Çocukluk Çağı Diyabeti Eğitimci Rehberi


DİYABET NEDİR?
AMAÇ
Bu oturumun sonunda, diyabetli çocuk/ergenve yakınları; glukoz metabolizması bozuklukları ve diyabetin mekanizması, klinik özellikleri ve tanı kriterlerine yönelik güvenilir bilgi, tutum ve beceri kazanacaklardır.
ÖĞRENİM HEDEFLERİ
Bu oturumun sonunda diyabetli çocuk/ergen ve ailesi/yakınları;
Bilgi hedefleri
Diyabeti tanımlayacak,
Farklı diyabet tiplerini sınıflandıracak,
Tip 1 ve tip 2 diyabetin oluşumundaki etmenleri açıklayacak,
Tip 1 ve tip 2 diyabet arasındaki farkı açıklayacak,
Tip 1 ve tip 2 diyabetin risk faktörlerini açıklayacak,
Tip 1 ve tip 2 diyabetin belirti ve bulgularını tanımlayacak,
Diyabetin belirti ve bulgularını tartışacak,
Diyabet tanısında kullanılan laboratuvar testlerinin normal/normalin dışındaki değerlerinin önemini açıklayacak,
Tutum hedefleri
Tip 1 diyabette tedavinin yaşamsal önemini benimseyecek,
Tip 2 diyabetin yaşam tarzı değişimi ile önlenebilir olduğunu önemseyecektir.
SÜRE: 45 dakika
YÖNTEM VE TEKNİK
Görsel materyal ile anlatma yöntemi Soru-cevap
Tartışma
EĞİTİM MATERYALLERİ
Görsel materyal (bilgisayar, projeksiyon cihazı, masa üstü eğitim seti vb.) Yazı tahtası ve kalemleri
12
İnsülin Tedavisi
Tip 1 diyabette beta hücre rezervinin azalması nedeniyle insülin eksikliği vardır ve gereksinim duyulan insülinin dışardan verilmesi gerekir. Ayrıca tip 2 ve diğer diyabet tiplerinde de insülin tedavisi gerekebilir
Diyabetli olmayan bir kişide insülin salgısı nasıl olur?
Sağlıklı bireylerde açlık durumunda genellikle hemen hemen aynı düzeyde salgılanan insüline (bazal insülin) ek olarak, yemek sonrası (bolus insülin) gastrointestinal sistemden emilen glukoz artışının önlenmesi için insülin salgısı artar.
Bazal insülin salınımı: Yemek yenmediği dönemlerde ihtiyaç duyulan dozdaki insülini sağlar.
Bolus insülin salınımı: Yemeklerden sonra ihtiyaç duyulan yüksek dozdaki insülini sağlar.
Şekil 1. Bazal ve Bolüs İnsülin Salınımı
Kimler insülin kullanır?
Tip 1 diyabetli bireyler
Diyabet komasındaki (DKA) hastalar
Kan şekeri oral antidiyabetik ilaçlar ile kontrol edilemeyen tip 2 diyabetli bireyler
Kan şekeri diyet ile kontrol altına alınamayan diyabetli gebeler
İnsülin kaynakları
Günümüzde recombinant DNA tekniği ile elde edilen insülin analogları kullanılmaktadır. Sığır ve domuz insülini ile domuzdan elde edilen semisentetik insülin ülkemizde kullanılmamaktadır.
İnsülin Tedavisine Başlarken Unutulmaması Gerekenler
Diyabetli bireylerde insülin tedavisi normal fizyolojik insülin salınımını taklit edecek şekilde kullanılmaktadır. Farklı insülinler ve insülin tedavi seçenekleri bulunmaktadır. Seçilen tedavi rejimi diyabetlinin gereksinimlerine göre biçimlendirilmelidir. Tedavi rejimi aşağıdaki durumlar dikkate alınarak seçilmelidir:
Diyabetin tipi
Çocuğun yaşı
Çocuğun yaşam şekline uyumu (okul, dershane, sınav hazırlık dönemi vb.)
Çocuğun normal yemek yeme ve egzersiz yapma alışkanlığı
Kendi kendine kan şekerini izleme becerisi ve uygulaması
Kontrol sıklığı
Kan şekeri sonuçları
Sportif faaliyet ve oyun saatleri
Bireyselleştirilmiş kan şekeri hedefleri
Eğitimciye Not: Tedavide hangi insülinin kullanılacağı belirtilerek insülin çeşitleri anlatılır ve insülin kutu örnekleri gösterilir. Uluslararası renkleri de açıklanır.
İnsülin Çeşitleri ve Etki Süreleri
İnsülin keşfinden sonraki ilk dönemlerde domuz ve sığır pankreasından elde edilmiş, 1979 yılından sonra ise biyosentetik insan insülinleri üretilmiştir.
a. İnsülinin tipi ve etki profili
İnsülin çeşitlerine göre belirli renklerle kodlanmıştır. Bu renk kodları uluslararası kodlardır ve her ülkede üretilen insülinin etiketinde aynı çeşit için aynı renkler kullanılır. Ülkelerde insülinlerin ticari ismi değişse de etiket rengi aynı kalacaktır.
Kısa etkili insülin; kırmızı, sarı, mavi; ÜLKEMİZDEKİ RENK: SARI
Karışım insülinler; kahverengi, turkuvaz, majenta, zeytin rengi ve gök mavisi; ÜLKEMİZDEKİ RENK: KAHVERENGİ
Orta etkili insülin; açık yeşil, turkuaz, koyu yeşil, açık mavi; ÜLKEMİZDEKİ RENK: AÇIK YEŞİL
18
İnsülin Saklama Koşulları
Açılmamış insülin flakon ve kartuşları son kullanım tarihine kadar buzdolabında 2º-8 ºC’de saklanabilir. Açılmış kartuş ve flakonlar oda ısısında tutulabilir, fakat güvenli ısı aralığı sağlanması zordur; bu nedenle buzdolabında tutulması önerilir. İnsülin açıldıktan sonra 28 güne kadar kullanılabilir. Kesinlikle dondurulmamalıdır. Isı kaynağından ve direk güneş ışığından ya da kuvvetli çalkalamadan hasar görebilir. İnsülin içinde küçük, beyaz partiküller; dibe çökme, tortulaşma, köpürme veya renk değişikliği olursa kullanılmamalıdır.
İnsülin Tedavisinde Dikkat Edilmesi Gereken Noktalar
Hipoglisemi/kan şekeri düşüklüğü: İnsülin doz fazlalığında ortaya çıkabilir; uygun doz ve insülin uygulama zamanına dikkat edilmesi gerekmektedir.
Kilo artışı: İnsülin dozu yüksek olduğunda, hipoglisemiye eğilim ile birlikte kilo artışı oluşabilmektedir. Bu nedenle insülin dozlarının doğru ayarlanması önemlidir. Beslenme ve egzersizin tedavi bileşenleri olduğu unutulmamalıdır.
Lipohipertrofi: Uzun süre aynı bölgeye enjeksiyon yapılması sonucunda cilt altında anormal yağ birikiminin oluşmasıdır. Bu sorun insülin enjeksiyon bölgelerinin düzenli değiştirilmesi ile en aza indirilebilir. Lipohipertrofi oluşan bölge iyileşme sağlanıncaya kadar enjeksiyon için kullanılmaz, dinlendirilir. Bu bölgelere masaj yapılması önerilmez. Çünkü lipohipertrofi bölgelerinde doku içinde insülin birikimi de mevcuttur. Masaj ile birikmiş olan bu insülin hızla emilip kan şekerini düşürebilir.
Lipoatrofi:Tekrarlayan enjeksiyonlar sonucu yağ dokusunun kaybına bağlı ortaya çıkar. Tedavisi için lipohipertrofide olduğu gibi bölgenin enjeksiyon için kullanılmaması ve dinlendirilmesi gereklidir. Lipodistrofiler (lipohipertrofi ve lipoatrofi) insan insülini kullanıldığında daha az görülür.
Diğer yan etkiler: İnsülin ödemi ve insülin allerjisi nadir görülen yan etkilerdir. İnsülin ödemi çok düşük kilolu kişilerde, uzun süreli kontrolün sağlanamadığı kişilerde ya da büyük ölçüde yetersiz insülin kullanan kişilerde insülin tedavisinin başlanması ya da yoğunlaştırılmasıyla ilişkilendirilmekle birlikte kesin nedeni bilinmemektedir.
Allerjik reaksiyon genellikle bölgesel şişme ya da kızarıklık biçiminde görülür veya sistemik bir reaksiyon olabilir. Koruyucu maddelere ya da insülinin kendisine bağlı olabilir.
İnsülin doz ayarlaması
İnsülin dozuna sağlık personeli karar verir. Ancak yoğun eğitim almış, uyumlu bireylere de bir gün içindeki uygulamalardan birinde 1-2 ünite değişiklik yapma esnekliği tanınabilir. Karbonhidrat sayımı eğitimi almış bireylerde ise birey dozları kendisi düzenler; fakat oranların kontrolü sağlık personeli ile birlikte yapılır.
İnsülin Emilimi ve Emilimi Etkileyen Faktörler
Lipohipertrofi: Cilt altında sertlikler halinde yağ dokusu artışı olduğunda emilim bozulur. Buna lipohipertrofi denir. Bu durumda emilim azalır.
Enjeksiyon dozu: Doz arttıkça emilim hızlı bir şekilde artar ve hipoglisemi riski olur.
