Endokrin Sistemin Fonksiyonları


Endokrin sistemin fonksiyonları
Enerji metabolizmasının sürdürülmesi
Büyüme ve gelişme
Strese tepki, homeostazisin korunması
Vücut fonksiyonları için optimum hormon düzeyinin korunması
Elektrolit, asit-baz dengesinin sürdürülmesi
Üremedir.
21.02.2020 2
HİPOFİZ BEZİ HASTALIKLARI
Hipofiz beyin tabanındaki kemik kavite sella turcikada bulunur.
Hipofiz sapı ile hipotalamusa bağlıdır.
Hipotalamus, hipotalamusun sekrete ya da inhibe edici hormonu ile hipofize etki eder.
Büyüme hormonu (GH) ön hipofizden salgılanır.
Vücuttaki tüm hücreler üzerine etki eder.
Hem hücre sayısını hem de hücre büyüklüğünü artırır.
21.02.2020 3
BÜYÜME HORMONU EKSİKLİĞİ (HİPOFİZER CÜCELİK) (HİPOPİTÜİTERİZM)
Hipopitüiterizmde, büyüme hormonunun (somatotropin) sekresyonunda azalma vardır
Nedenleri: Tümör, lezyon, travma, enfeksiyon, otoimmün tepkiler
Büyüme hormonu eksikliğinde, bütün vücut hücrelerinin somatik büyümesi etkilenir.
Panhipopituitarizm: Ön ve arka hipofiz
hormonlarının tümünde yetersizlik vardır. Bu durum varsa puberte görülmez.
21.02.2020 4
Klinik Belirtiler ve Bulgular
Vücut sistemleri ve metabolizma fonksiyonları etkilenir.
Yenidoğan doğduğunda normal boy ve kilodadır.
Vücut orantılı ancak ölçüleri minyatürdür.
Çocuk büyüme değerlerinde 3. persentilin altındadır. Kilodan daha çok boyda kısalık vardır.
21.02.2020 5
Tanısal İşlemler
Aile öyküsü, çocuğun büyüme eğrisi, daha önceki sağlık durumu, fiziksel değerlendirme, psikososyal
değerlendirme, ilaç alımı, eveveynlerin boyları, doğum boyu, beslenme biçimi, sistemlerin incelenmesi, radyografik ve endokrin çalışmalar
21.02.2020 6
Tedavi
Altta yatan nedenin (örn; lezyon, tümör v.b) belirlenip düzeltilmesini içerir.
Kesin tedavisi, büyüme hormonunun dışarıdan verilmesidir.
Sentetik büyüme hormonu (protropin) haftada 2-3 kez IM ya da hergün SC olarak yapılır.
Son yıllarda SC olarak yapılmasının daha etkili olduğu gösterilmiştir.
Bazen büyüme hormonuna karşı antikor oluşur ve hormonun etkisi azalabilir.
Büyüme hormonu epifizler kapanıncaya kadar etkilidir.
21.02.2020 7
Hemşirelik Girişimleri
Hastalığın erken tanısı önemlidir.
Büyüme ve gelişme periyodik olarak izlenir.
Aileye ve çocuğa, tedavinin uzun süreli olacağı ve boyun
normal ya da kabul edilebilir sınırlara ulaşabileceği söylenir
Çocuk ve ailenin psikososyal yönden desteklenmesi önemlidir.
Aileye ve çevresine çocuğun fiziksel ölçülerine göre değil, gelişimsel dönemine göre davranmaları gerektiği açıklanmalıdır.
Çocuklarda hipoglisemi gelişebileceği için, hipoglisemi belirtileri ve ataklar sırasında yapılacaklar öğretilmelidir.
21.02.2020 8
BÜYÜME HORMONU FAZLALIĞI (HİPOFİZER JİGANTİZM
/ DEVLİK) (HİPERPİTÜİTERİZM)
Hiperpitüiterizm, büyüme hormonunun aşırı salınması ile büyüme hızının arttığı bir bozukluktur.
Genellikle tümör nedeniyle gelişir ve büyüme hormonu fazla salınır.
Epifizler kapanmadan önce olursa çocuğun boyu 2-2,5 metreye kadar çıkabilir.
