Sindirim sistemi vücudumuzda ağız ile başlayıp anüs ile biten bir tüp gibi düşünülebilir. Bu sistemin sağlıklı bir şekilde çalışması için sisteme dahil olan organ ve dokularında düzgün bir şekilde çalışması gerekir.
Ağızda sağlıklı ve eksiksiz dişler ile iyi bir çiğnemenin olması gerekir. Çiğneme eylemi bizim için çok önemlidir çünkü iyi çiğnenmemiş besin bir sonraki durak olan midenin iş gücünü arttırır. Mide bildiğimiz gibi içeriğinde asitli bir sıvı bulundurur Hidroklorik Asit içeren mide suyunun asitliği ph olarak açken 1,5 tokken 3 olmalıdır. Mide bu asit içeriği sayesinde hem besinleri parçalayarak bağırsağa geçecek düzeye getirir hem de asit sayesinde yediğimiz ve içtiğimiz yiyeceklerle vücudumuza giren hastalık yapıcı mikroroganizmaları yok ederek bağışıklık sistemine destekler.
Çok fazla karbonhidrat (rafine şeker ve işlenmiş buğdaydan oluşan unlu mamüller) tüketen bireylerde mide asidinin seviyesi düşer. Mide asidinin düşmesi ile birlikte sindirilemeyen yemekler mideyi geç terk eder buda şişkinlik ,hazımsızlık , geğirme ve ağrı gibi şikayetlere sebep olur. Hastalık yapıcı mikroorganizmalar mide asidinin düşmesini fırsat bilerek dolaşıma katılacak hale gelirler.Bunlardan en önemli olanlardan biri Helicobacter pilori bakterisidir.Normal koşullarda midenin iç kısmına yakın yüzeyde bulunan bu bakteri mide Ph sı 4,5 olduğunda midede ciddi rahatsızlıklara sebep olur.Ayrıca mide proteinlerin sindirildiği yerdir.Pepsin dediğimiz proteinleri sindiren enzimde görevini yerine getiremediğinde et gibi gıdaların sindirimi zorlaşır, mide bir türlü boşalmaz ve reflü ile birlikte mideden çürük et kokusu gibi koku gelir. Mide asidinin önemini anlattıktan sonra bir sonraki basamak olan bağırsaklara geçebiliriz .Midede sindirilmemiş besinler artık bağırsaklar için risk teşkil etmektedir.İnce bağırsağa besin geçişi olduktan sonra artık devreye pankreatik enzimler ve yağların sindirimi için gerekli olan safra tuzları girmektedir. Kalın bağırsağımızda bize eşlik eder trilyonlarca mikroorganizma vardır. Bunların bir kısmı bizim için faydalı iken bir kısmı fırsatçıdır. Yediklerimiz ince bağırsaktan emildikten sonra kalın bağırsakta bu bakteriler tarafından kullanılır. Önemli olan bağırsaklarımızdaki iyi bakterilerimi yoksa kötü bakterilerimi beslediğimizdir. Lif değeri yüksek besinler bunlara tam tahıl tanelerini, kurubaklagilleri, sebze, meyve ve yağlı tohumları örnek verebiliriz bunlar faydalı bakterilerin yaşam kaynağıdır. Karbonhidrat içeriği yüksek şeker ve şekerli gıdalar,beyaz unla yapılmış unlu mamüller ise fırsatçı bakterileri besler. Mikroorganizmaların yaşam alanı Kalın Bağırsaktır fakat mide asidinin düşmesi sonucu sindirimi gerçekleşmemiş ve ince bağırsakta da emilememiş besin parçaları bizim için risk oluşturmaya başalar. Kalın bağırsakta yaşaması gereken bakteriler ince bağırsağa gelerek buradaki sindirilmemiş gıdaları kullanmaya başlarlar. Bu sırada açığa çıkan gazlar yemekten 1,5-2 saat sonra karın alt bölgesinde şişkinlik ve rahatsızlık yaratır. Bakterilerin yanlış yerdeki varlığı ve ortaya çıkan toksinler bağırsak bariyerine zarar verir. Birbirine sıkı bağlarla bağlı olan bağırsak bariyeri zarar gördükçe buradan dolaşım büyük moleküllü yapılar(glüten,kazein gibi), bakteriler ve toksinler geçer. Bunların hepsi bağışıklık sistemini saldırmak üzere uyarır.
Bağırsak bariyeri bizim içimiz ile dışarıyı ayıran çok önemli bir katmandır. Dışardan yiyecek içecekler yoluyla aldığımız besinler vücudumuzda uygun şekilde parçalanır, emilir ve vücut ihtayacı olmayanı atar . Sistemin işleyişi bozulduğu zaman kana karışan buğdayda bulunan glüten troid bezine yerleşirse Haşimato Trodi, sütteki kazein eklemlere yerleşirse fibromiyalji veya artrit yada histamin dediğimiz normalde sağlıklı bağırsakta DAO enzimi ile parçalanan ancak geçirgen bağırsak nedeniyle kana karışıp sedef, egzama gibi hastalıklara sebep olan durumlar ortaya çıkar.
Bağırsak geçirgenliği yavaş yavaş oluşur ve zamanla ilerleyerek beyin bariyerini de aşabilir. Dolayısı ile bağırsaklarımız bizim için çok önemlidir. Size iyi gelmeyen yiyecek ve içecekler sindirim sisteminizde bazı tepkiler verir, bunları görmemezlikten gelmeyin .Uzun vadede görmezden geldiğiniz rahatsızlıklar bir süre sonra teşhisi koyulmuş kronik bir hastalık veya nedeni bilinmeyen bir otoiimmün hastalığın habercisi olabilir.
Günümüzde sağlıklı beslenmek giderek zorlaşıyor temiz ürüne ulaşmak hem maddi açıdan hem de ulaşılabilirlik açısından zor . Ancak en azından tüketme sıklığına dikkat edilebilir.