ABD’nin 50 eyaletinin 45’inde Amerika Birleşik Devletleri’nde Akupunktur ve Geleneksel Uzak Doğu Tıbbı (AGUT: Acupuncture & Orıental Medıcıne (AOM)), konvansiyonel batı tıbbı’ndan ayrı, özerk bir eğitim ve ruhsatlandırma sistemine sahiptir. Akupunktur ve bitkisel tedavi lisans eğitiminin üstüne alınan 4 yıllık bir süreçtir bu eğitimler için hekim olma zorunluluğu bulunmamaktadır. Amerika’da yaygın olan manuel terapi eğitimleri içinde sayılan Osteopati ve Kayropraktik tıp da benzer şekilde uzun eğitim süreçleri bulunmaktadır. Naturopatik tıp için de geçerlidir. ABD’de geleneksel tamamlayıcı tıbbın temelini oluşturan akupunktur ve bitki tıbbı ile ilgili düzenleme ve sınavları yapan temel kural koyucu kurum National Certification Comission for Acupuncture and Oriental Medicine (NCCAOM) dir.
NCCAOM- National Certification Comission for Acupuncture and Oriental Medicine (Ulusal AGUT Sertifikasyon Komisyonu): Ulusal boyutta görev yapan özel bir komisyon olup Görevleri:
Ulusal boyutta alternatif tıp eğitiminde müfredatının düzenlenmesi yönünde öneri üretmek;
Eğitim veren üniversite ve yüksekokullarda verilen eğitimin müfredata uygunluk ve yeterliliğinin denetlenmesi ve ve bu konuda rapor hazırlanması;
Temel müfredat dışında ileri düzey eğitim veren kişi ve kuruluşların (continuing education) akreditasyonu ve denetlenmesi;
Temel eğitimini başarıyla bitirmiş bireylerin AGUT uygulayabilirlik ruhsatını almaları için gerekli ulusal yeterlilik sınavının hazırlanması ve uygulanması;
Ulusal yeterlilik sınavını başarıyla bitirip ruhsatını alan hekimlerin ulusal boyutta sertifikalandırılmaları;
Çalışmakta olan ruhsatlı uygulayıcıların denetlenmesidir (4).
ABD’deki tüm yukarıda da bahse konu olan GTT ile ilgili kurum National Center for Complementary and İntegrative Health (NCCIH) Amerika Sağlık Sisteminin en etkin kurumu olan Ulusal Sağlık Enstitüsü NIH (National İnstutes of Health)’ne bağlıdır. NIH bünyesinde toplam 27 adet enstitü ve merkez bulunmaktadır.
Bunlar:
National Center for Complementary and İntegrative Health (NCCIH): Tamamlayıcı ve İntegratif Tıp Merkezi:
Geçen yıla kadar adı tamamlayıcı ve alternatif Tıp (National Center for Complementary and Alternative Medicine [NCCAM]) idi. Tamamlayıcı tıbbın konvansiyonel tıp ile bilimsel temellere dayalı kullanımını ifade etmesi için isim değişikliğine gidilmiş ve İntegrative eklenmiştir.
NCCAM 1991 yılında 2 milyon dolarlık bütçe ile konvansiyonel olmayan tedavilerin incelenmesi, araştırmaların yapılması amacıyla kurulmuştur. Dr. Joseph J. Jacobs (Office of Alternative Medicine (OAM)) ilk müdür olarak atanmıştır.1999 da OAM olarak kurulan merkez NIH bünyesine alınarak NCCAM ismini alarak çalışmalarına devam etmiştir.
2014 Aralık ayında büyük bir bütçeyle NCCIM adını almıştır.
NCCIH beş temel amaç belirlemiştir:
Beden zihinsel uygulamalarının bilimsel çalışmalar doğrultusunda uygulanması ve belirli bir disipline oturtulması,
Doğal ürünlere yönelik araştırmaların desteklenmesi ve cesaretlendirilmesi
Sağlığın ilerletilmesi ve sağlık politikalarının içine tamamlayıcı ve integratif tıbbın yerleştirilerek anlaşılmasının sağlanması,
Titizlikle çalışma yapılmasının önünün açılıp desteklenmesi,
Objektif, kanıta dayalı bilgilerin geliştirilip paylaşılması,
Yukarıdaki amaçlar doğrultusunda NIH sosyal medya hesapları, web adreslerinin yanı sıra çalışmaları desteklemek amacıyla bütçesi bulunmaktadır. Bilimsel çalışma yapanları ödüllendirmektedir.
GÜNEY KORE CUMHURİYETİ
Kore'de modern Kore eğitimi 1047’de başlamıştır. Kore Tıbbı çıkaralım mı Üniversitesinin kabulü ve oluşumu 1053’ de başlamiştır. Kore'de 11 tane kore tıbbı üniversitesi bulunmaktadır.
Kore tıbbının orijinalliğini korunma ve insan sağlığına katkı yapmak amacı ile kurulan Üniversiteler insanlarla doğa arasındaki uyumu hedefler. Hizmet ruhunuza katkıda bulunur ve Kore tıbbının küreselleşmesini sağlayarak başarıyı hedefler. Kore Tıbbı üniversitelerinde yüksek lisans ve doktora için lisans üstü eğitimi bulunmaktadır.
6 yıllık tıp eğitiminin 4 yılında bir alanda uzmanlaşarak bitiren öğrenciler okul sonrası Ulusal Kore Tıbbı Lisans sınavına girmeye hak kazanırlar.
Kore Tıbbı eğitimi Kore tıbbına has konulardaki klinik teorik ve pratiği içerir. Bunlar içerisinde akupunktur, bitkisel tıp, meridyenler, sanghan, reçete yazma ve batı tıbbının temel konuları yer almaktadır.
Uygulama Eğitimi;
Kore tıbbında ileri bir uzmanlık yapmak isteyenler mezuniyet sonrası üniversitelere afiliye olmuş hastanelerde bir yıl kore tıbbı intornlüğü ve üç yıl asistanlık eğitimi alırlar.
Kore Tıbbı Uzmanlık Sistemi
Uzmanlık sistemi 1999’da uygulamaya konmuş olup günümüzde 2002 yılından beri 8 dalda senede bir kez sınav yapılmaktadır. 2013 yılı itibarıyla 2317 Kore Tıbbı doktorunun uzmanlık sertifikası bulunmaktaymış. Kore Tıbbı doktorları hasta teşhis ve tedavisinde iyi eğitim alırken, yüksek kalitede tıbbi hizmet vermek için de birbiriyle yarışmaktadır.
Mevzuatlarına göre Kore Tıbbının amacı:
Kanıta dayalı tıbbı takip ederek endüstrileşip küreselleşerek kaliteyi artırmak
Akademik çevrelerde proje geliştirmek
İş ve akademik çevrelerinin birlikte çalışması
Uluslararası bilimsel çalışmalarda ve bilim alışverişinde bulunmak
Tanı ve tedavi icin gerekli tıbbi cihazların geliştirilmesi
Obezite ve estetik gibi toplumun ihtiyacı olan konuların tedavisi için gerekli özel yaklaşımda bulunmak
Kore Tıbbı ile ilgili web sayfası hazırlamak
ALMANYA
Almanya’da Berlin’deki Tabipler Birliği diğer Almanya’daki eyalet tabip odalarının üzerinde çatı Tabip Odası olarak görev yapmaktadır. Doktorlar kendi eyaletlerindeki Tabip Odasına üye olmak zorundadır. Tıp eğitimi ve uzmanlık eğitimine kadar geçen sürede sınavları
ve denetimi Sağlık Bakanlığı yapmakta, sonrasında Berlin Tabip Odası sınav ve denetim konusunu üstlenmektedir.
Almanya’da Tabib Odası tamamlayıcı tıp ile ilgili sınavların organizasyonu, kimlerin eğitim alacağı ve eğitim müfredatını düzenlemektedir. Almanya’ da 4 alanda yasal düzenleme bulunmaktadır. Bunlar: akupunktur, homeopati, manuel terapi ve bitkisel terapidir. Bu eğitimleri doktorlar alabilmekte ve denetimini Tabib Odası yapmaktadır. Almanya’da hekim dışı tamamlayıcı tıp uygulayıcılarla Tabib Odası ilgilenmemektedir. Genel olarak bu sisteme karşılar. Özellikle şikâyet durumunda ciddi cezai yaptırımlar bulunmaktadır. Yapılan tamamlayıcı tıp uygulamasıyla ilgili bir şikâyet olursa, o zaman yaptığınız uygulama ile ilgili sertifikalarınız ya da alt yapınız sorgulanmaktadır.
Doğal tıp yöntemlerini ya da alternatif tıp uygulamalarını kullanan hekimler bunu genellikle konvansiyonel uygulamalarla birleştirmektedir.
Doktorlar dışında GTT yöntemlerini uygulayan grup ise Heilpraktikerler (Şifacı) dir.
Bu meslek grubu 2. Dünya Savaşı sırasında açığa çıkan doktor ihtiyacı nedeniyle tanımlanmış, yasal olarak sadece Sağlık Bakanlığı’nca yapılacak sınavı düzenlenmiş bir meslektir. İlköğretim mezunu olan herkes heilpraktiker olmak için sınava girebilmektedir. Ülke genelinde 25.000 adet heilpraktiker olduğu söylenmektedir. Sınavın zorluğu nedeniyle ülke genelinde sınava yönelik özel okullar açılmış, eğitim verilmektedir. Bu sistem Türkiye’deki özel dershane sistemine benzemektedir. Eğitim 6 ayla 2 yıl arasında değişmektedir.
Heilpraktikerlik mesleki eğitim için alınan standart bir eğitim olmaması nedeniyle kimi doktorlar tarafından ciddi olarak eleştirilmekte, ancak iyi uygulayıcıların da bulunduğu belirtilmektedir.
Halkın şifacıları istemesi ve bir takım politik nedenlerle, şifacılık halen yürürlükte olan bir meslektir.
Şifacıların da denetlemeleri Sağlık Bakanlığı tarafından yapılmaktadır ancak daha çok şikâyet üzerine denetim yapıldığı öğrenilmiştir. Düzenli olarak denetlenmeleri söz konusu değildir.
Almanya’da bitkisel ürünlerin satıldığı eczanede ise satılacak her bitkinin ağır metaller ve etkin madde yönünden değerlendirildiği, bitkilerin bir standardizasyonunun olduğu görülmüştür.
KAYNAKÇA
https://www.who.int/publications/i/item/9789241506096 (Erişim Tarihi: 11.11.2021)
Dünya Sağlık Örgütü 2019 Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Küresel Raporu. Lüksemburg, 2019;5.
Dünya Sağlık Örgütü 2019 Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Küresel Raporu. Lüksemburg, 2019;163-165.
https://cam-europe.eu/wp-content/uploads/2018/09/cambrella-roadmap.pdf (Erişim Tarihi: 12.11.2021)
MEZOTERAPİ UYGULAMASININ ÜLKEMİZDEKİ MEVCUT DURUMU, YASAL STATÜSÜ VE GELECEK ÖNGÖRÜSÜ
Daire Başkanı Dr. Mehmet Zafer KALAYCI Sağlık Uzmanı Cihat ÇELEBİ
Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü
Geleneksel, Tamamlayıcı ve Fonksiyonel Tıp Uygulamaları Dairesi Başkanı
Mezoterapi, bitkisel ve farmakolojik ilaçların enjeksiyonu yoluyla mezoderm kaynaklı organ patolojilerinin iyileşmesini sağlayan bir uygulama metodudur (1).
Mezoterapi, 1952 yılında ünlü Fransız Doktor Dr Michel Pistor tarafından ağrılı durumlar ve damar rahatsızlıklarının tedavisi için geliştirilen bir tekniktir. Metodu bulan kişi Fransa'da önemli başarılara imza atmış bir tıp insanıdır (2).
Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları alanında mevzuat çalışmaları yapılması, bu uygulamaların düzenleme altına alınması, geliştirilmesi, güvenilirliği ve kanıta dayalı olarak modern tıbba entegrasyonunun sağlanması amacı ile Bakanlığımız Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü bünyesinde 2012 yılında Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Daire Başkanlığı kurulmuştur.
Daire Başkanlığı, geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamaları mevzuatını incelerken biyoterapi uygulaması başlığı altında “mezoterapi” uygulamasını da ele almış ve skorlama tablosunda bu uygulama alanı da ele alınmıştır.
Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğünün destekleri ile Türkiye’de yedi coğrafi bölgede 5882 katılımcı ile yapılan çalışma neticesinde katılımcıların %60,5 inin geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamalarını daha önce en az bir kez kullandıkları tespit edilmiştir. Katılımcıların %1,6 sı mezoterapi ile tedavi gördüklerini ifade etmişlerdir. Bu rakam göz önüne alındığında daha önce geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulaması gördüğünü ifade eden 3558 kişiden sadece 57 kişi arı ürünleri ile tedavi görmüştür. (5) Bu durumun sebebinin mezoterapi uygulamasının daha çok tamamlayıcı tıp uygulaması olması ve etnolojik sebepler olabilir (3).
Avrupa Birliği ülkelerinde tamamlayıcı ve alternatif tıp uygulamaları hakkında çalışmalar yapmak için kurulmuş bir araştırma ağı olan CAMbrella Ocak 2010-Aralık 2012 tarihleri arasında 12 Avrupa ülkesinden 16 farklı araştırma enstitüsü tarafından yürütülmüş ortak bir çalışma projesidir. Ülkemizin de kapanış toplantısına katıldığı toplantı raporunda mezoterapi uygulamalarına özel olarak yer verilmemiştir (4).
Dünya Sağlık Örgütü 2014-2023 Geleneksel Tıp Strateji belgesinde de mezoterapi uygulamasından özel olarak bahsedilmese de üye ülkelere kanıta dayalı, güvenilir geleneksel tıp uygulamaları alanında mevzuat düzenlemesi yapılması tavsiye edilmiştir (5).