Enjeksiyon yeri ve derinliği: Derin enjeksiyonda emilim daha hızlıdır. Uygun iğne ucu seçimi çok önemlidir. Uç gereğinden uzunsa enjeksiyon kasa yapılır ve ciddi hipoglisemiye neden olabilir. Bu nedenle en uygun iğne uzunluğunun seçilmesi önemlidir. Yapılan bir çok çalışmada deri kalınlığını 2,8 mm ile 3 mm arasında olduğu bildirilmiştir. Bu nedenle 4 mm’lik iğnelerin kullanımı da uygun olur. İğne uzunluğu arttıkça çimdik yöntemi veya 45 derece açı ile enjeksiyonu yapmak gerekmektedir.
Egzersiz: Emilimi hızlandırır.Özellikle insülin yapılan bölgedeki kasın aktif kullanımı ile emilim hızla artar.
Ortam ve vücut sıcaklığı: Sıcakta insülin emilimi daha çabuk, soğukta daha yavaştır. Sistemik ateş veya enjeksiyon bölgesine masaj uygulanması insülinin emilim hızını artırır.
İnsülinin çeşidi: Hızlı etkili insülinler daha hızlı, uzun etkili insülinler ise daha yavaş kan dolaşımına geçer.
Yeterince karıştırmama: Bulanık insülinler yeterince karıştırılmadığında yoğunluğu ve etki süresi değişir.
Eğitimciye Not: Katılımcılara İnsülin tedavisine başlarken unutulmaması gerekenler, vurgulanarak sıralanır:
Ailenin ve sağlık çalışanlarının tutumu çocuğun tedaviyi kabulü açısından çok önemlidir
Enjeksiyon korkusu yaygın olduğundan çocuklara ve aileye destek olunmalıdır.
Diyabetli yakını ve çocuk/ergen olumlu tutumunu arttırmak için övülmeli ve cesaretlendirilmelidir.
Kaygıları bırakın; uygulayın!
İnsülin uygulama araçları gösterilerek, katılımcıların ellemesi ve incelemesine zaman verilir. Farklı enjektör tipleri (50, 100 ünitelik vb.), farklı kalemler ve farklı iğne uçları gösterilir. Hangisinin kimler için uygun olduğu açıklanır.
İnsülin Uygulama Araçları
İnsülin 3 şekilde uygulanabilir
İnsülin enjektörü
İnsülin kalemi
İnsülin pompası
Enjektörler: Kullanımı zor fakat güvenlidir. Düşük dozlar ve karışım insülinler için uygundur. İğne uzunluğu bebek ve küçük çocuklar için uygun değildir. Bu nedenle çimdik tekniği ve 45 derece açı ile kullanılabilir.
Kalemler: Uygun aletlerdir ve kullanımları kolaydır, doz hatalarını azaltırlar. Görme sorunu olan kişiler için “klik” sesi vardır, duyarak yapılabilir.
İnsülin pompaları: Yağ dokusuna sürekli biçimde düşük miktarlarda insülin salan, önceden programlanabilen aletlerdir. Diyabetlilerde kapsamlı bir eğitim gerekir ve bu kişiler pompa tedavisinin başarılı olması için sürekli ve yoğun gözetime ihtiyaç duyabilirler.
İnsülin Uygulama Zamanı
Hızlı etkili insülinler çocuklarda öğüne başlarken yapılır. Kan şekeri düşükse, çocuk öğünü yavaş tüketiyorsa öğün ortasında ya da öğünden hemen sonra da yapılabilir.
Kısa etkili (regüler) insülinler ve orta etkili insülinler çocuklarda yaklaşık öğünden 30 dakika önce uygulanır.
Uzun etkili insülinler öğünle doğrudan ilişkili değildir.
20
İnsülin preparatlarının karıştırılması: Kısa etkili ve NPH insülinler karıştırıldıktan sonra hemen kullanılmalıdır. Karışım enjektörüne önce kristalize ardından NPH çekilir.
Glargin ve detemir insülinler diğer insülinler ile karıştırılmamalıdır.
Eğitimciye Not: Bu oturumda “İnsülin Uygulama Becerisi Öğrenim ve Değerlendirme Rehberi (Ek 1)” eşliğinde manken veya model üzerinde, gönüllü olan ebeveyne, yaşı uygun olan çocuklarda da (yaklaşık 10-12 yaş üzeri) çocuğun kendisine önce gösterim yapılır, daha sonrada uygulatılır. Tam öğrenme sağlanıncaya kadar katılımcının her uygulaması gözlemlenir.
Ayrıca çocuk üzerinde insülin bölgelerini göstermek ve gerekirse (çocuk ve aile istekli ise) kalemle çizmek önemlidir.
Daha sonra insülin uygulaması sonucu oluşabilecek durumlar ve yapılacaklar anlatılır.
İnsülin Uygulanan Bölge Şişer İse (Lipohipertrofi)
En az 2-3 ay boyunca şiş bölgeye insülin uygulamayın (Bu süre bir yılı bulabilir hatta geçebilir).
Banyoda kese ya da lif ile insülin bölgesini ovmayın.
Masaj yapmayın fakat kan şekeri normal ya da yüksek iken kısa süreli masaj uygulayarak şişlikteki sertlik yumuşatılabilir. Fakat masajın süresi ve şiddeti önemlidir.
Her insülin enjeksiyonu arasında en az bir cm. mesafe bırakın.
İnsülin Uygulamalarında Dikkate Alınması Gereken Noktalar
Küçük çocuklarda enjeksiyon esnasında reddetmeye bağlı kıpırdama ve hareket etme riski yüksektir. Bu nedenle uygulamayı en az iki kişi ile yapınız. Çocuğu sakinleştirmek ve ikna etmek çok önemlidir.
Enjeksiyon bölgelerini düzenli olarak hem gözle hem de dokunarak muayene edin (sertlik, şişlik, morluk).
İnsülin iğnelerini bir kez kullanın. İğnelerin ucu silikon ve bazı özel maddelerle kaplıdır.Bunun nedeni enjeksiyon esnasında ağrıyı, acıyı ve korkuyu azaltmak kaliteli bir enjeksiyon sağlamaktır. Birden fazla kullanılan iğnelerde hem bu silikon kalmayacak hemde iğnenin ucu küntleşecektir. Flakon yada kartuştan enjektöre insülin çektiğimizde de mümkünse işlem tam bitmeden iğneyi çıkartmayın. Yanlış dozda tekrar girmek zorunda kalındığında iğne hem küntleşecek hemde silikonu yok olacaktır.
Şişlik saptadığınız bölgeyi iyileşinceye kadar kullanmayın. Ağır şişlik oluşmuş bölgeden normal bölgeye geçildiğinde emilim hızı ve miktarının artması ihtimaline bağlı hipoglisemiyi önlemek için insülin dozu %10 azaltılabilir.
Göbek deliğinin çok yakınına enjeksiyon yapmayın. Doku ince olduğu için insülin emilimi zor olur (en az bir parmak ilerisi kullanılır.)
Emilim zor olacağında yara izlerinin üzerine enjeksiyon yapılmaz.
Kol, bacak, uyluk ve göbekte diyabetli bireyin gösterilen bölgeyi doğru kullandığından emin olunmalıdır. Emin değilseniz, eğitim tekrar edilmelidir.
DİYABETTE HİPOGLİSEMİ YÖNETİMİ
AMAÇ
Bu oturumun sonunda, diyabetli ve yakınları, hipogliseminin nedenlerini öğrenme, belirtilerini tanıma, hipoglisemiden korunma ve hipoglisemi tedavisi konusunda bilgi, tutum ve beceri kazanacaklardır.
ÖĞRENİM HEDEFLERİ
Bu oturumun sonunda diyabetli çocuk/ergen ve ailesi/yakınları:
Bilgi hedefleri
Normal kan şekeri ve hipoglisemi değerlerini tanımlayacak,
Hipoglisemi nedenlerini açıklayacak,
Hipoglisemi belirtilerini tanımlayacak,
Hipoglisemiden korunma yöntemlerini tanımlayacak,
Hipoglisemi değerlerine göre tedaviyi tanımlayacak.
Beceri hedefleri
Hipoglisemi tedavisini şekerin derecesine göre düzenleyerek, rehber eşliğinde uygulayacak,
İnsülin uygulama saatinde kan şekerine uygun insülin dozlarını ayarlayacak,
Bayılmadan korunma yöntemlerini uygulayacak,
Glukagon uygulayacak.
Tutum hedefleri
Hipogliseminin ciddi bir durum olduğunun ve öneminin farkına varacaktır.
SÜRE: 2 x 45 dakika
YÖNTEM VE TEKNİK
Görsel materyal ile anlatma yöntemi Soru-cevap
Problem çözme (Farklı kan/idrar şeker ve keton değerlerine göre hazırlanmış vakalarda) Gösterim ve uygulama (Glukagon hazırlanması ve uygulanması)
Küçük grup çalışması Oyunlaştırma (rol play)
EĞİTİM MATERYALLERİ
Görsel materyal (bilgisayar, projeksiyon cihazı, masa üstü eğitim seti vb.) Yazı tahtası ve kalemleri
Sedye
Glukagon Uygulama Becerisi Öğrenim ve Değerlendirme Rehberi (Ek 2)
Eğitimciye Not: Soru-cevap tekniği ile bir önceki oturumun öğrenim hedeflerine ulaşma düzeyi saptanır, diyabetli çocuk/ergen ve yakını hedeflere ulaşamamışsa bir önceki oturum tekrarlanır. Hedeflere ulaşmışsa, bu oturumun amaç ve öğrenim hedefleri açıklanır. Konu içeriğinin alt başlıkları sunulur.
