel İstatistikleri

Kadın

Erkek

Toplam

n

X

S

n

X

S

n

X

S

Erkeksi

16

107.94

18.24

56

120.23

16.66

72

117.50

17.66

Kadınsı

74

115.26

17.36

-

-

-

74

115.26

17.36

Androjen

52

109.40

20.73

29

115.52

17.79

81

111.59

19.84

Belirsiz

60

107.52

17.40

31

108.09

17.55

91

107.71

17.36

Toplam

202

110.87

18.55

116

115.81

17.77

318

112.67

18.39

Varyans analizi sonuçlarına göre kadınların Homofobi Ölçeği‟nden aldıkları puan ortalaması

(X=110.87) ile erkeklerin puan ortalaması arasında (X=115.81) anlamlı bir fark vardır (F(1-311)=6.12,

p<.05). Buna göre, cinsiyetin homofobi üzerinde anlamlı bir temel etkisi olduğu ortaya çıkmıştır.

Ortalamalardan anlaşılacağı üzere cinsiyeti erkek olanların, cinsiyeti kadın olanlara göre homofobi düzeyleri

daha yüksektir.

Tablo 2.

Cinsiyet ve Cinsiyet Rolüne Göre Homofobi Ölçeği’nden Alınan Puanlara İlişkin İki Faktörlü Anova Sonuçları

Varyansın Kaynağı

sd

KT

KO

F

P

η2

Cinsiyet

1

1970.27

1970.27

6.12

.014

.019

Cinsiyet rolü

3

4465.40

1488.47

4.62

.004

.043

Cinsiyet*cinsiyet rolü

2

1075.87

537.93

1.67

.190

.011

Hata

311

100160.50

322.06

Toplam

318

4144320.00

Farklı cinsiyet rolü gösteren öğrencilerin puan ortalamaları karşılaştırıldığında, aralarında anlamlı

farkların olduğu görülmektedir (F(3-311)=4.62, p<.01). Bu sonuca göre, cinsiyet rolünün homofobi üzerinde

anlamlı bir temel etkisi vardır. Anlamlı farkların hangi cinsiyet rolleri arasında olduğunu görebilmek için

yapılan çoklu karşılaştırma testine göre, erkeksi cinsiyet rolü gösterenlerin homofobi ortalaması

(x=117.50), belirsiz cinsiyet rolü gösterenlerin ortalamasından (x=107.71) anlamlı derecede

yüksektir (p<.01). Ancak erkeksi cinsiyet rolünde olanların homofobi puanları, androjen ve kadınsı

Sanberk, İ., Çelik, M., & Gök, M. (2016). Üniversite öğrencilerinin homofobi düzeylerinin cinsiyet ve cinsiyet rolleri

açısından incelenmesi. Journal of Human Sciences, 13(3), 4011-4019. doi:10.14687/jhs.v13i3.4044

4015

cinsiyet rolünde olanların homofobi puanlarından anlamlı derecede farklılaşmadığı tespit edilmiştir.

Gözlenen tek anlamlı fark erkeksi ve belirsiz cinsiyet rolünde olanlar arasındadır; diğer cinsiyet

rolleri arasında homofobi puanları anlamlı derecede farklılaşmamaktadır. Ayrıca cinsiyet ve cinsiyet

rolü ortak etkisinin homofobi puanında anlamlı farka neden olmadığı tespit edilmiştir (F(2-311)=1.67,

p>.05). Eta kare değerlerine bakıldığında cinsiyetin homofobi üzerindeki etkisinin %02, cinsiyet

rolünün homofobi üzerindeki etkisinin %04 olduğu görülmektedir.

