Kaza ve kader

Arkanıza yaslanın, derin bir nefes alın. Yaşadığınız ve yaşayacağınız her şeyin, size özel yazılmış bir öğreti olduğuna inanın.

Kaza ve kader

Bir karara varırken, aslında bir cevaba değil; yüzlerce cevaptan örülmüş bir dokumaya varırız. Bu dokuma; düşünceyle, sezgiyle, duyguyla ve duyumsamayla ilmek ilmek işlenir.

Ve bazen… Aldığımız kararın “asıl doğru”yu teğet geçtiğini hissederiz. İçimizde ince bir sızı gibi kalan bu his, çoğu zaman kader kavrayışımızdaki eksikliklerden doğar.

Tasavvuf düşüncesi, kader ve kazayı birbirinden ayırır.

Kaza, ezelde kararlaştırılmış olandır. Henüz dünyaya gelmeden önce, hangi hayatı yaşayacağımız, hangi dönemeçlerden geçeceğimiz, hangi şehre taşınacağımız çoktan yazılmıştır.

Kader ise; o yazgıyı nasıl yaşayacağımız, o dönemeçlerde nasıl yürüyüp ne hissedeceğimizdir.

Yani kaza mukadderdir; kader ise muallaktır.

Kader, insanın cüz'i iradesiyle şekillenir.

Bir kararı ele alalım: İş değişikliği ya da şehir değişimi. Gideceğiniz yer, kaza gereği çoktan belirlenmiştir. Ancak o şehirde neye üzülüp neye sevineceğiniz, kimlerle karşılaşıp nasıl büyüyeceğiniz sizin kaderinizdir.

Ve kaderiniz, ruhsal dayanıklılığınızla, içsel derinliğinizle, anlamı çağırma biçiminizle şekillenecektir.

Son zamanlarda sıkça duyduğumuz şu tür söylemler:

"Evrende sonsuz olasılık var, sen hangisini çağırırsan onu yaşarsın"

Bizi çoğu zaman içten içe tüketen iki tuzağa sürükler:

Ya “keşke”lerle örülü bir pişmanlık…

Ya da “her şeyi kontrol edebilirim” yanılgısı.

Oysa, hakikat daha sade ve daha derindir:

Hayatınızda bir karar vermeniz gerekiyorsa, bilin ki o karar çoktan alınmıştır.

Şimdi yapmanız gereken şey; tevekkülle ve bilinçle o kararı yaşamak.

Arkanıza yaslanın, derin bir nefes alın.

Yaşadığınız ve yaşayacağınız her şeyin, size özel yazılmış bir öğreti olduğuna inanın.

 

 

 

Bu makale 27 Mayıs 2025 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Klinik Psikolog Handan Horasan

“Eğer bir insanı anlamak istiyorsam, tüm bilimsel bilgileri bir tarafa bırakıp, önyargısız bir tavır benimserim.” — Carl Gustav Jung Psikolojiye ve insana yaklaşımımda bu sözü rehber ediniyorum. Akademik temellerim bu anlayışla şekillendi. 2015 yılında Bahçeşehir Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nden mezun oldum. Ardından Maltepe Üniversitesi Klinik Psikoloji Yüksek Lisans Programı’nı tamamladım. Mesleki gelişim sürecimde farklı psikoterapi ekollerini öğrenmek amacıyla çeşitli eğitim programlarına katıldım. Bu süreçle birlikte, insanlara şifa olma niyetiyle başladığım mesleki yolculuğum bugün 8 yılı aşkın bir süredir devam ediyor. Eğitim hayatım sonrasında çeşitli hastane ve kliniklerde çalışma deneyimlerim oldu. Pandemi süreciyle birlikte çevrim içi bireysel seanslara ağırlık verdim. Hâlen online ve yüz yüze görüşmelerle aktif olarak danışa ...

Etiketler
varoluş sancısı
Klinik Psikolog Handan Horasan
Klinik Psikolog Handan Horasan
İstanbul - Psikoloji
Facebook Twitter Instagram Youtube