Mezoterapi uygulamasının icad edildiği günden bu yana PUBMED veri tabanında “mesotherapy” anahtar kelimesi ile yapılan sorgulamada 252 yayına ulaşılmıştır. Bu yayınların 85 tanesi son beş yıl içerisinde yapılmıştır. Araştırmaların 28 tanesinin klinik araştırma, 61 tanesinin derleme, 8 tanesinin sistematik derleme, 65 tanesinin vaka sunumu olduğu ve 4 tanede metaanaliz çalışması yapıldığı görülmektedir. Cochrane kütüphanesinde ise herhangi bir çalışmaya erişim sağlanamamıştır (6) (7).
Bu merkezlerde eğitimlerin yanında GETAT uygulamaları, ar-ge faaliyetleri ve klinik çalışmalar da yürütülmektedir. Yakın zamanda yayımlanan Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamalarının Klinik Araştırmaları Hakkında Yönetmelik ile bu alanda çok daha fazla bilimsel çalışma yürütüleceği ön görülmektedir.
Yayımın yapıldığı tarih itibarı ile ülkemizde 275 uygulama ünitesi mezoterapi uygulaması yapmak üzere yetkilidir. İzin verilen sağlık tesislerinin 13 tanesi devlet hastanesi bünyesinde diğer sağlık tesisleri ise özel sektör bünyesinde hizmet sunmaktadır.
Yayımın yapıldığı gün itibarı ile 1951 adet mezoterapi sertifikası tescil edilmiştir. Uygulayıcıların 16 tanesi diş hekimi geri kalanı tıp doktorudur (11).
İlerleyen zamanlarda bu alanda yetişmiş insan gücü ile birlikte ana sağlık sistemine entegrasyon çalışmaları başlayacaktır. Ayrıca mezoterapi ürünlerinin yerli üretimi ile ilgili çalışmalar yapılabileceği gibi sağlık turizmine de katkı planlaması yapılabilecektir.
Mezoterapi uygulama tekniğinde amaç intradermal enjeksiyonlar ile 4 mm derinliğe kadar ürünlerin bir reservuar olacak şekilde bırakılmasıdır. Kullanılan ürün, dilusyon ve endikasyonlara bağlı olarak patolojinin olduğu bölgeye çoklu enjeksiyonların belirli aralıklarla tekrarlanması planlanır. Uygulama sıklığı bu kriterlere göre saptanır. Genellikle ağrı mezoterapisinde üç seansın sonunda sonuçlar değerlendirilerek tedaviye devam, tamam veya ürün değişikliği planlanır.
Mezoterapi uygulamalarında 4, 6, 8, 13 mm’lik ince (27, 30, 32 G) iğne uçları tercih edilir. Uygulama manuel (elle) yapılabildiği gibi mezoterapi tabancaları vasıtasıyla da yapılabilir. Deri lezyonlarında tedavide roller ve mikro iğneleme enstrümanları da günümüzde standart ve homojen tedavi için tercih edilmektedir.
18 ile 75 yaşları arasında genel sağlık durumu iyi olan herkese mezoterapi yapılabilir. Hamileler, emziren anneler, tip I diyabet, CVA geçirmiş olanlar, hipertiroidiler, kanama diyatez bozuklukları, genel durumu bozuk, ileri kalp ve kanser hastalarına uygulama yapılması önerilmemektedir. Ayrıca bölgesel zayıflama uygulamalarında böbrek ve karaciğer bozuklukları ile lenfatik ve dolaşım bozukluklarında önerilmemektedir.
2-Mezoterapinin Tarihi Gelişimi
Bir uygulama tekniği olarak mezoterapi düşük dozdaki ürünlerin intradermal verilmesi olarak düşünüldüğünde Dr. Pistor’dan önce de kullanılan bir uygulama tekniğidir. M.Ö 400 yılında Hipokrat, çobanların omuz ağrısını, ağrılı bölgeye kaktüs iğneleri ile incir yaprakları koyarak tedavi etmiştir.
M. Ö. 4.YY.da Hipokrat omuz ağrısı olan bir çobanın ağrısı azaltmış ve tedavi etmiştir. Hastayı incir yaprağı veya berberi kaktüsü kullanarak napaj yöntemine benzer bir teknikle tedavi etmiştir.
Antoine Francois bir tedavi edici ürünün ilk başarılı subkutan enjeksiyonunu 1793‘de bildirmiştir.
Dr. Charles Gabriel Pravaz (1832) iğneli şırınganın icadı ve ilk doku içine solüsyonun enjeksiyonu gerçekleştirmiştir.
1900 yılında Fransa’nın Correze kentinde “Yaşam uyandırıcı” adı verilen bir cihaz keşfedilmiştir. Bir topuz ve üzerindeki içi dolu iğneler varmış. Elastik bir sistemin yardımıyla, cilde sürülen bir merhemin sayesinde çok sayıdaki iğne cilde batırılıyormuş.
1910’da Belçika’ da Lemaire nevralji tedavisinde prokain enjekte etmiştir.
Leriche, (1925) intercostal aralıklara intradermal enjeksiyonu yapmıştır.
F. Huneke, (1933) “nöralterapi” terimini tanımlar,
Aron, (1937) intradermal histamin enjeksiyonu sonuçlarını yayınlar,
Lumbal sempatik sinir ve stellar seviyede (Leriche), radiküler (De Seze) ve artiküler (Hollander) düzeyde enjeksiyon çalışmalar yapmıştır.
1934’ de Paris La Pitie hastanesinde histaminin lokalize intradermal enjeksiyonlarıyla kas iskelet sistemi lezyonlarının tedavisine dair birçok yayın yapılmıştır.
1940’ta Prof Sicard kardiyak aritminin prekordial bölgeye enjeksiyonlarıyla tedavi edildiği bildirmiştir.
1940’larda Jarricot, ciltte palpasyonla hassasiyet olan bölgelerin derinde ilişkili organdan yayılan ağrının göstergesi olduğunu ve Ksilokain enjeksiyonunun kullanılabileceğini önermiştir.
1948-1950 yıllarında, genel cerrah olan Dr. Pistor ve M. Lebel, giderek artan sayıdaki bölgeyi (stellar, lumbar, splanknik, intrafemoral vb) lokal prokain enjeksiyonlarıyla tedavi etmişlerdir.
Dr. Michel Pistor, (1952) ilk intradermal enjeksiyonu yapar. Pistor bir hastasındaki akut astım atağını durdurmak için 10 ml prokaini IV olarak uygular, takip sırasındaki hastanın işitme kaybının düzeldiğini öğrenir.
Dr. Michel Pistor, işitme bozukluğu olan hastalarda kulak çevresine yaptığı yüzeysel enjeksiyonlarla işitme kaybında düzelme gözlemlemiştir.
İşitme bozukluğu olan hastalar bu tedaviyi talep etmeye başlar. Birçok hastası dış kulak yolu egzeması ve TME ağrıları gibi alakasız konularda da iyileşme gözlemlerler.
Ayrıca hastalar işitme bozukluğu ile ilişki olan tinnitus’ta da iyileşme bildirmişlerdir.
Dr. Pistor prokain ile yüzeysel enjeksiyon tedavilerinde diğer birçok hastalıkta da devam eder.
4 Haziran 1958’ de klinik başarılarını bir makalede yayınlar ve “uygulama yapılan dokular kökenini mezodermden almakta olduğu için bu uygulama mezoterapi olarak adlandırılmalıdır” der.
Dolayısıyla 1958 yılında tıp basını tarafından “Mezoterapi” ismi kullanılmaya başlanır.
1960 yılında Dr Pistor, Prof Bordet tarafından veteriner öğrencilerine mezoterapi öğretmek için Maison-Alfort Veteriner Okulu’na davet edilir. Burada 1965 yılına kadar eğitim verir.
1961 Dr. Pistor ilk mezoterapi kitabını yayınlar.
1964 yılında Fransız Mezoterapi Cemiyeti kurulur. İlk ingilizce mezoterapi kitabı yayınlanır.
1968 yılında Dr. Pistor Fransa Ulusal Tıp Akademisi’nde “Mezoterapi: çok amaçlı polivalan teknik” adlı tezini sunar.
1970’ lerde M Bicheron ve A Dalloz-Bourguignon özel öğretmenliğinde ilk mezoterapi eğitim programı başlatılır.
1974’te Dr Pistor “Terapötik Meydan Okuma” adlı kitabını yayınlar.
Mezoterapinin bilinen tarihi ve tanımlaması, 1952 yılında Dr. Pistor’un ilk uygulamaları ile başlamıştır. Dr. Pistor’un intradermal prokain enjeksiyonlarının sonuçları La Presse Medicale dergisinde “Expose sommaire des proprietes nouvelles de la procaine local en pathologie humain”isimli makale ile sunulur. Bu yazısında sağırlık, tinnitus, vertigo baş ağrısında prokain enjeksiyonlarının etkisini ve sonuçlarını açıklamıştır. 1964 yılında kurulan ilk mezoterapi derneği verdiği eğitimler ve çalışmaları ile mezoterapi uygulama tekniğinin başta Avrupa olmak üzere bilinirliliği artmıştır.
Dr. Pistor mezoterapi tekniğini şu kelimelerle tanımlar; "az hacimde, birkaç kez ve doğru yere" yüksek dozların klinik sonucu iyileştirmediğini ve çoklu enjeksiyonun daha etkili olduğunu dile getirir.
3- Dünyada ve Ülkemizde Mezoterapinin Gelişimi
Mezoterapinin özellikle ağrı tedavisi ve spor hekimliğinde en yaygın kullanıldığı ve klinik yaklaşımda tedavinin parçası olarak kabul edildiği ülke Fransa olmasına rağmen günümüzde tüm ülkelerde yaygınlaşmıştır.
Günümüzde Fransa’da üniversite eğitiminin üzerine 5 farklı üniversitede yaklaşık olarak bir yıllık bir eğitim ile bir sertifika programı olarak yıllardır eğitimler verilmektedir. 1976’da başlayan uluslararası kongre ve çalışmalarla da gelişimi hızlanmıştır.1987’de Fransa Ulusal Tıp Akademisi mezoterapiyi tıbbın bir dalı olarak kabul etmiş ve eğitim alanı olarak derslere eklemiştir.
Mezoterapi uzun yıllardır Amerika, Avrupa ve Güney Amerika’da deri lezyonları ve yaşlanma karşıtı çalışmalarda, fizik tedavi, romatoloji ve spor hekimliği gibi birçok alanda tıbbi çalışmaların bir parçası olarak uygulanmaktadır. Fransa dışındaki ülkelerde toplam 22 ulusal mezoterapi derneği mevcuttur.
İlk uluslararası mezoterapi kongresi 1976 yılında Fransa’da düzenlenmiştir. Aynı yıl mezoterapi uygulaması ilk olarak yatan hastalara yapılmaya başlanmıştır.
1978 yılında Dr. Pistor Newyork’ta bir konferans organize eder.
1979 yılında Fransa’da M Bicheron’un Mezoterapi kongresi düzenlenir.
1980 yılında Fransız Mezoterapi Derneği’nin idaresinde Fransa’ya bu tekniğin yayılması için ilk Mezoterapi Çalışma ve Araştırma Grubu kurulur.
1981 yılında Dr. Jacques Le Coz Paris’deki Instıtue Nationale du Sports (Ulusal Spor Enstitüsü) daki ortopedi kliniğini mezoterapi ile tanıştırmıştır.
1982 yılında Uluslararası Mezoterapi Topluluğu kurulur.
1985 yılında 800 doktor, veteriner ve diş hekiminin katıldığı 4. Uluslararası Mezoterapi Kongresi gerçekleştirilir.
1987 yılnda Fransız Tıp Akademisi mezoterapiyi klasik tıbbın bir parçası kabul eder.
1988 yılında Paris’te 15 ülkenin katıldığı V. Uluslararası Kongre düzenlenir.
1990 yılında Fransa’da hergün 50.000 mezoterapi seansı uygulanır hale gelmiştir.
1991 yılında Dr. Pistor’a tıp alanında Legion d’Honneur nişanı verilir.
1992 yılında Brüksel’de VI. Uluslararası Kongre düzenlenmiştir.
1992-2002 yılları arasında Dr. Pistor ve J Le Coz tekniği dünyaya yaymaya başlamışlar ve Güney Amerika, Avrupa ve Afrika’da doktorlarla eğitim vermişlerdir.
1998 yılında Brazilya, Sao Paola’da VIII. Uluslararası Mezoterapi Kongresi düzenlenmiştir.
2000 yılında IX. Uluslararası Kongre Paris’te (20-22 Ekim) düzenlenmiştir.
Mart 2002’de Kurucusu Dr. Michel Pistor’un katılımıyla 50. Mezoterapi yılı kutlanmıştır.
2003 yılında Dr Pistor vefat etmiş ve aynı yıl Cezayir’de X. Uluslararası Mezoterapi kongresi düzenlenmiştir.
2004 sonrası Amerika ve Asya’da özellikle kozmetik mezoterapi alanında patlama yaşanmıştır.
Günümüzde Fransız Mezoterapi Derneğinin dışında Cezayir, Arjantin, Belçika, Brezilya, Kolombiya, İngiltere, Almanya, Yunanistan, İsrail, İtalya, Meksika, Portekiz, Rusya, İsviçre, İspanya, Tunus, Türkiye, Venezuella vb. ülkelerde de ulusal mezoterapi dernekleri kurulmuştur.
2007 yılında Singapur’da Singapur, Malezya, Endonezya ve Tayvan’lı doktorların katıldığı ilk eğitim sempozyumu düzenlenmiştir.
Günümüzde sadece Fransa’da 15.000 doktor günlük olarak mezoterapiyi kullanmakta ve her gün 60.000’in üzerinde hasta mezoterapi ile tedavi edilmektedir.