TARTIŞMA

Bu çalışmanın amacı üniversite öğrencilerinin cinsiyet, cinsiyet rolleri ve her iki değişkenin

homofobi düzeyi üzerinde, ortak etki gösterip göstermediğini incelemektir. Elde edilen ilk bulgu

biyolojik cinsiyeti erkek olanların, kadın olanlara göre anlamlı düzeyde daha fazla homofobik

olduğudur. Bu çalışmada elde edilen bu bulgu, daha once yapılan araştırmaların bulguları ile

örtüşmektedir (Kite ve Whitley, 1996; 1998; Bakır-Ayğar, Gündoğdu ve Ayğar, 2015; Sakallı ve

Uğurlu, 2001; Cullen, Wright ve Alessandri, 2002; Güney vd., 2004; Çırakoğlu, 2006; Lozano,

Verduzco & Diaz-Loving, 2009; Gormley ve Lopez, 2010; Costa ve Davies, 2012). Herek (1994)

birçok araştırma bulgusundan yola çıkarak kadınların erkeklere göre daha az önyargılı olduğunu

ortaya koymaktadır.

Bu çalışma neticesinde ulaşılan bir diğer bulgu üniversite öğrencilerinin homofobi düzeylerinin,

onların cinsiyet rolüne bağlı olarak farklılaşmasıdır. Farkın kaynağına bakıldığında erkeksi cinsiyet

rolünü gösterenlerin, belirsiz cinsiyet rolünü gösterenlere göre daha homofobik olduğu yönündeki

bulguya ulaşılmıştır. Cinsiyet rolleri toplumun öngördüğü şekilde erkek ve kadınlar açısından uygun

olan davranış kalıplarının öğrenilmesidir (Kolanowski, 2009). Spoden (1993) toplumların cinsiyetlere

yönelik sunduğu katı cinsel rol kalıplarının homofobiyle ilişkili olduğunu ileri sürmektedir. Nitekim

Buston ve Hart (2001) homofobinin, heteroseksüel kimliğin bir parçası olduğunu belirtmektedirler.

Herek‟e (2000) göre erilliği çok açık olan erkekler (eril cinsiyet rollerini baskın bir şekilde

gösterenler), kendi cinsiyetinden ve karşı cinsiyetten olanlarla ilgili daha basmakalıp yargılara

sahiptir. Dolayısıyla kendi cinsiyetini tipik olarak yansıtan erkekler, daha fazla homofobik eğilim

gösterebilmektedir. Buna göre, geleneksel erkeklik normunu yansıtan bireylerin homoseksüellere

karşı daha düşmanca tutum içerisinde olabilmektedir (Simon, 2008). Nitekim bu araştırmada elde

edilen bulgu, bu görüşü desteklemektedir. Ancak homofobinin cinsiyet rolü açısından

farklılaşmadığını gösteren çalışma bulgularının da olduğu dikkate alınmalıdır (Cullen vd., 2002).

Esasında bu çalışmada cinsiyet ve cinsiyet rolleri değişkenleri için hesaplanan eta kare değerlerinin,

homofobik eğilim üzerinde açıklama gücünün çok da yüksek olmadığı görülmektedir.

Araştırmada neticesinde beklenen bulgulardan biri erkeksi cinsiyet rolü gösteren erkeklerin, kadınsı

cinsiyet rolü gösteren erkeklere göre daha belirgin homofobik eğilim gösterecekleri yönündeydi.

Fakat örneklemdeki 118 erkek üniversite öğrencisinden hiçbiri kadınsı cinsiyet rolünü

yansıtmadığından bu karşılaştırma yapılamamıştır. Esasında bu bulgu erkeklerin kendi cinsiyetlerine

özgü toplumsal cinsiyet rollerinden sapmadıklarını göstermektedir. Türkiye gibi erkek egemen ve

geleneksel bir toplumda (Aktaş, 2013) böylesi bir bulgunun ortaya çıkması anlaşılabilir bir

durumdur. Buna karşın kadınlar toplumun kendileri için tasarladığı cinsiyet rollerini göstermekle

birlikte, erkekler için tasarlanan rolleri de gösterebilmektedir. Kadınların toplum içerisinde (eril

kodlar taşıyan kamusal alanda) nispeten daha fazla rol üstelenmeye başlamaları, onların karşı

cinsiyete özgü atfedilen rolleri göstermelerine aracılık etmiş olabilir. Kadınların erkeksi (eril) olması

yönünde toplumsal itirazlar, erkeklerin kadınsı olması yönündeki toplumsal itirazlardan daha az

yoğunluktadır (Kite ve Whitley, 1998). Bir diğer ifadeyle erkeklerin kadınsı olması toplumda daha az

hoşgörüyle karşılanmaktadır.

