Ergenlerde Sosyal Kaygı: Akran Baskısı ve Yargılanma Korkusu

Ergenlik dönemi, bireyin sosyal dünyasının merkezine akran ilişkilerinin yerleştiği bir süreçtir. Bu dönemde başkaları tarafından nasıl algılandığı, kabul edilip edilmediği ve dışlanma ihtimali ergen için son derece önemlidir. Sosyal kaygı da çoğu zaman bu hassasiyetin bir sonucu olarak ortaya çıkar. Yargılanma korkusu, ergenin davranışlarını, konuşmalarını ve hatta sessizliğini bile şekillendirebilir.
Sosyal kaygı, ergenin başkalarının onu sürekli değerlendirdiği düşüncesiyle yoğun bir kaygı yaşamasıdır. “Yanlış bir şey söyler miyim?”, “Dalga geçerler mi?”, “Saçma görünür müyüm?” gibi düşünceler zihni meşgul eder. Bu içsel sorgulama, ergenin sosyal ortamlarda kendini rahat ifade etmesini zorlaştırır.
Akran baskısı, sosyal kaygının en güçlü tetikleyicilerinden biridir. Grup içinde kabul görmek isteyen ergen, kendi düşünce ve ihtiyaçlarını geri plana atabilir. Gruba uyum sağlamak adına istemediği davranışları sergileyebilir ya da tam tersine geri çekilerek görünmez olmayı tercih edebilir. Her iki durumda da içsel bir gerilim oluşur.
Ergenlikte benlik algısı henüz tam olarak oturmadığı için dış geri bildirimler çok daha belirleyici hale gelir. Bir bakış, bir gülüş ya da basit bir yorum bile ergen tarafından olumsuz algılanabilir. Bu durum, sosyal ortamlardan kaçınmaya ya da yoğun bir tetikte olma haline yol açar.
Sosyal kaygı yaşayan ergenler genellikle sınıfta söz almakta zorlanır, yeni ortamlarda sessizleşir ya da fiziksel belirtiler yaşayabilir. Kalp çarpıntısı, kızarma, terleme ya da mide bulantısı bu belirtiler arasındadır. Bu tepkiler, ergenin kaygısını daha da artırarak bir kısır döngü oluşturur.
Sosyal medyanın etkisi de bu süreçte göz ardı edilemez. Beğeni sayıları, yorumlar ve karşılaştırmalar ergenin kendini sürekli değerlendirmesine neden olur. Gerçek hayatta yaşanan kaygı, dijital ortamda da devam eder ve pekişir.
Ebeveynlerin ve öğretmenlerin bu noktada en önemli rolü, ergenin kaygısını küçümsememek ve anlamaya çalışmaktır. “Abartıyorsun” ya da “Herkes aynı şeyleri yaşıyor” gibi cümleler ergenin yalnızlık hissini artırabilir. Bunun yerine duygunun anlaşılması ve ifade edilmesine alan açılması gerekir.
Sosyal kaygı erken fark edildiğinde yönetilebilir bir durumdur. Ergenin kendini olduğu gibi kabul etmesi, hata yapma hakkını tanıması ve güvenli sosyal deneyimler yaşaması kaygıyı azaltır. Gerekli durumlarda psikolojik destek, ergenin bu süreci daha sağlıklı geçirmesine yardımcı olur.