Mezoterapi artık Fransa’da tıp fakültelerinin eğitimine girmiştir.
Hem genel tıbbın hem de spor tıbbının eğitim formatına katılmış ve tıp fakültesi diploması olan herkes 2002 yılından beri mezoterapi uygulayabilmektedir.
Ülkemizde 2014 yılına kadar aktif uygulayıcısı ve eğitimli hekimi olmayan mezoterapi uygulama tekniği, 1 Numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi, 04.02.2014 tarihli ve 28903 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan "Sağlık Bakanlığı Sertifikalı Eğitim Yönetmeliği" ve 27.10.2014 tarihli ve 29158 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan "Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Yönetmeliği" ne dayanarak Sağlık Bakanlığı tarafından yetki verilen üniversite ve araştırma hastaneleri bünyesinde kurulan eğitim merkezlerinde tıp doktoru ve diş hekimlerine yönelik sertifikalı eğitim programı olmuştur.
2019 yılında kurulan Mezoterapi Derneği, Bakanlık onaylı mezoterapi uygulama sertifikası almaya hak kazanan tıp doktorlarının eğitim sonrası bilgi, uygulama pratiği ve tecrübelerini artıracak eğitimlerin yanında haklarının korunması amacıyla faaliyet göstermektedir.
Etki Mekanizmasını Açıklayacak Teoriler;
Tüm dünyada mezoterapi etki mekanizması kesin ortaya konamaması nedeniyle tamamlayıcı bir uygulama tekniği olarak kabul edilmektedir. İğnenin mekanik delme etkisine ve uygulanan ilacın kimyasal etkisine bağlı olarak lokal, bölgesel ve merkezi etkilerden söz edilmektedir. Bu etkileri açıklamaya çalışan yedi farklı teori vardır.
Mezoterapi Teorilerinin Etki Mekanizmasına Ortak Açıklaması
Mezoterapi Ürünlerinin Yayılımı
Enjeksiyon yüzeysel yapıldığında ilacın emilimi yavaş olmaktadır.
Yüksek molekül ağırlıklı partiküller (kolloidler) yanlızca lenfatik yolla diffüze olmaktadırlar (Kaplan and Coutris).
Emilim bağ dokusu laminalarındaki interstisyel mikro-dolaşım yoluyla olmaktadır (Dr. Multedo).
Teorilere Göre Enjeksiyon Derinlikleri ve Ulaşımı
Derinliği bağlı olarak anatomik yapılar değişir.
Yüzeyel intradermik: 0-2 mm. arasına enjeksiyon yapılır (İmmün stimülan ve infeksiyon patolojileri).
Derin intradermik: 4-5 mm civarı (Üst ve alt ekstremite patolojileri)
Subdermik: 10 mm ve altı (Sinir kökü seviyesi)
Dr. Pistor’un “refleks teorisi veya tegüment stimülo-terapisi” Mezoterapi dermal seviyedeki inhibitör mekanizmaları etkileyerek lateral meduller seviyedeki “visseral- meduller-serebral” yoldaki reaksiyonları etkiler. Bu dermal inhibitör stimülüs hem mekanik (iğneler yoluyla) hem de ilaçların farmakolojik etkileri yoluyla oluşmaktadır. Etkinin refleks yol ile ulaştığını açıklar.
Dr. Bicheron’un “mikro-dolaşım hipotezi” Mezoterapi ajanları hasarlı dokudaki lokal mikrosirkülasyonu uyarır. Etkinin dolaşım yoluyla ulaştığını öne sürer.
Dr. Dalloz-Bourguıgnon’un “üç ünite ya da mesoderm teorisi”Dermisde bulunan immun sistemle ilgili hücreleri etkiler.
Dr. Multedo’nun “üçüncü dolaşım teorisi” Mezoterapi ajanlarının interstisyel doku yardımıyla daha derin dokulara ulaşması sağlanır ve hedef dokularda daha yüksek konsantrasyonda bulunmasını sağlar.
Dr. Ballesteros’un “mezoterapi enerji teorisi”
Dr. Mrejen’in “sistematize edilmiş mezoterapi teorisi”,
Dr. Kaplan’ın “bütünleştirici teorisi”’inden söz edilmektedir.
KAYNAKLAR
Pistor M. What is mesotherapy? Chir Dent Fr. 1976; 46:59-60.
Pistor M. Mèsothèrapie pratique. 1st ed. Paris: Masson; 1998. p.7-202.
Le Coz J. Mesotherapy&Lipolysis, Estetic Medic Pre Ltd, Singapore 2008. p.1-7.
Rotunda AM, Kolodney MS. Mesotherapy and phosphatidylcholine injections: Historical clarification and review. Dermatol Surg 2006; 32:465-80.
Petit P. The history of mesotherapy. Aesthetic Mesotherapy. Ed. Madhere S. London, Informe Healtcare, 2007;19-21.
Herreros F, Moraes A, Velho P, Mesotherapy: a bibliographical review An Bras Dermatol. 2011;86(1):96-101.
T.C. Cumhurbaşkanlığı Resmi Gazete (2014). Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Yönetmeliği. 27 Ekim 2014 gün, 29158 sayılı
Deri renginde ırksal farklılıklar keratinositler içindeki pigment granüllerinin (melanozomların) sayısı, büyüklüğü, şekli ve dağılımı ile ilişkilidir. Koyu renklilerde daha çok melanozom vardır, melanozomlar daha büyüktür ve sitoplazmada tek tek serpilmiş haldedirler. HE ile boyanmış deri kesitlerinde melanositler epidermisin bazal tabakasında berrak hücreler olarak görülürler. Bu berrak halo dokunun fiksasyonu sırasında oluşmuş bir artefakttır. Melanosit dendrik bir hücredir. Dendritleri epidermis içinde uzun mesafelere uzanır. Böylece bir melanosit çok sayıda keratinosit (yaklaşık 36) ile temas kurar. Keratinositler içinde melanozomlar nukleus üzerinde bir şemsiye gibi yerleşerek DNA’yı UV ışınlarından korurlar.
-Langerhans hücreleri (LH) normalde str. spinosum hücreleri arasında (%3-5) serpilmiş şekilde bulunurlar. Primer fonksiyonları antijenin tanınması, yakalanması, işlenmesi ve duyarlı T lenfositlere sunulmasından oluşan immun yanıtın afferent fazıdır. Antijen sunan LH lenf nodlarına göç ederler. Bazal tabakada Merkel hücreleri de bulunabilir. Bu hücreler nörosekretuvar bulunabilir. Bu hücrelerin dokunma duyusunun algılanmasında rol oynadıları düşünülmektedir.
Dermo-epidermal Bileşke (DEB)
Epidermis ve dermis sınırında bazal membran yer alır. Glikojenden zengin PAS pozitif ve elektron mikroskobik olarak karmaşık bir yapı gösteren bazal membran epidermis ile dermis arasında bağlantıyı sağlar.
Dermis ile epidermis arasında bağlantı bazal membran zonu tarafından oluşturulur. Bazal membran zonu (BMZ) yarı geçirgen olup, epidermis ile dermis arasında hücre ve sıvı geçişine izin verir. Epidermis yapısal destek olur ve epidermisle dermisi bir arada tutar. Mukozal yüzeyler epitelden oluşur, keratinize değildir.
DERMİS
Dermis; kollajen, elastik ve retiküler fibriller olmak üzere başlıca bağ dokusundan oluşur. Epidermisin dermise olan uzantıları rete ridgeler olarak isimlendirilir. Dermisin papillaları eldiven parmağı şeklinde epidermise doğru uzanır. Yumurta ambalajı şeklinde bu yapı epidermis ile dermis arasında sıkı bir bağlantı oluşturur. Bu yapı avuç içi ve ayak tabanı gibi aşırı friksiyona maruz kalan alanlarda en belirgindir. Temel yapısını fibröz bir protein olan kollajen oluşturur. Fibroblastlar elastik fibrilleri ve asit mukopolisakkaridlerden oluşan dermisin ekstrafibriller matriksini de sentezlerler. Kollajen deri direncini sağlayan major proteindir. Elastik fibriller ise derinin elastikiyetini sağlar. İnce kollajen fibrillerin gelişi güzel uzandığı dermisin üst bölümü papiller tabaka, kalın kollajen liflerin deri yüzeyine paralel uzandığı alt bölümü ise retiküler tabaka olarak isimlendirilir. Dermisin kalınlığı göz kapaklarında 0.3 mm, sırtta ise 3 mm kadardır.
Histiyositler dolaşan makrofajlar olup; inflamasyon sonucu gelişen hemosiderin, melanin ve debris içerebilirler. Mast hücreleri primer olarak kan damarları civarında yerleşir; histamin ve heparin üretir ve salgılarlar. Dermiste deri sinir ve damarları bulunur.
Dokunma ve basınç duyuları Meissner’s ve Vater - Pacini korpüskülleri tarafından alınır. Ağrı, kaşıntı ve sıcaklık ise papiller dermisteki myelinsiz sinir sonlanmaları tarafından alınır. İmpluslar MSS’ne dorsal kök ganglionları yoluyla iletilir. Histaminin uyardığı kaşıntı yavaş ileten myelinsiz C nöronları tarafından iletilir. Derideki otonomik adrenerjik fibriller kan damarları (vazokonstrüksiyon), erektör pilli kasını ve apokrin glandları innerve ederler. Kolinerjik otonomik fibriller ise ekrin ter bezlerini innerve ederler.
Dermal damarlanma birbiri ile bağlantılı 2 önemli plexustan oluşur. Subpapiller plexus papiller retiküller dermis sınırında yer alır. Dermal papillaların kapüllerleri, end arteriolleri ve venülleri bu pleksus ile doğrudan ilişkilidir. Epidermiste damar olmadığı için beslenmesi papiller dermisteki damarlardan diffüzyonla olur. Daha derin yerleşimli olan diğer horizontal plexus dermis - subkutis sınırında bulunur. Bu plexus daha büyük kan damarlarından oluşur. Termal regülasyon pleksüslar arasındaki şantlar yolu ile sağlanır. Yüzeysel pleuxa kan akımının artması ısı kaybına izin verir. Lenfatikler ve sinirler vasküler plexusa eşlik ederler.
Derideki en önemli düz kas errektör pilorum kasıdır. Errektör pilorum sebase gland seviyesinin altında kıl follikülüne yapışır. Kasıldığı zaman kıllar dikleşir (ürkmüş kişi derisi). Derideki kan damarlarında da düz kaslar vardır. Özelleşmiş düz kas yapıları olan glomus cisimcikleri özellikle parmaklarda, avuç içi ve ayak tabanının yanlarında arterioller ve venüller arasında bulunur. Bu cisimcikler kan damarlarında şant görevi görerek vücut ısısının regülasyonunda rol oynarlar.
HİPODERMİS (SUBKUTİS)
Subkutis (Pannikulus) adı verilen subkutanöz yağ dokusu dermisin altında uzanır. Fibröz septalarla ayrılmış yağ hücrelerinin oluşturduğu lobülerden oluşur. Yağ lobüllerini oluşturan lipositler (tespit işlemi esnasında içindeki yağ eridiği için) köpük gibi görünürler. Subkutis dış travmalara karşı iç organları adeta bir hava yastığı gibi korur. Koruma görevi dışında enerji ve bazı hormonlar için depo görevi görür. Pannikülit adı verilen bazı inflamatuvar dermatozlarda özellikle derinin bu bölümü etkilenir.
DERİ EKLERİ
Kıllar, tırnaklar, yeğ bezleri, ekrin ter bezleri ve apokrin bezler deri eklerini oluşturan yapılardır.
Kıllar, daima sebase bezlerle birlikte oldukları için pilosebase ünite olarak adlandırılır. Kıl follikülü embriyoda epidermal invajinasyon ile oluşur. Kıl follikülü epidermisin dermis içine doğru adeta bir eldiven parmağı gibi bütün katları ile iletilmesi şeklindedir. Kıl follikülünün kapiller içeren alt bölümü dermal papilla olarak isimlendirilir.
Matür follikül; kıl şaftı, bunu saran 2 kılıf ve germinativ bulbdan oluşur. Follikül 3 bölüme ayrılır:
Yüzeyden sebase kanalın seviyesine kadar olan kısım infundibulum,
Sebase gland kanalının seviyesinden m.erektör pili kası seviyesine kadar olan bölüm isthmus,
M.erektör pili kasının başlangıç yerinden matrix tabakasına kadar uzanan bölüm inferior segment (bulb) olarak isimlendirilir.
Matrix prolifere olup kıl şaftını oluşturan hücreleri içerir. Hücreler bulbun tepesinde farklılaşmaya başlar ve sonunda keratinöz kıl şaftını oluştururlar. İç ve dış kök kılıfı, gelişen kılı korur. Kıl şaftı ölü kompakt hücrelerden oluşmuş protein bir yapı olup; dıştan içe doğru kutikula, kortex ve medulladan oluşur.
Normal saçlı deride ortalama 100.000 (Yüzbin) kıl follikülü vardır. Saçlı deride kıl büyüme fazı yaklaşık 2-5 yıldır. Kaş ve kirpiklerde bu faz yaklaşık 1-6 haftadır. Saçlar günde 0.3-0.4 mm kadar uzarlar. İnsanlarda kıl gelişimi ve kaybı bazı memelilerde olduğu gibi sıklık veya mevsimlik değildir. İnsanlarda her follikülün aktivitesi birbirinden bağımsızdır. Bu nedenle insanlarda hayvanların çoğunda olduğu gibi senkronize olarak kıllar dökülmez.