Epifizler kapandıktan sonra bozukluk oluşursa
akromegali gelişir.
Akromegalide, el ve ayaklar anormal büyür, alt çene
uzar; nazal kemikler büyür, dişler arasında aralık artar.
21.02.2020 9
Klinik Belirtiler ve Bulgular
Boy ve kilo orantılır.
Kemiklerde kalınlaşma, eklem ağrısı, osteoporoz, baş ağrısı, görme bozuklukları ve aşırı terleme görülür.
Aşırı büyümeye karşın, FSH, LH ve ACTH hormon salınımları vücuda göre az olduğu için, cinsel gelişimde gecikme olur.
Karaciğerden glikojen salınımı uyarılır ve karbonhidrat intoleransı görülebilir.
Hipertansiyon ve kalp yetmezliği önemli komplikasyonlar arasında yer alır.
Kemiklerin aşırı büyümesi nedeniyle artrit görülebilir.
21.02.2020 10
Tanısal İşlemler ve Tedavi
Öykü, fizik muayene, CT scan, ultrasonografi, plazmada büyüme hormonu fazlalığı vardır
Tedavide tümör ya da pitüiter bez çıkartılabilir.
Pitüiter bezin fonksiyonunu azaltmak için radyoterapi, radyoaktif implant uygulanabilir.
Epifizlerin kapanması için yüksek doz seks steroidleri verilebilir.
21.02.2020 11
Hemşirelik Girişimleri
Boy ve kilo izlemi yapılır. Boy uzunluğu yaşa ve cinsiyete göre 97. persentilin üzerinde olan çocukların, hiperpitüiterizm yönünden incelenmesi gerekir.
Çocuk ve ebeveynlerine hastalık, tedavisi ve
komplikasyonları hakkında eğitim verilmelidir.
Çocuk ve ebeveynlere duygusal destek sağlanmalı ve çocuğun beden imgesi ele alınmalıdır.
Tümör çıkarılacaksa ameliyat öncesi ve sonrası bakım önemlidir.
Hormon tedavisi başlanacaksa bu konuda çocuğa ve ailesine bilgi verilmelidir.
21.02.2020 12
DİYABETES İNSİPİTUS (Dİ)
Diyabetes insipitusun iki şekli vardır: Santral/nörojenik Dİ ve nefrotik Dİ.
Nörojenik Dİ’de, antidüretik hormonun (ADH) (Vazopressin) salınımı yetersizdir.
ADH, olmaması sonucunda, kontrol edilemeyen diürez (idrarın aşırı dilüsyonu ve aşırı sıvı kaybı olması) gelişir.
Nefrotik Dİ’de ADH yeterlidir ancak nefron hormona duyarlı değildir.
İki durumu birbirinden ayırt etmek için çocuğa ADH verilir. Nörojenik Dİ varsa idrar miktarı azalır.
21.02.2020 13
Klinik Belirtiler ve Bulgular
Belirtiler ani olarak başlar. Polidipsi ve poliüri görülür. Poliüriye bağlı enüresiz ortaya çıkabilir.
24 saatlik sürede çocuğun aldığı ve çıkardığı sıvı
miktarı artar. Serum osmolaritesi ve sodyum düzeyi artar.
Kilo kaybı, dehidratasyon ve hipovolemik şok gelişebilir. Santral sinir sisteminde tümör belirtileri, baş ağrısı, kusma, görme bozukluğu olabilir.
21.02.2020 14
Tanısal İşlemler
Su kısıtlaması testi ( ADH salınır ve konsantre idrar atılır). Nabız, kan basıncı, vücut ağırlığı, idrar dansitesi ve volümü saat başı ölçülür.
21.02.2020 15
Tedavi
Nörojenik Dİ: Tedavide yaşam boyu düzenli SC, nazal ya da oral DDAVP (desmopressin asatat) verilir.
DDAVP, vazopressinin sentetik analoğudur. Oral ve
nazal ilacın etki süresi 8-20 saat arasındadır. SC ilacın etkisi daha uzundur (48-72 saat).
Hastanede izlenen çocuklara IV yolla vazopressin verilebilir.
