Doktorsitesi.com

Oyun Bağımlılığı mı, Sosyal Kaçış mı?

Psk. Şafak Kaan Karaman
Psk. Şafak Kaan Karaman
31 Aralık 20257 görüntülenme
Randevu Al
Dijital oyunlar çocuklar ve ergenler için yalnızca bir eğlence aracı değildir. Bazen bir rahatlama alanı, bazen bir aidiyet duygusu, bazen de gerçek hayattan uzaklaşmanın en kolay yoludur. Bu nedenle “oyun bağımlılığı” ifadesi sık kullanılsa da, her yoğun oyun oynama davranışı bağımlılık olarak değerlendirilmez. Asıl soru şudur: Çocuk ya da ergen oyunu keyif aldığı için mi, yoksa başka bir şeyden kaçmak için mi oynuyor?
Oyun Bağımlılığı mı, Sosyal Kaçış mı?

Oyun Ne Zaman Sorun Hâline Gelir?

Oyun oynamak, tek başına problemli bir davranış değildir. Bir çocuk oyunu kapattığında günlük hayatına dönebiliyor, ilişkilerini sürdürebiliyor ve duygusal olarak esnek kalabiliyorsa; bu durum çoğu zaman sağlıklı bir uğraş olarak değerlendirilebilir.

Ancak oyun, çocuğun ya da ergenin tek sığınağı hâline gelmişse, burada durup bakmak gerekir. Özellikle oyun dışındaki alanlar giderek daralıyorsa; sosyal ilişkiler, okul sorumlulukları ve aile içi temas azalıyor ya da tamamen kopuyorsa, oyun bir kaçış işlevi görüyor olabilir.

Sosyal Kaçış Nedir?

Sosyal kaçış, bireyin gerçek hayattaki zorlayıcı duygulardan, ilişkilerden ya da beklentilerden uzaklaşmak için dijital alanlara yönelmesidir. Oyunlar bu noktada güçlü bir araçtır. Çünkü oyun dünyası kontrol edilebilir, kuralları nettir ve çoğu zaman gerçek hayata kıyasla daha öngörülebilirdir.

Özellikle kendini yetersiz hisseden, akran ilişkilerinde zorlanan ya da yoğun kaygı yaşayan çocuklar için oyun, geçici bir rahatlama sağlar. Oyun içinde başarılı olmak, kabul görmek ya da güçlü hissetmek mümkündür. Bu da oyunu çekici kılar.

Bağımlılık ile Kaçış Arasındaki İnce Çizgi

Bağımlılık, davranışın kişinin kontrolünden çıkmasıyla ilgilidir. Oyun süresi uzadıkça uzar, bırakmakta zorlanılır ve oyun dışındaki her şey anlamsızlaşır. Sosyal kaçışta ise oyun, bir semptomdur; altta yatan duygusal ihtiyacın üzerini örter.

Bu ayrımı yapmak önemlidir. Çünkü yalnızca oyunu yasaklamak ya da sınırlamak, kaçışın nedenini ortadan kaldırmaz. Aksine, çocuğun elinden tek rahatlama alanını almak gibi algılanabilir.

Çocuk Oyunla Ne Yapıyor?

Burada kritik soru “Ne kadar oynuyor?” değil, “Oyunla neyi karşılıyor?” sorusudur.
– Kendini yeterli mi hissediyor?
– Kontrol mü sağlıyor?
– Kabul mü görüyor?
– Gerçek hayatta bulamadığı bir teması mı yaşıyor?

Bu soruların cevabı, oyunun işlevini anlamayı sağlar. Çünkü her yoğun davranış, bir ihtiyacın izini taşır.

Ebeveynler Nerede Zorlanıyor?

Birçok ebeveyn oyunu yalnızca bir tehdit olarak görür. Bu bakış açısı anlaşılırdır; ancak tek başına yeterli değildir. Oyun davranışını yalnızca süre üzerinden ele almak, çocuğun duygusal dünyasını gözden kaçırmaya neden olabilir.

Ebeveynle çocuk arasında oyun üzerinden kurulan sürekli çatışma, çocuğun oyuna daha fazla sığınmasına yol açabilir. Çünkü oyun, bu noktada yalnızca bir eğlence değil; anlaşılmadığını hissettiği dünyadan kaçış alanı olur.

Ne İşe Yarar?

Oyunla ilgili sağlıklı bir sınır, yasakla değil; ilişkiyle kurulur. Çocuğun oyunu neden sevdiğini anlamaya çalışmak, yargılamadan dinlemek ve oyun dışındaki alanları güçlendirmek önemlidir.

Gerçek hayatta tatmin edici ilişkiler, güvenli alanlar ve duygusal destek arttıkça, oyunun kaçış işlevi zayıflar. Çünkü çocuk yalnızca oyunda değil, hayatın içinde de var olabildiğini hisseder.

Oyun bağımlılığı ile sosyal kaçış arasındaki farkı anlamak, çözümün yönünü belirler. Her yoğun oyun oynama davranışı bağımlılık değildir; ancak her kaçış, bir ihtiyaca işaret eder.

Çocuğun oyundan kopması değil; oyuna neden bu kadar tutunduğunun anlaşılması iyileştirici olan adımdır.

Bazen oyunla mücadele etmek değil, oyunun yerine koyabilecek gerçek bir temas alanı yaratmak gerekir.

Yazar Hakkında

Psk. Şafak Kaan Karaman

Psk. Şafak Kaan Karaman

Psikolog Şafak Kaan Karaman, Kocaeli’de hizmet veren bir psikolog olarak yetişkin ve ergen danışmanlığı alanlarında çalışmaktadır. Lisans eğitimini Psikoloji bölümünde tamamlamış olup, kaygı bozuklukları, panik atak, depresyon, travma sonrası stres, ilişkisel sorunlar ve duygu düzenleme güçlükleri üzerine yoğunlaşmaktadır.

Önemli Bilgilendirme

Site içerisinde bulunan bilgiler bilgilendirme amaçlıdır. Bu bilgilendirme kesinlikle hekimin hastasını tıbbi amaçla muayene etmesi veya tanı koyması yerine geçmez.