Kıl gelişiminde 3 dönem vardır:
Anagen (Büyüme) fazı
Katagen (Gerileme) fazı
Telogen (Dinlenme) fazı
Saçlı derideki kılların yaklaşık %85-90’ı anagen fazda, %10-15’i telogen fazda, %3’ü katagen fazdadır. Saçlı deride anagen faz yaklaşık 3 yıl, telogen faz yaklaşık 100 gün, katagen faz ise 2-3 hafta kadardır. Anagen faz kıl bulbunda ve dermal papillada mitotik aktivitenin başlaması ile başlar. Anagen fazın sonunda büyüme durur; kıl follikülü sırasıyla katagen ve telogan faza girer. Sonunda follikül içerisindeki kıl düşer. Follikülün altında yeni kıl matriksi oluşur ve yeni kıl gelişir. Her kıl follikülünün kanalına bir sebase gland açılır ve sebase salgısını follikül kanalına boşaltır. Sebum salgısı kıl follikünden deri yüzeyine boşalarak biyolojik bir savunma sağlayan lipid mantoyu oluşturur. Yağ bezleri hücre sitoplazmalarının tümünü salgı olarak boşaltan ve bu özellikleri ile holokrin salgı bezi sınıfında yer alan glandlardır. Sebase bezin altından itibaren dermis içinde yüzeye doğru uzanan ince bir kas demeti olan muskulus erektör pili uzanır. Bu kasın kasılması kılın dikleşmesini sağlar. Lanugo, vellus ve terminal kıllar olmak üzere 3 tip kıl vardır. Kıl bulbu içindeki melanositler melanozomları sentezleyip bulb matriksindeki keratinositlere transfer ederler.
Kıl rengi kıl şaftı içindeki melanizasyonun derecesine ve melanozomların dağılımına bağlıdır. Ateşli hastalıklar, cerrahi, kilo kaybı, ilaçlar, mevsimsel değişiklikler ve gebelik gibi faktörler kıl siklusunu etkileyebilir.
EKRİN BEZLER
Ekrin ter bezleri de dermiste yer alan bir yumak ve deri yüzeyine doğru uzanan bir salgı kanalından oluşur. Ekrin ter salgısı asit pH’sı ile asit mantoyu oluşturmasının yanısıra terin içindeki suyun buharlaşması sonucu deriyi soğutarak termoregülasyon görevini sağlar. Ekrin ter salgısı idrara benzeyen yapısı ile toksik maddelerin atılmasına da katkıda bulunur.
Avuç içi, ayak tabanı, alın ve aksillalarda en yoğundurlar. Kolinerjik innervasyona sahiptirler. Sıcaklık ve emosyonel stres gibi uyarılar terlemede artışa neden olur. Tüm vücutta 2-3 milyon kadar ekrin ter bezi vardır. Bu bezlerin günlük total salgı kapasitesi 5 litre kadardır. Ter plazmaya göre hipotoniktir.
-Apokrin bezler vücudun belirli bölgeleriyle sınırlı lokalizasyon gösterirler. Koltuk altı, anogenital bölge, areola mammae ve kirpik diplerinde bulunurlar. Salgıları alkali özellikte ve ekrin salgıdan daha koyu kıvamlıdır. Alkali salgılarından dolayı apokrin bezlerin bulunduğu bölgeler asit mantonun fizyolojik delikleri olarak bilinirler ve bu bölgeler enfeksiyonlara karşı savunması az olan anatomik bölgelerdir. Apokrin terin bakteriyel kontaminasyonu kokuya neden olur. Bu bezlerin insanlardaki fonksiyonu tam olarak bilinmiyor.
Avuç içi ve ayak tabanı dışında tüm deride bulunabilen sebase bezler en yoğun olarak yüz ve saçlı deride bulunurlar. Anatomik olarak kıl folliküllü ile ilişkili olan sebase glandlar aktiviteleri açısından bağımsızdırlar.
TIRNAK
Tırnaklar, sert keratinden oluşan yapıları ile hem koruyucu hem de kavrama işlevinde ve dokunma ile derin duyuyu algılamada rol oynayan yapılardır. Tırnak plağı sert ve saydam olup, matriks keratinositlerinin keratinleşmesi ile oluşur. Tırnak yatağı epiteli tırnak plağına sıkıca yapışıktır. Tırnağın pembe rengi tırnak yatağındaki damarlara bağlıdır. Tırnak plağının lateral ve proksimalini saran deriye tırnak kıvrımı adı verilir. Proksimal tırnak kıvrımı matriksin üzerinde uzanır. Proksimal tırnak kıvrımının keratinöz tabakası tırnak plağı üzerinde uzanarak
kutikulayı oluşturur. Lunula tırnak matrixinin distal bölümü olup, beyaz yarımay şeklinde görülür. Tırnak yatağı tırnak matrixinin distalinden hiponişyuma kadar uzanır. Hiponişyum epiteli tırnak plağının serbest distal ucunun altına kadar uzanır.
Tırnak yatağında paralel longitudinal uzanan küçük kan damarları nedeniyle travma ve hastalıklarda splinter hemorajiler oluşur. El tırnakları günde yaklaşık 0.1 mm uzar ve tüm plağın yenilenmesi yaklaşık 4-6 ay sürer. Ayak tırnaklarında uzama daha yavaş olup, ayak başparmak tırnağının tamamen yenilenmesi 12-18 ayda olur.
DERİNİN FONKSİYONLARI
Erişkin bir kişide 1.7 m2 yüzeyi ve 4-5 kg ağırlığı ile deri büyük bir organdır. Vücudu dış etkilerden korur. Temel bariyer fonksiyonu epidermis tarafından sağlanır.
-Dermis destek ve besleyici rol oynar. Başta yanıklar olmak üzere çeşitli nedenlerle derinin aşırı kaybı yüksek mortaliteye neden olur.
Koruyucu görevi: Keratin ve lipid tabakası mikroorganizmaların ve zararlı maddelerin girişini engeller, vücutta sıvı kaybını önler ve dermis mekanik esneklik sağlayarak travmalarda alttaki dokuları korur. Melanositler UV ışınlarının zararlı etkilerini karşı koruyucu rol oynar.
Terleme ve vazomotor regülasyonla vücut ısı regülsyonunu sağlar.
Duyu görevi: Dokuma, ağrı, basınç, sıcaklık gibi duyuları alır.
İmmun fonksiyon: Langerhans hücreleri, mast hücreleri, doku histiyositleri (makrofajlar) ve keratinositler immünolojik yanıtta rol oynarlar.
Metabolik fonksiyon: D vitamini sentezi, androjen sentezi gibi.
Tırnaklar parmak uçlarını travmaya karşı korur ve küçük nesnelerin kavranmasını sağlar.
Deri altı yağ dokusu hem yedek kalori kaynağı, hem de soğuk ve travmaya karşı izolasyon görevi yapar.
Mikro dolaşım birimi:
-Arter, ven ve lenf kılcal damarları
-Prekapiller sfinkterler ve damar glomuslar
-Damarlar arası şant kanalları
-Dokular arası besleyici ortam
Sinir- duyu birimi
-Serbest sinir uçları
-Miyelinize olmamış lifleri
-Mekanoreseptörler: meissner, ruffini, paccini cisimcikleri, ısı ve basınç reseptörleri
İmmünolojik yetenek birimi
-Plazmositler, lenfositler, makrofajlar
-Bağ dokusu, embriyolojik mezodermal kökeni itibariyle, kendisi karaciğer, dalak, lenf düğümleri ve RES’e, dolayısıyla organizmanın bağışıklık mekanizmasına bağlamaktadır. Mezoterapi iğnesinin deriye girişi bir refleks uyarı etkisi oluşturur. Bu etki dermis tabakasında patolojiye yönelik olarak özenle seçilen ilaç karışımlarının yerleşimini sağlamakta ve işlevsel 3 birimden biri veya birkaçında, spesifik düzeltici mekanizmaları da devreye sokmaktadır.
Üç İşlevsel Birim
1.Mikro dolaşım birimi 2.Sinir-duyu birimi 3.İmmünolojik yetenek birimi
Mezoterapi etki mekanizmalarının ortak açıklaması ise bu üç işlevsel birimle bağlantılı olarak şu şekildedir;
-Mezoterapi yöntemi bağ dokusunu spesifik kullanması nedeniyle, ilaçların üç birimden biri ya da birkaçını aktiflemesi işlemini üstlenen ve organizmada yayılmasını sağlayan bir tedavi yöntemidir.
-Yöntemde kullanılan mezoterapik karışımlar sistemik dolaşıma katılmadığı için, ilaç etkileşimi ve yan etkiler konusunda bizi güvenli alanda tutar.
-Hedef organa ve sisteme direk ulaşabilmeyi ve etkiden daha uzun süre faydalanabilmeyi sağlar.
-Enjeksiyonun yapıldığı alanda kanlanmanın artmasına bağlı olarak iyileşme sürecini hızlandırır.
-Sinir-duyu iletimi, biostimülasyon sayesinde endorfin salgısı ile nosiseptif refleksin uyarılmasını sağlar.
Mezoterapi Tabancaları: Bu cihaz, 2.5 ml’den 10 ml’liğe kadar enjektörler, cihaz yuvasına yerleştirilir. 5 farklı ayar modu vardır:
Noktadan noktaya tekniği için sürekki enjeksiyon
Noktadan noktaya tekniği için sürekli için tek damla
Noktadan noktaya tekniği için sürekli için çift damla
Napaj sıçraması tekniği, sıçrama frekansının sıklığı da ayarlanabilir
Mezoperfüzyon
DHN 1 VE DHN 2: Bunlarda noktadan noktaya tek atış ve sürekli atış yapan enjeksiyon modu vardır. Enjeksiyon cilt üzerindeki pistona basit bir basınç verilerek uygulanır.
DHN 3: Daha kapsamlı bir cihazdır, sürekli noktadan noktaya, tek noktaya atış ve napaj yapabilme özellikleri vardır.
DHN 4: DHN 3’ün daha basit bir versiyonudur. Aynı enjeksiyon özellikleri vardır.
Alternatif olarak
İki tabanca enjeksiyonu tetiğin sıkıştırılmasıyla geliştirilmiştir. Bu iki cihaz anti- reflü kiti gerektirir.
MESOSYSTEM: Pille çalışan cihazın şarj etme süresi 4 saat, kullanım süresi 6 saattir. Doktor tarafından enjeksiyon derinliğini ve sıklığını ayarlanması için çeşitli seçenekleri vardır. Bu sistem iğneyle şırınga arasında bir bağlantı tübü gerektirir.
İĞNESİZ MEZOTERAPİ CİHAZLARI: Bu cihazlar cilt yüzeyinde geçiş kanalları oluşturarak ya da bazı taşıyıcı polarize molekülleri cildin içine doğru iterek çalışır. Elektroporadyon, sonoporasyon ya da radioporasyon gibi elektrik ultrason ya da radyofrekans enerjilerini kullanarak cilde ürün yedirir. Transdermal Elektroporasyon Mezoterapisi
Hipodermal enjeksiyon
Derinliği lokalizasyonuna göre değişmek üzere 6 ila 13 mm.
Selülit veya bölgesel yağ doku artışında lipoliz amaçlı
PPP yöntemiyle uygulanır.
Geleneksel mezoperfüzyon
Her biri 6 mm. uzunluğundaki 6 iğne
Her 2 saniyede bir her birinden birer damla ilaç
10 dk’dan uzun sürede uygulama
Kombine tetkikler
Napaj sıçraması yapılan yüzeysel epidermal enjeksiyon
Noktadan noktaya intradermal uygulama
CİHAZLA ENJEKSİYON TEKNİKLERİ
Burst tekniği (enjeksiyon cihazıyla napal)
Kontrollü tek vuruş (noktadan noktaya)
Devamlı enjeksiyon (noktadan noktaya)
Uzun süreli enjeksiyon (mezoperfüzyon)
Kuru mezoterapi:
Bu enjeksiyon tekniği şırınga içinde herhangi bir madde olmadan gerçekleştirilebilir. Bu teknik kronik ağrı tedavisinde ya da mezoterapi seansından sonra geri tepme (rebound) etkilerinin tedavisi için kullanılır.
Islak mezoterapi:
Önce cilde birkaç damla aktif madde uygulanır. Arkasından napaj tekniği ile devam edilerek kutanöz uyarı sağlanır.
Nokta enjeksiyon (Point by Point) (PBP):
Noktadan noktaya tekniğinde, geleneksel intradermal enjeksiyon gerçekleştirilir ve her bir noktaya 0.05 ml ve 0.1 ml madde, 1-4 mm derinliğe ve 1-2 cm ara ile enjekte edilir. Enjeksiyon bölgesinde küçük bir papül veya şişlik oluşturulur. Enfeksiyonların önlenmesi, insomnia, sigaranın bırakılması durumlarında uygulanabilir.
Napaj tekniği
Napaj tekniğinde deriye 45 derecelik açı ile yerleştirilmiş 4 mm uzunluğunda iğne ile deri üzerinde derinliği 0.5 mm'den 2 mm'ye kadar olan birden çok enjeksiyon yapılmaktadır. Bu tekniğe hâkim olan kullanıcılar, basıncı sadece şırınganın pistonuna ve iğne deri ile temas ettiği zaman uygularlar. Bu teknikte herhangi bir püskürtme olayı olmadan, her seferinde küçük bir madde damlası cildin üzerinde kalır. Napaj tekniği hedef lezyon içine ilaç enjeksiyonuna imkân verir. Bu teknik ile normalde kullanılması gereken dozun üçte biri yeterli olacaktır.
Napajın 3 farklı tipi vardır:
Mesolift veya mesoglow; bu teknik çok hafiftir ve sadece dokuda kan akışını ya da deride hiperemiyi artırmaya neden olacaktır.
Ağrılı veya yumuşak doku tedavileri için kullanılır. Ciltte nokta kanamalar oluşabilir.
Skar tedavisi için, iğne ile mikro-travmalar yaratılır.
