Depresyonla İlgili 7 Doğru Bilinen Yanlış
1) Depresyon klinik bir hastalık sayılmaz. Herkes depresyona girer. Depresyon bireylerin psikolojik iyi oluş hâllerini, günlük hayattaki işlevselliklerini (örneğin işyerinde çalışma, okul derslerini çalışma, aileleriyle ilgilenme gibi) becerilerini baltalayan ciddi bir klinik rahatsızlıktır. Depresyon, kişinin beyninde mutlulukla ilişkili hormonların sinir hücreleri arasında iletiminin aşırı düşmesi sonucunda ortaya çıkmaktadır.
2) Depresyondan çıkmak kişinin iradesindedir. Depresyon minör veya orta düzeydeyse kişiler olumluya odaklanmak, egzersizi artırmak, sosyal bağları güçlendirmek gibi kişisel çabalar sonucunda depresyonu yenebilmektedir. Ancak bazen kişisel çabalar tedavi için yeterli olmayabilir. Özellikle majör depresyon durumunda kişilerin kendilerinin üstesinden gelmeleri mümkün olmayan bir hastalık ortaya çıkmış demektir. Tedavi için acilen bir
psikoloji veya psikiyatri kliniğine başvurmak, gerekiyorsa EKT (elektrokonvülsif terapi) veya ilaç tedavisine başlanması gerekmektedir.
3) Depresyonda olmak üzgün hissetmektir.
Depresyon olumsuz duygularla sıklıkla karşılaştırılmaktadır. ‘’Depress’’ ifadesi İngilizce’de düşmeyi ve baskılamayı ifade eder. Depresyon, beyindeki mutlulukla ve duygu hissetmeyle ilgili hormonların genel bir baskılanmasıdır. Depresyon üzüntü hissetme değil, hayattan haz alamama olduğunda söz konusudur.
1) Depresyondaki kişi hayatına devam etmek zorundadır.
Depresyonun düzeyi majör ise, insanın günlük yaşamdaki işlevselliğini aşırı derecede düşürebilir. Bunun sonucunda hasta, hayata bir mola verme ihtiyacı duyabilir. Bir süre işten izin almak, okulu dondurmak veya hastane yatışı almak ağır klinik vakalarda gerekebilmektedir.
1) Depresyon için konuşma terapisi yerine ilaç tedavisi gerekir.
Depresyonu tedavi ederken öncelikle şiddetini tanımlamak gerekir. Hafif-orta düzeydeki depresyonlar psikoterapi (konuşma terapisi) ile tam olarak düzelebilmektedir. İleri (majör) düzeydeki depresyonlar ise dirençli durumlardır ve beyin hormonlarını uyaracak ilaç tedavisi şart olmaktadır. İlaç tedavisine ek olarak konuşma terapisi iyileşme sürecini hızlandıracaktır.
1) Depresyon yetişkinlere özgüdür. Çocuklar depresyona girmezler. Çocukluk çağı ve ergenlik çağı depresyonları sıklıkla rastlanan durumlardır.
1) Depresyon genetiktir.
Psikolojik rahatsızlıklara ilişkin ailesel yatkınlıklar ile çevresel stres kaynakları birleştiğinde psikolojik rahatsızlıklar ortaya çıkmaktadır. Bu durum, psikolojide ‘’Genler silahı doldurur, çevre tetiği çeker.’’ cümlesiyle ifade edilmektedir. Aşırı dirençli genetik yapıdaki kişiler çok ağır olaylar başlarından geçse de depresyona girmeyebilirler. Direnci görece zayıf kişiler, kolaylıkla stresli olaylara depresif duygu durumu geliştirecek tepkiler verebilmektedirler.