Doktorsitesi.com

Ekranla Büyüyen Çocuklarda Duygusal Düzenleme

Psk. Gizem Sevim Karaman
Psk. Gizem Sevim Karaman
31 Aralık 20258 görüntülenme
Randevu Al
Ekranlar artık çocukların hayatına sonradan giren araçlar değil; doğdukları andan itibaren var olan bir çevre unsuru. Bu nedenle mesele “ekran olsun mu olmasın mı?” sorusundan çoktan çıktı. Asıl soru şu: Ekranla büyüyen bir çocuk duygularını nasıl düzenlemeyi öğreniyor? Duygusal düzenleme, çocuğun hissettiği duyguları tanıyabilmesi, bu duygularla baş edebilmesi ve gerektiğinde sakinleşebilmesi anlamına gelir. Bu beceri doğuştan gelmez; ilişki içinde öğrenilir. Ekranlar ise bu öğrenme sürecini fark edilmeden şekillendirir.
Ekranla Büyüyen Çocuklarda Duygusal Düzenleme

Duygusal Düzenleme Nasıl Gelişir?

Çocuklar duygularını, bir yetişkinin yardımıyla düzenlemeyi öğrenir. Üzüldüğünde yatıştırılan, öfkelendiğinde sınırla karşılanan, korktuğunda yanında durulan çocuk; zamanla bu düzenleme işlevini içselleştirir.

Bu süreçte temas, göz teması, ses tonu ve bekleyebilme çok önemlidir. Duygusal düzenleme, hızlı çözümlerle değil; tekrar eden ilişkisel deneyimlerle gelişir.

Ekranlar Bu Sürece Nasıl Dahil Olur?

Ekranlar, çocuğun zor duygularla temas etmesini kısa vadede kolaylaştırır. Sıkılan çocuk ekrana yönlendirilir, ağlayan çocuk videoyla sakinleştirilir, öfkelenen çocuk dikkatini dağıtacak bir içerikle susturulur.

Bu yöntemler anlık rahatlama sağlar. Ancak duygunun kendisiyle temas edilmediğinde çocuk şu mesajı öğrenebilir:
“Zor bir şey hissettiğimde dikkatimi başka yere vermeliyim.”

Bu öğrenme biçimi, duyguyu tanımayı değil; duygudan kaçmayı öğretir.

Ekranla Sakinleşen Çocuk Ne Öğrenir?

Ekranla sakinleşen çocuk, kendi iç düzenleme kapasitesini geliştirme fırsatını kaçırabilir. Çünkü sakinleşme dışarıdan sağlanmıştır. Çocuk, beklemeyi, duygunun geçmesine tahammül etmeyi ya da bir yetişkinle birlikte regüle olmayı deneyimleyemez.

Bu durum uzun vadede şunlara yol açabilir:

Duygular yoğunlaştığında hızlı kaçış ihtiyacı

Sıkılmaya düşük tolerans

Öfke ve hayal kırıklığında zorlanma

Kendini sakinleştirmekte güçlük

Burada önemli olan, ekranın varlığı değil; ekranın ne zaman ve hangi işlevle kullanıldığıdır.

Ekran Her Zaman Zararlı mı?

Hayır. Ekran başlı başına zararlı değildir. Özellikle yaşına uygun, sınırlı ve eşlik edilen içerikler çocuk için keyifli ve öğretici olabilir. Ancak ekran, her zor duygunun çözümü hâline geldiğinde duygusal gelişim alanı daralır.

Ekran; ilişkiyi desteklediğinde yardımcıdır, ilişkiyi ikame ettiğinde zorlayıcıdır.

Duygusal Düzenleme Neden Daha Kırılgan Görünüyor?

Günümüzde birçok ebeveyn şunu fark ediyor: Çocuklar çabuk sıkılıyor, çabuk öfkeleniyor, beklemekte zorlanıyor. Bu durum yalnızca ekranla açıklanamaz. Ancak ekranların sunduğu hızlı uyarım ve anında tatmin, çocuğun yavaşlayan duygusal süreçlere tahammülünü azaltabilir.

Duygusal düzenleme, yavaş bir beceridir. Ekran dünyası ise hızlıdır. Bu iki hız arasındaki fark, çocuğun iç dünyasında bir uyumsuzluk yaratabilir.

Ebeveynin Rolü Nerede Başlar?

Ebeveynin görevi ekranı tamamen kaldırmak değil; çocuğun duygusunu ekranla değil, ilişkiyle karşılayabilmektir. Çocuk ağladığında önce duygusunun görülmesi, sonra gerekirse dikkatinin yönlendirilmesi önemlidir.

“Şu an çok sinirlisin, beklemek zor geldi” gibi basit bir cümle bile çocuğun duygusal düzenleme becerisine katkı sağlar. Çünkü çocuk önce anlaşılır, sonra sakinleşir.
 

Ekranla büyüyen çocuklar, doğru ilişkisel zemin sağlandığında duygusal düzenleme becerilerini geliştirebilir. Risk, ekranın varlığında değil; ekranın duyguların yerine geçmesindedir.

Çocuklar ekranlardan değil, duygularıyla yalnız bırakıldıklarında zorlanır.
Duygusal düzenleme; teknolojiden uzak olmakla değil, ilişkide kalabilmekle öğrenilir.

Ekranlar hayatın bir parçası olabilir. Ama çocuğun duygusal dünyasında yerini, insan teması belirler.

Yazar Hakkında

Psk. Gizem Sevim Karaman

Psk. Gizem Sevim Karaman

Psikolog ve Aile Danışmanı Gizem SEVİM ilkokul, ortaokul ve lise eğitimini Kocaeli’de tamamlamıştır. Lisans eğitimi için İzmir’de bulunan Yaşar Üniversitesi’nde Psikoloji lisans eğitimine başlamış ve lisansını İstanbul Arel Üniversitesi’nde tamamlamıştır.
Lisans eğitimi süresince kendini geliştirmek adına farklı alanlarda eğitimler almaya özen gösteren hocamız Bilişsel Davranışçı Terapi, Cinsel Terapi ve psikosomatik farkındalığı edinebilmek adına Fizyolojik Psikoloji konusunda kendisini geliştirmiştir.
Psikoloji lisansını tamamladıktan sonra özel bir danışmanlık merkezinde staj eğitimini tamamlarken birçok konuda sertifikalarını almıştır. Hocamız Türk Psikologlar Derneği’ne üye olup mümkün mertebe eğitimlerine katılmaya özen göstererek Psikoloji alanındaki gelişmeleri takip etmektedir.

Önemli Bilgilendirme

Site içerisinde bulunan bilgiler bilgilendirme amaçlıdır. Bu bilgilendirme kesinlikle hekimin hastasını tıbbi amaçla muayene etmesi veya tanı koyması yerine geçmez.