21.02.2020 16
Hemşirelik Girişimleri
Hemşirelik bakımında amaç;
dehidratasyonun erken dönemde belirlenmesi,
yeterli hidrasyonun sağlanması,
ilaçların uygulanması,
idrar dansitesinin izlenmesi, testlere yardım edilmesi,
komplikasyonların önlenmesi,
çocuk ve aileye duygusal destek sağlanması ile eğitimlerinin gerçekleştirilmesidir.
21.02.2020 17
Aileye tanısal işlemler, tedavisi, ilacın nasıl
kullanılacağı, sıvı-elektrolit dengesizliği belirtileri,
aldığı-çıkardığı, kilo takibinin nasıl yapılacağı öğretilir.
İlaç sprey şeklinde kullanılacaksa küçük çocuklarda dozun ayarlanmasının önemi ve üst solunum yolu
infeksiyonlarında, ödemli müköz membran nedeniyle, ilacın emiliminin azalacağı belirtilmelidir.
Öğretmenine sık tuvalet ve sıvı alma gereksinimi konusunda bilgi verilmelidir.
21.02.2020 18
PUBERTE PREKOKS (GONODOTROPİNLERİN HİPERSEKRESYONU)
Puberte prekoks, pubertenin kızlarda 8, erkeklerde 9 yaşından önce görülmesidir, kızlarda erkeklere göre daha fazladır
Patofizyolojisi
Normalde puberte, ön pitüiter bezde, gonodotropin olan (LH) ve (FSH) artması ile başlar.
Puberte prekoksta, gonadotropin hormonlarının erken aktivasyonuna bağlı LH ve FSH’ın sekresyonu artar ve seks hormonlarının üretilmesine ve ikincil cinsiyet
özelliklerinin erken gelişmesine neden olur.
21.02.2020 19
Klinik Belirtiler ve Bulgular
Puberte prekoksta büyüme hızı artar, ikincil cinsiyet özellikleri erken gelişir
Kızlarda tek taraflı ya da bilateral göğüs gelişimi, pubik veya aksiler tüy büyümesi, östrojen artmasına bağlı
vajina mukozasında değişiklik ve menstruasyon
Erkeklerde penis ve testislerde genişleme, tüylerde artma, sperm yapımı 5 yıl erken başlar
Erken dönemde linear büyüme ile beraber epifizler erken kapandığı için çocuğun boyu ilerleyen dönemde kısa kalır.
21.02.2020 20
Tanısal İşlemler
Kemik yaşını belirlemek için radyolojik çalışmalar
yapılır. Serumda LH, FSH, östrojen, testesteron düzeyi incelenir.
Kızlarda uterus ve overleri incelemek için pelvik ultrasonografi yapılır. Adrenal fonksiyonlarına bakılır.
Kortizon ön maddesi 17-hidroksiprogestron yüksektir. Santral sinir sistemindeki patolojileri (beyinde tümör gibi) incelemek için CT skan ve MRI yapılır.
21.02.2020 21
Tedavi
Puberte prekoksun tedavisi nedene yöneliktir.
pitüiter sekresyonları kontrol etmek için, gonodotropin releasing hormonun sentetik analoğu SC, IM ya da intranazal yoldan uygulanır.
Bu tedavi prepubertal büyümeyi yavaşlatır. Pubertal gelişim tamamlanana kadar tedavi devam eder.
Santral sinir sisteminde tümör varsa cerrahi olarak çıkartılır ya da kemoterapi, radyoterapi uygulanır.
Eğer kızlarda puberte prekoks 6 yaşından önce başladıysa hızlı bir şekilde tedaviye başlamak gerekir.
21.02.2020 22
Hemşirelik Girişimleri
Hemşirelik bakımında amaç; çocuk ve ailenin hastalık ve tedavi konusunda eğitimlerinin sağlanması, büyüme ve gelişmenin en üst düzeyde tutulması ve duygusal destek sağlanmasıdır.
Fiziksel değerlendirmede tüm çocukların boy ve kiloları periyodik olarak izlenmelidir.
Yaşa ve cinsiyete göre çocukların boy ve kiloları beklenen persentil eğrisinin üzerinde ise ileri incelemeler yapılmalıdır.
Fiziksel inceleme sırasında, çocuklarda ikincil cinsiyet özelliklerinin oluşup oluşmadığı da değerlendirilmelidir.