Sanberk, İ., Çelik, M., & Gök, M. (2016). Üniversite öğrencilerinin homofobi düzeylerinin cinsiyet ve cinsiyet rolleri

açısından incelenmesi. Journal of Human Sciences, 13(3), 4011-4019. doi:10.14687/jhs.v13i3.4044

4016

Araştırmada elde edilen önemli bir diğer bulgu da homofobi üzerinde cinsiyet ve cinsiyet rollerinin

ortak etkisinin olmamasıdır. Her bir değişken üniversite öğrencilerinin homofobik eğilimleri

üzerinde özgül bir farka yol açarken, bu iki değişkenin ortak olarak neden bir farka yol açmamış

olması elde edilen ilginç bulgulardan biridir. Bunun muhtemel sebeplerinden biri biyolojik cinsiyet

ile toplumsal cinsiyet rollerine ilişkin kavramsal ayrımın netlik taşımıyor olmasıdır. Nitekim

Türkiye‟de yapılan bir çalışmada (Çelik, Yurtal ve Akgül, 2016), cinsiyet ve cinsiyet rolü

kavramlarının toplum tarafından bilinçli bir biçimde değerlendirilmediğini, her iki kavramın eş veya

yakın anlamlı olarak kullandığını ortaya koymaktadır. Oysa biyolojik cinsiyet sosyal çevre tarafından

belirlenmezken, toplumsal cinsiyet içinde yaşanılan toplumun değer yargılarından etkilenmektedir.

Buna göre bir erkek kadınsı, bir kadın ise erkeksi cinsiyet rolünü daha baskın yansıtabilmektedir.

SONUÇ VE ÖNERİLER

Bu çalışmada elde edilen bulgular erkeklerin ve toplumsal cinsiyeti erkeksi olanların daha fazla

homofobik olduğunu göstermektedir. Homofobi sadece bu çalışmada ele alınan değişkenlerden

etkilenmemektedir. Türkiye gibi ataerkil ve geleneksel bir toplumda anahtar kavramı homofobi olan

ve bu tür bir fobinin gelişmesinde etkili olabilecek diğer değişkenlerin (homoseksüel biri ile tanışık

olma, yaşamının büyük bir çoğunluğunu nerede geçirdiği, yaş, dindarlık, cinselliğe karşı tutum,

politik yönelim ve kişilik özellikleri gibi) dikkate alındığı çalışmalara gereksinim duyulmaktadır.

Ayrıca bu çalışmanın örneklemini üniversite öğrencileri oluşturmaktadır; farklı örneklem grupları

üzerinde bu çalışmanın yinelenmesinin faydalı olabileceği düşünülmektedir. Yapılabilecek

çalışmalardan biri de homoseksüel olanların içselleştirmiş homofobilerinin incelenmesidir. Ayrıca

homoseksüellere karşı veya homofobiyi azaltmaya dönük deneysel çalışmaların yapılmasına ihtiyaç

duyulmaktadır.

Bu makale 10 Ekim 2022 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Uzm. Psk. Dan. Mehmet Gök

Psk. Dan. Mehmet GÖK, 1982 yılında Bursa'da doğmuştur. 1999 - 2004 yılları arasında Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Bölümü Psikolojik Danışma ve Rehberlik Ana Bilim Dalı'nda lisans eğitimini bitirmiştir. 2005 - 2009 yılları arasında Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Eğitim Bilimleri Ana Bilim Dalı'nda Yüksek Lisansını da aynı başarıyla tamamlamıştır. 

Psk. Dan. Mehmet GÖK, mesleki çalışmalarına Adana'da bulunan özel muayenehanesi'nde devam etmektedir.

Etiketler
Çalışmanın amacı
Uzm. Psk. Dan. Mehmet Gök
Uzm. Psk. Dan. Mehmet Gök
Gaziantep - Psikoloji
Facebook Twitter Instagram Youtube