Hipoglisemi Nedir?
Hipogliseminin Nedenleri Nelerdir?
Hipogliseminin Belirtileri Nelerdir?
Hipogliseminin Tedavisi Nasıl Yapılır?
Hipoglisemi Duyarsızlığı
Hipoglisemiden Korunma Daha sonra sunum yapılır.
Hipoglisemi Nedir?
Diyabetli bir çocukta/ergende kan şekerinin 70 mg/dl’nin altına düşmesi hipoglisemi yani şeker düşüklüğü olarak tanımlanır. Hipoglisemi ile birlikte gelişen algılama güçlüğü ve halsizlik, hareket ve düşünme yeteneğini azaltır ve diyabetli yardıma ihtiyaç duyabilir. Bu nedenle diyabetli çocuk ve ergenlerin diyabetini saklamadan sosyal çevresi (aile, okul çalışanları, arkadaşları gibi) ile paylaşması önemlidir. Diyabetlinin yakın çevresinde olan bireylerin, hipoglisemi belirtilerini ve tedavisini çok iyi bilmeleri gerekmektedir.
Eğitimciye Not: Hipoglisemi genelde ailelerin ve çocukların korktuğu çekindiği bir konudur. Çok önemsemek hata yapmaya neden olacağı gibi önemsiz basitmiş gibi davranmak da olayın ciddiyetinin kavranmasına engel olabilir. Bu nedenle ailenin kaygı düzeyini arttırmadan önemli olduğu vurgulanarak anlatılmalıdır. Vurgular/ öneriler sosyo-ekonomik düzey ve algı seviyesine göre yapılmalıdır.
Hipoglisemi Nasıl Sınıflandırılır?
Hafif/Orta hipoglisemi: Kan şekeri 63-70 mg/dl’nin hemen altında ve hafif bulgular vardır.
Ağır Hipoglisemi: Bilinç kaybı ve/veya nöbet (bayılma) vardır.
Tablo 5’te ideal, optimal ve riskli kan şekeri değerleri görülmektedir. İdeal kan şekeri hedefleri hipoglisemi riskini artırır. Bu nedenle diyabetli çocuk/ergenlerin optimal kan şekeri değerleri ile izlenmesi önerilmektedir.
Tablo 5. Yaşa Göre Kan Şekeri Değerleri (ISPAD 2011)
Önerilen kan şekeri değerleri
Yemek öncesi Yemek sonrası HbA1c
(%)
İdeal
63-100 mg/dl
80-126 mg/dl
<%6.5
Optimal
90-145 mg/dl
90-180 mg/dl
<%7,5
Riskli
>145 mg/dl
180-250 mg/dl
<7.5-9
Yüksek
>160 mg/dl
>250 mg/dl
>% 9
Hipoglisemi Nedenleri Nelerdir?
Gereğinden fazla insülin yapmak,
Kas içine insülin yapmak,
İnsülinin beklenenden farklı bir zamanda etkisini göstermesi,
Yanlış insülin tipi ve iğne ucunun kullanılması,
Ana veya ara öğünü gereğinden az yemek, geciktirmek, atlamak,
Fazla egzersiz yapmak (Ek öğün almadan ya da insülin dozunu azaltmadan),
Yemekten hemen sonra egzersiz yapmak,
Lipohipertrofi (Şiş bölgeden dolaşıma insülin geçişi),
İnsülin uygulamasından hemen sonra banyo yapmak,
Stresin arttığı ya da stresin azaldığı durumlar (Tatil gibi),
Sıcak ortam,
Alkol tüketimi (Ergenlerde hafif alkol alımı bile hipoglisemi yapabilir).
Eğitimciye Not: Gönüllü katılımcı çocuk ile önceden konuşularakhipoglisemi belirti ve bulguları, üzerinde rol play şeklinde göstererek anlatılmalıdır:
Yüze su serperek boncuk boncuk terleme,
El ayak titreme gibi.
Hipoglisemi Belirtileri Nelerdir?
Kişiden kişiye ya da aynı kişide zaman içinde değişiklik gösterebilir.
Açlık hissi
Alın, dudak üstü ve ensede soğuk terleme
Renk solukluğu
Baş dönmesi
Ellerde ve ayaklarda titreme
Göz kararması
Dudak çevresinde uyuşma
Çarpıntı
Huzursuzluk, sinirlilik, hırçınlık
Davranış değişikliği
Nedensiz ağlama (Süt çocukluğu dönemi içim)
Algılama güçlüğü
Uyuklama hali
Uykuda kabus görme
Gözlerini bir noktaya dikme
Bayılma (havale geçirme, kasılma)
Yenidoğanlarda ve Süt Çocuğunda Ek Bulgular Nelerdir?
Beklenmeyen zamanda uykuya eğilim
Durdurulamayan nedensiz ağlama
Öfke nöbeti ve saldırganlık
Solukluk, soğuk terleme ve nöbet
Bebeklerde kan şekerinin 80 mg/dl olması istenmez.
Gece Hipoglisemisi (Somogy Fenomeni)
Yapılan çalışmalarda hipogliseminin %70 oranında gece oluştuğu anlaşılmıştır (DCCT-The Diabetes Control and Complications Trial).
Çünkü karşıt hormon sistemi uykuda yetersiz yanıt verebilir.
Bulgular yoktur veya fark edilemeyebilir.
Gece Hipoglisemisini Ne Zaman Düşünmeliyiz?
Terleyerek uyanma
Çarpıntı ile uyanma
Kabus görme
Baş ağrısıyla uyanma
Zor uyandırılma
Hafıza kaybı ile uyanma
Sabah kan şekeri yüksekliği var ise.
Eğitimciye Not: Diyabetli çocuklarda kan şekerinin 70 mg/dl altında olması hipoglisemi kabul edilmekle birlikte, diyabet eğitimcisi çocuğun yaşı, ailenin durumu gibi birçok faktörü değerlendirerek, bireye özgü kan şekeri hedefleri belirleyebilir.
DCCT’nin çalışmalarında çocuklarda özellikle gece hipoglisemisinin yoğun yaşandığı belirtilmektedir. Bu nedenle çocuklarda, günaşırı gece saat 03’te kan şekerinin ölçülmesi insülin dozu ve diğer önlemler açısından son derece önemlidir. Ölçüm sonucu 80 mg/dl veya ailenin eğitim düzeyi ve hipoglisemiyi algılama düzeyi yetersiz ise 100 mg/dl ve altı riskli kabul edilebilir.
Diyabetli çocuk/ergenin yaş grubuna göre eğitimci bu bilgileri ayrıntılı olarak verir ve bireye özgü kan şekeri hedeflerini belirler.
Hipoglisemi Nasıl Tedavi Edilir?
Eğitimciye Not: Katılımcılara hipoglisemi tedavisinin acil ve önemli olduğu söylenir. Diyabetli çocuk/ ergende belirtiler olduğu anda, kan şekeri ölçülemiyorsa bile tedavisinin yapılması gerektiği vurgulanarak tedavi anlatılır.
Tedavi kan şekeri düzeyi, çocuğun yaşı dikkate alınarak ayarlanır. Her bir kan şekeri düzeyi ve diğer etkenlerin durumuna göre farklı bir tedavi planını gerektirdiğinden, Tedavi 3 örnek vaka ile anlatılacaktır.
Vaka 1: Ahmet 10 yaşındadır, 2 yıldır diyabet tanısı ile çocuk endokrinoloji kliniğinde izlenmektedir. Ölçtüğü son kan şekeri değeri 63 mg/dl çıkmıştır, Ahmet ne yapmalıdır?
TEDAVİ 1: Kan şekeri 60 ile 70 mg/dl arasında ise sırasıyla:
Yaşına uygun miktarda (10-15 g) şeker (kesme şeker, toz şeker, şeker içeren hazır meyve suyu, glukoz tablet veya solüsyondan biri tercih edilmeli) verilir (Tablo 6).
15 dakika beklenir ve kan şekeri tekrar ölçülür, kan şekeri yükselmemişse aynı miktarda şeker tekrar verilir, kan şekeri 70 mg/dl üzerine çıkıncaya kadar işleme devam edilir.
Kan şekeri 70’in üzerine çıkınca,
Öğün saatinde ise “öğünü” verilir, değilse ek “ara öğün” verilir (15 g kompleks karbonhidrat içeren ekmek,süt gibi).
Düzeldiğinden emin olmak için 30 dakika sonra tekrar kan şekeri kontrol edilir.
Kan şekeri düzelince öğün sonrası hafif aktiviteleri veya okul, dershane gibi günlük aktivitelerini yapabilir.
Gerekirse insülin saati geldiğinde, insülin dozu %10 azaltılabilir (Çocuklarda genellikle 1 ünite).
Karbonhidrat sayımı yapanlarda öğün, tüketilecek karbonhidrat miktarı ve insülin dozu hesaba göre yapılır.
ÖNEMLİ: ŞEKERİN NEDEN DÜŞTÜĞÜ BULUNUR VE TEKRARLAMASI ÖNLENİR!!
Tablo 6. Yaş Gruplarına Göre Hipoglisemide Verilmesi Gereken Şeker Miktarı
Yaş Şeker Miktarı (5 G.)
0-6 5-10 g. CHO (2-4 adet)*
6-12 10-15 g. CHO (4-6 adet)*
12 ve üzeri 1-20 g. CHO (6-8 adet)*
CHO: Karbonhidrat
* Bir adet kesme şeker yaklaşık 2,5 g olarak düşünülmüştür.
