Neden Bazı İnsanlar Bizi Hemen Etkiler? — Duygusal Yankının Psikolojisi

Hepimiz hayatımızda en az bir kez, yeni tanıştığımız birine karşı açıklayamadığımız bir yakınlık hissetmişizdir.
Onunla yalnızca birkaç dakika konuşmamıza rağmen, sanki uzun zamandır tanıyormuşuz gibi bir sıcaklık oluşur.
Bu durumu genellikle “enerjimiz tuttu”, “ruh eşim olabilir” ya da “çok tanıdık geldi” gibi ifadelerle açıklarız.
Ancak psikoloji, bu hissin arkasında rastlantısallıktan öte bir mekanizma olduğunu söyler: duygusal yankı.
Duygusal yankı, karşımızdaki kişinin bizim iç dünyamızda daha önce bastırılmış ya da yarım kalmış duygulara dokunmasıyla oluşur.
Bu süreçte, kişi aslında “bizi tamamlayan” biri değildir; bizim bilinçdışımızda eksik kalan bir parçayı hatırlatan kişidir.
Psikanalitik kurama göre, bu durumun temelleri erken çocukluk döneminde atılır.
Çocuklukta ebeveynlerle kurulan ilk ilişkiler, ileride hangi tür insanlara ilgi duyacağımızı şekillendirir.
Örneğin, çocukken yeterince onay alamayan biri, yetişkinlikte kendisine değer veren insanlara değil, onayını kazanmak için çabaladığı kişilere çekilebilir.
Bu bir seçim değil, öğrenilmiş bir duygusal şablondur.
Beyin, tanıdık gelen hisleri “güvenli” olarak kodlar; bu yüzden bazen zarar veren ilişkiler bile rahat hissettirebilir.
Nöropsikolojik açıdan bakıldığında ise, ilk tanışma anında salgılanan dopamin ve oksitosin hormonları, kişiye yönelik hızlı bir bağ hissi yaratır.
Beyin, bu kimyasal tepkileri “uyum” olarak yorumlar.
Oysa çoğu zaman bu his, biyolojik bir yanılsamadır: tanıdıklık, güvenle karıştırılır.
Birine hemen ısınmak, onun bize gerçekten uygun olduğu anlamına gelmeyebilir.
Bazen bizi en çok çeken kişiler, en derin yaralarımıza dokunanlardır.
Kimi zaman bu bağlar bizi dönüştürür; kimi zamansa aynı duygusal döngüye yeniden hapseder.
Bu farkındalık, ilişkilerimizi bilinçli hale getirmenin ilk adımıdır.
Kendimize şu soruyu sormak gerekir:
“Ben bu kişiyi gerçekten mi seviyorum, yoksa bana tanıdık gelen bir duyguyu mu arıyorum?”
Gerçek yakınlık, tanıdık gelenle değil, bizi büyüten duyguyla başlar.

