Obez olan kişiler bir çok yöntemi denemelerine rağmen kalıcı kilo veremediklerinde obezite cerrahisini düşünür hale gelirler. Ancak başta birinci derece yakınları olmak üzere etrafındakiler bu operasyona sıcak bakmazlar. Kimi bu operasyonların “çok riskli” olduğu düşüncesiyle, kimisi ise tut boğazını verirsin, iradeli ol, sen böyle de güzelsin söylemleri ile destek olmadıkları gibi vazgeçirmeye çalışırlar. Aslında düşünülenin aksine günümüzde obezite cerrahisi alt yapısı uygun merkezlerde, deneyimli ve tecrübeli bariatrik cerrahlarda oldukça düşük risklere sahiptir. Ayrıca obezite oluştuktan sonra obezite cerrahisi yöntemleri dışındaki yöntemlerle (diyet, spor, ilaç…) kalıcı kilo verme ihtimali %2-3’tür.
Obezite cerrahisi sonrası hastanın ameliyat sonrası hemen erken dönemden itibaren bağımsız bir şekilde hareket etmesi, ağrı olmaması, ek hastalıklarından hemen kurtulması ve hızlı bir şekilde kilo vermesiyle birlikte ameliyata karşı çıkan herkeste bir pişmanlık oluşmakta, keşke daha önce olsaymış sözleri söylenir hale gelmektedir.
Ameliyatın üzerinden altı ay, bir yıl gibi bir süre geçtiğinde ise yine etraftakiler ameliyat olan kişiye yeter artık kilo verme, yüzün çöktü, hasta mısın sen gibi sözler söylemekte, bu da kişi de ciddi psikolojik travmalar yaratmakta ve kilo verimini durdurmak için eski beslenme alışkanlıklarına dönmektedir. Bir müddet sonra ise kilo verimi durmakta, geri kilo alımı başlamaktadır. Böylece başarısız bir sonuç ile karşılaşılmaktadır. Burada düzenli kontrollere gelmenin önemi belirmektedir. Düzenli kontrollere gelen hasta doktorunun kontrolünde kilo takibi, beslenme durumu, kan ve diğer tetkikleri ile sağlıklı bir şekilde hedef kilosuna gelmesi için takip edilir. İyi bir doktor-hasta uyumu başarıya ulaşmanın adımlarından biridir.
Sonuç olarak doktorunuzun size belirlediği hedef kilo doğrultusunda sağlıklı beslenme düzenini bozmadan sakın etrafınızdakileri dinlemeyin.