Eğitimciye Not: Katılımcılara kullanacakları kesme şeker miktarı bilgisi verilirken Tablo 6 dikkate alınmalıdır. Ancak, ülkemizde üretilen küp şekerlerin gramajı 1-3 g arasında değişmektedir. Bu nedenle diyabetiklerin kendilerinin ya da diyabetin bakımından sorumlu bireylerin, bir kereye özgü olmak koşulu ile hipoglisemi tedavisinde kullanılacak şekeri, hassas bir terazide tartmaları önerilir.
Eğitimciye Not: Katılımcılara örnek vaka ile tedavi anlatılacaktır.
Vaka 2: Mehmet 14 yaşındadır, 12 yıldır diyabet tanısı ile çocuk endokrinoloji kliniğinde izlenmektedir. Ölçtüğü son kan şekeri değeri 40 mg/dl’dir. Mehmet ne yapmalıdır?
TEDAVİ 2:
Kan şekeri 60 (mg/dl) altında ise
Yaşına uygun miktarda (15-20 g) şeker (kesme şeker, toz şeker, şeker içeren hazır meyve suyu, glukoz tablet veya solüsyon) verilir.
Kan şekeri 15 dakika sonra tekrar ölçülür.
Yeteri kadar yükselmediyse (70 mg/dl’nin üstü) tekrar aynı miktarda şeker verilir. Kan şekeri yükselinceye kadar 15 dakika aralar ile işleme devam edilir.
Kan şekeri düşük olan çocuk ağızdan besin alamıyor veya reddediyorsa amaç durumu hızla düzeltmektir. Bu durumda bayılmada uygulanan glugakon dozunun yarısı kadar yapılır.
Kan şekeri 70 (mg/dl) üzerine çıktıktan sonra
Öğün verilir.
Fazla aktiviteden kaçınılır.
İnsülin dozu azaltılır (%10-20).
Hipoglisemi nedeni araştırılır.
Eğitimciye Not: Katılımcılara aşağıdaki örnek vaka sunularak, neler yapılması gerektiği tartıştırılır. Daha sonra kesin yapılması gerekenler vaka üzerinde ayrıntılı anlatılır
Daha sonra katılımcılara aşağıdaki bilgiler, eğitim seviyelerine göre anlatılır:
Hipoglisemide verilecek besinler yağ ve protein içermemelidir. Çünkü yağ ve protein vücudun şekeri kullanmasını geciktirir. Çikolata, baklava ve dondurma bu besinlere örnektir..
Sofra şekeri almak istemeyen çocuklara hazır meyve suyu verilebilir. Bir kutu (200 ml) hazır meyve suyunun içinde 24 g karbonhidrat olduğu bilinmektedir. Bununla beraber bazı meyve sularının şeker oranı azaltılmış, şeker tadı verebilmek için enerji içermeyen tatlandırıcı eklenmiştir. Bu nedenle kutunun üzerindeki etiket bilgisi dikkatli bir şekilde okunmalıdır. Doğal (%100 saf) meyve sularının içinde ilave şeker yoktur. Sadece kendi doğal şekeri (früktoz) vardır. Doğal meyve suları, meyvenin lifini de içeriyorsa, emilim yavaş olacaktır. Bu durumda saf meyve suları hipoglisemi tedavisinde tercih edilmez.
Şeker dil altı verildiğinde daha hızlı emilir. Şeker su ile karıştırılarak verilir. Çay, süt gibi içeceklere karıştırılmamalıdır.
Hipoglisemide şeker veya meyve suyu verildikten sonra 15 dakika beklenir. Daha sonra kan şekerine tekrar bakılır. Bu esnada herhangi bir besin verilmez. Çünkü besinler şeker veya meyve suyunun emilim hızını yavaşlatır. Şeker yükseldi ise öğün verilir. Yükselmedi ise tekrar şeker verilir. Bu işleme kan şekeri yükselinceye kadar 15 dakikada bir devam edilir. Kan şekeri yükseldikten 30 dakika sonra kontrol şekeri bakılmalıdır.
Eğitimciye Not:
Vaka 3: Bayılan bir çocuk üzerinden uygulamalı olarak anlatılır.
Daha sonra tedavi 3 anlatılır. Tedavi 3 uygulamalı eğitim olduğundan sedye üzerinde rol play tekniği ile gösterim ve uygulama yapılarak anlatılmalıdır. Diyabetli çocuk/ergen ve yakınlarına “Glukagon Uygulama Becerisi Öğrenim ve Değerlendirme Rehberi (Ek 2)”eşliğinde uygulattırılır.
Sedye üzerinde uygulanmayı gerçekleştiriniz. Gönüllü çocuklardan oyunlaştırma yapınız. Oyunlaştırma ve uygulama:
Kişi yatırılır baş yana çevrilir, ayaklar bir miktar yukarı kaldırılır (Nedeni bacaklardaki kanın ve içinde bulunan şekerin hayati organlara taşınması).
Mümkünse kan şekeri bakılır. Kan şekeri bakmadaki amaç bayılmaya neden olan kan şekeri sınırını belirlemektir, mecburi değildir. Kan şekeri bakılmadan da müdahale yapılabilir.
Glukagon uygulaması: En uygun bölgeye 90 derece açıyla yapılır. Subkutan da uygulanabilir. Kendine gelirken kusma olabilir. Nedeni, hızla kan şekerinin yükselmesidir. Kendine geldikten sonra bilinç kontrolü yapılır. 5-10 dk. sonra bilinç yerindeyse, ara öğün verilir. Böylece şekerin tekrar düşmesi engellenir. Bayılmanın nedeni bulunmalıdır.
TEDAVİ 3
Çocuk/ergen bayıldı ise:
Bayılma diyabette nadir karşılaşılan, yaşanıldığında ise mortalite riski olan ciddi bir durumdur. Acilen tedavi edilmesi gerekir. Bayılma nedenlerini ve tedavisini diyabetli ve yakınlarının bilmesi hayati önem taşır. Tedavi edilmeyen durumlarda ciddi sonuçlar oluşabilir, diyabetli çocuk/ergen kaybedilebilir.
Glukagon: Kan şekerini yükselten bir hormondur. Bayılma durumunda yapılır. Glukagon, 20 kg altındaki çocuklara ½ ampul sc veya IM verilir.
20 kg üzerindeki çocuklara 1 ampul sc veya IM verilir.
Eğitimciye Not:
Aşağıdaki bilgiler uygulamalı olarak anlatılmalıdır:
Glukagon içerisinde 1 adet toz ve 1 adet sulandırma solüsyonu olmak üzere iki adet ilaç bulunmaktadır. Toz ve sıvı birbirine karıştırılır. İlaç berrak hale geldikten sonra çocuğa önerilen doz, insülin bölgesine, dik olarak (90 derece) kas içine veya sc uygulanır.
Glukagon enjeksiyonundan sonra, çocuk yaklaşık 10 dk. içerisinde kendine gelir. Bu esnada kusma olabilir, normaldir. Belirtiler 10-15 dakika içinde düzelir. Bulantı ve kusma 60-90 dakika devam edebilir. Çocuk kendine geldikten sonra ve yutabilecek hale geldikten sonra hızlı etkili bir karbonhidrat (şeker ya da meyve suyu özellikle vişne ya da elma suyu) verilmelidir.
Glukagon enjeksiyonundan sonra çocuk kendine gelmezse, ikinci glukagon enjeksiyonu yapılmalı ve 112 Acil Servis yardımı alınmalıdır.
Kan şekeri seviyesi normale geldikten ve belirtiler kaybolduktan sonra çocuk normal günlük aktivitelerine döner. Çocuk kendini iyi hissetmezse okula gönderilmeyebilir. Ancak glukagon kullanmayı gerektiren bu durumdan “diyabet ekibi” mutlaka haberdar edilmelidir. Glukagon uygulandıktan sonra 48-72 saat içinde, hipoglisemi belirtilerini fark etmek zor olabilir. Ayrıca, vücudun hipoglisemiye tepki kabiliyeti de azalabilir.
Gece yatmadan önce kan şekeri en az 100-120 mg/dl’nin üzerinde olması tercih edilir.
Hipoglisemi Duyarsızlığı (Hipoglisemiyi Hissedememe)
Diyabetli çocuk ve ergenlerde sık yaşanan hipoglisemiler zaman içerisinde hissedilen hipoglisemi eşiğini düşürebilir ve hipoglisemik kan şekeri değerleri olmasına rağmen çocuk bunu fark edemeyebilir. Bu duruma hipoglisemiye duyarsızlık denir ve çocuğun nörokognitif fonksiyonlarını olumsuz etkiler. Diyabet süresi uzun olanlarda daha sık görülen bir durumdur. Hastanın izlemlerinde hipoglisemik değerleri olduğu halde, hiçbir klinik bulgu vermiyor yani birey hipoglisemiyi hissedemiyorsa bunun tedavi edilmesi gereklidir. Çocuğun/ergenin takip edildiği sağlık kuruluşuna haber verilmelidir.
a. Hipoglisemi duyarsızlığı gelişme nedenleri
Sık kan şekeri düşüklüğü,
Uzun süreli diyabetli olma,
Stres ya da depresyon,
31
Egzersiz öncesinde, arasında ve sonrasında kan şekerine bakın.
Aktif egzersizden sonraki 24 saat boyunca hipoglisemi riski devam edebileceğini unutmayın.
