Olgularla adli tıp & adli bilimler vaka 1: seri tecavüz ve tecavüze kalkışma: parafili midir?

Olgularla Adli Tıp & Adli Bilimler Vaka 1: Seri Tecavüz ve Tecavüze Kalkışma: Parafili Midir?

Olgularla adli tıp & adli bilimler vaka 1:  seri tecavüz ve tecavüze kalkışma:  parafili midir?

GİRİŞ Cinsel saldırılar ruhsal bakımdan oldukça yıkıcı etkiler uyandıran davranışlardır. Sadece mağdur/kurbanda değil, toplumda da yaygın infial uyandırır. Bu yüzden de son yıllarda bu konu üzerindeki çalışmalar oldukça yaygınlaşmıştır. Konu salt ahlaki bir mesele olarak algılanmaktan çıkmış, davranış içeriğindeki şiddet daha fazla anlaşılmaya başlanmıştır. Suç istatistikleri bu saldırıların tekrarlanma olasılığının oldukça yüksek olduğunu bir anlık kontrolsüzlük ya da eksiklik nedeniyle ortaya çıkmış davranışlar olmadığını göstermektedir. Sunacağımız vakada cinsel tecavüz ve tecavüze kalkışmanın tıpkı parafilik eylemler gibi kompulsif (tekrarlayıcı) vasfı üzerinde durulmuş, derin motivasyonları anlaşılmaya çalışılmıştır.. Tecavüz ya da tecavüze kalkışmak öğrenilmiş, sıradan ihtiyaçlara yönelik bir davranış olarak algılanmamalı, parafilik özellikler daha ciddi ele alınmalıdır. Bu yüzden çok fazla zarar oluşturmamış olduğu varsayılan taciz, sarkıntılık gibi cinsel saldırılar dahi kayda alınmalı ilerde oluşabilecek riskler göz önünde tutularak takibi sağlanmalı ve failin meçhul olduğu durumlarda olayın aydınlatılmasında kullanılmalıdır düşüncesini savunmaktayız. Sunulan vakanın özelliklerinin bu düşünceyi desteklediği görüşündeyiz. Güzel Kokunun Tarihçesi – 2 – Platform Essencia. Güzel Kokunun Tarihçesi – 2 VAKA Güneydoğu Anadolu’daki bir kentte şehir merkezine yakın bir mahallede yaşanan seri cinsel saldırı olaylarının aynı kişi tarafından gerçekleştirildiği, olayı soruşturan kolluk tarafından düşünülmüştür. Mahalle genellikle sosyo-ekonomik statüsü diğer bölgelere göre daha düşük bir mahalle olmakla birlikte aynı evde çok sayıda kişinin yaşadığı, ortalama standardı temel ihtiyaçlara cevap verecek düzeyde (existans minimum) evlerden oluşmaktadır. Bölge karakoluna müracaat eden mahalle sakinleri iki ayrı olaydan söz etmişlerdir. İkisinin de işleniş biçimi aynıdır. Mevsim yaz olduğu için pencereler gece de açık tutulmakta ve pencereden giren bir erkeğin gece yarısından sonra yalnız uyumakta olan kadınların yataklarına sessizce girdiği, eliyle ağızlarını kapatarak ses çıkartmamasını söylediği ve daha sonra cinsel uyarılma amaçlı fiziksel temasta bulunduğu anlatılmıştır. Kişi bu eylemler sırasında genellikle az konuşmaktadır ve konuşma içeriği de “ses çıkartma”, “bir kötülük değil bu”, “sadece birlikte olup gideceğim, sana zarar vermeyeceğim” türünden şeyler söylemektedir. Bu eylemler sırasında karanlık olduğu için failin eşgali tam seçilememektedir. Ancak mağdurlar yine de birkaç önemli şey söyleyebilmişlerdir. Saldırganın ciddi miktarda ter koktuğu, bakımsız ve sakal tıraşı uzamış olduğu bir de bilhassa elleri ile yüzlerini kapattığı için fark ettikleri, iyi tarif edemedikleri kötü, iğrenç bir koku olduğundan bahsetmeleriydi. Eylemin ilk şaşkınlığından sonra iki kadın da karşı koymuş bu karşı koymalar sonucunda görece iri yarı ve kuvvetli olduğu söylenen adam eylemden vazgeçerek geldiği gibi pencereden kaçıp gitmiştir. Bir eşgal özelliği olarak iyi giyimli olmadığı belirtilmektedir. Ve eylemler aynı gece yaklaşık bir saat arayla gerçekleşmiştir. Soruşturmayı derinleştiren kolluk kuvvetleri aynı mahallede daha önce başka kadınların da başına benzer şeyler geldiğini öğrenmiştir. Olayın derinlemesine soruşturulması faili ürkütmüş olacak ki üç ay kadar bir süre başka olaya rastlanmamıştır. Ancak benzer yapıdaki diğer mahallelerde de aynı olay bir süre sonra tekrarlamaya başlamıştır. Olay hep aynı şekilde gerçekleşmekte fail gece geç vakitlerde, herkesin uyuduğu saatlerde açık bulduğu balkon kapıları, pencereler gibi yerlerden evlerin içine girmekte ve benzer