Travmanın covıd-19 ile ilişkisi

Travmanın COVID-19 ile İlişkisi

Travmanın covıd-19 ile ilişkisi

 

Gelişen modern hayatın bir sonucu olarak günlük hayatımızda bir çok stresli an ve durum yaşarız. Evde, trafikte, işte, okulda stres yapmamızı sağlayacak bir çok faktörle karşı karşıya kalırız. Bu durumların yarattığı stresle bir çok kez başa çıkarız fakat uzun vadede başa çıkamadığımız stres olgusu bir süre sonra bedensel ve ruhsal sağlığımızı etkilemeye başlar. Kişilerin etkilendiği stres faktörleri kişiye göre değişkenlik gösterebilir. Yoğun stres altında kalmamızı tetikleyen faktörler; bir kaza, şiddete maruz kalma veya şiddete şahit olma, cinsel taciz, büyük hastalıklar, savaşlar, salgınlar gibi insan hayatının dönüm noktası sayılabilecek olaylardan oluşur. (David Brinkmann,Ahmet Kimil,Nadine Norton-Erichsen, 2017). Bu tür olaylara maruz kalan bireyler travma ve strese bağlı davranışsal ve duygusal problemler yaşayabilir .Günümüzde global düzeyde yaşamış olduğumuz Covid-19 salgını buna en güzel örnektir. Pandemi sürecinde insanlar yalnızca fiziksel sağlık sorunlarıyla değil, beklenmedik ölümler ve kayıplarla da baş etmek zorunda kaldılar. Bu yüzden bu süreç insanlarda travma ve strese bağlı kaynaklanan hastalıkları tetikleyebilecek kritik bir süreç haline geldi. Bu hastalıklar DSMV’E göre: Travma Sonrası Stres Bozukluğu, Uyum Bozukluğu, Akut Stres Bozukluğu, Tepkisel Bağlanma Bozukluğu ,Sınıflandırılamamış ve Tanımlanamamış Travma Bozukluğu adı altında yer alır.

 

Travma Sonrası Stres Bozukluğu: Yukarda belirtilen faktörler gibi doğal hayatın akışına uymayan, beklenmedik kayıp veya olaylarla birlikte yoğun stres altında kalan bireyin KAYIP duygusunu en uçlarda yaşaması travmatik yaşantı olarak değerlendirilir. ’’Bu kayıp, güvenlik duygusunun, kimliğin ve geleceğin, geçmişe bakıp geleceği tahmin etme yetisinin, yaşam üzerindeki kontrolün, yakınların, diğerlerine güvenin, kişisel gücün, arkadaşların, evinin ya da eşyalarının KAYBIDIR’’. (İleri, 2010). Kişinin eski yaşantısına dair inançları sarsıldığında genelde kişi kendini bu dünyaya karşı savunmasız, yaşadığı tüm kötü olayların sorumlusu gibi hisseder ve hayatı yaşamaya değer bulmaz. Bu duygularla birlikte kişi fizyolojik olarak uyku sorunları, iştahsızlık, yorgunluk, bitkinlik veya somatik şikayetlerde bulunabilir. Duygusal olarak ise aşırı kaygı ,korku ,öfke, huzursuzluk, gerginlik, çaresizlik ,şok ,ayrışma .anlaşılmama gibi hisleri hissedebilir. Bilişsel olarak kişinin  zaman algısı değişebilir. Seslere daha duyarlı ya da daha duyarsız hale gelebilir. Gerçek dışılık, beden algısında değişimler ya da aşırı duyarlılık gibi davranışlarda bulunabilir. Yaşadığı travma ile birlikte en az 3 aydır bu semptomları gösteren kişiye TSSB tanısı konur.

 

Akut Stres Sendromu: Belirtileri: TSSB ile benzerdir. Ama bu rahatsızlık travmaya maruz kaldıktan 1 ay içinde ortaya çıkar. Yaşanan travmatik olaydan sonra ilk 3 ay içinde verilen tepkiler akut stres tepkileridir ve normaldir. Doğru ve zamanında sağlanan sosyal destek ve tedavi yöntemi ASB’nin TSSB’ye dönüşme riskini azaltır.

