Toplumsal cinsiyet eşitliği

Toplumsal cinsiyet eşitliği

Merhabalar.

Bugün sizlerle toplumsal cinsiyet eşitliği üzerine bir sohbet etmek istiyorum.

Öncelikte tanımlamalarla başlayalım. Cinsiyet, kadın ve erkek arasındaki doğuştan getirilen, doğal ve biyolojik farklılıklara işaret eder. Toplumsal cinsiyet ise toplum tarafından bireylere cinsiyeti dolayısıyla atfedilen inançlar, beklentiler, kültürel görüş ve yaklaşımları ifade eden bir kavramdır.

Daha bebeğimiz doğmadan, cinsiyeti belli olur olmaz kızsa pembe oğlansa mavi kıyafetler almak; kız çocuklara bebek, mutfak seti alırken oğlan çocuklara araba, silah gibi oyuncaklar almak; kızımızı prenses-peri diye severken oğlumuzu aslanım-koçum diye sevmek; kızımızdan “hanım hanımcık” oturmasını beklerken oğlumuzun hoplayıp zıplamasını uygun görmek; kızımızın üzülünce ağlamasını normal karşılarken oğlumuz ağladığında “erkek adam ağlamaz” demek… ve daha neler neler toplumsal cinsiyete örnektir…

İkisi de çocuk, ikisi de evlat, sadece cinsiyetleri farklı, üstelik kendi seçimleri de değil bu ama farklı yaklaşımlara ve beklentilere maruz kalıyorlar. Maruz kaldıkları bu kalıpları içselleştirerek büyüyorlar ve kendileri de bu döngünün bir parçası haline gelebiliyorlar. Yetişkin yaşantılarında cinsiyetinden dolayı okulda/işte/evde başarısız olduğunu, kabul görmediğini hissedenlere karşın diğerlerinden üstün olduğunu, her şeye hakkı olduğunu düşünen insanlar ortaya çıkabiliyor; bu da ciddi psikolojik sorunlara, şiddete, haksızlıklara neden olabiliyor. Bu duruma erken yaşta müdahale etmek oldukça önemli ve bu noktada başta ebeveynler olmak üzere her birimize önemli görevler düşüyor.

* Öncelikle kendi kalıp yargılarımızın farkına varmak ve kendimizi durdurmakla işe başlayabiliriz.

* Çocuklarımızla bu konu hakkında konuşarak, başta kendi evimizde eşimizle çocuklarımızla olan ilişkilerimizde bu kalıplardan kurtulup çocuklarımıza iyi birer rol model olabiliriz.

* Çocuklarımıza kendilerine ve başkalarına saygılı olmayı, kadın & erkek fark etmeksizin herkesin değerli olduğunu, hepimizin duyguları olduğunu, isterse herkesin her şeyi başarabileceğini (kadın diye öğretmen, erkek diye mühendis olmak zorunda olmadığını) öğreterek önemli bir yol kat edebiliriz.

Yapmamız gereken en önemli şey ise; kız – oğlan ayırt etmeden koşulsuz sevgi ve kabulü çocuklarımıza sunmak, onlara olan inancımızı ve desteğimizi göstermek.

Bu makale 12 Ağustos 2020 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Uzm. Psk. Damla Yaşar

Uzm. Psk. Damla Yaşar 1993 yılında Antalya’da dünyaya geldim. İlkokul, ortaokul ve liseyi Burdur’da tamamladım. 2016 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Psikoloji Bölümü’nde lisans eğitimimi onur öğrencisi olarak tamamladım. Aynı yıl, Ege Üniversitesi Tezli Psikoloji Yüksek Lisans Programı’nı kazandım ve Eylül 2019’da “Okul Öncesi Dönem Çocuklarında Sembolik Oyun, Duygu Düzenleme Becerileri ve Yönetici İşlevler İlişkisinin İncelenmesi” başlıklı tez çalışmamı tamamlayarak gelişim psikolojisi alanında uzmanlık kazandım. Yüksek lisans sürecime devam ederken Ankara’da düzenlenen bir aile danışmanlığı eğitimine katıldım ve eğitim sonunda MEB onaylı aile danışmanı olmaya hak kazandım. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'na bağlı olan Özel Ankara Aile Danışma Merkezi'nde psikolog, aile danışmanı ve kurum müdürü olarak görev yapt ...

Etiketler
Kadın erkek ilişkileri
Uzm. Psk. Damla Yaşar
Uzm. Psk. Damla Yaşar
Ankara - Psikoloji
Facebook Twitter Instagram Youtube