davranışlar sergilemektedir. Mağdurlar karşı koyunca da eylemi sonlandırıp kaçmaktadır. Mağdurlar sıklıkla 40 yaşının üstünde bulunan, eşleri olmayan ya da o sırada eşleri evde bulunmayan kişilerdir. Bir kısmının dul ya da boşanmış, bir kısmının ise eşinin işi nedeniyle evden uzakta bulunması ortak özelliktir. Evde yaşayan başkaları o saate uyumaktadırlar, gürültüleri duyup odaya girdiklerinde ise saldırgan olay yerini terk etmiş olmaktadır. Sadece tek bir olayda balkon kapısından kaçarken kişiyi gören mağdurun oğlu kısa bir süre kovalamaya çalışmış ancak yakalayamamıştır. Genel izlenime göre kişi otuz yaş üstüdür ve hatta kırk yaş civarındadır. Ve her olayda ter kokusu yanında tarif edemedikleri ancak iğrenç dedikleri bir kokunun failin ellerinden geldiğini ifade etmektedirler. Kolluk tedbir almaya başlayınca olaylar durmakta, tedbirler gevşedikçe tekrar başlamaktadır. Şehirde olay duyulmuş ve insanlar tedirgin olmaya başlamışlardır. Kolluk daha önce seri suçlarla ilgili eğitim aldıkları öğretim üyesini arayarak failin yakalanması konusunda yardım ister, savcılığın izni ile yardım ister. VAKANIN İLK İRDELENMESİ Bu olay cinsel saldırıların tekrarlayıcılık özelliğini göstermesi bakımından oldukça tipiktir. Daha derin bir soruşturmaya ve incelemeye başlamadan önce bile bazı şeyler tanımlamak mümkündür. Genel tecavüzcü profillerine bakıldığında bazı erkek cinsel saldırı faillerinin kadınlarla ilişki konusunda oldukça beceriksiz oldukları, görücü usulü tanıştırma gibi yöntemlerle dahi ilişki başlatıp sürdürmeyi kıvıramadıkları ve derin kişilik yapılarında kendilerine yönelik “erkeklik” algısının güçsüz ve zayıf olması nedeniyle onarma ve telafi amacıyla bu türden cinsel saldırılara kalkıştıkları bilinmektedir. Suç davranışının temel özelliklerinin kişilerin genel sosyal davranış repertuarını ve bireysel kendine has özelliklerini gösteren işaretler olduğuna da inanmaktayız.2 Bu vakada ilk izlenim tecavüz ya da tecavüze kalkışma davranışının hem kadınlarla ilişki kurmanın hem de bahsettiğimiz şekilde erkeklik algısını onarmanın yegane yolu olduğu şeklinde oluşmuştur. Genel olarak basit ve yetersiz kişilik örüntülerine sahip oldukları düşünülen failler bu tür eylemlerle adeta gerçek bir ilişki kurmuş algısını kısa bir süre için dahi yaşamış olurlar. Eylem tüm özellikleri ile saldırgan ve şiddet içeren bir eylem olmasına rağmen çocuksu bir ürkekliği de barındırmaktadır. Her ne kadar eliyle ağzını kapatarak ve sürpriz bir anda yatağına girerek karşısındakini oldukça ürküten bir davranışta bulunsa da kadınların itirazları ve yakalanma korkusu tüm fanteziyi kolayca yıkabilmektedir. Bunu daha derinlemesine tartışmayı biraz sonraya bırakarak tekrar vakaya dönelim. Başlangıç noktasındaki en kritik konu saldırganın elindeki koku idi. Tipik ve iyi tarif edilemeyen, nahoş bir his bırakan tuhaf koku bütün mağdurlar tarafından tarif edildiğine göre bunun kolayca giderilebilen bir koku olmadığı ve olasılıkla kalıcı bir koku olduğu muhakkaktı. Böyle bir kokunun varlığı çalıştığı iş yeri ile alakalı olabilirdi. Lakin bilinen bir gerçek var ki koku algısı çok kuvvetli bir algı olup insanlar tarafından kolaylıkla unutulmamaktadır. Tanımadıkları bir koku dahi olsa kolaylıkla bir şeylere benzetirler. Kolluğun soruşturması sırasında yeterince değinilmemiş olan bu konu tarafımızdan daha derinlemesine araştırıldı. Tüm mağdurlarla görüşülmeye çalışıldı, görüşmede anlattıkları yanında kokuyu da benzetmeleri ve tarif etmeleri istendi ancak ilk bakışta umutsuz gibi görünen bir durum ortaya çıktı. Kimse kokuyu bir şeye benzetemiyor ancak nahoş özelliğini bilhassa vurguluyorlardı. Bu oldukça can sıkıcı bir durumdu bir koku uzmanın yardımı olamazdı. Çünkü koku rahatsız ediciydi. Kolluğun elinde ve bilinen herhangi bir yerde bir koku kartelası da yoktu. Ve görüşülen kişilerin sözel ifade becerileri bir kokuyu zihinde canlandırabilecek kadar ayrıntılı belirtmelere izin vermiyordu.