21.02.2020 23
HİPOTİROİDİZM
Hipotiroidizm, tiroid hormonu düzeyinin azalması
sonucu metabolik hızın düşmesi, kalp atımının azalması ve bunun sonucu olarak, diğer vücut sistemlerinin etkilenmesidir. T
iroidin bu hastalığında, TSH düzeyi artar.
Hipotiroidizm konjenital ya da edinsel olabilir.
En sık konjenital şekli görülür.
21.02.2020 24
Tanısal İşlemler
Tarama sonucunda T4 düzeyinin düşük ve TSH düzeyinin yüksek olması KH’yi gösterir.
Yüksek TSH düzeyi, sorunun tiroid bezinde olduğunu gösterir.
KH’de T4, T3 düzeyleri ve tiroid bezinin iyodini tutma kapasitesi düşüktür.
21.02.2020 25
Tedavi
Tedavide oral tiroid hormonu verilir.
KH de tanı konulduktan sonra, yaşam boyu alır ( levotiroksin sodyum)
Optimum tedaviyi sağlamak için tiroksin düzeyi belli aralıklarla ölçülür ve çocuk büyüdükçe ilaç dozu artırılır.
Büyümenin değerlendirilebilmesi için kemik grafileri de çekilebilir.
21.02.2020 26
Hemşirelik Girişimleri
En önemli hemşirelik girişimi, hastalığın erken dönemde belirlenmesidir.
Ebeveynler bebeklerini “sakin ve iyi bebek” olarak nitelendirdiklerinde ya da uzamış sarılık, konstipasyon ve umblikal herni gibi durumlarda KH’den şüphelenilmelidir.
Hastalık tanısı konulduğunda, ebeveynler hastalık ve yaşam boyu sürecek olan tedavi hakkında bilgilendirilmelidirler.
21.02.2020 27
HİPOPARATİROİDİZM
Primer hipoparatiroidizm nadirdir.
Konjenital, genetik, cerrahi girişim, bazı hastalıklar ve ilaçlar, fosfat içeriği yüksek mamalarla beslenme etken olabilir
21.02.2020 28
Klinik Belirtiler ve Bulgular
Bebeklerde hiperirritabilite, kaslarda rijidite, konvülsiyonlar, kusma, abdominal distansiyon, apneler ve aralıklı siyanoz görülebilir.
Çocuklarda kas ağrıları ve kramplar, ellerde ve ayaklarda uyuşma, karıncalanma, sertlik olabilir.
Bütün yaş gruplarında reflekslerde artma gözlenebilir.
Chvostek ve Trousseau belirtisi pozitiftir.
Ciddi hipokalsemi durumunda, yaşamı tehdit edici tetaniler ve konvülsiyonlar gelişebilir.
21.02.2020 29
Tanısal İşlemler
Serum kalsiyum düzeyi azalır, serum fosfat düzeyi artar.
Hastalık otoimmün ise PTH düzeyi azalır, hedef organa bağlı bir sorun varsa artış gösterir.
Tedavi
Konvülsiyonları, tetaniyi, hipotansiyonu ve kardiyak aritmiyi tedavi etmek için IV kalsiyum uygulanır.
Vitamin D formundaki kalsitrol da verilir.
Diyette fosfat içeriği zengin besinler sınırlandırılır.
21.02.2020 30
Hemşirelik Girişimleri
Hipokalsemi belirtilerinin erken dönemde belirlenmesi önemlidir.
Konvülsiyon riskine karşı çevrede güvenlik önlemleri alınmalı ve çevresel uyaranlar azaltılmalıdır.
Laringospazm belirtileri değerlendirilmeli ve acil müdahaleye yönelik ilaçlar ve malzemeler çocuğun yanında bulundurulmalıdır.
Kalsiyumun IV uygulaması sulandırılarak ve son derece dikkatli yapılmalıdır. İlacın ekstravazasyonunda doku yıkımı oluşur.
Hemşire, çocuğa ve ebeveynlere günlük alınması gereken kalsiyum ve vitamin D hakkında bilgi vermeli
21.02.2020 31
HİPERPARATİROİDİZM
Primer ya da sekonder hiperparatiroidizm çocuklarda nadir görülür.
