Selülit; diğer adıyla hidrolipodistrofi, adipozit denilen cilt altı yağ hücrelerinin, bu bölgedeki kan ve lenf dolaşımını bozması ile ortaya çıkan klinik görünümdür. Dolaşımın bozulduğu bölgelerde zamanla meydana gelen fibrotik bantlar, cilt yüzeyinde çökükler meydana getirir. Bu şekilde klasik selülit görüntüsü ortaya çıkmış olur.
Selülit, lokal yerleşimli bir problem olması nedeniyle, tedavisinde sıkça ve başarıyla kullanılan yöntemlerden biri de mezoterapidir. İçeriğinde bir çok ilacın kokteyl halinde bulunduğu karışım, şikayetçi olunan bölgeye 5mm den daha derine, 2 şer cm aralıklarla küçük enjeksiyonlar şeklinde uygulanır.
Seans sayısı ve tedavinin başarı oranı, selülit derecesi, hastanın yapısal faktörleri, beslenme alışkanlığı, fizik aktivitesi gibi etkenlere de bağlı olmakla birlikte, 10-15 günde bir uygulanarak, genellikle 8-10 seanstan sonra cevap alınmaya başlar.
Mezoterapi ile istenilen sonuçlar sağlanmış olsa bile, bunu sürdürmek için kişinin, önceki yaşam tarzını yeniden düzenlemesi gerekir. Yani, kişi, eski beslenme şekli ve hayat düzenine aynı şekilde devam ettiği zaman, elde edilen başarı zaman içinde geri dönecektir.
Bu nedenle, kazanılmış sonuçları korumak ve geri dönmemek için hastanın hayatında yeni bir sayfa açarak, bundan sonraki yaşantısını buna göre düzenlemesi gerekir. Bu süreçte tedaviyi ve sonuçları etkileyen faktörler; beslenme şekli ve tarzı, günlük su/sıvı tüketimi, alkol ve sigara kullanımı, uyku düzeni, biyolojik saate uygun yaşamak, tuz ve kafein tüketimi, doğum kontrol ilaçları ve fizik aktivitedir. Bunlara dikkat edilip, hekimin önerilerine uyulması halinde, seyrek de olsa hatırlatma seanslarının da desteği ile, çok uzun seneler selülitsiz, güzel, parlak ve canlı bir ciltle yaşamak mümkündür.