Derin intradermal enjeksiyonu
Bu enjeksiyonlar 1 mm'den 3 mm'ye kadar derinliğe herhangi bir kabarcık oluşumu olmaksızın uygulanabilir ve dozlar nokta başına 0.1ml-0.2 ml arasında değişir. Bu teknik epikondilit veya aşil tendonuyla ilgili durumların tedavisi amacıyla kullanılmaktadır.
Hipodermal enjeksiyon
Bu enjeksiyonlar lokasyona bağlı olarak 6 mm ile 13 mm derinlikte uygulanabilir. Tavsiye edilen enjeksiyon derinliği boyun ağrısı için 4 mm, lomber patolojiler için 6 mm ve spesifik lezyonlar (iliolumbar bağ ya da gluteus medius kas travması) için 13 mm olabilir.
Geleneksel mezoterapi (Traditional mesoperfusion):
Bu teknik lezyonun yanına sokulan (örneğin koksiks) her biri 6 mm uzunluğundaki 6 iğneden ve maddenin bir damlasının her 2 saniyede bir her bir iğneden enjekte edilmesi ile oluşur. Bu teknik acısızdır ve belli ilaçların (örneğin kalsitonin) yüksek toleransına imkân verir.
Kombine teknik (Combined technique):
Yukarıda belirtilen çeşitli enjeksiyon teknikleri kombine edilerek uygulanır.
Enjeksiyon Cihazı ile Uygulanan Teknikler:
Enjeksiyon cihazı ile napaj
Cihazın prensibi manuel teknik ile benzerdir ve cihaz ayarları uygulayıcıya daha fazla kontrol
ve daha fazla kesinlik sağlar. Madde ile ya da madde olmadan kullanılabilir.
Kontrollü tek atış (Controlled Single Shots) (CSS):
Cihaz üzerindeki program ayarları her seferinde tetiğin sıkılması ile kullanıcıya maddenin yaklaşık 0.33 ml’sinin 1 veya birkaç damla halinde enjekte edilmesine izin verir.
Sürekli enjeksiyon (Continuous Injection) (CI):
Uygulayıcı tetik üzerindeki baskıyı koruduğu sürece cihaz üzerindeki program ayarları uygulayıcının maddeyi enjekte etmesini sağlar. 2 saniyelik bir enjeksiyon 0.1 ml hacime karşılık gelir.
Uzun Süreli Enjeksiyon(Long Continuous Injection) (Mezoperfüzyon):
Mesoperfüzyon enjeksiyonları 2.5-10 cc’lik hacmin 4-13 mm derinliğe 30-90 dakikada uygulandığı yavaş enjeksiyonlardır. Kronik ağrı tedavisinde tercih edilen bir uygulama şeklidir. Hızlı ya da yavaş mezoperfüzyon yapan bazı cihazlar piyasada bulunmaktadır.
KAYNAKLAR
Mrejen D. Semeiologie, Pharmacocinetique et profondeur des injections en mèsothérapie. In: Bulletin 5 des communications du 6e Congrès International de Mesothérapie. Bruxelas, Bélgica. Paris: Société Française de Mésothérapie; 1992. p. 13- 14.
Herreros FO , Moraes AM, Velho PE. An Bras Dermatol. Mesotherapy: a bibliographical review.2011 Jan-Feb;86(1):96-101.
Konda D. Thappa DM. Mesotherapy: What is new? Indian J Dermatol Venereol Leprol 2013;79(1):127-34.
Le Coz J. Mesotherapy&Lipolysis, Estetic Medic Pre Ltd, Singapore 2008. p.1-50 .
Rotunda AM: Injectable treatments for adipose tissue: Terminology, mechanism, and tissue interation. Clin Plast Surg 2011;38(3): 489-50.
Nörolojik ve ekektro-manyetik yeniden düzenleme (reorgnizasyon) ve yeniden dengeleme
Her bir enjeksiyon enerjetik bir mesaj iletir.
Farmakolojik etkisinden çok, lokal irritasyon etkisine sahip
Akupunktur etkisi ve bazı ezoterik anlayışlar
Enjeksiyonun lezyon bölgesinden çok uzağa uygulanabilmesi
Sistematize edilmiş Mezoterapi teorisi
-Mikro dozlarda allopatik maddelerin palpe edilebilen, objektif olarak ağrılı, değişmez, sabit ve tekrarlanabilir noktaya yapılması
-Her somatik ağrı cilt üzerinde yansır ve palpe edilebilir, ağrılı ve tekrarlanabilir zon noktaları ortaya çıkartır.
-Özel bir cilt muayenesi, geleneksel muayeneden önemlidir.
-Maddelerin daha düşük dozları daha az sayıdaki enjeksiyon noktalarını uygulanabilir.
-Tercih edilen endikasyonlar:
Dejeneratif hastalıkların neden olduğu yaygın intervetebral ağrılar
En az Nöroartiküler mikro-travmatoloji kadar yaygın olan periferik osteoartiküler ağrı 3-Çoğunlukla ağrının nöroviseral pleksusla ilişkili olduğu viseral fonksiyon bozuklukları 4-Kardiyovasküler ve bronkopulmoner patolojiler
GI Traktus
GU Traktus
Üçüncü dolaşım teorisi
İnterstisyum gözenekli olarak nitelendirilebilir, bileşik materyal ile onun kaynakları ve onun tahliyesi ve kaynağı içerisinden geçer, onun varyasyonları konnektif trabeküllerdir.
Dolaşım birimi, sadece kılcallar ve toplardamarcıklarla sınırlı değildir. Bu birim, lenfatik dolaşımı ile ara dokuyu da ilgilendirmektedir.
Bütünleştirici teorisi
-İntradermik teknikle injekte edilen ürünler lokal etki ederler
-İnjekte edilen yerde bir havuz oluştururlar
-Verilen miktarlara ve ürüne bağlı olarak yavaş difüzyon yolu ile yayılırlar
Ürünün yayılımı
-Enjeksiyon yüzeysel yapıldığında ilacın emilimi yavaş olmaktadır
-Yüksek molekül ağırlıklı partiküller (kolloidler) yanlızca lenfatik yolla diffüze olmaktadırlar (Kaplan and Coutris)
-Emilim bağ dokusu laminalarındaki interstisyel mikro-dolaşım yoluyla olmaktadır (Dr. Multedo)
Enjeksiyonun Derinliği
Derinliğe bağlı olarak anatomik yapılar değişir
-Yüzeyel intra-dermik: 1-4 mm. arasına enjeksiyon yapılır (immün stimülan ve infeksiyon patolojileri)
-Derin intra-dermik: 4-6 mm. arası (üst ve alt ekstremite patolojileri)
-Sub-dermik: 10 mm ve altı (sinir kökü seviyesi)
Ürüne Bağlı Olanlar;
Atopi ve Alerji Kökenli Sorunlar: Mezoterapide genellikle bölgesel fenomenler söz konusudur. Hafif kaşıntı, kızarıklık olabilir. Ciddi bir alerji tehlikesi söz konusu değildir.
İlaca Bağlı Ağrı: Asit niteliğindeki maddeler ağrı yapabilir. Seyreltilmeli ya da lokal anesteziklerle birlikte verilmelidir. Bazen seanstan sonra yaşlılarda hiperalji olabilir.
Uygulama Şekline Bağlı Olanlar
İğneye Bağlı Ağrı: İğneye bağlı ağrı, uygulayıcının tekniğe hakim olamaması, uygulanan bölgenin hassas olması (skar, nasır vb), hastanın ağrı eşiğinin düşük olması veya iğneye karşı fobisi olması nedeniyle gelişebilir.
İlaç Uygulamasına Bağlı Ağrı: Enjekte edilen miktar çok fazlaysa ağrı yapabilir.
Enfeksiyonlar: Nadir olarak görülsede, seanstan önce cilt temizliğinin yeterince yapılmaması ve dezenfekte edilmemesine bağlıdır.
Nekroz: Bölgesel zayıflamada lipolitik olarak kullanılan deoksikolat’ın intradermal hatalı uygulanması nedeniyle karşımıza çıkabilir. Özellikle kortikosteroid kullanımına bağlı olarak deride atrofi, renk bozukluğu olabilir. Mezoterapide kortikosteroid kullanımı yoktur.
Ödem ve şişlik
İğnenin Girişine Bağlı Olanlar
Hematomlar: Teknik yetersizlikten kaynaklanabileceği gibi, hastanın kılcal damarlarının çok yüzeysel olmasından da kaynaklanabilir.
Epidermal Laserasyonlar: Hatalı bir teknikle iğnenin girmesi veya çıkması sırasında epidermisin çizilmesinden kaynaklanır.
Kemik patolojilerinde lokal anestezik, pentoksifilin, NSAİİ ve kalsitonin kullanılabilir.
Kalkaneal spur da daha derin enjeksiyon (13mm) uygulanmakta ve lokal anestzik, pentoksifilin ve EDTA kullanılmaktadır.
Meniskopatilerde lokal anestezik, pentoksifilin, NSAİİ uygulanır.
Epikondilitlerde akut dönemde lokal anestezik, pentoksifilin ve NSAİİ, kronik dönemde lokal anestezik, pentoksifilin ve B vitamin kompleksi uygulanır, eğer kalsifikasyon oluşmuşsa EDTA uygulanabilir.
Tuzak nöropatilerde lokal anestezik, pentoksifilin ve NSAİİ ile B12 kullanılır.
Persistant Kontraktürler:
Özellikle tenisçilerde uzun süreli oyuna bağlı olarak oluşur. Bir vasodilatatör ve kas gevşetici mezoterapi ile uygulanır:
Akut Fasial Rüptürler:
Mezoterapi bu vakalarda non steroid antienflamatuar ve kas gevşetici kombinasyonu ile önemli ölçüde yardımcı olur.3. seanstan sonra antienflamatuar yerini x adene ye bırakabilir. Kaslarda önemli yırtıklar yoksa mezterapi ile tedavi şansları yüksektir. Buz tedavisi yanında pür Arnica enjeksiyonu başlangıç için uygundur. Ardından sempatikolitik ve vasodilatatör enjeksiyonu uygulanır. Bu vakalarda 4 mm lik iğne kullanmak önemlidir. Enjeksiyonlar süperficial yani oldukça yüzeysel yapılır.
SEKELLER:
FİBROZ NODÜLLER VE FİBROZİS:
Fibroz nodüller ve fibroziste lidocain veya procain, peridil heparin ve mümkünse thiomucase (alerjilere neden olabilir.) haftada bir kez uygulanır. 3 seanslık uygulama ile başlanır ve duruma, tedaviye cevaba göre devam edilebilir.
KALSİFİKASYONLAR:
İki veya üç seans tracemate enjeksiyonu ile uygulama yapılarak netice değerlendirilir.
KASLARIN VASKÜLER ZEDELENMELERİ:
Mikrosirklasyon Bozuklukları:
Mikrosirkülasyon bozuklukları kramplara veya kronik kontraktürlere sebep olabilir. Bu durumlarda 15 gün ara ile procain veya lidocain ve Fonzylen 3 seanslık kür halinde uygulanırsa oldukça başarılı sonuçlar verir.
LİGAMENTLER:
Ligamentlerin orta derece burkulma ve incinmelerinde mezoterapi etkili olur.4 mm lik iğne ile antienflamatuar ve antiödem ilaçlar enjekte edilirler.
Birçok ligamentte görülebilen bu zedelenmelere mezoterapi ile müahele edilebilir. Buların başlıcaları acromoclavicular ligament, corocaclavicuar lateral ligamentler, bilek ligamentleri, direk ligamentler gibi ligamentler.
Hafif derecede incinmelerde immobilizasyon gereksizdir. Mezoterapi aynı gün ve bir hafta sonra uygulanır. Prokain veya lidokain ve B12 vit uygulanır.
PLANTAR FASCİİTİS:
Atletlerde sık görülür ve özellikle plantar fasia rüptüründen ayırt edilmelidir. Mezoterapi oral antienflamatuar ilaç alımına göre daha etkilidir. Bu bölge enjeksiyonları ağrılı olduğundan elektronik mezoterapi cihazları (mezoterapi tabancaları) ile uygulama tavsiye edilir. 4 veya 5 seans süre ile tedavi yapılmalıdır.
KEMİKLER:
DİZ PROBLEMLERİ:
Diz problemlerinde tibianın ön iç yüzüne enjeksiyonlar en sık uygulama alanıdır. Procain veya lidocain, melilot routine, thiomucase kullanılabilir. Veya lidocain, peridil heparine. Vitamin B12 uygulanır.
Ulna, tibia, fibula ve kaburga stres kırıklarında bandajla beraber mezoterapi uygulaması hızlı iyileşmeye neden olur. Lokal anestezik, antienflamatuar, sempatikolitik ve kalsitonin karışımı kullanılır.
PUBİK ARTHROPATİLER:
Pubik artopatilerde mezoterapi etkili olur ve cerrahiden koruyabilir. 6mm iğne ile antienflamatuar, sempatikolitik, v kalsitonin enjeksiyonu uygulanır.
AKROMİOKLAVİCULAR ARTHROPATİLER:
Mezoterapi bu vakalardada oldukça etkilidir. Sempatikolitik, antienflamatuar ve kalsitonin kombinasyonu uygulanır.
BURSİTİS:
BİLEKTE KİSTİK HİGROMA:
4 mm iğne ile bursitie yakın alana lidokain veya prokain, peridil heparine ve düşük doz non steroid antienflamatuar uygulanır.
KAPSULİTLER:
Adhesive Omuz Kapsuliti:
Mezoterapi her on günde bir uygulanır. Arpal Synovitler:
Boksör ve jimnastikçilerde görülür. Lokal anestezik ve antienflamatuar korpusun dorsal tarafına yapılır.
MEZOTERAPİNİN KULLANILDIĞI DİĞER SPORCU YARALANMALARINDAN BAZILARI:
Sinovyal kistler Plika
Patello femoral kıkırdak lezyonları Kondrosternal zedelenmeler Meniskal diz zedelenmeleri
-Seanslardan önce uygun antiseptik solüsyonlar veya alkol ile cilt dezenfeksiyonu yapılmalıdır.