KOKU DUYUSUNUN İNFORMATİF ÖZELLİĞİ VE SORUŞTURMADAKİ ÖNEMİ

Koku duyusu çok güçlü, kolay unutulmayan ve emosyonlarla birlikte hatırlanan bir duyumuz olmasına rağmen benzetmeler kullanmadan onu tarif etmek çok güçtür. Bu benzetmeler çok iyi bilinen bazı kokuların üstünden yapılır. Ve bunlar genellikle bilinen nesnelerdir. İnsanlar nahoş kokuları ise birkaç tanesi hariç (dışkı, kanalizasyon, keskin kokular…) ayrıntılı tarif edemezler. Çünkü bu tür kokular oldukça rahatsız edicidirler ve tiksindirici bir etki yaratır, nahoş etkiler yaratan bu uyarandan refleks olarak kaçmak isterler. İyi bilinen diğer bir özellik olarak da koku duyusu akomodasyon becerisinin çok yüksek olması nedeniyle çok çabuk alışılan ve bir süre sonra fark edilmeyen bir duruma sebebiyet verir. Ayrıca rahatsız edici emosyonlar uyandıran kokular iyi tarif edilemese de hemen tanınırlar. Hemen herkes “zehir gibi kokuyor bu, kanalizasyon kokusuna benziyor, yanık kokusuna benzer” türünden ifadelerle kokuyu tanımlayabilir.3 Bu yüzden bu vakada zorlayıcı görünen şey aslında çok yol göstericiydi. Koku tanınmadığı ve tanımlanamadığı için mesleğini ya da çalıştığı işi anlayamıyorduk ama bu bir taraftan kolayca tanınan bir işi yapmadığını ifade ediyordu. Kolluğun gayretiyle mahalleye yakın konumdaki sanayi bölgesinde çalışan iş yerlerinin ayrıntılı haritalandırılması yapıldı. Otomotiv, torna-tesviye atölyeleri, hazır 3 Stafford, T. (2014). Kokular neden anıları hatırlatır? BBC NEWS - TÜRKÇE. yemek fabrikaları gibi çeşitli iş yerlerinin listeleri çıkartıldı. Ancak bunların hiçbiri anlatılan kokuyla açıklanacak bir iz bırakmıyordu. Nahoş bir koku algısına en yakın ürün karpit kokusuydu, insanlar gündelik hayatlarında kaynak işinde kullanılan karpiti kullanmadıkları için bu kokuyu tanıyamamış olabilirlerdi. Ayrıca karpit elle temas edilse dahi bıraktığı koku izi kısa süren bir maddeydi ve kalıcı değildi. Yine de kadınlara koklatılarak bu kokuya benzeyip benzemediği sorulduğunda cevap hayır oldu. PROFİLLEMEDE ADIMLAR Durum içinden çıkılmaz görünüyordu. Profil çalışmasının derin motivasyonları bir tarafa basit, yetersiz kişilik yapısına sahip, olasılıkla vasıfsız bir iş yapan ve az kazanan, akımsız, orta yaşlara doğru giden ve yalnız yaşadığı düşünülen, daha önce de benzer cinsel saldırılarda bulunmuş bir kişinin benzer özelliklere sahip çok kişinin çalıştığı ve yaşadığı bir sanayi mahallesinde tespit edilmesi güç gözüküyordu. Eşgal tariflerine gelince burada cinsel saldırı mağdurlarında çok sık gözüken bir özellik ön plana çıkıyordu. Koku ve bakımsızlık ortaktı ama eşgal tarifi birbirinden oldukça farklıydı. Bunun ana sebebi olayın oldukça karanlık bir ortamda gerçekleşmesi gibi görünse de asıl sebep travmatik konfüzyon halinin bıraktığı etkilerin mağdurlarda yanlış tasvirlere yol açmasının çok sık görülmesi olarak kabul edilmeliydi. Yapılan araştırmalarda failin suratını yeterince görecek şansa sahip olsalar dahi birçok tecavüz mağdurunun saldırganı yanlış teşhis ettiği bildirilmektedir. Benzer durum görgü şahitlerinde dahi gözlenmektedir.4 Zaten mağdur kadınlardan biri “elli-altmış yaşlarında bir adamdı” derken bir diğeri “otuz anca vardı” demekte, bir tanesi “iri yarı” derken bir başkası “çelimsizdi” demekteydi. Biri faili “esmer”” olduğunu iddia ederken diğeri ise tam tersi “beyaz tenli” olduğunu söylemekteydi. Faile has yara izi, sakatlık, belirgin şive farkı gibi tarifler bir sonuç edilmesine imkan tanımıyordu. Cinsel suçlarda sabıkası