Hipoglisemi oluştuğunda yapılacakları diyabetlinin kendisi, ailesi, okulda öğretmeni, arkadaşları ve tüm yakın çevresi bilmelidir.
Çocuğu hipoglisemi ataklarından koruyun.
Yanında bulundurması gereken malzemeleri bilmesini ve taşımasını sağlayın.
Beslenme, insülin ve egzersizin bir denge içerisinde olması hipoglisemiden korunmanın en temel ilkesidir.
a. Kreşte/Okulda/Dershanede Hipoglisemiden Korunma
Öğretmene bilgilendirme mektubu verilmelidir.
Okul idaresi ve öğretmen bilgilendirilmelidir.
Okul/kreşte gerekli malzemeler olmalı ve önlem alınmalıdır.
Beden eğitimi ve profesyonel sporda önlemler alınmalıdır.
İstekli öğretmenlere gerekirse eğitim verilmelidir.
DİYABETLİ BİREYE/YAKININA VERİLECEK ÖNEMLİ MESAJLAR
Hipoglisemi hayati önem taşıyan bir durumdur; acil müdahale gerektirir.
Hipoglisemiden korunma yöntemleri, nedenleri, belirti ve tedavisini diyabetli, ailesi ve tüm çevresi bilmelidir.
Hipoglisemiye bağlı bayılmalarda temel tedavi ve iletişimin önemi vurgulanmalı.
Hipoglisemiyi fark edememe ve nedenleri iyi bilinmelidir.
Kan şekeri ölçümü hipoglisemiden korunmanın başında gelir.
Hipoglisemiye ilişkin bilgi izlendiğiniz sağlık kuruluşundan alınmalıdır.
Tedavi kişiye göre değişir.
F. ÖZET VE DEĞERLENDİRME
Katılımcılara oturumun ana hatları ve temel mesajları soru cevap tekniği ile tekrarlatılır.
DİYABETTE HİPERGLİSEMİ VE KETONEMİ TEDAVİSİ
AMAÇ
Bu oturumun sonundadiyabetli ve yakınları; hiperglisemi ve diyabetik komadan korunma, hiperglisemi ve ketonüri belirtileri, nedenleri, bulgularını tanıma ve tedavisi konusunda bilgi ve beceri kazanarak tutum geliştireceklerdir.
ÖĞRENİM HEDEFLERİ
Bu oturumun sonunda diyabetli çocuk/ergen ve ailesi/yakınları:
Bilgi hedefleri
Hiperglisemi değerlerini tanımlayacak,
Hiperglisemi belirtilerini tanımlayacak,
Hiperglisemi nedenlerini açıklayacak,
Hiperglisemiden korunma yöntemlerini tanımlayacak,
Hiperglisemi değerlerine göre tedavisini tanımlayacak,
İlave edilecek insülin dozunubelirleyecek,
Kan ve idrar keton değerlerini yorumlayacak,
Hiperglisemi, ketonüri belirti ve bulgularını ayırabilecek,
Hastaneye başvurmasını gerektiren belirtileri sayabilecek,
Gerekli durumlarda ulaşması gereken sağlık kuruluşu ve personeli ile ilgili iletişim bilgilerini söyleyecektir.
Beceri hedefleri
Kan şekeri ölçüm sonuçlarını izleyecek,
Hiperglisemi tedavisini, önerilen hedef şeker seviyesine göre düzenleyecek,
Hiperglisemi tedavisini “Kendi Kendine Kan Şekeri Ölçüm Becerisi Öğrenim ve Değerlendirme Rehberi (Ek 3)” eşliğinde uygulayacak,
Hiperglisemi tedavisini, kan/idrar keton ölçüm sonuçlarına göre düzenleyecek,
Gerekli acil durumlarda doktor/hemşire ile iletişim kurabilme ve hastaneye ulaşacaktır.
Tutum hedefleri
Evde kendi kendine kan şekeri takibinde hiperglisemiye ait bulguları değerlendirmenin öneminin farkında olacak,
Diyabet kontrolünde hipergliseminin öneminin farkında olacak,
Hiperglisemi oluşumunu destekleyen faktörlerin farkında olacak,
Hiperglisemi oluşumunu engelleyen faktörlerin farkında olacak,
Hipergliseminin çözümünde etkin-yeterli olma gücüne sahip olacak,
Diyabet kontrolünde kan/idrar keton bulgularının öneminin farkında olacak,
Gerekli durumlarda sağlık personeli ile iletişim kurmanın öneminin farkında olacaktır.
SÜRE: 2 x 45 dakika
YÖNTEM VE TEKNİK
Görsel materyal ile anlatma yöntemi Soru-cevap
Problem çözme (Farklı kan/idrar şeker ve keton değerlerine göre hazırlanmış vakalarda)
EĞİTİM MATERYALLERİ
Görsel materyal (bilgisayar, projeksiyon cihazı, masa üstü eğitim seti vb.) Yazı tahtası ve kalemleri
Eğitimciye Not: Soru-cevap tekniği ile bir önceki oturumun öğrenim hedeflerine ulaşma düzeyi saptanır, diyabetli çocuk/ergen ve yakını hedeflere ulaşamamışsa geçen oturum tekrarlanır. Hedeflere ulaşmışsa, bu oturumun amaç ve öğrenim hedefleri açıklanır. Konu içeriğinin alt başlıkları sunulur.
Hiperglisemi nedir?
Hiperglisemi neden gelişir?
Hiperglisemi belirtileri nelerdir?
Hiperglisemi tedavisi
Ek doz nedir? Ne zaman yapılır?
Keton ve ketoasidoz nedir? Daha sonra sunum yapılır.
Hiperglisemi Nedir?
Diyabetli bir çocukta hiperglisemi, kan şekerinin çocuğun yaşına göre ideal kan şekeri değerinin üzerine çıkması olarak tanımlanabilir. Kan şekeri sınırları yaş grubuna göre değişmekle birlikte, genellikle açlıkta 120 mg/ dl, toklukta ise 180 mg/dl’nin üstü yüksek olarak kabul edilir. Hiperglisemi önlem alınmaz ise hızla ilerleyip
diyabetlinin komaya girmesine neden olabilir. Kan şekerinin yüksek olması HbA1c’nin yükselmesine ve ileri dönem komplikasyonların oluşmasına neden olacaktır.
Hiperglisemiyi tanımak ve tedavi etmek hem var olan durumu düzeltmek hemde gelecekteki komplikasyonları önlemek bakımından önemlidir.
Diyabetli çocukta kan şekeri yüksek seyrettiğinde yeniden diyabet semptomları (poliüri, polidipsi, idrar kaçırma gibi) görülebilir.
Hiperglisemi Neden Gelişir?
Az veya hiç insülin yapmamak
Bozuk insülin yapmak
Şiş bölgeye insülin yapmak (önce kan şekerinin yükselmesine, daha sonra egzersiz gibi uyaranla dolaşıma girerek düşmesine neden olur)
Düzensiz beslenmek, fazla besin tüketimi
Egzersiz yapmamak veya az egzersiz yapmak
Stres ve üzüntü
Hastalık Durumları
Hiperglisemi Belirtileri Nelerdir?
Çok su içmek
Çok sık idrara çıkmak
İdrar kaçırmak
Ağız kuruluğu
Dudaklarda çatlama, kenarlarında yara oluşumu
Susuzluk hissi
Halsizlik ve yorgunluk
Dil üstünde beyaz tabaka
İdrar renginde koyulaşma, köpürme
Görme bozukluğu (bulanık görme)
Açlık hissi, çok yemek yeme isteğine rağmen kilo kaybı
Genital bölgede yanma, kaşıntı, mantar oluşumu
Ağızda çürük elma kokusu (aseton kokusu)
Yukarıdaki belirtilerin hepsi aynı anda olmayabilir. Başlangıçta en sık görülen belirtiler: Çok su içme ve çok idrara çıkmadır. Hiperglisemik kalınan süre uzadıkça ve kan şekeri değeri yükseldikçe diğer belirtiler de eklenir; müdahale edilmezse ketozis (ağızda keton kokusu) ve diyabetik koma gelişebilir.
Hiperglisemi Tedavisi
Eğitimciye Not: Katılımcıların bu belirtilerle ilgili deneyimlerini paylaşmaları sağlanır. Tanı konmadan önce bu belirtilerin hangilerinin olduğu ve ne kadar sürdüğü, katılımcıların verdiği bilgiler üzerinden tartışılır. Bu bulguların düzelmesinin önemi ve yapılması gerekenlerin önemli olduğu belirtilerek aşağıda verilen vaka örnekleri ile tedavi anlatılır.
Vaka 1: Ali 6 yaşında ve iki yıldır diyabet tanısı ile çocuk endokrinoloji kliniğinde takip edilmektedir. Son kan şekeri ölçümü 220 mg/dl çıkmıştır, ne yaparsınız?
TEDAVİ 1
Kan şekeri ölçülür, 180-250 mg/dl arasında ise:
Bol su içilir (sade soda da olabilir)
İnsülin yapılma zamanı ise doz arttırılır (%10-20)
Egzersiz yapılır
Nedeni bulunur.
Eğitimciye Not: Katılımcılara aşağıda verilen vaka örneği ile tedavisi anlatılır.
Vaka 2: Ayşe, 13 yaşında ve çocuk endokrinoloji kliniğinde 5 yıldır diyabet tanısı ile izlenmektedir. Son kan şekeri ölçümü 270 mg/dl çıkmıştır, ne yaparsınız?