-İğnesiz transdermal enjeksiyonlar mycobakterium enfeksiyonuna yol açabildiğinden uygulanmamalıdır.
-Seans sonrası aynı gün krem lotion benzeri kozmetikler sürülmemeli, yüzme, sıcak banyo, güneş banyosu yapılmamalıdır.
-48 saat ile ionizasyon tedavilerinden uzak durulmalıdır.
Tedavi Alanları:
Karın bögesi, lateral uyluklar, iç uyluk bölgeleri, kalça diz ve kollar en sık kullanılabilecek alanlardır.
Tedavi Sıklığı:
İki haftada bir ile ayda bir seans aralıkları olarak 4-8 seanslık planlama yapılabilir. Hasta ihtiyacına uygun olarak seans sıklıkları ve sayıları arttırılabilir ve aralıkların süresi düzenlenebilir.
Her bir seanstaki toplam dozu 80 ml’i geçmemelidir. Daha güvenli ve konforlu işlem için bölgeler iki hafta aralıklarla tedaviye alınabilir.
Tedavi kürleri bittikten sonra ayda bir defa olarak tedaviye koruyucu amaçla devam edilebilir. Diyet egzersiz önemli yardımcı metodlardır. Ayrıca oral venöz yetmezlik ilaçları verilebilir.
Klinik Uygulamalar:
-Derin hiperlipodistrofiler
-Yaygın obezite
Mezoterapi yağ mobilizasyonunu hızlandırıp yağ redüksiyonunu arttırır.
2.5 ml prokain veya lidokain, 2.5 ml trentalaminofillin, 5 ml melilotus, 2.5 ml SF kullanılabilen formüllerden birisidir. Enjeksiyonlar bedende 13 mm boyun ve yüzde 6-8 mm derinliğe yapılır. Kafein ve aminofilin taşikardi ve uykusuzluğa sebep olabildiğinden dozajları en alt sınırda tutulmalıdır.
Tedaviler bittikten sonra ayda bir koruyucu tedaviler yapılabilir.
Lokalize Yağlanmalar:
BMI 19 un altında olan hastalara diyet gereksizdir. BMI 19-25 arasındaki hastalara diyet gereklidir.
Eğer dokunma ile alan soğuksa başlangıçta 3-4 seans vasküler etkili ilaçlar kullanılır. (2 ml prokain veya lidokain, 2 ml SF, 2 ml trivastal, 2ml melilot routin veya diognone). PBP teknik tavsiye edilir. Her enjeksiyon 0.1-0.5 ml olarak 6-13 mm derinliğe kaday yağ depositlerinin durumuna gör enjekte edilir. Eğer yeterli etki elde edilemez ise diğer seanslarda kafein, aminofilin, thyroxin, yohimbin gibi yağ çözücü ilaçlar kombinasyona ilave edilebilir. 2 ml prokain veya lidokain, 2 ml SF, 2 ml aminofilin, 2 ml pentoksifilin, hyaluronidase veya 2 ml lidokain, 2 ml SF, 2 ml pentoksifilin, 1 ml kafein,1 ml arnic,ka 3 DH.
Erkek hastalardaki android tip yağlanmalarda hanımlardaki android yağlanmalarda kullanılan formül kullanılır. 2 ml lidokain veya prokain, 2 ml SF, 2 ml aminofilin, 2 ml pentoksifilin, 2 ml hyaluronidaz.
Armut tipi Yağlanma:
Bayanlardaki tipik armut tipi yağlanmada bel, göbek ve basen bölgesindeki subakutan yağ doku artışı nedeniyle oluşan kollar ve bacaklar ile orantısız bir görüntü ortaya çıkar.
Bu hastalarda alt bacaklarda varikoz venler ve telanjiektaziler olabilir. Bacaklarda ağırlıktan şikâyet edebilirler. Bu nedenle 1-3 haftalık aralıklarla 3-4 seans mezoterapi ile venöz bozukluklara müdahele gerekir. 2 ml prokain veya lidokain, %2, 2 ml pentoksifilin, 2 ml melilotus. 7-8 cm aralıklarla ppp tekniği kullanarak, 0,1 ml’lik enjeksiyonlar 4 mm’lik iğne ile enjeksiyonlarla yapılır. Enjeksiyon ingüinal medial mardeiollarda içine alacak şekilde yapılır. Aynı enjeksiyonlar bacagın iç ve dış arka taraflarında uygulanır. Bacaklar yukarıya kaldırmak, basınç çorapları giymek ve oral retonik ilaçlar almak tedaviye yardımcı olurlar (melilotus, esb).
Selülit süperfisyal hyperlipodistrofi.
Selülit ve gynoidlipodistrofi sık görülür. Selülit yağ dokusunun hiper trofisidir. Dermis ile yağ dokusu arasında sert bağ dokuları vardır. Grafik portakal görünümü vardır. Cilt genellikle ağrılı olarak (sıkıştırıldığı zaman). Bu sinirlerin yağ dokuları ile bası altında kalmasına bağlıdır. Selülitin sebebi multifaktöriyeldir.
Östrojen ve dişilik hormanları selüitin ana nedenleridir.
Selülit tedavisinde, napaj tekniği tercih edilen tekniklerden. Hafta da bir olarak başlangıçta 8 seans tavsiye edilir. PPP tekniği kombine edilmelidir.
Selülitte Protokoller
1. ve 2. derece selülitlerde mikro sirkülasyonu hedef alan dolaşım düzenleyici, ödem azaltıcı uygulamalar yapılır (pentoksifilin, fonzilen, melilout rutine, coumarine tavsiye edilir). Örneğin 2ml melilout veya decynone, pentoksifilin, prokain %2 veya lidokain %2 tavsiye edilir.
3. ve 4. derece selülitlerde ise konjonktil gibi trophic etkin ilaçlar ilave edilir. Ayrıca lipolitik (PPC+DOC), Fibrinolitik (hyaluronidase veya Kollajen, meliloutus veya dicynone, prokain %2 veya lidokain %2.
4.derecede selülitlerde lipolitik&fibrinolitik ilaçlar 13 mm iğne ile 13 mm derinliğe uygulanır. Yüksek volum salin solüsyonları
Çok frekanslı empedans ölçümleri ile hücrelerin iç ve dış su hacimleri bulunur ve buradan da sodyum ve potasyum konsantrasyonları tespit edilir. Çok miktarda su içeren solüsyon enjeksiyonu suyun hücreler içinden dışarı çıkmasını sağlamak içindir.
Yağların erimesi kavramı hipo-ozmoz solüsyonların yoğun miktarda tuzlu solüsyon enjeksiyonun yağ hücrelerine uygulaması ile bilinir.
Hipo-ozmoz solüsyonlar steril su ve tuzlu su karışımıdır. Bu enjeksiyonda amaç yağ gözeneklerin ozmozunu azaltmak sureti ile yok olmasını (patlamasını) sağlamaktır.
Bu tekniğe mezodizolüsyon ( mezo çözülme ) ile mezo erime adı verilmiştir. Mezodizolüsyon 10 ml streril suyu 6 ml derinlikte tedavi alanın enjeksiyonudur.
Mezodizolüsyon
Procaine veya lidocaine 1 ml
Vitamin C 1 ml
Steril su ( Eau distile ) 6 ml
Pentoksifilin 1ml
Organilk Silisyum 1 ml
Karışım 6-13 mm derinlikte iğneler ile 0.2 – 0.5 ml dozlarla enjekte edilir. Cilt Gevşemesi
Özellikle bacak içlerinde görülen cilt gevşemelerinde konjonktil, DMAE, skleroz ajanlar
(Ethoxysclerol ve dimetilamineetanol DMAE) ciltte sıkılaşma yapabilirler.
Soya lesitininin lokalize yağ paketlerine enjeksiyonu nekrozla sonuçlanmaktadır ve bunu takip eden fibrozis de sıkılaşma yapabilmektedir. Burada yağ dokusu redüksiyonu ve cilt retraksiyonu fenomeni birlikte oluşmaktadır.
Periumbilical bölgenin plastik cerrahi tamiri operasyonlarında yeterli sonuç alınamaması; durumunda küçük dozlarla PC / DC daha yüzeysel olarak aralıklarla enjekte edilebilir.
MEZOPORATION
Mezoporation yeni iğnesiz tedavidir. Mezoterapi ilaçlarının elektrosiz poresiz ile verilmesidir. Kullanılan ilaçların % 99’u 1 cm , % 65’i 6cm derinliğine iner.
Geleneksel iontoforezde ilaçların %10’u 1 cm derinliğe iner.
Crylift tedavisinde ise soğuk shock etkisiyle dermocryoporesis ile ürünlerin cilde emilimi sağlanır.
5 tipi vardır:
Liontoforez
Elektro poration
Medical pressure
Ph gradient
Cryolift Lipo dissolüsyon
Hücre ozmolartesini 300 mili ozmolden 120 mili ozmole düşürür. 200 ve 400 ml arası sodyum klorür ( Nacl ) solüsyonu hedef bölgeye enjekte edilerek ozmolarite düşürülür.
LİPO PONCTİON: Hipotonik solüsyonun bazen lipostabil ile kombine olarak 2 mm’lik kanülle önce aspirasyonun ardından enjeksiyonudur.
Not: Bu tedavi sırasında yağlı, kızartma türü yiyecekler, tuz, alkol, margarin, kafeinli gıdalar, sigaranın azaltılması ve içilen su miktarı 3 litreye çıkarılır, yürüyüş ve yüzme gibi sporlar tedavinin etkinliğini arttırır.
FRONTAL TRAKSİYON ALOPESİ:
Genellikle kıvırcık saçlı genç hanımlarda saçlarını düzeltme amacıyla çekmeye bağlı olarak görülür. Öncelikle bu alışkanlıklarından vazgeçmeleri sağlanır. Daha sonra mezoterapiye başlanır. Mezoterapi protokolü hanımlarda kullanılan androjenik saç dökülmelerinde olduğu gibidir.
SINIRLI LOKAL ALOPESİ:
Genelde immünobiyolojik orjinlidir. 2 ml grip aşısı ve 2 ml saline solüsyonu uygulanabilir. Eğer ilk iki seansta protokol başarısız ise 1 ml prokain veya lidockin, kenakort 40 veya sulandırılmış kortikosteroidler kullanılır, on günde bir seans uygulanır ve sonrasında ayda tek seans iki ay süreyle uygulamaya devam edilir.
TOTAL ALOPESİ:
Bu durumlarda mezoterapi her iki kaşa uygulanır. Prokain veya lidokain kullanılır. 1.5 ml prokain veya lidokain karışımı mezoterapi tabancasıyla her noktaya 0.05 ml olacak şekilde ve her kaşta 10 noktaya uygulanır. 15 gün aralarla 4-5 seans uygulama yapılır. Tedavi her üç-dört haftada bir tekrarlanabilir.
DOĞUM SONRASI ALOPESİ:
Doğum sonrası oluşan ani saç kaybıdır. Haftalık seanslarla prokain veya lidokain, pentoksifilin, biotine, D-Panthenol, uygulanarak hızlı ve çabuk iyileşme göstermesi sağlanır; üçüncü seanstan sonra hızlı düzelme başlar.
Seans öncesi ve sonrası iki gün şampuan kullanmamaları önerilir. Haftada iki gün bebe şampuanı kullanmaları tavsiye edilir. Saç boyası kullanılmamalıdır. İlk durulama ılık suyla ikinci durulama ise büzücü etkisinden faydalanmak amacıyla limonlu soğuk suyla yapılır.
GLİKOLİK ASİT % 1
Leke ve cilt yenilenmesinde şeker kamışından elde edilen Alpha-Hydroxi- Acids (AHA)-glikolik asit çok düşük konsantrasyonlarda tercih edilir.
AHA’lar arasında en düşük molekül ağırlığa sahip olduğu için cilde penetrasyonu yüksektir.
İntradermal uygulamalarda kolajen ve elastin üretimini provoke ettiği gösterilmiştir.
Hiperkeratinizasyon yönetiminde psoriasis, iktiosis, akne ve kuru ciltlerin tedavisinde protokollere eklenir.
DMAE (DimetilAminoethanol)
Uygulama endikasyonları: yüz ve bedenin şekillendirilmesi, bio-lifting,
Anti-aging.
DMAE, cilt tonusunun azaldığı vakalarda öncelikli tercih edilen ürünlerdendir.
Aynı şekilde azalmış olan kas tonusu üzerine de etkilidir.
Gevşeme, sarkma ve kırışıklık şikâyetlerinde güçlü etkisi vardır.
DMAE, asetilkolin sentez ve salgılanmasını artırır ve yaşlanma karşıtı rol oynar
DMAE, antioksidan kapasitesi de yüksektir.
Gözle görülebilir lifting etkisi uygulama sonrası 20-30 dakikada ciltte kendini gösterir.
Sıkılaştırıcı etkisi yüz ve tüm vücuttaki sarkmış bölgelerde tercih nedenidir.
Kolajen üretimini de stimule eder.
Yaşlanma karşıtı protokollerdeki güçlü etkisi ile tercih nedeniyken, uygulama sırasındaki ağrının azaltılması için soğuk kompres, %20’si kadar lidokain veya tropikal lokal anestezik kremler önerilir.
B. YAŞLANMA KARŞITI, YÜZ GENÇLEŞTİRME
Bu alanda mezolift tekniği uzun yıllar önce Dr. Pistor tarafından bulundu. Yüz bölgesine uygulanacak vitamin, mineral, peptid, aminoasit ve kollajen sentezini destekleyecek mezoterapi ürünlerinden oluşan tüm enjeksiyonlar 1-3 mm derinliğe yapılmalıdır.