Uyum Sorunları: Uyum bozuklukları, bir kişinin hayatındaki stresli olaylara veya değişikliklere sağlıksız veya yararsız tepkilerdir. Bu tepkiler, depresif bir ruh hali veya sinirlilik gibi duygusal veya başkalarının haklarını ihlal etme/suistimal etme gibi davranışsal olabilir. (Henkelman, 2019)

Reaktif Bağlanma Sorunları: Genelde çocuklar ve bebeklerde görülür. Çocuğun olaylar karşısında beklenen ve normal tepkileri değil sınırlı tepkiler göstermesi durumudur.  Çocuğun yaptığı kötü bir davranıştan pişman olmaması, olumlu ya da olumsuz duygu tetikleyicilerine karşı yanıt vermemesi buna örnek gösterilir. Örneğin; Çocuğun gözü önünde çok sevdiği bir oyuncağına zarar verilmesine karşılık umursamaz bir tutum takınması.

Sınıflandırılamamış ve Tanımlanamamış Travma Bozukluğu: Travmaya karşı kişinin gösterdiği bazı duygular ve davranışlar yukardaki kriterlere uymamaktadır. Bu duygu ve davranışları gösteren bireyler için bu kategori kullanılır.

COVİD-19 VE TSSB

Psikolojik travma yaygındır ve tahminlere göre insanların %60-85'i yaşamları boyunca bir travma yaşamışlardır. Bir travmaya verilen tepkiler yaygındır ve müdahaleci düşünceler, kabuslar, travmayı hatırlatan şeylerden kaçınma, kendini suçlama, "gerginlik", güvenlik endişesi, sinirlilik ve konsantrasyon sorunlarını içerebilir. Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB), psikolojik bir travma  yaşadıktan sonra bu tepkilerin bir ay veya daha uzun süre devam etmesiyle ortaya çıkabilen ve kişinin hayatında önemli sıkıntı ve aksamalara neden olan bir durumdur. TSSB, travmaya maruz kalmaktan çok daha az yaygındır. Tahminen erkeklerin %6'sı ve kadınların %10'u yaşamları boyunca TSSB yaşamaktadır. (King, 2020) Travma uzmanlar tarafından insan kaynaklı olanlar ve insan dışı kaynaklı olanlar olarak ikiye ayrılmıştır. İnsan kaynaklı oluşan travmalar; savaşlar, cinsel istismar, tecavüz, işkence, çocuk istismarı, çocuk ihmali ve fiziksel şiddet olaylarını içerir. İnsan dışı etkenler tarafından oluşan travmalar ise; iş ve trafik kazaları, doğal felaketler (deprem, çığ, sel vb.),aniden sevilen bir kişinin kaybı, büyük ve kötü salgın hastalıklardır.

2019 yılının kasım ayında Çin’in Wuhan kentinde başlayan Covid-19 salgını insan dışı etkenler tarafından oluşan travmalara örnektir. COVID-19 pandemisinin psikolojik etkisi henüz tam olarak belgelenmemiş olsa da, koronavirüs enfeksiyonlarıyla ilgili önceki deneyimlere (örn., MERS-CoV ve SARS-CoV) dayanarak, pandeminin çeşitli sağlık sorunlarına yol açtığı varsayılmıştır.(Di Crosta et al.,2020).Bunlar stres, anksiyete, depresif belirtiler, uykusuzluk, inkar, öfke ve korku gibi sorunlardır. (Julio Torales , Marcelo O'Higgins, João Mauricio Castaldelli-Maia , Antonio Ventriglio, 2020).

