Kendini Sürekli Başkalarıyla Kıyaslama Psikolojisi

Başkalarıyla kıyaslama davranışı neredeyse otomatik hale gelmiş bir zihinsel süreçtir. Sosyal medya, akademik başarılar, ilişkiler ve dış görünüş üzerinden yapılan karşılaştırmalar kişinin kendine bakışını derinden etkiler. Sürekli kıyaslayan birey, çoğu zaman kendi değerini başkalarının hayatı üzerinden ölçer.
Kıyaslamanın temelinde yetersizlik hissi yatar. Kişi kendi içsel değerini net olarak hissedemediğinde, dış referanslara ihtiyaç duyar. “Ben neredeyim?” sorusu, başkalarının konumu üzerinden cevaplanmaya çalışılır.
Özellikle çocukluk döneminde sık eleştirilen, kıyaslanan ya da koşullu sevgi gören bireylerde bu eğilim daha güçlüdür. “Daha iyisi olmalısın” mesajı içselleştirildiğinde kişi hiçbir zaman yeterli hissetmez.
Sosyal medya kıyaslamayı daha da yoğunlaştırır. İnsanlar genellikle hayatlarının en iyi anlarını paylaşır. Ancak zihin bunu gerçekliğin tamamı gibi algılar. Bu da kişinin kendi yaşamını eksik ve değersiz hissetmesine neden olur.
Sürekli kıyaslama özgüveni zedeler, motivasyonu düşürür ve içsel huzursuzluğu artırır. Kişi kendi yoluna odaklanmak yerine başkalarının hızını yakalamaya çalışır. Bu da tükenmişlik hissini beraberinde getirir.
Kıyaslama alışkanlığı fark edilmediğinde depresif duygu durum ve kaygı bozukluklarını besleyebilir. Çünkü kişi ne yaparsa yapsın bir başkası mutlaka “daha iyi” görünür.
Bu döngüyü kırmak için kişinin kendi değer tanımını netleştirmesi gerekir. Değer, performansla değil; varoluşla ilgilidir. Herkesin yolu, temposu ve ihtiyaçları farklıdır.