TEDAVİ 2
Kan şekeri ölçülür, 250 mg/dl ve üzerinde ise:
Bol su içilir
İdrarda keton bakılır (bk. kendi kendine izlem)
Egzersiz kesinlikle yapılmaz
İnsülin saati ise insülin dozu arttırılır
İnsülin saati değilse ek doz (Humalog-novo-rapid, apidra gibi hızlı etkili insülinlerden biri) yapılıp kan şekeri takibine geçilir.
Ana öğün saati ise öğün alınır
Ek Doz Nedir? Ne Zaman Yapılır?
Ek doz, kan şekeri 250 mg/dl ya da üzerinde, fakat insülin saati değilse yüksek kan şekerini düşürmek için gerekir.
Ek doz uygulaması hızlı insülinler ile yapılır (humalog, novo-rapid, apidra gibi).
Toplam insülin dozunun %10’u ek doz olarak uygulanır (Ek doz miktarına sağlık personeli karar vermelidir).
Ek doz, iki insülin arasında yapılmalıdır (2-4 saat).
Eğitimciye Not: Aşağıdaki bilgiler sunum sırasında önemi vurgulanarak tekrar edilir.
Hedeflenecek kan şekeri değerleri çocuğun yaşı ve yaşam şekline göre belirlenmiştir. Bu değerin üstüne çıkmasına hiperglisemi denir.
Kan şekerinin 250 mg/dl’nin üzerinde olması “keton” açısından önemlidir. Bazen bu değerlerin çok üstünde olmasına rağmen keton çıkmayabilir. Bununla birlikte, 250 mg/dl’nin üzerindeki kan şekeri ölçümlerinde mutlaka idrarda keton bakılmalıdır. Keton var ise acil önlemler alınmalıdır.
Sunuma devam edilir.
38
Keton ve Ketoasidoz
Ketoasidozun Klinik Bulguları Nelerdir?
İnsülin eksikliğinde hücreler şekeri enerjiye dönüştüremediği için enerji kaynağı olarak yağ hücrelerini kullanır. Bu sırada yağların parçalanması ile keton cisimcikleri oluşur. Keton cisimciklerinin birikmesiylede “asidoz” gelişir. Fazla şeker ve keton cisimcikleri idrarla atılır. Diyabetli çocuk sık nefes alıp vermeye başlar; çok solunum yaptığı ve sık idrara çıktığı için sıvı kaybı ve halsizlik oluşur. Keton cisimciklerinin karında birikmesi ile karın ağrısı gelişir. Kilo kaybı, sık idrara çıkma nedeniyle görülen hipovolemi ve artmış katabolizmanın sonucudur. Çocukluk çağında tip 1 diyabet tanısı sıklıkla diyabetik ketoasidoz ile konulur. İlk tanı sırasında DKA varlığı %15 ile %67 arasında değişmektedir. Altı yaşın altında ve düşük sosyoekonomik koşullara sahip çocuklarda, ilk tanıda DKA bulunma riski daha yüksektir. İlk tanı dışında, diyabetin izlemi sırasında kötü metabolik kontrollerde insülinin yetersiz kaldığı durumlarda ketozis ve ketoasidoz gelişebilir.
Eğitimciye Not: Diyabetin poliüri, polidipsi gibi klasik bulgulara ilave olarak, solunum sıkıntısı, astım, karın ağrısı, akut batın gibi belirti ve bulgular ile de karşımıza çıkabileceği vurgulanır.
Sunuma devam edilir.
Ketona Ne Zaman Bakılır? Kimlerde Ketoasidoz Gelişebilir?
İzlemde kan şekerinin genellikle 250 mg/dl üzerinde olduğu durumlarda
Yeni tanılı diyabetlilerde
İnsülin dozunu düzenli yapmayan/atlayan eski diyabetlilerde
Çeşitli nedenlerle eksik doz insülin yapıldığı zaman:
Kalem yada enjektörde hava olması
Yanlış karbonhidrat sayımı ve eksik insülindoz hesabı yapan diyabetlilerde
Pompa kullanımında hata ve set tıkanıklıklarında ve benzeri durumlarda
İnfeksiyon, stres ve travma gibi akut durumlarda
Sık karşılaşılmayan ani şeker yükselmesi durumlarında (250 mg/dl ve üzeri) mutlaka keton bakılmalıdır. Bu durumlar şu şekilde sıralanabilir:
Diyabetli kendini hasta hissediyorsa
Davranış değişikliği gözleniyorsa
Özellikle sabah saatlerinde kan şekeri yüksek ise
Keton Pozitif İse Belirtiler Nelerdir?
Bulantı ve kusma
Karın ağrısı
Halsizlik/yorgunluk
C. YÖNTEM VE TEKNİK
Görsel materyal ile anlatma yöntemi Soru-cevap
Gösterim (besinler ve gerekirse miktarları)
D. EĞİTİM MATERYALLERİ
Görsel materyal (bilgisayar, projeksiyon cihazı, masa üstü eğitim seti vb.) Yazı tahtası ve kalemleri
Besin modelleri/resimleri Öğrenim rehberi
Eğitimciye Not: Bu oturumun amaç ve öğrenim hedefleri açıklanır. Konu içeriğinin alt başlıkları sunulur.
Yeterli ve dengeli beslenme
Besin ögeleri: Karbonhidrat, protein, yağ, vitamin ve mineraller
Besin grupları
Besin piramidi
Vücut ağırlığı denetimi
Kan glukoz düzeyini etkileyen temel besin ögesi: Karbonhidratlar
Öğün sayısı
Diyabetik ve light ürünler kullanılabilir mi?
Tuz ve sıvı tüketimi
Çeşitli bitkiler veya baharatlar kan şekerini düşürür mü?
Diyabetli birey tanı aldığı andan itibaren diyetisyenle görüşmelidir! Daha sonra sunum yapılır.
Diyabet, bireyin yaşamında başta beslenme alışkanlıkları olmak üzere bazı değişiklikler yapmasını gerektiren bir durumdur. Sağlıklı beslenme diyabet tedavisinin temel taşlarından biridir. Kan şekerini,esas olarak karbonhidrat içeren besinler oluşturur.
Diyabet, çocuk ve ergenlerin enerjive besin ögeleri gereksinimlerini etkilemez. Çocuk ve ergenlerin, yaş, cinsiyet, aktivite düzeyi gibi bireysel özelliklerine göre değişen enerji ve besin ögeleri gereksinimlerini çeşitli besinleri tüketerek karşılamaları ve sağlıklı beslenme alışkanlıkları kazanmaları önemlidir. Ancak böyle bir uygulama ile büyüme gelişmelerini sürdürür, mevcut ve gelecekteki sağlıklarını korurlar.
2.4.1. Yeterli ve Dengeli Beslenme
Bireyin büyüme ve gelişmesi, sağlıklı ve üretken olarak yaşamını sürdürmesi için gerekli olan 50’ye yakın besin ögesini yeterli miktarlarda alıp, vücudunda uygun şekilde kullanmasına yeterli ve dengeli beslenme denir. Bu besin ögelerinin herhangi birinin alınmadığı ya da gereğinden az ya da çok alındığı durumlarda büyüme ve gelişme aksamakta, sağlık bozulmaktadır.
44
Eğitimciye Not: Düşük yağlı pişirme yöntemlerinin (yağda kızartma yerine ızgara, haşlama, buğulama gibi) tercih edilmesi gerekliliği vurgulanır.
d) Vitamin ve Mineraller: Sebze ve meyveler başta olmak üzere tüm besinler çeşitli vitamin ve mineralleri içermektedir. Örneğin; portakal, mandalina, kivi gibi meyveler C vitamini için, süt, yoğurt, peynir kalsiyum için, kırmızı et, yumurta demir ve B12 vitamini için iyi kaynaklardır. Yeterli ve dengeli beslenme ile vücudun gereksinimi olan tüm vitamin ve mineraller karşılanmaktadır.
Posa: Besinlerin sindirilmeden vücuttan atılan kısmıdır. Sebzeler, meyveler, kuru baklagiller,tam tahıl ürünleri, kuru meyveler, kuru yemişler posa içeren besinlerdir. Temelde suda eriyebilen ve erimeyen olmak üzere 2 çeşit posa vardır. Birçok sebze, meyve, kuru baklagiller ile tahıllar suda eriyebilen posa içerir. Suda eriyebilen posamide boşalmasını geciktirir, karbonhidratların sindirimini yavaşlatarak kan glukoz düzeylerinin yükselmesini önler, kolesterol ve trigliserid düzeylerinin kontrolünü sağlar.
Posa tüketimini arttırmak için beyaz ekmek yerine tam tahıl ekmeği, yulaf ekmeği, çavdar ekmeği, pirinç veya makarna yerine bulgur, meyve suyu yerine meyve tüketilmelidir. Kabuğu ile yenilebilen meyvelerin kabuğu soyulmamalı, iyice yıkandıktan sonra kabuğu ile birlikte tüketilmelidir. Öğünlerde sebze yemeği veya salata yemeye özen gösterilmeli, haftada 2-3 kez kuru baklagil tüketilmelidir.
2.4.3. Besin Grupları
Besinler, içerdikleri besin ögelerinin tür ve miktarı yönünden farklıdır. Bazıları proteinden, bazıları karbonhidratlardan, bazıları vitaminler ve minerallerden zengin iken, diğer bazıları fakir olabilmektedir. İşte bu nedenlebesinler, içerikleri ve vücuttaki görevlerine göre 6 grupta toplanır. Aynı gruptaki besinler, birbirinin yerine geçebilir. Buna besin değişimi denir.
