Ne kadar vahşet, o kadar reyting: medya korkularımızdan mı besleniyor?

Temelinde Korku Yatan Medya Anlayışını Özümsemek Depresyonla baş edebilmek için medyaya ne kadar maruz kaldığımızı gözden geçirmeliyiz.

Ne kadar vahşet, o kadar reyting: medya korkularımızdan mı besleniyor?

Habercilik her zaman gerçekleri olduğu gibi aktarma amacı gütmeyen ve para kazandıran bir endüstri olagelmiştir. Buna bağlı olarak, yerel konular hakkında doğrudan bilgi almak, memleketi ilgilendiren olaylardan olanca doğruluğuyla haberdar olmak için haberlere kulak kesilme zamanları artık geride kaldı. Doğrusunu isterseniz, haberleri takip etmek psikolojik olarak riskli bir uğraş bile olabilir. Bu durum, siz farkında olmasanız bile zihinsel ve fiziksel sağlığınıza zarar verebilir.

Özünde korku yatan haberler, hali hazırda sahip olduğumuz kaygılarımızı kullanarak bizleri esiri altına alır. Gözleri ayırmadan televizyon izlemek, gazete okumak veya internette gezinmek pazar payını artırdığı gibi depresyonun nüks etme olasılığını da artırır.

Geçtiğimiz seneler boyunca haberciliğin görevi, olan biteni esaslı ve adil bir şekilde ve olanca doğruluğuyla aktarmaktı. Ne var ki habercilikle ilişkili kapitalist güdüler, günümüz televizyon haberlerinin çoğunu olağanüstü, heyecan verici ve çekişmeli haber öyküleri olarak lanse etti. Artık bir haberi ilk kez duymak veya haber, gerçekliğinin doğruluğu bir şekilde onaylansa bile, olayla ilgili ilginç detaylar ve yorumlarla ulaşılabilmek için rekabet çalışan medya büyükleri, böyle bir atmosfer yaratarak izleyiciyi duyularıyla, korku ve heyecanı aradığı duygularla kendilerine bağlıyor.

Haber programlarında belli bir strateji uygulanır: “Ne kadar vahşet, o kadar reyting”.

Korkuyla temellendirilmiş haber programlarının iki amacı vardır. İlki, izleyicinin dikkatini çekmektir. Haber medyasında buna “ön gösterim” denir. İkinci amaç ise seyirciyi, belirlenen korkuyu azaltmanın yollarını izlediği haberde bulabileceğine inandırmaktır. Mesela ön gösterim “Musluk suyunuzla alakalı BİLMENİZ GEREKENLER!” dediğinde, izleyici bu konuda en güncel içerikten haberdar olmak ve güvende olma imkânı en yüksek ihtimalle o haberi izleyecektir.

Korku temelli haberlerin başarısı; bilimsel kanıtların yerine dramatik anekdotların sunulmasına, münferit olayların yeni akımlar olarak gelişmesine destek verilmesine, insan kategorilerinin tehlikeli olarak tasvir edilmesine ve iyimserliğin yerini kaderci düşüncenin almasına dayanır. Medya mantığını kullanarak bunu başarmak isteyen haber şirketleri, haber öykülerinin içeriğini geliştirerek ne kimi küçük hamleler yaparlar. Haber öykülerinin kifayetsizliğini, dil bilgisini ve sunum formatını değiştirerek büyük bir etki elde ederler.

Haber medyasının artık uygunluk, vicdan ve en önemlisi doğru söyleme anlayışına dönmesi gereklidir. Bunlar gerçekleşene kadar aşağıdaki yöntemleri takip ederek kendinizi bunalmış hissine karşı koruyabilirsiniz:

Medyaya maruz kalma sürenizi sınırlandırmayı ele alın. Kendinize biraz zaman verin, gün de bir veya iki kere yerel ve dünya çapında yaşanan gelişmelere kontrol edin.

Bilgi almak için güncel medya kullanmaktansa yazılı medyadan bilgi almayı deneyin. Bu, duygusal olarak yüklenildiği içeriklere maruz kalma ihtimalinizi azaltabilir.

Uzaktan kumandayı tek tuşla televizyonu kapatma, bir internet sitesini kapatma veya radyo kanalını değiştirme gibi bir gücünüz olduğunu unutmayın.

Başkalarının medya hikayelerine ve onlara detaylarına farklı toleranslar gösterebileceğinin farkında olun.

Elektroniğsiz bir gün deneyimleyin ve bırakın duyularınız hayattaki daha basit şeyleri keşfetsin.

Bu makale 27 Şubat 2025 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Psk. Ayşenur Taş

Psikolog Ayşenur Taş, Başkent Üniversitesi Psikoloji bölümünü burslu ve ingilizce şekilde okuyup Onur Derecesiyle mezun olmuştur.  "Öz Şefkat, Beden İmaj Memnuniyet ve Yeme Bozukluğu Arasındak İlşkinin Belirlenmesi" başlıklı makalesi, akademik olarak en başarılı makale unvanını alıp yayımlanmış ve çeşitli kongrelerde sunumu yapılmıştır.  Daha sonra yayınladığı "George Floyd Vakasının Önyargı ve Ayrımcılık Açısından İncelenmesi" başlıklı makalesi ise pandemi döneminde akademik camiada ses getirmiştir. Ayşenur Taş, ilerleyen yıllarda Sağlık Psikolojisi ve Sosyal Psikoloji alanında yayınlar yapmaya devam etmiştir.   Bireysel terapi süreçlerinde ise danışanın ihtiyacına uygun olarak Bilişsel Davranışçı ekolü ile ilerlemekle birlikte eklektik bir yaklaşıma sahiptir. Psikolojik ilk yardım uygulayıcısı olup başlıca ilgil alanları Depresyon, Ka ...

Psk. Ayşenur Taş
Psk. Ayşenur Taş
Ankara - Psikoloji
Facebook Twitter Instagram Youtube