olan ve civarda yaşayan kişilerin incelemesi yapıldı. Bu da bir sonuca ulaşmaya imkan bırakmadı. Dönemde Mobil Elektronik Sistem Entegrasyonu (MOBESE) kameralarının kullanımı yaygın değildi, tek bir kamera kaydında var olan şüpheli görüntüde de çok silik ve anlık bir görüntü tespit edilebildi. Bu da failin bulunmasına katkı sağlayamadı. Elimizde şu garip koku dışında tanımlayıcı hiçbir veri yoktu. Kolluğun aldığı tedbirlerle de fail yakalanamamaktaydı. Mağdurların aynı mahallede yaşamak, yalnız uyumak ve yaşlarının kırk yaş civarında olması dışında da ortak özellikleri yoktu. KOKU ÖZELLİKLERİNİN PROFİLLEMEYE BEKLENMEDİK KATKISI Koku tüm özellikleriyle insanlar için çok özel bir duyu yeteneğidir. Bazı memelilere göre zayıf olan bu duyumuz kendine has özellikler barındırır. Koku hafızamız çok güçlüdür, gördüklerimizi ve duyduklarımızı unutabildiğimiz halde kokuları hiç unutmayız ve yüklü emosyonel etkiler uyandırdığını biliriz. Yani bir kokuyu bir an fark etmek o kokuyla ilişkilendirilmiş tüm uyaranları harekete geçirir.5 Çiçek açmış ıhlamur ağacı kokusu hülyalı bir çocukluk anısına kolayca götürebilir. Ayrıca cinsel saldırılarda bazı kokuların mağdurların zihninde çok fazla yer ettiklerine dair bazı araştırmalar da vardır. Bunlardan bir tanesi de çocuk yaşta cinsel tacize uğramış kadınların ton balığı kokusuna karşı hassasiyet geliştirdiklerini iddia etmektedir. Sperm kokusunu çağrıştırdığı düşünülen ton balığı kokusunun iğrenme ve tiksinme uyandırdığı iddia edilmektedir. Koku tarih boyunca çok özel bir yere sahip olmuş bir duyumuzdur. Gözle görülemeyen elle tutulamayan tadı olmayan ve işitilemeyen bir duyu olarak ona sihirli, mistik anlamlar yüklendiği kolayca söylenebilir. Mademki görülememektedir, dokunulamamaktadır o halde bu tanrısal olmalıdır düşüncesiyle antik çağlarda ancak çok özel kişilerin kullanabildiği bir araç olmuştur. O çağlarda esansların elde edilmesi çok güçtür ve çok da pahalıdır. Güçlü duyguları ha5 Stafford, T. (2014). Kokular neden anıları hatırlatır? BBC NEWS - TÜRKÇE. rekete geçirdiği için verilen önem çağımızda da sürmektedir. Firevunlar bolca sürdükleri esanslarıyla kalabalık arasında yürürken etrafa saçtıkları kokuyla halk arasında tanrı oldukları inancını pekiştiren bir etki bırakmaktaydılar. Gözle görülemeyen bir şeyin esansının yapılabilmesi medeniyette çok özel bir durum yaratmıştır.6 Kokunun emosyonlarla bu yakın ilişkisi çok daha farklı çağrışımlara da yol açabilir. Ama burada vurgulamaya çalıştığımız şey cinsel saldırı mağdurlarında diğer duyularla elde edilen verilere çok güvenemezken, koku konusunun sabit kalması bu durumda adeta tanımlayıcı olmuştur. Mağdurlardan bir tanesiyle görüşülürken söylediği bir ifadeye dikkat çekmek istiyorum. Mağdur kadın “koku o kadar kötüydü ki aklımdan çıkmıyor ve kokulu şeylere karşı bende bir tepki oluştu” anlamında şeyler söylemiş ve şöyle ilave etmişti “yemeklere soğan bile koymaya çekinir oldum çünkü doğrarken kokusu artık rahatsız ediyor.” Aslında bu ifade daha ilk görüşmede söylenmiş bir şeydi bunun faili bulmamıza yol açacak bir çağrışım uyandıracağını beklemiyorduk. Profil çıkartma sürecinde var olan tüm dataların tekrar tekrar gözden geçirilmesi bir yöntemdir. Fotoğraflar ve videolar tekrar tekrar incelenir, ses kayıtları dinlenir, ifadeler okunur ve tüm bunların arasında gözden kaçmış henüz düşünme zincirine dahil olmamış bazı ifadelerin ve derin çağrışımların olayı aydınlatmaya katkı sağlaması beklenir. Böyle