En yaygın neden paratiroid bezinin adenomudur.
Paratiroid hormonunun fazla salınmasına bağlı hiperkalsemi gelişir.
21.02.2020 32
Klinik Belirtiler ve Bulgular
Gastrointestinal Sistem: Bulantı, kusma, abdominal rahatsızlık ve konstipasyon
Santral Sinir Sistemi: Delüzyon, konfüzyon, halüsinasyon, hafıza kaybı, ilginin azalması, depresyon, bilinç düzeyinde değişiklik
Nöromusküler: Zayıflık, çabuk yorulma, kas atrofisi, ekstremitelerde parestezi, dilde seğirme, büyümede gecikme
İskelet: Kemik ağrısı, spontan kırıklar, dişlerde bozulma
Renal: Poliüri, polidipsi, renal kolik, hipertansiyon, böbrek taşları, peptik ülser
21.02.2020 33
Tanısal İşlemler
Kan çalışmalarında kalsiyum düzeyi yüksek, fosfat düzeyi düşük bulunur.
Hiperkalsemi nedenini belirlemek için PTH düzeyine ve böbrek fonksiyonlarına bakılır.
Tedavi
Tedavi nedene yöneliktir.
Primer hipertiroidizmde, tümör cerrahi olarak çıkartılır.
Sekonder hipertiroidizmde altta yatan nedene göre tedavi yapılır.
Hiperkalsemi ve rikets önlenmeye çalışılır.
21.02.2020 34
Hemşirelik Girişimleri
Hemşirelik bakımı sıvı-elektrolit yönetimine
odaklanır. Kalsiyum suplementleri gerekli olabilir.
Cerrahi girişim yapılan çocuklarda ameliyat sonrası hemoraji ve enfeksiyon kontrolü yapılır.
Ameliyat sonrası dönemde hipokalsemi gelişme riski olduğundan eğitim verilmelidir.
Çocuğun ameliyat sonrası dönemde kalsiyum ve fosfat düzeyi izlenmelidir.
21.02.2020 35
KONJENİTAL ADRENAL HİPERPLAZİ (KAH)
Konjenital adrenal hiperplazi (KAH- adrenogenital sendrom), kolesterolden kortizol sentezi için gerekli enzimlerden birinin eksikliği sonucu ortaya çıkar.
Hastalığın en yaygın tipi 21-hidroksilaz yetersizliği (aldosteron azlığı) sonucu gelişir.
Bu bozukluk, otozomal resesif geçişlidir
21.02.2020 36
Klinik Belirtiler ve Bulgular
İntrauterin dönemde, aşırı adrenal adrojen yapımı, virilizasyona (erkekleşme) ve ikincil cinsiyet özelliklerinin gelişmesine neden olur.
Aşırı androjen olmasına bağlı dış genitallerde virilizasyon vardır.
Klitoris genişler ve labialar kısmen ya da tamamen birleşir.
Görünüm skrotuma benzerdir.
İç genital organlar genellikle normaldir.
21.02.2020 37
Erkek bebekler doğduklarında normal görünebilirler.
Peniste hafif büyüme ve skrotumda pigmentasyon olabilir.
Okul çağındaki erkek çocukların boyları uzun, penisleri erişkin büyüklüğünde olabilir.
Pubik tüyleri ortaya çıkabilir. Ancak, testisler yaşa uygundur.
Bunun yanı sıra, hem kızlarda hem de erkeklerde puberte prekoks, uzun boy, akneler, kaslarda büyüme görülebilir. Erken dönemde çocukların boyu uzar ancak epifizler erken kapandığı için boyları sonuçta kısa kalır.
Hastalığın tuz kaybeden formunda, bebekte tekrarlayan kusmalar, dehidratasyon, metabolik asidoz, hipotansiyon ve hipoglisemi görülür.
Bu tablo genellikle hızlı bir şekilde gelişir ve erken dönemde
müdahale edilmezse ölümle sonuçlanabilir.
21.02.2020 38
Tanısal İşlemler
Yenidoğan doğduğunda, dış genitallerin görünümü ile tanıdan şüphelenilebilir.