COVİD-19 ile birlikte enfekte olmuş vaka sayıları ve can kayıpları yüzünden kendimizi aşırı korkmuş, çaresiz hissedebiliriz. Hatta sıkıntı ve stres yaratan anıları tekrar tekrar anımsayabiliriz. Bu süreçte COVİD-19 yüzünden yaşadığımız travmatik anılar ve hisler tekrarlanıyormuş gibi davranabiliriz. Bunların yanı sıra, uyku bozuklukları, huzursuzluk, öfke patlamaları, düşünceleri yoğunlaştırmakta  zorluk, sürekli tetikte olma ve aşırı irkilme gibi belirtiler de görülebilir . (Ozan, 2020).COVİD-19 enfeksiyonunda risk grubu içerisinde bulunan insanların bu süreçte TSSB’ye daha yatkın oldukları vurgulanmıştır.60 yaş üzeri bireyler ve kronik rahatsızlığı olan bireylerde süreç sonrası TSSB yaşamaları beklenebilir. Çünkü pandemi süreci ile birlikte sosyal izolasyon kurallarına uymak zorunda kalmaları bu bireylerin sosyal destek alma durumunu zorlaştırmıştır. Bunun yanı sıra 60 yaş üzeri ve kronik hastalığa sahip insanların ölüm riskinin daha fazla olmasından dolayı, kendilerinin de bu hastalığa yakalanırlarsa atlatamayacakları düşüncesi günlük hayatlarının bir parçası haline gelmiştir. Bu yüzden sosyal izolasyon için ekstra çaba harcayıp çevre ile ilişkilerini minimuma indirmek zorunda kalmışlardır. Buda yalnızlık, öfke, çaresizlik, korku duygularının artmasına yola açmıştır.

Bir başka risk grubunda olan bireyler şüphesiz sağlık çalışanlarıdır. Süreç içerisinde enfekte hastalarla sürekli etkileşim içerisinde bulunmaları ve ölümlerle yüzleşmeleri çaresizliği en üst seviyede yaşamalarına sebep olmuştur. Bu yüzden süreç sonrası sağlık çalışanlarının da TSSB geliştirmeleri oldukça normaldir. Peki risk grupları dışında kalan bireyler bu süreçten sonra TSSB geliştiremez mi? Tabi ki geliştirebilir. Genelde Kaygı düzeyleri yüksek ve daha önce travmatik olaya maruz kalmış kişilerin TSSB geliştirme olasılıkları oldukça yüksektir. Virus ile hiç karşılaşmamış bireyler bile yaşam tarzlarının tamamen değişmesi ve günlük yaşamsal ihtiyaçlarını karşılayabilme korkusu bireylerde travma tepkilerine yol açacaktır. Bazılarımız işlerimizi kaybedeceğiz, bazılarımız yaşam standardımızı, ve bu durum bile kendi başına travmatiktir. Birçoğumuz sadece bunları yaşamıyor, aynı zamanda her şeyin ne zaman normale döneceği, bu süreçte enfekte olup olmayacağımız ile ilgili endişe yaşıyoruz. (Ozan, 2020)

 

 

COVİD-19’dan Sonra TSSB

Bu süreç sonunda her travma yaşayan ya da hastalığı atlatmış birey TSSB yaşamak zorunda değildir. Kişinin TSSB geliştirmesi olayın büyüklüğüne ,gösterdiği semptomlara , kişinin yaşına ve bunun yanı sıra daha bir çok faktöre bağlıdır. Çünkü her insan travmalar karşısında aynı tepkiyi gösteremez. Süreç bitiminden sonraki 1.5-3 ay arasında görülen semptomlar normaldir. Çünkü kişi ASS yani akut stres sendromu gösteriyor olabilir. Normalleşme süreci diye adlandırdığımız bu dönemde çoğumuz eski yaşantımıza adapte olmada zorlanacaktır. Bazılarımız ise kendiliğinden normale dönecektir. Fakat daha önce travmaya yatkınlığı, kaygı düzeyi yüksek, zihinsel meşguliyetleri fazla olan bireylerin ise TSSB geliştirmeleri beklenebilir.