Enjeksiyon başına enjekte edilen miktarlar maksimum 0.02-0.05 ml ile sınırlıdır. İki enjeksiyon noktası arasındaki mesafe epidermiste 1-2 cm olmalıdır.
Yüz bölgesine uygulanacak, tek seans ürün miktarı 2.5–5ml arasındadır. Uygulama yapılacak cildin durumuna, ihtiyacına göre değişebilmektedir. Ancak ortalama 2.5 ml ürün tek seansta yeterlidir.
Genellikle 30 yaş altı hastalarda cildi canlandırmak adına vitamin ve mineral enjeksiyonları yeterlidir.
MEZOLİFT: Dr. Pistor tekniğinde prokain, organik silisyum, multivitaminler, 2- 3 ml şırınga ve 4 mm iğnelerle ve napaj tekniğiyle uygulanır. Ana amaç serbest hyaluronik asit kullanılarak hidrobalansı sağlamak, nemlendirme sağlamaktır. Mezolift cilt kalitesini elastik ve kollajen liflerin sayısal olarak artmasını sağlayarak ve epidermal düzelme yolarıyla attırır. Mezolift tedavisinde PBP tekniği ve napaj tekniği tek tek veya birlikte kullanılabilir. Ciddi bir yayında yaşlandırılmış çilt üzerinde çalışılmış ve PBP tekniği ile beraber high frekans mezolift uygulamasının
en etkili uygulama olduğu görülmüştür. High frekans mezolift tekniği kompresörlü mezoterapi tabancalarıyla uygulanabilir.
MEZOLİFT TEDAVİSİNDE BAZI ÖNERİLER
1.5 ml multivitamin ve 1 ml serbest hyaluronik asit kombinasyonu her 3 haftada bir enjekte edilebilir. Alternatif olarak 2 ml hyaluronik asitte kullanılabilir.
Genelde karışımlar viskoz olduğundan prokain veya lidokain ile beraber kullanmak
gerekir.
Periorbital ve boyun bölgelerine tek başına napaj tekniğiyle uygulama yapılması daha uygundur.
DMAE (dimetilaminoetanol)uygulama protokollerine girebilir. Örneğin: 0.5 ml
DMAE, 0.5 ml silisyum, 0.5 ml sodyum bikarbonat, 0.5 ml prokain veya lidokain.
Veya: 0.5 ml DMAE, 0.5 ml hyaluronik asit, 0.5 ml vitamin c, 0.5 ml lidokain %2 veya prokain %2.
Mezolift tedavisinde x-adene, vitamin C, multivitaminler, serbest hyaluronik asit, DMAE formüllerde lidocain veya prokain ile beraber sık kullanılan ilaçlardır.
CİLT YENİLENMESİNDE YAŞLANMA KARŞITI YAKLAŞIMLAR
Vitamin, mineral, hyaluronik asit ve aminoasitler gibi ürünlerden oluşan yaşlanma karşıtı kokteyller; kişinin cilt durumuna ve yaşına göre haftada 1 seans veya 2 seans şeklinde yapılabilir.
Genç ciltler için haftada 1 seans şeklinde, 4 seanstan oluşan 1 aylık tedavi yeterlidir. Daha yaşlı ve/veya yıpranmış ciltler için haftada 2 seans şeklinde, 8 seanstan oluşan 1 aylık tedavi önerilir.
Tedavi sonrası, sonuçları korumaya yönelik tedavi önerilir. 1 aylık tedaviden sonra, 2 ay boyunca ayda 1 seans, daha sonra 3 ayda 1 seans uygulama yapılabilir.
30 yaş üstü hastalarda; vitamin ve mineral enjeksiyonlarının yanı sıra hyaluronik asit enjeksiyonlarına da ihtiyaç duyulur.
45 yaş üstü hastalarda ise vitamin, mineral, hyaluronik asit enjeksiyonlarının yanı sıra bağ dokuyu destekleyecek aminoasitlerin, peptitlerin de enjeksiyonuna ihtiyaç duyulur.
Tabiki yaş faktörü, tek kriter olmamakla birlikte; hastanın yaşam koşulları, alışkanlıkları ve genetik yapısı da oldukça önemlidir.
Cildin nem ihtiyacı, elastikiyet kaybı, sarkma, kırışıklık ya da ciltteki lekelerin durumuna göre uygulayıcı hekimler tarafından hastaya özel protokoller oluşturulması, farklı ürünleri farklı miktarlarda kombineli olarak kullanılması daha verimli ve uzun vadeli sonuçlar alınmasını sağlar.
DERİ YAŞLANMASI VE LEKE TEDAVİSİ
Yüz, boyun ve dekolte bölgesine enjeksiyonlar 1–2 mm derinliğe yapılmalıdır.
Vücudun diğer bölgelerine leke tedavisi amaçlı enjeksiyonlar 2–4 mm derinliğe yapılmalıdır.
Leke tedavilerinde tedavi edici kokteyllerin öncelikli olarak dermapen ile uygulanması önerilir. Dermaroller ile de vücut uygulanmaları tavsiye edilir.
Tedavilerin çalışma derinliğine göre 1-3 hafta arayla uygulanması ve güneşin etkisinin zayıf olduğu mevsimlerin seçilmesi PIH (post inflamatuar hiperpigmentasyon) riskini azaltmak için doğrudur.
Glutatyon ve glikolik asitin birlikte kullanımı leke tedavisinde oldukça etkilidir. Vitamin, mineral enjeksiyonlarıyla da cildin toparlanması desteklenebilir. (Multivitamin kokteyl - multimineral kokteyl - retinoik Asit)
Enjeksiyon başına enjekte edilen miktarlar maksimum 0.01-0.05 ml ile sınırlıdır. İki enjeksiyon noktası arasındaki mesafe epidermiste 1-3 mm olmalıdır.
Yüz bölgesine uygulanacak, tek seans ürün miktarı 2–4 ml arasındadır. Uygulama yapılacak cildin durumuna, ihtiyacına göre değişebilmektedir. Ancak ortalama 2.5 ml ürün tek seansta yeterlidir.
YAŞLANMA KARŞITI PRP İLE MEZOTERAPİ UYGULAMASI
PRP uygulaması kanımızda bulunan plateletlerin santrifüj işleminden geçirilmesinden (yani bir tüpün içinde dakikada binlerce kez dönecek biçimde hızla çevirilmesinden) sonra deriye, saçlı derisine veya hasarlı dokuya verilmesi işlemidir.
Tıpta PRP’nin başlangıç noktası yara iyileşmesidir, ancak birçok başka alanda da kullanılır. İlk olarak 15 yıl kadar önce diş hekimleri kendi olanakları ile elde ettikleri PRP’yi yaşlı hastaların diş etlerine uygulayarak hastaların çene kemiklerini güçlendirmeye çalışıyorlardı. Çünkü zayıf bir çene kemiği implantı tutmakta yetersiz kalıyordu. PRP uygulamasından en fazla yararlanan vücut dokuları kanlanmanın az olduğu kemik, eklem ve bağ dokusu gibi dokulardır.
PRP sadece yara iyileşmesinde etkili değildir, aynı zamanda derinin yaşlanmasını önlemede ve geri çevirmede benzersiz bir etkinliğe sahiptir. Derimiz UV ışınlarından, kirlilikten, hormonal dalgalanmadan, fiziksel zorluklardan etkilenerek yıpranır, temel yapıları hasar görür. Bu hasar vücudun herhangi bir dokusunda ortaya çıkan hasardan farksızdır. PRP bu hasarı hızlı ve etkili bir biçimde ortadan kaldırdığı için sonuçta kendiliğinden ortaya çıkan bir estetik düzelme olur.
Aslında PRP’nin yaptığı şey hasarı iyileştirmek, deri hasarını onarmaktır, bu sırada deriyi gerginleştirir, kolajen miktarını artırır, bunları deri hasarını onarırken doğal olarak yapar.
Kanlanmanın az olduğu dokularda plateletler de iyileştirici etkilerini o denli az ve geç ulaştırabilirler. Plateletler aynı organ naklinde olduğu gibi biyolojik olarak henüz canlı iken deriye veya derimizin saçlı bölümüne uygulandıklarında çeşitleri 60’dan fazla olan “büyüme faktörü” denilen biyolojik maddeleri salgılarlar.
“Büyüme faktörleri”
Rejuvenasyon, cildimizin gençleşmesine,
Onarım, hasarlı dokuların kendi kendini onarabilmesine,
Biostimulasyon.
Eklemlerimiz, kemiklerimiz ve tendonlarımız PRP’nin sunduğu iyileştirici özellikten en iyi şekilde yararlanır,
ABD’de bazı merkezlerde “tenisçi dirseği” denilen tendon hasarı durumunda PRP rutin olarak uygulanmaktadır.
8) Gelişebilecek olumsuz sonuç ve komplikasyonlar
Kombine TedavilerAğrı tedavisinde kombine tedaviler
Derin (intramuskuler, intraartikuler, ligament) enjeksiyonları
Akupunktur, nöralterapi, kupa terapisi ile kombinasyonlar
Fizyoterapi, manuel terapi, karyopraksi ile kombinasyonlar
Soğuk- sıcak uygulamalar
Tendon yaralanmalarında
Distal ekstremitelerde splint tercih edilebilir.
Lokal sıcak, intermitan eklem hareket genişliği egzersizleri içeren fizik tedavi uygulamaları, antiinflamatuar ilaçlar, kortikosteroid enjeksiyonları etkili tedavi seçenekleridir.
Konservatif tedavilere yanıt alınamayan olgularda cerrahi tedavi seçeneği olabilir.
Saç dökülmesinde kombine tedaviler
Kronik hastalıklarının değerlendirilmesi (Hipotiroidi, anemi vb)
Oral suplementler ile kombine
Topikal ürünler ile kombine
Yaşam biçimi (Banyo, şampuan, kısa saç vb)
Bölgesel zayıflama ve selülitte kombine tedaviler
Kronik hastalıklarının değerlendirilmesi
İnsülin direnci, diyabetes mellitus
Hipotiroidi, anemi vb
Beslenme alışkanlıkları, diyet ve yeterli sıvı alımı
Sağlıklı spor ve hareketlilik
İz, leke, kırışıklık ile sıkılaştırma ve yenilenmesinde kombine tedaviler, Leke tedavilerinde
Kimyasal peeling ile başlangıç
Gece devam ürünü kremler ve güneş koruyucu
Thulium lazer ile kombine
Fototerapi
PRP & PPP’nin protokole eklenmesi
İz, leke, kırışıklık ile sıkılaştırma ve yenilenmesinde kombine tedaviler, kırışıklık tedavilerinde
Kimyasal peeling ile başlanabilir
Fraksiyonel lazer, iğneli radyofrekans ile kombine
Mimik hareketlerine bağlı oluşan dinamik çizgilerde en az bir hafta önce botulinum toksin A ile kasların gevşetilmesi
Derin kırışıklıklarda çapraz bağlı HA ile desteklenmesi
PRP & PPP’nin protokole eklenmesi
PDO, PCL, PLLA iplerle intradermal yabancı cisim reaksiyonu
Düşük miktarda çapraz bağlı HA ile uzun süreli etki
Çapraz bağlı HA ile volüm kayıplarının yerine konması
hizmet veren arasında bilgi dengesizliğinin olduğu alandır ve hizmeti verenin sahip olduğu bilgileri hastasına anlayacağı bir dille ve yeterli bir şekilde vermesinden sonra kişi kendisi hakkında karar verebilir.
Adalet ilkesi ilk anda eşitlik ile aynı görünse de şartların eşit olduğu durumlarda eşitlik adalet olmasına rağmen şartların eşit olmadığı durumlarda eşitlik adaletsizlik olabilmektedir. Bu itibarla adalet ilkesini herkese hak ettiğini vermek olarak değerlendirebiliriz.
Etik ilkeler gibi davranışlara yön gösteren ve ölçüt oluşturan “etik kurallar”, etik ilkelere göre daha özel ve somut olan ve etik ilkelerden türetilen düzenlemelerdir. Belirli bir konudaki etik kurallar kümesini tanımlamak için ise “etik kod” kavramı kullanılır.
Tıbbi deontoloji ve etik, sağlık hizmeti verenler ve alanlara yetki verir ve sorumluluk yükler. Etikte, kural dışına çıkılınca yaptırım söz konusu değilken, deontolojinin bileşeni olan hukukta ise devletin yaptırımı vardır.
Ancak bazen etiğin kuralları aynı zamanda deontolojinin ve dolayısıyla hukukun da kuralları olabilmekte ve böylece uyulmaması durumunda yasal yaptırım olabilmektedir. Örneğin “bilgilendirme ve olur alma”, “sır saklama ve mahremiyete saygı” gibi etik kurallar aynı zamanda deontolojinin de kurallarıdır ve uyulmaması durumunda yaptırım söz konusudur. Kurala bağlanmamış durumlarda karar verici için seçim sorunu varsa “etik ikilem” yaşanır iken, mesleki eylemi düzenleyen standart kuralların çiğnenmesi durumunda ise “ihlâl”
söz konusudur.
Etik ikilemlerde farklı ilke veya kuralların, eş zamanlı ve birbirine yakın ağırlıklı olarak devreye girmesi söz konusudur. Bir ilkeye uygun davranmak bir diğerine aykırı olabilir. Bir başka deyişle bir değeri korumak bir diğerini gözardı etmeyi zorunlu kılabilmektedir. Etik ihlali bir davranışın belli bir/birkaç ilkeye veya kurala, tereddüde yer bırakmayacak biçimde aykırı olmasını ifade eder. İkilemlere genellikle ilkeler arasında düşülür, ihlal edilenler ise daha çok kurallardır.
Kurallara Uymak ve Sorumluluk
Her türlü tıbbi uygulamada olduğu gibi geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamaları esnasında da sağlık meslek mensuplarının uymaları gereken kuralların ihlâl edilmesinin getireceği sorunlar olabilmektedir.