bir çalışmada panoya asılan haritalar, fotoğraflar, olayla ilgili derinlemesine düşünme ve dedüktif analizi kolaylaştıran şeylerdir. Tekrar tekrar okuduğumuz ifadelerdeki bu cümle günler sonrasında bir çağrışıma sebebiyet verdi. Geçmiş yıllarda çalıştığım klinikteki bir kadın personelde tarif edemediğim tatsız bir koku alıyordum bu çok baskın ve kalıcı bir kokuydu. Yanımdan geçerken dahi kolayca fark edilebiliyor ve beni rahatsız ediyordu. Bu kokunun onun bakımsızlığına ve hijyenine dikkat etmemesine bağlı olduğunu düşünüyordum ancak aylar boyunca aynı kokunun varlığı bunun sebebini bulmak konusunda beni motive etmişti ve bunu kendisine de soramazdım. Olasılıkla kendisi bu kokunun ve etrafındakileri nasıl rahatsız ettiğinin farkında değildi. Bir gün, dayanamayıp aynı klinikte çalıştığım başka bir kadın personele bu konuyu açtım. Onun da herkes gibi aynı kokuyu aldığından emindim ve kadınlar arasındaki iletişimin daha yakın olabileceğini varsayarak bu kokunun sebebini bileceğini düşündüm. Cevabı oldukça şaşırtıcıydı koktuğunu söylediğim personel ekonomik durumu oldukça düşük bir ailenin çocuğuydu ve tüm aile aynı işi yaparak geçinmeye çalışıyordu. Genç kız da ailesine mesai saati dışında yardım ederek bu işe katkıda bulunuyordu. Ailenin çalıştığı iş yeri bir soğan deposuydu ve tonlarca soğanın arasından çürük ve işe yaramazları ayırarak satılacak olanları çuvallıyorlardı. Ve soğan deposu soğan kokusunu pek de çağrıştırmayan kendine has pis bir koku bırakıyordu. Bu kokunun kapalı bir dolapta unutulmuş ve uzun süre beklemiş birkaç kiloluk bir soğan torbasını dolaptan çıkartırken aldığımı da hatırladım. Ve hemen civarda bir soğan deposunun ve orada çalışanların olup olmadığını sordum. Bu koku bildiğimiz soğan kokusunu kısmen çağrıştırsa da soğan kokusuna benzemeyen tuhaf ve kötü bir kokuydu. Yani insan üzerinde kalıcı bir nahoş koku bırakıyordu. Üstelik elleriyle bu işi yapanlar için ellerinde bu koku kalması çok beklenen bir şeydi. Ancak daha önce de belirttiğimiz gibi civardaki tüm iş yerlerinin listesine bakmıştık ve o listede bir soğan deposu yoktu. Ben ısrarcı bir şekilde bunun yine de araştırılmasını istedim ve daha ayrıntılı araştırıldığında da zamanında torna tesviye atölyesi olarak kullanılmış bir yerin kapandığını ondan sonra da bir soğan tüccarının orayı kiralayarak soğan deposu haline getirdiğini lakin tüm resmi kayıtlarda hala torna tesviye atölyesi olarak görüldüğünü öğrendik. Kolluk kuvvetlerinin yaptığı araştırmada ellili yaşlara yaklaşmış ve yalnız yaşayan bir adamın soğan deposunda çalıştığını ve geceleri de orada kaldığını tespit ettik. Kişinin sabıka sorgulamasında başka bir ilde doğmuş ve uzun süre yaşamış olduğu için geçmişte sarkıntılık, sürtünmecilik gibi çeşitli cinsel eylemlerin faili olarak mahkemeye çıkartıldığını ancak hapis cezası almadığını öğrendik. Gerisi kolluğun işiydi ve kısa süren bir görüşme sonrasında suçlarını itiraf etti. Aslında bu davranışı daha önce de denemiş ve sonra da vazgeçmişti. Ve onun iddiasına göre yaptığı eylem sonrasında sesini çıkartmadan cinsel saldırıya boyun eğen kadınlar da oluyordu. Gençken görücü usulü evlendirilmiş ancak karısı yaklaşık 5-6 ay sonra onu terk etmişti. İlköğretimi tamamlayamamış, büyük ailesi ile ilişkisi uzak, mesafeli bir kişiydi. Yıllardır çeşitli işlerde geçici olarak çalışmıştı ve barınacak bir yeri de yoktu. Birkaç kez geneleve gitmiş lakin başarılı olamamıştı. Tüm cinsel hayatı mastürbasyondan ibaretti ve