Hücresel beslenme

HÜCRESEL BESLENME

Hücresel beslenme

Hücresel beslenme sağlığın temelidir. Vücudumuzun en küçük yapı taşı hücredir. Vücudumuzda her şey hücresel boyutta başlar, hücrelerin fonksiyonu bozulursa bu hücrelerden oluşan doku ,organların ve sistemlerin işleyişi de bozulur. Vücudumuzun canlılığını sürdürebilmesi için enerjiye ihtiyacı vardır .Bu enerjinin kaynağı yediklerimiz ve içtiklerimizdir fakat bu enerjinin oluşumu hücrelerde gerçekleşir. Her hücrenin enerji ihtiyacı birbirinden farklıdır. Vücudumuzda en çok enerjiye ihtiyacı olan organlarımız beyin, göz, kalp ve karaciğerdir. Düşünmek ,görmek ,kan pompalamak ve toksik maddeleri vücuttan uzaklaştırmak vücudun en çok enerji harcadığı bedensel aktivitelerdir.

Hücresel boyutta beslenmek için bazı vitamin ve minerallere ihtiyacımız vardır. Bunlar B grubu vitaminler ile sülfür ,çinko, demir, magnezyum ve manganez gibi minerallerdir .Yediğimiz ve içtiğimiz gıdalar enerjiye dönüşürken ,bazı toksik maddeler de açığa çıkmaktadır; bu toksinlerin hücrelerden uzaklaştırılması ihtiyacı antioksidanlarla karşılanır.

Besinler makro ve mikro besin öğelerinden oluşur. Makro besin öğeleri karbonhidratlar, yağlar ve proteinlerdir. Karbonhidratlar vücudun birinci enerji kaynağıdır, yağlar yeterince karbonhidrat yoksa ikinci enerji kaynağı olarak kullanılır, son olarak proteinler en son enerji kaynağı olarak kullanılır çünkü, proteinler vücudun yapı taşıdır esas görevi vücudun yapım, bakım ve onarımıdır.

Karbonhidratlar birinci enerji kaynağıdır fakat karbonhidrattan gelen enerji fazla ise vücut ihtiyaç duymadığı bu enerji fazlasını yağa çevirerek depolar. Rafine şeker ve işlenmiş buğdaydan elde edilen karbonhidrat içeriği yüksek diyetlerin besin değeri düşüktür. Besin değeri düşük diyetler kalorisi yüksek olup ,hücrelerin ihtiyacı olan vitamin ve minerali karşılamadığı gibi antioksidan içermediği için toksik yükü arttırır. Yorgunluk ,beyin sisi, mood düşüklüğü ,stres ve anksiyete hücresel düzeyde beslenmenin iyi olmadığını gösteren belirtilerdir.

Özellikle 50 yaş üstü, uzun süre aralıksız mide koruyucu kullanımı, uzun süre çok sayıda reçeteli ilaç kullanımı, diüretikler ve doktor tavsiyesi olmadan takviye alımı vitamin ve mineral emilimini olumsuz etkileyip depolarınızı boşaltabilir.

Kronik hasatlıklar; diyabet, tansiyon, obezite, kalp damar hastalıkları, fibromiyalji, artrit, sedef, vitiligo, haşimato troidi ,migren ve duygu durum bozukluğu gibi birçok hastalık hücresel düzeyde beslenme bozukluklarının sonuçlarıdır.

Bu makale 22 Eylül 2022 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Dyt. Emel Zalaltuntaş

  1981 yılında Ankara’da doğdum. İlkokul, ortaokul, lise ve üniversiteyi Ankara’da okudum. 2006 yılında Hacettepe Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümünde lisans eğitimimi tamamladım. 2006-2007 yıllarında İbn-i Sina ve Ulucanlar Göz Hastanesi’nde kurum diyetisyeni olarak hizmet verdim. 2011 yılında Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne atandım. Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesinde klinik, poliklinik ve kurum diyetisyeni olarak hizmet verdim. 2014 yılında, Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesine bağlı Endotem Semt Polikliniği’nde 4 yıl süresince, poliklinik diyetisyeni olarak, endokrin hastalarına uygun tıbbi beslenme programları hazırlayarak, diyabette beslenme eğitimleri verdim. 2019 yılında Bilkent Şehir Hastanesi’nin açılışı ile birlikte burada poliklinik ve klinik diyetisyen olarak çalıştım. Kamuda çalışmak bir süre sonra ...

Etiketler
Sağlıklı beslenme önerileri
Dyt. Emel Zalaltuntaş
Dyt. Emel Zalaltuntaş
Ankara - Diyetisyen
Facebook Twitter Instagram Youtube