Süt ve Süt Ürünleri: Süt, yoğurt, kefir, ayran bu gruba girer. Bu gruptaki besinler kalsiyumun en iyi kaynağıdır. Protein, riboflavin (B2vitamini), B12 vitamini, fosfor içerir. Her yaş grubu için, özellikle de büyümekte olan çocuklar için önemlidir. Çocukların ve ergenlerin her gün 3-4 porsiyon süt ve yerine geçen besinleri tüketmeleri gerekir. Bir orta boy su bardağı (200 cc) süt, yoğurt veya kefir ile 1,5 su bardağı ayran bir porsiyondur.
Et, Yumurta: Kırmızı et, tavuk, balık, hindi, yumurta ve peynir bu gruba girer. Bu besinler protein ve demirden zengindir. Kırmızı et yerine balık, tavuk ya da hindi yenilebilir. Çocukların ve ergenlerin her gün kendi avuç içi kadar et ile her gün veya gün aşırı bir adet yumurta tüketmeleri gerekir.
Ekmek, Tahıllar: Tüm ekmek çeşitleri, pilav, bulgur, makarna, şehriye, un ve bunlardan yapılmış yiyecekler, çorbalar, kuru fasulye, nohut gibi kuru baklagiller, patates gibi nişastalı sebzeler bu grubun en temel besinleridir. Bu gruptaki yiyecekler temel enerji kaynağımızı oluşturur.
Sebzeler: Domates, salatalık, lahana, ıspanak, taze fasulye, kabak, patlıcan gibi tüm sebzeler bu gruba girer. Bileşimlerinin önemli kısmı sudur. Bu nedenle günlük enerji, yağ ve protein gereksinmesine çok az katkıda bulunurlar. Bunun yanında mineraller ve vitaminler bakımından zengindirler. Ayrıca posa içeriklerinden dolayı, tokluk hissi verir barsak hareketlerini artırırlar. Bu gruptaki besinlerden ana öğünlerde mutlaka tüketilmelidir.
Meyveler: Elma, armut, kivi, muz, portakal, çilek gibi tüm meyveler bu gruba girer. Meyveler, sebzeler gibi C vitamini başta olmak üzere bir çok vitamin, mineral ve posadan zengin besinlerdir. Ayrıca karbonhidrat (früktoz şekeri) içerikleri nedeniyle günlük enerjiye katkıda bulunurlar.
Yağ-şeker, reçel, bal, pekmez grubu yiyecekler: Sıvı ve katı yağlar, zeytin, şeker ve şekerli yiyecekler, içecekler, tatlılar, çikolata, bal, reçel, pekmez bu grup altında toplanmıştır. Bu gruptaki besinlerin fazla
Eğitimciye Not: Aşağıdaki bilgiler vurgulanır.
Kandaki glukozun ana kaynağı karbonhidratlardır. Karbonhidrat tüketimine dikkat edilmelidir.
Karbonhidrat gereksinimi yaş, vücut ağırlığı, fiziksel aktivite düzeyi gibi birçok faktörden etkilenir. Bireye özgü önerilen karbonhidrat gereksiniminden az veya fazla karbonhidrat tüketilmesi kan şekerinde dalgalanmalara yol açar.
Kan Şekerinin Yükselmesinden Karbonhidratlar Sorumlu ise Karbonhidrat Tüketimi Azaltılmalı mıdır?
Temel enerji kaynağımız olan karbonhidratlar yiyeceklerde en çok bulunan besin ögeleridir. Vücudumuzun tüm dokuları enerji ihtiyacı için karbonhidratları kullanırlar. Ancak beyin dokusu enerji için sadece karbonhidratları kullanır. Gereğinden az miktarda karbonhidrat alınması halinde, enerji sağlamak için yağ dokuları kullanılır. Bunun sonucunda vücudumuz için toksik olan keton cisimciklerinin miktarı artar. Artan ketonlar vücut sıvılarında asiditeyi arttırır ve diyabetik koma adı verilen tablonun oluşmasına neden olur. Bu nedenle yeterli ve dengeli beslenmenin sağlanabilmesi için karbonhidrat içeren besinlerin yeterli miktarda tüketilmesi gereklidir.
Eğitimciye Not: “Çocuk ve ergenlerin ana ve ara öğünlerde tüketmesi gereken karbonhidrat miktarının belirlenmesi için bir diyetisyene başvurmalısınız”, diyerek konunun önemi vurgulanır.
Karbonhidrat İçeren Besinlerin Kan Şekeri Düzeyine Etkisi Aynı mıdır?
Karbonhidrat içeren besinlerin kan şekerini etkileme hızları diğer bir ifade ile “glisemik indeks” değerleri birbirinden farklıdır. Glisemik indeks; beyaz ekmek veya sofra şekerine kıyasla diğer bir besininin kan şekeri üzerine etkisini gösteren bir indekstir.
Şeker ve şeker içeren besinlerin glisemik indeksi yüksektir. Bu tür besinler kana daha hızla karışır ve kan şekerini hızlı yükseltir. Kana daha yavaş karışan diğer bir ifade ile glisemik indeksi düşük olan tam tahıl ekmeği, sebze, meyve, esmer pirinçten yapılmış pilav, makarna, kuru baklagiller gibi besinlerden porsiyon kontrolü yaparak tüketmek, kan şekeri kontrolünü kolaylaştırır.
Aynı miktarda karbonhidrat içerse bile farklı besinler farklı kan glukoz cevabı oluştururlar. Kuru baklagiller, meyve ve süt ürünlerinin glisemik indeksi karbonhidrat içeren diğer besinlerden daha düşüktür. Günlük beslenmede, yüksek glisemik indeksli besinler yerine düşük glisemik indeksli besinlerin uygun miktarlarda tüketilmesi, daha düşük kan glukoz yanıtı oluşturur. Bu nedenle diyabetli bireylere, beyaz ekmek, patates, pilav, muz gibi glisemik indeksi yüksek besinleri, aşırıya kaçmadan uygun miktarlarda tüketmeleri önerilir.
Öğün Sayısı
Bir yandan yeterli ve dengeli beslenebilmek, diğer yandan kan şekerini dengede tutabilmek için öğünlerin düzenli olması ve atlanmaması gerekir. Besinlerin zamanında ve önerilen miktarlarda yenilmesi hipoglisemiyi ve hiperglisemiyi önler. Uzun aralıklarla düzensiz yemek yenmesi hipoglisemiye ve hiperglisemiye yol açar.
Öğün sayısı diyabetin tipine, alınan medikal tedaviye (İnsülin tipine), fiziksel aktivite düzeyine, o andaki kan şekeri düzeyine ve her şeyden önemlisi yaşam koşullarına bağlı olarak değişir.
Kısa etkili regüler insülin kullanan diyabetlilerin sabah kahvaltısı, öğle yemeği ve akşam yemeği olarak üç ana öğün ve her ana öğünden 2,5-3 saat sonra da üç ara öğün olmak üzere toplam altı öğün beslenmeleri gerekir. Hızlı etkili insülin analoğu kullananlar ise ara öğünleri atlayabilirler.
49
Çocukluk Çağı Diyabeti Eğitimci Rehberi
Tip 2 diyabetlilerin ana ve ara öğünler dahil olmak üzere 4-6 öğünde beslenmeleri ve düzenli olarak aynı saatlerde öğün yapmaları önerilir. Bir gün içinde yenilmesi gereken yiyecekleri gün boyunca yayarak sık ve az yemek yeme, alınan öğünden sonra kan şekerinin daha az yükselmesini sağlar. Öğünlerde yenilen yiyeceklerin porsiyon ölçüsünü azaltarak, küçük öğünler halinde yenilmesi fazla enerji alınmasını önler ve açlığı kontrol altına alır. Böylece hem kan glukoz kontrolü sağlanır hem de kilo alımı önlenir.
Eğitimciye Not: “Öğün saatleri geciktirilmemeli, öğün atlanmamalıdır!” diyerek konunun önemi vurgulanır.
Ara Öğün Seçenekleri
Ara öğünde tüketilmesi önerilen standart bir besin veya yemek listesi yoktur. Çocuk ve ergenlerin beslenme alışkanlıkları değerlendirildikten sonra, hem ana öğün hem de ara öğün planı yapılmalı ve öneriler uygulanabilir olmalıdır. Ara öğünlerde karbonhidrat içeren bir besin tüketilmesi bir sonraki öğüne kadar gelişebilecek hipoglisemi riskini önler.
Ara öğünler derste olunması veya unutulması gibi nedenlerle atlanabilmekte veya açlık hissi oluşmadığı için miktarı azaltılabilmektedir. Kısa etkili insülin analoğu kullanan diyabetlilerde, ara öğün atlama veya miktarını azaltma hipoglisemiye neden olabildiği için çok sakıncalıdır. Ayrıca ara öğün almamak bir sonraki ana öğüne çok aç başlanmasına ve gereğinden fazla yenmesine neden olacağı için hiperglisemi ve vücut ağırlığının artmasına neden olabilir. Oysa düzenli ara öğün ile kan şekeri dengede tutulabilir, açlık kontrol altına alınarak kilo kontrolü sağlanabilir. Ayrıca kan kolesterol düzeyinin yükselme riski azalabilir. O nedenle ara öğünler için hazırlıklı olunmalıdır. Çocuk ve ergenler yanlarında-çantalarında, daima tüketebilecekleri uygun besinler bulundurmalıdır.