fantezilerinde yatağına girdiği ve tanımadığı kadınlarla cinsel ilişki kurmak ve peşinden de sabaha kadar uyumak vardı. Kendisiyle ayrıntılı bir ruhsal durum muayenesi yapılamadı, psikometrik tetkikler de uygulanamadı. Ancak zihinsel becerilerinin çok parlak olmadığı sözel ifade yeterliliği ve olayları değerlendirme biçiminden belli olabiliyordu. Hadiseleri kronolojik sıraya dizmekte zorlanıyor, mekan ve kişi tarifi yetersiz kalıyordu. Hayata dair hazları oldukça sınırlıydı, yakın arkadaşı neredeyse yoktu, iş dolayısıyla tanıştığı kişilerle kısa süreli sohbetlere katılabiliyordu, askerliğini tam olarak yapmış, özel bir sorun yaşamamıştı lakin çok hırpalandığını ve çok dayak yediğini söylüyordu. Genel hayat öyküsünde belirgin bir travma tarif etmiyor sadece yoksulluk ve kimsesizlikten dem vuruyordu. Kendisi olayları yorumlarken “Kadınların istemediği hiçbir şey yapmadım, hayır dediklerinde durdum. Beni niye şikayet ettiklerini anlamıyorum.” diyordu.

VAKADAKİ TEKRARLAYICI CİNSEL SALDIRININ MOTİVASYONU ÜZERİNE GÖRÜŞLER VE VARSAYIMLAR

Sanık ile ayrıntılı ve uzun süreli görüşmeler gerçekleştirilebilse dahi hayatı ve ruhsal dinamikleri konusunda çok fazla bilgi elde edilemeyeceği hissi veren kişinin hem olayları değerlendiriş biçimi hem de cinsel saldırı motivasyonu anlaşılmaya çalışıldığında basit ve yüzeysel muhakemelerle dolu bir yapıyla karşılaşılacağı muhakkaktı. Bu tür kişiliklerde cinsel saldırı gibi şiddet olayları gözlenmesi çok da seyrek değildir. Aslında eğitimsiz, basit yaşantıları olan, işlevselliği sınırlı ve sosyal ilişkileri zayıf şahsiyetlerin işlediği suçlarla ilgili Lombrosso’dan bu yana birçok şey tanımlanmaktadır.7 Biz ise burada bazı özelliklerin üzerinde daha fazla durmak istiyoruz. Bunlar karşı cinsle ilişkide yetersiz kalan ve doyurucu birliktelikler yaşamayan birinin duygusal ve cinsel ihtiyaçları için sığındığı hayaller ve fantezilerdir. Cinsel hayaller ve fanteziler belirli bir oranda gerçek tatminin yerini tutsalar da zaman içinde tek başına yeterli gelmemeye başlarlar. Ve kişi bu fantezileri kısmi bir oranda gerçeğe dönüştürecek eylemleri hayata geçirmeye çalışır. Bu olayda fantezi sanki kendisinin partneriymiş ve onunla birlikte olmak istiyormuş şeklindedir. Ama aslında kişi şiddet içeren bir eylemi gerçekleştirmektedir. Kadının korkarak boyun eğebileceği ya da endişe içinde paralitik hale gelebileceği cinsel saldırı, saldırgan tarafından gerçek bir ilişki yaşanıyormuşçasına deneyimlenmektedir. Sanki bir çeşit karı kocadırlar ve her zaman kurduğu hayal böylece gerçeğe dönüşmektedir. Klasik kriminolojik değerlendirmelerde bu davranış güç onarıcı tecavüzler kapsamında değerlendirilmektedir. Kültüre, kişilik yapısının özelliklerine göre farklılıklar gösterebilir. Ancak buradaki en temel mesele hayallerde kurduğu ilişkiyi tanımadığı bir insanla gerçekleştirmeye çalışması ve temel motif tecavüz olduğu halde bunu gerçek bir ilişkiymiş gibi deneyimlemeye çalışmasıdır. Bu durum mağdurlar tarafından kolayca algılanır ve olayı değerlendirmelerinde çeşitli aksaklıklara yol açar. Kişi alışılagelmiş tecavüzcü profilinden farklıymış gibi görünür. Onunla ilişki kurmak isteyen çaresiz bir zavallıymış gibi yaşantılanır ve tecavüz eylemi ikinci plana itilir. Genel tahminlere göre daha seyrek ihbar edilmesinin nedeni de budur. Kadının istemediği ve zorunda bırakıldığı bu eylem sanki daha az hasar veriyormuşçasına yorumlanır. Buradaki zavallılık ve sahte kibarlık ya da alttan alma tecavüze