TSSB yaşayan kişi bununla farklı yollardan başa çıkmaya çalışabilirler. Genelde olaya ait duygu, düşünce ve anılarını bastırmaya çalışırlar. Duygularını görmezden gelir bunlardan kaçınmaya çalışırlar. Bu duygular bastırıldıkça korku, öfke, üzüntü gibi negatif duygular ortaya çıkar ve kişi çevresindeki kimseye güvenemeyeceği kaygısı ile herkesten uzaklaşabilir. Böylelikle sosyal çevresini kaybeden bireyler zevk aldıkları diğer aktivitelerden de uzaklaşırlar ve çoğu zaman bu yüzden depresyona girerler. Kişi tüm bu acıları unutmak için yeni bağımlılıklar geliştirebilir.(alkol ve uyuşturucu bağımlılığı gibi.)

 

Tedavi

COVİD-19 döneminde kaygı düzeyimizi arttıracak aktivitelerden kaçınarak TSSB’ye karşı daha dirençli hale gelebiliriz.   Örneğin; Sadece güvenilir haber kaynaklarından güncel haberleri takip etmek. Stres ve kaygı düzeyimizi arttıracak aktivitelerden kaçınmak. Ailemiz ve sevdiklerimizle daha çok zaman geçirmek. Düzenli uyku, düzenli egzersiz ve doğru beslenme gibi faktörler stres yönetimimizde oldukça faydalı olacaktır. Tüm bunlara rağmen kişi TSSB semptomları gösteriyorsa bir profesyonelden mutlaka yardım almalıdır. Genel olarak travma sonrası stres bozukluğu (TSSB),psikoterapi çerçevesinde tedavi edilir. Bir çok farklı tedavi yöntemi vardır. Özellikle hastalık erken teşhis edilir ve güvenli bir ortamda uygulanırsa iyi sonuçlar alınır. (David Brinkmann et al.,2017).TSSB tedavisinde travma odaklı bilişsel-davranışçı terapi ve EMDR yöntemi kullanılmaktadır. Ek olarak belirli ilaçlar (mesela Venlafaxin gibi antidepresanlar veya [sertralin gibi] seçici serotonin gerialım engelleyicilerinin etkin madde sınıfından ilaçlar, travma sonrası stres bozuklukları için etkilidir. Ama travma sonrası stres bozukluklarında ilaç tedavisi, ilk terapi tercihi olarak görülmemelidir. Mağdurlar daha önce, psikolojik terapi biçimlerine başvurma imkanlarını değerlendirmelidir. (Moritz Köhnen,Dr. Martin Härter,Julia Magaar, 2019)

 

 

 

                                                                            

Bu makale 18 Nisan 2023 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Uzm. Psk. Mustafa Cem Oğuz

Mustafa Cem Oğuz 29/08/1983  tarihinde Ankara'da doğdu. İlkokul – Orta ve   Lise eğitimlerini Ankarada tamamladı. Psikoloji bilimininden aldığı ilhamla  ruh sağlığını korumak ve iyileştirmek amacı ile yola çıkan  Mustafa Cem Oğuz  Rusya Fedarasyonunda Psikoloji ve Pedagoji Çift anadal  bölümünden mezun olmuştur.Türkiyede Pedagoji diplomalı nadir pedagoglardandır. Sonrasında gene Rusya Fedarasyonunda Genel psikoloji alanında Yüksek Lisansını tamamlamıştır.  Ankara'da yaşamaktadır. Üniversitede okuduğu disiplin içerisinde Türkiye’den Farklı olarak her yıl staj görmüştür. ilk yılında anaokul ve eğitim kurumlarında  – ikinci yılında huzurevi üçüncü yılında hastahane dördüncü yılında Hastanede ruh ve sinir hastalıkları alanında tamamlamıştır. Mustafa Cem Oğuz bu süreçte Bilişsel Davranışçı Terapi ,Hipnoz ,Oyun Terapi ve  Evlilik ve Aile Dan ...

Yazarı sosyal medya'da takip edin
instagram
Etiketler
covid
Uzm. Psk. Mustafa Cem Oğuz
Uzm. Psk. Mustafa Cem Oğuz
Ankara - Psikoloji
Facebook Twitter Instagram Youtube