Ailelerin ve öğrencilerin en çok düştüğü hatalı durumlardan birisi de yanlış telkinlerdir ve cümlelerin sonu “-ecek, -acak” gibi kati sonucu niteleyen eylemlerle bitmektedir. Bu ise en basit dille kehanettir.
Kişinin karşıya geçerken öleceği, öğrencinin sınavı kazanamayacağı veya soruları yetiştiremeyeceği öngörü ve tahmin olmaktan çok bir falda bakılan kehanetler düzeyinde asılsız ve temelsizdir. Bu düşünceler bizi cümlenin sirayet ettiği anlama göre şartlar ve düşüncenin gerektirdiği gibi davranırız; sınavı ve caddeyi geçemeyiz, soruları yetiştiremeyiz vs. Kaygı düzeyimizi düşürmek için öğrencilerin genelde kullandığı bazı hatalı telkinleri analiz ederek örnekleyelim:
Yıkıcı telkin örnek 1: “Sınavı geçmeliyim.”
Şart kipi içerir ve zorunluluk hissi verir. Öğrencinin motivasyonu ve irade örüntüsü zayıftır, zorunda olduğu için hedefine ulaşma çabasındadır. İç gerilimi yükseltir.
Yapıcı telkin örnek 1: “Sınavı geçmek istiyorum.
Yıkıcı telkin örnek 2: “Bu sınavı geçemezsem başarısız birisi olacağım. Bu sınavı geçmek istiyorum” : Öğrencide özgüven ile ilgili sorun olabilir. İradenin varlığı zorunluluk hissiyatının verdiği gerilimi yok edebilir. Ancak başarılı olmak fenomenini karakter düzeyine getirmek sağlıksız bir düşüncedir.
Yapıcı telkin örnek 2: “Benim başarılı biri olmam bir sınava bağlı değildir. Bu sınavı geçmek istiyorum.”
Yıkıcı telkin örnek 3: “Annem ve babam için bu sınavı geçmek istiyorum. Kardeşimin geleceğini de düşünmeliyim ve bu sınavı geçmeliyim.”
Öğrenci duygusal açıdan yoğundur ve iç gerilimi yüksektir. İradenin varlığı hedefe ulaşma konusunda motivasyonu arttırır ancak anne ve baba gözetilerek oluşturulmuş düşünce kaygı düzeyini yükseltir ve başarımı düşürebilir. Aynı zamanda kardeşinin geleceği için ailesi veya kendi tarafından sorumluluk yüklenmiş olabilir. Bu durum öğrenciyi duygusal açıdan yorar ve başarım konusunda yıkıcı bir etki oluşturur.
Öğrencinin kendi kendine yaptığı telkinler aslında hedef ve hedefe ulaşma konusundaki düşünceleridir. Düşünce örüntüsünün motive edici olması, iradenin var olması, başarının karakter düzeyinde tutulması ve başkalarına atfedilmemesi, örneğin; anne ve baba için başarmayı istemek, daha yapıcı sonuçlar doğurabilir. Öte yandan ebeveynlerin veya öğretmenlerin yanlış telkinleri öğrencilerin sınav kaygılarını arttırabilir. İyi niyetli girişim gibi görünse de öğrenci üzerinde motivasyon düşürücü, özgüven ve benlik saygısını sorgulayıcı, yüksek kaygıya sürükleyen etkiler yaratabilir.
Yıkıcı telkin örnek 4: “Baban ve ben senin için çalışıyoruz.”
Bu cümle çocuğun üzerinde baskı yaratabilir ve başarmayı istediği için değil, ailesi için başarıya ulaşmaya şartlanır. Çocuk aileye karşı kendini borçlu hisseder ve duygusal açıdan yük alır. Tüm bunlar öğrenci üzerinde yıkıcı bir gerilimin doğmasına sebep olur.
Yapıcı telkin örnek 4: “Baban ve ben her zaman yanındayız.”
Yıkıcı telkin örnek 5: “Bu sınav senin için çok önemli, hayatın bu sınava bağlı.”
Sınav kaygısı yaşayan veya yüksek kaygıya meyilli çocuklar için bu cümle travmatik olabilir. Nitekim çocuğunuz da en az sizin kadar bu sınavın öneminin farkındadır. Eğer çocuğunuzda düşük kaygıdan dolayı kaynaklanan bir motivasyon eksikliği yoksa, içinde bulunduğu durumun önemini hatırlatmaya gerek yoktur. Ancak sınavı hayati bir duruma bağlamak çok şiddetli bir kaygının doğmasına sebep olabilir. Unutulmamalıdır ki hiçbir şey çocuğunuzun hayatından daha önemli değildir.
Yapıcı telkin örnek 5: “Bu sınavı önemsediğini biliyorum.” Çocuğun otomatik düşüncelerine bağlı olarak gerekirse “Bu senin hayatından daha önemli değil.” gibi telkinlerde bulunulabilir.
Yıkıcı telkin örnek 6: “Sen başarılısın, bunu da başaracaksın. Sana güveniyoruz.”
Yukarıda öğrencinin kendine yaptığı telkinlerde olduğu gibi, burada da kehanet vardır. Buna bağlı olarak eğer bu kehanet gerçekleşmez ise çocukta yıkıma neden olabilir. Ayrıca, ebeveynlerin çocuklarına duydukları güven önemli olmakla birlikte bazı durumlarda yıkıcı bir etki yaratabilir. Örneğin çocuk ailesinin kendisine olan güveni için “Ailem bana güveniyor, onların güvenlerini boşa çıkarmamalıyım” gibi düşüncelere sahip olabilir. Ailenin çocuğa olan güvenin önemi kadar en az çocuğun kendine olan güveni de çok önemlidir.
Alkım Seven Nöropsikolog