Laboratuar testlerinde, serum kortizol, ACTH ve serum 17- alfa hidroksil progestron düzeyine bakılır.
Kuşkulu genital yapıda, çocuğun cinsiyetini belirlemek için karyotipine bakılır.
Ultrasonografiyle iç organlar değerlendirilir.
21-hidroksilaz eksikliğinde, serum sodyum ve klor düzeyi azalmış, potasyum düzeyi artmıştır.
Büyük çocuklarda kemik yaşı ileridir ve boyda uzama fazladır.
21.02.2020 39
Tedavi
Tedavinin amacı eksik kortizolün yerine konması ve böylece ACTH’nın aşırı yapımının önlenmesidir.
Glukokortikoid tedavisi yaşam boyu verilir.
Adrenal androjenlerin azalması ile büyüme ve cinsel gelişim sağlanır.
Kızlardaki maskülinizasyon belirtileri aşamalı olarak kaybolur ve linear büyüme yavaşlar.
Tedavi ile beraber çocuklar puberteye beklenen zamanda girerler.
21.02.2020 40
Hemşirelik Girişimleri
Yenidoğanın genital organlarına bakılarak değerlendirilmelidir. Eğer sorun varsa bu aileye uygun bir şekilde açıklanmalıdır.
Açıklama, “sorun, intrauterin dönemde erkeklik hormonunun fazla salınması nedeniyle ortaya çıkmaktadır” şeklinde
yapılabilir. Açıklamalar sırasında seçilen kelimelere dikkat edilmelidir. Örneğin kız, erkek kelimeleri yerine bebek kelimesinin kullanılması tercih edilmelidir.
Ebeveynlerin, erkek genitaline benzeyen bir yapıyı, kız genitalı olarak algılamaları ve kabul etmeleri zor olabilir. Psikososyal desteğe gereksinim duyarlar. Ciddi virilizasyonlarda cerrahi müdahale gerekebilir ve düzeltme için birkaç ameliyat yapılabilir. Adölesan döneminde ise vajinanın genişletilmesi gerekebilir.
21.02.2020 41
DİYABETES MELLİTUS
Diyabetes mellitus (DM), insülin salgılanmasında ya
da insülin etkisindeki yetersizlik sonucu gelişen kronik bir metabolizma hastalığıdır.
Diyabetes mellitus, çocukluk döneminin en yaygın metabolizma hastalığıdır.
Tip I DM tüm diyabetiklerin %10-15’ini oluşturur. Kronik bir hastalıktır.
Hastalığın insidansı 4-6 yaş ve 10-14 yaşlarda artış gösterir.
21.02.2020 42
Klinik Belirtiler ve Bulguları
Polidipsi: Dehidratasyon ve aşırı susama nedeni ile çok sıvı alımı vardır.
Poliüri: İdrar miktarı artar.
Polifaji: Hücresel açlık ve vücudun glukoz gereksinimine tepki olarak oluşur.
Kilo kaybı: Dehidratasyon ve yağ depolarının yıkımı sonucu gelişir.
Asteni (Halsizlik) : Enerji depolarının azalmasına bağlıdır.
21.02.2020 43
Tip 1 DM’un Komplikasyonları
Akut Komplikasyonlar
Kardiovasküler
Metabolik
Renal
Deri
Kronik Komplikasyonlar: Arteriooskleroz ya da mikro ve makrovasküler dejenerasyon görülür
Mikrovasküler hastalıklarda, en çok gözler, böbrekler ve alt ekstremitelerde gelişir.
21.02.2020 44
Tanısal İşlemler
İdrar testi: İdrar içinde glukozun yüzdesine bakılır.
Açlık kan glukoz düzeyi
Serum aseton, elektrolitler (K, Na), nefesin aseton kokması
Lökosit düzeyi
Glukoz tolerans testi: Çocuğa oral ya da IV olarak glukozlu sıvı verilir. Belirli aralıklarla kan glukoz düzeyine bakılır. Hasta çocuklarda kan glukoz düzeyi yüksek kalır. Çocuklar işlem sırasında biraz su içebilirler.
30, 60, 90, 120 ve 180. dakikada kan glukoz düzeyi ölçülür.
