Denge

İşte bütün bu sorular, yaşam hattınızı koruyan ışıklı patikaları işaret eder. Ve elbette, zaman zaman hat kesilebilir. Yol bazen kaybolur, çizgiler dağılır. Böyle zamanlarda, bir el uzanmasına, bir rehberliğe, profesyonel bir desteğe sığınmak da insan olmanın zarafetindendir.

Denge

Bir insanı dengeye ne getirir?

Bunu tam olarak bilseydim, ilk işim sizlerle paylaşmak olurdu.

Fakat şunu biliyorum ki mesele, hayattan hiç yara almamak değildir; kırılmamak, üzülmemek ya da fırtınalardan korunmak da değil. Asıl mesele, her düşüşten sonra yeniden ayağa kalkabilme kudretini koruyabilmektir. Düşmek ve kalkmak... Sonra yine düşmek ve yeniden doğrulmak...

İbn Arabi, ilahi tecelli felsefesinde bu dengeyi bir hat üzerinden tasvir eder. Her eylemi, bir kâğıdın üzerine kondurulmuş bir nokta gibi düşünün. Noktalar birleşir ve bir yaşam hattı meydana gelir. Eğer bu hat, bir bütünlük içinde akıyorsa insan yol alır; ancak bu hattı kesen, bölen yahut araya giren her bir eylem, insanın yürüyüşünü sekteye uğratır.

Peki, hangi eylemin bizi yolumuzdan alıkoyduğunu nasıl anlayacağız?

Bir adım attınız; ardından içinizde hafif bir sızı mı doğdu? Ya da belli belirsiz bir huzursuzluk mu sardı içinizi? İşte orada durmak gerek... Çünkü dengede kalmak istiyorsak, sadece hissettiklerimize değil, hissedemediklerimize de kulak vermeliyiz. Zira her ikisi de içeriden gelen kadim birer habercidir.

Eğer kalbiniz bir şeyden ötürü huzursuzsa, yaşam hattınızı kesintiye uğratan bir şey yapıyor olabilirsiniz. O vakit, yaptıklarınıza dönüp bakmak gerekir: Günlük rutinleriniz size yaşam mı veriyor yoksa sizi tüketiyor mu? Eylemlerinizin ardındaki asıl motivasyonu görebiliyor musunuz? Kendinizi hayata taşıyan işlerle meşgul müsünüz? Yeteneklerinize, istidatlarınıza uygun tercihler yapıyor musunuz?

İşte bütün bu sorular, yaşam hattınızı koruyan ışıklı patikaları işaret eder.

Ve elbette, zaman zaman hat kesilebilir. Yol bazen kaybolur, çizgiler dağılır. Böyle zamanlarda, bir el uzanmasına, bir rehberliğe, profesyonel bir desteğe sığınmak da insan olmanın zarafetindendir.

Her zaman şiir yazmıyorum elbette. Bazen kanatlarımı dinlendiriyorum. Şiir, bu dünyanın terazisinde ölçülemeyen bir yere aittir. Oysa düz yazı, ayakları toprağa basan bir dil ister; şiir ise havanın, suyun ve sırların diliyle konuşur.

Bu yazı; dünyaya, yaşamaya ve yeniden ayağa kalkmaya dair bir küçük not olsun.

Bu makale 27 Mayıs 2025 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Klinik Psikolog Handan Horasan

“Eğer bir insanı anlamak istiyorsam, tüm bilimsel bilgileri bir tarafa bırakıp, önyargısız bir tavır benimserim.” — Carl Gustav Jung Psikolojiye ve insana yaklaşımımda bu sözü rehber ediniyorum. Akademik temellerim bu anlayışla şekillendi. 2015 yılında Bahçeşehir Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nden mezun oldum. Ardından Maltepe Üniversitesi Klinik Psikoloji Yüksek Lisans Programı’nı tamamladım. Mesleki gelişim sürecimde farklı psikoterapi ekollerini öğrenmek amacıyla çeşitli eğitim programlarına katıldım. Bu süreçle birlikte, insanlara şifa olma niyetiyle başladığım mesleki yolculuğum bugün 8 yılı aşkın bir süredir devam ediyor. Eğitim hayatım sonrasında çeşitli hastane ve kliniklerde çalışma deneyimlerim oldu. Pandemi süreciyle birlikte çevrim içi bireysel seanslara ağırlık verdim. Hâlen online ve yüz yüze görüşmelerle aktif olarak danışa ...

Etiketler
Yaşam dengesi
Klinik Psikolog Handan Horasan
Klinik Psikolog Handan Horasan
İstanbul - Psikoloji
Facebook Twitter Instagram Youtube