karşı oluşan tepkileri etkiler. Bu türden cinsel saldırılar bazen durumlarda birbirlerini tanıyan insanlar arasında da gerçekleştirilir. Benzer bir durum orada da geçerlidir mağdur kendi mağduriyetini yorumlarken çeşitli çarpıtmalar yapar. Sanki karşısında onunla yakın olmayı çok isteyen ama bunu becerecek donanımdan yoksun, kötü niyetli olmayan 7 Lombrroso, C. (2006). Criminal Man. Durham and London : DUKE UNİVERSITY PRESS. bir insan vardır ve istemese dahi maruz kaldığı eylem katlanılabilir bir şey olmak zorundadır.8 Akran zorbalığında, stalkerların zorlamalı ilişkilerinde de benzer çarpıtmaları görürüz. Ancak bunlarda şiddet davranışı ve zorlama daha ön plana çıkar. Belirgin bir hesapçılık vardır. Bu bazen fiziksel, sözel ve duygusal bir şiddete varır ve ortaya “toksik ilişkiler” dediğimiz durumu çıkartır. Oysaki güç onarıcı diye tanımlanan tecavüzcülerde genellikle kişi tanımadığı ya da çok az tanıdığı, öylesine gördüğü sokakta rastladığı ve aklında yer etmeyen sıradan biridir ve eylem sürpriz bir şekilde zorlamalı bir başlangıçla sıklıkla mağdurun yaşadığı veya çalıştığı mekanda gerçekleşmektedir. Olayın kriminolojik özellikleri ele alındığında failin bu saldırı için birçok yönden birbirlerine benzer olan kadınları tercih ettiği ve hep aynı sanki ritüelik bir şekilde saldırıyı gerçekleştirdiği, saldırı anında çok konuşmamakla birlikte söylediklerinin de belli başlı ve hemen hemen birbiriyle aynı cümleler olduğu söylenmektedir. Tanık ifadeleri ve delillerle bu durumun tespiti sağlanmıştır. Kolluk kuvvetlerine başvuran kadınlar ortalama kırk yaş üstü, odalarında yalnız kalan, eşleri evde olmayan kadınlardır. Olayı anlatmaları istendiğinde mağdurların verdikleri ifadeler doğrultusunda ortak bir yargıya varılmış, failin öz bakımının yetersiz olduğu, ellerinde ise nahoş, tarifi zor, garip bir koku olduğu tüm mağdurlar tarafından dile getirilmiştir. Mağdurların ifadelerinde verdikleri fail hakkındaki diğer detayların birbiri ile tutarsızlığından dolayı, başlangıç noktası olarak herkesin ortak bir görüş bildirdiği failin ellerindeki tarifi zor kokudan yola çıkılarak araştırmalar başlatılmıştır. Delil olarak kolluk kuvvetlerinin ve birlerin elimizde olan tek şey tanık ifadelerinden alınan faile dair ellerinde muhtemelen kolaylıkla giderilemeyecek rahatsız edici bir kokunun var olmasıdır. Buradan yola çıkarak failin ellerinde kalıcı bir koku bırakacak meslek gruplarından birindeçalıştığı tahmin edilmiş meslek gruplarına ait yerlerin detaylı haritalandırılması istenmiştir. Bu haritalandırma sonucu yapılan görüşmelerle dahi istenilen sonuç bir türlü elde edilememiştir. Failin yakalanması ise geçmiş koku deneyiminin ifadeleri tekrar tekrar okurken birden bire çağrışım yapması ile mümkün olmuştur. Tüm insanlarda var olan koku soğanı, bir koku ile bir anın beynimizde kodlanmasını ve böylelikle o kokuyu aldığımızda zihnimizde bir anda o anın canlanmasını sağlar. Bu sayede kokular bizler için yoğun anlam kazanır. Bir kokunun sadece hoş ya da nahoş olarak tasvir edilmesi dışında beraberinde bir duygu da ifade edilir.9 Mağdurların kolluk kuvvetlerine ve bizlere sundukları delilin koku olmasıyla birlikte kokudan yola çıkarak yürütülen çalışmada yine kokudan yola çıkılarak geçmiş koku deneyimine dayalı failin yapmış olduğu işin tespiti yapılmış ve failin yakalanması sağlanmıştır. Failin kendisiyle detaylı bir ruhsal durum muayenesi yapılamaması ve aynı zamanda psikometrik testlerin uygulanamaması nedeniyle