21.02.2020 45
Tanı
Açlık kan şekerinin 126 mg/dL veya üzerinde olması
Plazma glukoz seviyesinin 200 mg/dL veya üzerinde olması ya da
Oral glukoz tolerans testinde (OGTT), 2 saatte plazma glukoz düzeyinin 200 mg/dL üzerinde olması durumunda DM tanısı konulabilir.
21.02.2020 46
Tedavi
Tip 1 diyabetin tedavisi insülin tedavisi, diyet düzenlemesi, fiziksel aktivite ve psikososyal desteği içerir.
İnsülin Tedavisi:
Tip 1 DM’de, vücut için gerekli olduğundan dışardan insülin verilir.
Çocuk ve adölesanlar için çeşitli tedavi yöntemleri bulunmaktadır.
Çocuk ve adölesanlarda bazal bolus tedavi ile kan glukoz düzeyi normal sınırlarda tutulabilmektedir. İlk bazal bolus tedavisini uygulama amacı, kan glukoz düzeyini düşürmek, glukoz düzeyini stabilize etmek ve ketonüriyi önlemektir.
İnsülin dozları sık glukoz izlemine göre yapılır. Çocuk ilk tanı
aldığında ve insülin dozunun tekrar ayarlanması gerektiğinde, günde 8 kez glukoz düzeyi ölçülebilir (günde en az 4 defa).
Bu ölçümlerle kan glukoz düzeyinin takibine kan şekeri profili denir.
21.02.2020 47
İnsülin Tedavisinin Komplikasyonları
1) Hipoglisemi: İnsülin uygulama zamanına, diyete ya da egzersiz programına uyulmaması sonucu gelişir.
Lipodistrofiler: Lokal dokunun atrofisi ya da hipertrofisidir. Bunu önlemek için enjeksiyonlar rotasyon şeklinde yapılır.
İnsülin Allerjisi: Genellikle insüline karşı oluşan antikorlar nedeniyle gelişir.
Bölgede yanma, kaşınma, eritem vardır.
Somogy Fenomeni: Gece yarısından sonra oluşan hipoglisemi sonucu, insülin karşıtı hormonların (kortikosteroidlerin) artmasına bağlı gelişen hiperglisemidir. İnsülin dozunun yeniden düzenlenmesi gereklidir.
Down Fenomeni: Büyüme hormonunun sabah salınımı artar ve hiperglisemi gelişir. Gece süresince yeterli düzeyde insülin verilmemesi nedeni ile ortaya çıkar.
Remisyon/balayı dönemi: Beta hücrelerinin geçici olarak insülin üretmesidir. Bu dönemde minimal doz insülin verilir. Ancak 1-12 ay sonra beta hücreleri insülin üretiminde yeniden başarısız olur. Hastalığın başlangıcında, bu konu hakkında çocuk ve ebeveynler uyarılmalıdır.
21.02.2020 48
Diyetin Düzenlenmesi
Bu çocuklarda beslenme zamanı, insülinin etkisinin ortaya çıkma süresine ve etkisine göre ayarlanmalıdır.
Toplam kalori miktarı ve temel besinlerin oranı hergün aynı olmalıdır.
İnsülinin devamlı sistemde bulunması nedeniyle çocuk ana öğünler arasında ara öğünlerini almazsa, hipoglisemiye girebilir.
Her çocuğun alması gereken kalori miktarı, aktivite örüntüsüne göre hesaplanır.
21.02.2020 49
Fiziksel Aktivite
Aktivite, glukozun kas içine girmesini sağlayarak kan glukoz düzeyini düşürür.
Düzenli aktivite ile kan glukoz düzeyi ve insülin gereksinimi azalır. İnsülin fazla verilirse glukoz düzeyi düşer ve hipoglisemi gelişir.
Çocuk aktivite sırasında bacak kaslarını daha fazla kullanacaksa egzersiz öncesi insülin uygulamalarında abdomen bölgesi ya da kol bölgesi tercih edilir.
Aktivite, ana öğün alındıktan sonraki 1-2 saat içinde yapılmalıdır.
Aktiviteler düzenli yapılmazsa hiperglisemi gelişir. Bu konuda ebeveynlerin uyarılması gereklidir.
21.02.2020 50