Sağlık meslek mensuplarının görevlerini ve sorumluluklarını belirleyen ve tıbbi deontolojiyi oluşturan resmi ve gayrı resmi kurallardan yaptırımının da olması dolayısıyla yerine getirmesi ve kaçınması gereken eylemleri belirleyen ve mutlaka bilinmesi gereken resmi kurallar, Anayasa, kanunlar, ulusal mevzuata dâhil edilmiş uluslararası sözleşmeler, tüzükler, yönetmelikler, daha alt düzeydeki idari düzenlemeler ve içtihat kararlarından oluşmaktadır.
Hukukçular için okunan ve öğrenilen bir konu olan “sorumluluk”, sağlık mesleği mensupları içinse yaşanan bir husustur.
Sağlık meslek mensupları için sorumluluk, sağlık pratiği esnasında bilerek veya dikkatsizlik ve ihmal sebebiyle verdiği zarardan, kurallara uymamaktan ve mesleki acemilikten ötürü sağlık mesleği mensubunun sorumlu tutulmasıdır.
Sorumluluğun saptanmasına ve gerekirse yaptırım uygulanmasında ceza ve tazminat yargılamaları, idari soruşturma ve (varsa) meslek örgütü disiplin kurulunda değerlendirme mekanizmaları vardır.
Kanunun cezalandırılmasını öngördüğü hukuka aykırı eylemler “Suç”, bir işi bilerek veya bilmeyerek gereği gibi ve hukuka uygun yapmamak “Kusur”dur. Bir eylemi suç olduğunu bilerek ve sonucu isteyerek yapmak “Kasıt” tır ve ağır suçtur. Hata ile yapılan kusur ise “Taksir”dir ve kanun karşısında kasıt kadar ağır olmasa da suçtur. Ancak kişinin eylemi işlerken öngördüğü neticenin gerçekleşmesini göze alarak hareket etmesi “Olası Kasıt” olarak değerlendirilir. Yani fail, öngördüğü neticeyi göze alıyorsa, “olursa olsun” diyorsa, bu neticenin kesin olarak gerçekleşeceğini bilse dahi hareketten vazgeçmiyorsa, olası kasıt vardır. Kişinin
eylemi işlerken neticeyi tahmin etmekle birlikte gerçekleşmesini kesinlikle istememesi hali “Bilinçli Taksir”dir. Yani fail, neticeyi öngörmesine rağmen, şu veya bu sebeple gerçekleşmeyeceğine inanıyor ve bu nedenle hareketini sürdürüyor ise bilinçli taksirin varlığından söz edilecektir. Dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranılması sonucunda, öngörülebilir ve önlenebilir bir suçun öngörülememesi, istenmeyen neticenin (suçun) oluşması ise “Basit Taksir”dir.
Ceza Hukuku açısından kasıttan doğan sorumluluk diğer kimselerden farklı değildir. Taksirle işlenen suçlarda ise herkes kendi kusurundan dolayı sorumlu olur. Kusurluluğun matematiksel olarak ifadesi mümkün değildir. Tedbirsizlik, dikkatsizlik, meslek ve sanatta acemilik, kurallara uymamak sonucu bir insanın ölmesi veya yaralanması sonucunda sağlık meslek mensupları Türk Ceza Kanunundaki (TCK) “Taksirle Adam Öldürme” veya “Taksirle Yaralama” suçları ile Ceza Mahkemelerinde yargılanır. Yine TCK’na göre “Ceza kanunlarını bilmemek mazeret sayılmaz.” Ancak kanunun hükmünü yerine getiren kimseye, amirinin konusu suç teşkil etmeyen emrini yerine getiren kimseye, hakkını kullanan kimseye ve kişinin üzerinde mutlak surette tasarruf edebileceği bir hakkına ilişkin olarak eylemde bulunan kimseye ceza verilmez.
Medeni Hukuk açısından ise bir kişiye zarar veren kişi tazminat ile cezalandırılır. Bir zarar doğması için; işlenen fiil haksız olması, kusur ve ihmal bulunması, zarar ile fiil arasında sebep-sonuç ilişkisi olması gerekir ki bu durumların varlığında sorumluluk doğar.
Bilinmesi Gereken Mevzuat
1219 sayılı Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun
Tıbbi Deontoloji Nizamnamesi
Hasta Hakları Yönetmeliği
Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Yönetmeliği
Sağlık Meslek Mensupları ile Sağlık Hizmetlerinde Çalışan Diğer Meslek Mensuplarının İş ve Görev Tanımlarına Dair Yönetmelik
(Ayrıca 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun ilgili maddelerinin de bilinmesi gerekir.)
Sağlık meslek mensuplarının temel yasası olan 1219 sayılı Tababet ve Şuabatı San’atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun’da sağlık meslek mensuplarının meslek tanımları yapılmış olup, bu sağlık meslek mensuplarının görev tanımları ise Sağlık Meslek Mensupları ile Sağlık Hizmetlerinde Çalışan Diğer Meslek Mensuplarının İş ve Görev Tanımlarına Dair Yönetmelik’te yer almıştır.
Geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamalarının dayanağı olan “Tabiplerce veya tabiplerin yönlendirmesiyle ilgili sağlık meslek mensubu tarafından uygulanmak şartıyla insan sağlığına yönelik geleneksel/tamamlayıcı tedavi yöntemlerinin alanları, tanımları, şartları ve uygulama usul ve esasları Sağlık Bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.” hükmünün yer aldığı 1219 sayılı Kanunun verdiği yetkiye dayanarak Sağlık Bakanlığınca hazırlanan “Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Yönetmeliği” 27/10/2014 tarihli ve 29158 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girdi. Buna göre söz konusu uygulamalar Sağlık Bakanlığınca yetkilendirilecek Uygulama Merkezleri veya Ünitelerde, yetkili kişiler tarafından uygulanabilmektedir.
1219 sayılı Kanunun Ek Madde 13’ünde bu meslek mensuplarının yetkisinde olan işleri yapanlara verilecek ceza şu şekilde tanımlanmıştır: “Diploması veya meslek belgesi olmadan bu maddede tanımlanan meslek mensuplarının yetkisinde olan bir işi yapan veya bu unvanı takınanlar bir yıldan üç yıla kadar hapis ve ikiyüz günden beşyüz güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.”
Bazı Önemli Hususlar Mahremiyete Saygı
Mahremiyete saygı gösterilmesi ve bunu istemek hakkı; hastanın sağlık durumu ile ilgili tıbbi değerlendirmelerin gizlilik içerisinde yürütülmesini, muayenenin, teşhisin, tedavinin ve hasta ile doğrudan teması gerektiren diğer işlemlerin makul bir gizlilik ortamında gerçekleştirilmesini, tıbben sakınca olmayan hallerde yanında bir yakınının bulunmasına izin verilmesini, tedavisi ile doğrudan ilgili olmayan kimselerin tıbbi müdahale sırasında bulunmamasını, hastalığın mahiyeti gerektirmedikçe hastanın sahsı ve ailevi hayatına müdahale edilmemesini, sağlık harcamalarının kaynağının gizli tutulmasını kapsar.
Ölüm olayı, mahremiyetin bozulması hakkını vermez.
Türk Ceza Kanunu’nun “Özel hayatın gizliliğini ihlal” başlığı altında incelenen 134 ila 137. Maddeleri;
“Kişilerin özel hayatının gizliliğini ihlal eden kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
“Kişilerin sağlık durumlarına ilişkin bilgileri kaydeden kimseye altı aydan üç yıla kadar hapis cezası verilir.”
“Kişisel verileri, hukuka aykırı olarak bir başkasına veren, yayan veya ele geçiren kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
“Bu suçların; kamu görevlisi tarafından ve görevinin verdiği yetki kötüye kullanılmak suretiyle, belli bir meslek ve sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.”
Tıbbi Deontoloji Nizamnamesi de Sağlık meslek mensupları hakkında “meslek ve sanatının icrası vesilesiyle muttali olduğu sırları kanuni mecburiyet olmadıkça ifşa edemez.” Hükmünü getirmiştir.
Hasta Hakları Yönetmeliği’nin Mahremiyete Saygı Gösterilmesi başlıklı 20 ila 23.
maddelerinde ise;
“Hastanın, mahremiyetine saygı gösterilmesi esastır.”
“Sağlık hizmetinin verilmesi sebebiyle edinilen bilgiler, kanun ile müsaade edilen haller dışında, hiçbir şekilde açıklanamaz.”
hükümleri mevcuttur.
RIZA (Bilgilendirilmiş Olur / Aydınlatılmış Onam)
Uygulamada bazı sağlık meslek mensupları, “Aydınlatılmış Onam” şeklinde kullanmaktalarsa da kanunlarımızda “Rıza” terimi yer almaktadır. Ayrıca bazı yönetmeliklerde “Bilgilendirilmiş Olur” ifadesi de bulunmaktadır.
Anayasamıza “Tıbbi zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dışında, kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamaz; rızası olmadan bilimsel ve tıbbi deneylere tabi tutulamaz.” denilmektedir.
Hastaya (veya bazı durumlarda yakınına) hastalığın muhtemel sebepleri ve nasıl seyredeceği, tıbbi müdahalenin kim tarafından nerede, ne şekilde ve nasıl yapılacağı ile tahmini süresi, diğer tanı ve tedavi seçenekleri ve bu seçeneklerin getireceği fayda ve riskler ile hastanın sağlığı üzerindeki muhtemel etkileri, muhtemel komplikasyonları, reddetme durumunda ortaya çıkabilecek muhtemel fayda ve riskleri, kullanılacak ilaçların önemli özellikleri, sağlığı için kritik olan yaşam tarzı önerileri, gerektiğinde aynı konuda tıbbî yardıma nasıl ulaşabileceği, hususlarında bilgi verildikten sonra yapılacak olan işlemler hakkında rızasının alınması gerekir. Rızanın geçerli olması için, rızayı verecek kişinin rıza açıklama yeteneğine sahip olması; rıza vereceği konuda aydınlatılmış olması; rızanın üzerinde tasarruf yetkisi bulunan bir
konuda açıklanmış olması gerekir.
Eğer hasta küçük veya rıza veremeyecek durumda ise bu gibi hallerde hastanın velisi veya vasisinden rıza alınır.
Sunulan seçenekler arasında sağlık meslek mensubunun uzmanlık alanı dışında veya yeterli bilgi ve tecrübesinin olmadığı bir seçeneği hasta tercih etmişse, hayati tehlike oluşturmamak kaydıyla başka bir sağlık meslek mensubuna gitmesini önerebilir veya gönderebilir.
Herhangi bir müdahale gereken durumda hasta veya yakını sözel olarak bilgilendirildikten sonra bunun yazılı olarak imza altına alınması da gerekir. Bilgilendirilmiş Olur Formunda işlemi yapacak olan sağlık meslek mensubunun ve hasta ya da yakınının yanında bir de şahit imzasının bulunması ileride doğabilecek ihtilaflı durumlarda sağlık meslek mensubunun suçlanmasının önüne geçebilecek bir tedbirdir.
Hastanın rızasının alınamadığı hayati tehlikesinin bulunduğu ve bilincinin kapalı olduğu acil durumlar ile hastanın bir organının kaybına veya fonksiyonunu ifa edemez hale gelmesine yol açacak durumun varlığı halinde, hastaya tıbbi müdahalede bulunmak rızaya bağlı değildir. Bu durumda hastaya gerekli tıbbi müdahale yapılarak durum kayıt altına alınır.
Hastanın kendisine uygulanacak tedaviyi seçme ya da tedavi olmayı reddetme hakkı olmakla birlikte ülkemiz yasalarına göre ötanazi yasaktır. Hastanın bu tür talebini sağlık meslek mensupları karşılayamazlar. Aksi takdirde kasden adam öldürme suçunu işlemiş olurlar.
İnsan Üzerinde Deney
Hiç kimse; Sağlık Bakanlığının izni ve kendi rızası bulunmaksızın, tecrübe, araştırma veya eğitim amaçlı hiçbir tıbbi müdahale konusu yapılamaz. TCK’nun 90. maddesi kanuna aykırı olarak insan üzerinde bilimsel deney yapanlara 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası verilmesini öngörür.
Sahte Belge
Gerçeğe aykırı belge düzenleyen sağlık meslek mensuplarına 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezası verilir. Gerçeğe aykırı düzenlenen belgenin kişiye haksız bir menfaat sağlaması ya da kamunun veya kişilerin zararına bir sonuç doğurucu nitelik taşıması hâlinde, resmî belgede sahtecilik hükümlerine göre cezaya hükmolunur. Bu durumda 2 yıldan 5 yıla kadar (eğer kamu görevlisi ise 3 yıldan 8 yıla kadar) hapis cezası ile cezalandırılır.
Suçu Bildirmeme
Görevini yaptığı sırada bir suçun işlendiği yönünde bir belirti ile karşılaşmasına rağmen, durumu yetkili makamlara bildirmeyen veya bu hususta gecikme gösteren sağlık mesleği mensubu, bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Emirlere Riayet
Amirlerin emirlerine riayet disiplinin gereğidir. Ancak konusu suç olan hiçbir emre riayet edilmez. Konusu suç olmamakla birlikte mevzuata uygun olmayan emirlere sadece yazılı olmak kaydıyla riayet edilir.
Tıbbi Kayıtlar
Tıbbi kayıtların düzgün tutulması çok önemlidir. Eğer yazılı kayıtlarda bir düzeltme gereği oluşursa hatalı kısım alttaki yazı okunacak şekilde tek çizgi ile iptal edilir, yanına düzeltme yapılır, düzelten tarafından paraf edilir, tarih atılır, müsaitse kısaca gerekçe yazılır.
Eğer gerekçe yazılamayacak durumda veya düzeltme ileride sorun olabilecek bir hususta ise mutlaka en az iki imzalı tutanak tutulmalı ve muhafaza edilmelidir.