kesin bir yargıya varmak zor olsa dahi olayın gidişatı ve failin suçlarını itiraf ederken verdiği ifadeler değerlendirildiğinde failin zekasının çok parlak olmadığı, kendine güveni olmayan, iletişim becerileri zayıf ve sağlıklı bir ilişki kurup onu sürdürmekten yoksun bir kişi olduğu tahmin edilebilmektedir. Bu durum göz önünde bulundurularak failin eylemleri değerlendirildiğinde fail, mağdurlara zarar vermek istemediğini ifade ederken gerçekten de zarar vermiş olabileceğini idrak edemediği bir noktadadır. Kendini içten içe değersiz ve yetersiz hisseden fail her iki cinsle de ilişki kuramamasının verdiği psiko-sosyal yetersizliği bir nebzede olsa onarmak ve kendisini hem fiziksel hem de ruhsal açıdan rahatlatmak adına böyle bir yola baş vurmuştur. Doyurucu, gerçek bir ilişki yaşayamayan fail hayal dünyasındaki fantezilere sığınmıştır. Fail zihninde tanımadığı kadınlarla cinsel birliktelik yaşadıktan sonra onlarla sarılıp uyumanın hayalini kurarak bir tatmin yaşasa da bir süre sonra bu durum tek başına yeterli gelmemiş ve zihninde tasarladığı 9 S. Zarko Bahar, & E. Aktin. (2009, 03 18). KRANYAL SİNİRLER . Kısa Anatomo-Fizyoloji, Muayene ve Bozuklukları ve haz aldığı bu düşünceyi hayata geçirmek adına eyleme geçmiştir. Böylelikle fail hem kadınlarla ilişki kurduğunu hem de erkeklik onurunu bir nebze de olsa onardığını varsayar. Gerçeklikle bağı belli bir ölçüde zarar gören fail aslında şiddet içeren bu eylemin kimseye zarar vermediğini düşünürken mağdurların kendisinden neden şikayetçi olduklarına dair olan olayı bir türlü anlamlandıramamıştır.10 EPİLOG Geçmiş cinsel suçların iyi araştırılması olayın aydınlatılması sürecini hızlandıracaktır. Çünkü cinsel saldırılar genellikle tekrarlanan pervert eylemler olarak karşımıza çıkar. Bir kere cinsel suça karışmış bir kişi ile karşı karşıya kaldığımızda bu eylemin öncesinin ya da sonrasının olabileceği düşünülmeli ona göre önlem alınabilmelidir. Bu vakadan elde edilen sonuçla tanık ve mağdur ifadelerinin çok detaylı bir şekilde alınıp incelenmesi ve en ufak detaylara bile dikkat edilmesinin önemi bir kez daha anlaşılmaktadır. Aynı zamanda geçmiş deneyimlerimiz, bizlere bugünü anlamlandırmamız ve şekillendirmemizde yardımcı olduğundan zihnimizde uyanan imajlar dahil, sezgilerimizin değerlendirilmelerdeki önemini bir kez daha hatırlatmaktadır.

Bu makale 8 Nisan 2022 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Uzm. Kl. Psk. Ege Ebrar Önür

Uzm. Klnk. Psk. Ege Ebrar Önür;İstanbul Demiroğlu Bilim Üniversitesi Psikoloji bölümünden 3.02 başarı ortalaması ile mezun olmuştur. İstanbul Üniversitesi – Cerrahpaşa Hasan Ali Yücel Fakültesi’nde Pedagojik formasyon sertifikasını almıştır. Ardından Üsküdar Üniversitesi Klinik Psikoloji yüksek lisans programını 3.58 başarı ortalaması ile tamamlamıştır. Prof. Dr. Gökhan ORAL’ın 3 yıl boyunca asistanlığını yapmış, kendisi ile kitap bölümleri ve makaleler yazmış, çeşitli üniversite ve fakültelerde asistan hoca olarak ders anlatımı gerçekleştirmiştir. Bu süre zarfında Prof. Dr. Gökhan Oral ve Psikanalist Yavuz Ertem önderliğinde supervizyon desteği almıştır. Aktif olarak Haramidere Açı Koleji’nde çalışmaktadır. Online ve yüz yüze danışan görmektedir. Üyelikler, Türk Psikologlar Derneği – Asil Üye Sosyal Aktiviteler ve Ödüller  Özel Nilg ...

Yazarı sosyal medya'da takip edin
instagram
linkedin
Uzm. Kl. Psk. Ege Ebrar Önür
Uzm. Kl. Psk. Ege Ebrar Önür
İstanbul - Klinik Psikolog
Facebook Twitter Instagram Youtube