Ara öğün denildiğinde akla abur-cuburlar, yağlı ve şekerli yiyecekler gelmemelidir. Bu tür besinleri tüketmek, hem kan şekerinin aşırı yükselmesine hem de vücut ağırlığında artışa neden olacaktır. Ara öğünlerde kek, bisküvi, çikolata ve gazlı içecekler yerine taze sebze-meyveler, küçük sandviçler, galeta, grisini ile süt, yoğurt, ayran gibi besinlerden seçilebilir.
Tuz ve Sıvı Tüketimi
Tuz Tüketimi
Besinlerin pek çoğunun içinde bulunan sodyum, doğal yiyecek tuzu olarak adlandırılır. Sofra yada mutfak tuzunun da büyük bir bölümü sodyumdur. Sağlık açısından değerlendirildiğinde; sodyum organizmada sıvı dengesini sağlamada ve kan basıncının düzenlenmesinde rol oynar. Sağlıklı ve diyabet tanısı almış çocuk ve ergenlerin tuz gereksinimleri arasında bir fark yoktur. Ancak fazla tuz tüketiminin de yüksek kan basıncı (yüksek tansiyon) ile ilişkili olduğu daima dikkate alınmalıdır. Bunun için yemekleri pişirirken daha az tuz kullanılmalı ve yemeğin tadına bakılmadan tuz eklenmemelidir
Sıvı Tüketimi
Su başta olmak üzere, içecekler ve besinlerin içeriğinde bulunan görünür/görünmez su, “sıvı” olarak tanımlanır ve bireyin günlük sıvı gereksinimi, içtiği su ve içecekler ile yediği besinlerin içindeki su ile karşılanır. Yediğimiz besinlerin sindirimi, emilimi ve hücrelere taşınması, hücrelerde yaşam ve sağlık için gerekli biyokimyasal tepkilerin oluşması, metabolizma sonucu oluşan zararlı maddelerin taşınması ve atılması, vücut ısısının denetiminin sağlanması için yeterli miktarda su tüketimi önemlidir. Yaş gruplarına göre değişmekle birlikte çocuklara günlük ortalama 8-10 su bardağı “su” önerilmektedir.
Diyabetik veya Light Ürünler Kullanılabilir mi?
Diyabetik veya light ürünler konusunda dikkatli olunmalıdır. Bazı besinlerin ambalajı üzerinde “şekersiz”, “şekeri azaltılmış”, “şeker katkısız” veya “şeker ilave edilmemiştir” ibareleri bulunmaktadır. Bu ibarelerin bulunması o besinin sağlıklı besin olduğu veya serbestçe tüketilebilir olduğu anlamına gelmez. Besin etiketinde yer alan içindekiler kısmı mutlaka okunmalıdır. Besinin içindeki yağ miktarı, yağın türü, tuz miktarı gibi bilgilerde önemlidir. Bazı şeker katkısız veya şekeri azaltılmış besinler kalp sağlığının bozulmasına neden olabilen doymuş yağı fazla miktarda içerebilmektedir.
Diyet ürünleri yeterli ve dengeli beslenmeye katkıda bulunabilecek ürünler değildir. Daha ötesi diyet olmayan benzerlerine kıyasla daha fazla yağ ve enerji içerebilmektedir. Tüketilecek miktar bireylere göre farklılık gösterir. Bu nedenle diyetisyen danışmanlığı önemlidir.
Eğitimciye Not: “Çocukluk çağında tatlandırıcı kullanılması önerilmemektedir” diyerek konunun önemi vurgulanır.
En az üç adet olmak üzere ambalajlı besinlerin içeriğini katılımcılarla birlikte okuyun.
Çeşitli Bitkiler veya Baharatlar Kan Şekerini Düşürür mü?
Bazı bitki ve yiyeceklerin kan şekerini düşürdüğü bilgisi doğru değildir. O nedenle kan şekerini dengelemek için asla bu tarz uygulamalarda bulunulmamalıdır. Herhangi bir besinin veya bitkinin kan şekerini düşürebilmesi için insülin veya insülin salınımını arttırıcı bir madde içermesi gerekir. Ne yazık ki hiçbir bitki veya besin insülin veya insülin salgısını arttırıcı bir madde içermez.Bu konuda diyabet ekibinizin önerdiği tedavi dışında alternatif bir tedavi arayışına girmeyin.
Diyabetli Çocuk/Ergen Tanı Aldığı Andan İtibaren Diyetisyenle Görüşmelidir!
Diyabeti olsun veya olmasın tüm bireylerin sağlıklı bir yaşam için tüketmeleri gereken besinler aynıdır. Diyabetin varlığı, diyabeti olmayan bireylerden farklı beslenme alışkanlıklarına sahip olmayı gerektirmez. Burada önemli olan vücudun ihtiyacı olan besin ögelerinin ve enerjinin çeşitli besinlerle sağlanmasıdır. Ancak bireyler, diyabet öncesinde sağlıklı beslenmek yerine karın doyurmak amacı ile beslendikleri için, diyabet tanısı konulduktan sonra beslenme alışkanlıklarını değiştirmekte güçlük çekerler. Gerekli değişiklikler için aceleci ve çok fazla kuralcı olmamakta fayda vardır.
Beslenme alışkanlıklarında yapılması gereken değişikliklere en önemli olanlardan başlanabilir.
Kan şekerinin hızlı bir şekilde yükselmesine neden olan glisemik indeksi yüksek besinlerin, yağ ve yağ içeriği yüksek besinlerin ve yemeklerin tüketim sıklığı ile porsiyon ölçüsü azaltılabilir.
Bir veya iki öğün yemek yerine günde en azından üç öğün tüketilebilir. Öğünler arasında ve gece yatmadan önce küçük bir ara öğün almak hem kan şekeri hem de vücut ağırlığının kontrolü için faydalıdır.
Diyetisyen ile görüşmeye gitmeden önceki üç gün boyunca yenilen ve içilen her şeyin adı, tüketildiği zaman ve tüketildiği miktar ile birlikte not alınmalıdır. Bu kayıtlar diyetisyenin, diyabetli bireyin beslenme alışkanlıklarını ve günlük yaşam tarzını öğrenmesine fırsat verir ve böylece bireye uygun bireysel öğün planını oluşturmasına yardımcı olur.
54
Çocukluk Çağı Diyabeti Eğitimci Rehberi
Eklem hareketlerini, kas kütlesi ve gücünü arttırır.
İyilik hissini arttırır, yaşam kalitesini yükseltir.
Eğitimciye Not: Fiziksel aktivite çocuğun yaşam biçimi, genel sağlık durumu ve diyabet komplikasyonlarının varlığı dikkate alınarak diyabetli çocuk, ailesi ve diyabet ekibi tarafından birlikte planlanmalıdır.
Egzersiz Hakkında Genel Öneriler
Bütün diyabetli çocuk ve ergenlerdüzenli egzersiz programı yapmalıdır.
Egzersizin, uygun ana öğünler sonrası her gün yapılması gereklidir.
Fiziksel aktivite/oyun diyabetli çocuğun yaşına, isteğine ve yeteneğine uygun olmalıdır.
Çocuğun keyif alarak yapacağı ve takım içinde olacağı egzersizler tercih edilmelidir.
Egzersize kısa ve az yoğun programlarla başlanıp süresi ve şiddeti kademeli olarak arttırılmalıdır.
Egzersiz öncesi, sırasında ve sonrasında kan şekeri takibi yapılmalıdır.
Egzersiz sırasındadiyabetli çocuk ya da ergen yanında mutlaka kesme şekeri bulundurmalıdır.
Egzersiz açken veya yemekten hemen sonra yapılmamalı, ideal olarak yemeklerden 1-2 saat sonra yapılmalıdır.
Kullanılan kısa ve hızlı etkili insülinin pik saatlerine dikkat edilerek egzersiz zamanı planlanmalıdır.
İnsülinin hızlı emilimine yol açacağı için egzersizin aktif olarak etkilediği bölgeye insülin yapılmamalıdır. Örneğin: bisiklete binilecekse insülin uygulaması bacağa yapılmamalıdır.
Egzersiz öncesi insülin dozunun azaltılması gerekebilir.
Egzersizden önce kan şekeri 100 mg/dl altında ise yoğun egzersiz yapılmaz. 100-200 mg/dl ise 15 g ek kompleks karbonhidrat (yaklaşık 1-15 g/kg) alınmalıdır.
Egzersize mutlaka 5-10 dakikalık ısınma periyodu ile başlanmalı ve egzersizin sonunda 5-10 dakikalık soğuma periyodu bulunmalıdır.
Aerobik egzersizler, orta ve yoğun şiddette, haftada en az 3 gün ve günde 30-45 dakika olmalıdır. Önerilecek aerobik egzersizler; yüzme, yürüme, koşma, bisiklete binme gibi.
Egzersiz sırasında bol su ve sade soda tüketilmelidir.
Egzersiz yapılacak ortamın ısısına uygun kıyafet seçilmelidir.
Egzersiz için uygun ayakkabı giyilmelidir.
55
Çocukluk Çağı Diyabeti Eğitimci Rehberi
2.5.4. Egzersiz Yapılmasının Uygun Olmadığı Durumlar
Yemek yedikten hemen sonra (ilk bir saat içinde),
İnsülin yapıldıktan hemen sonra,
Kan glukoz seviyesi 100 mg/dl’nin altında ise,
Kan glukoz seviyesi 250 mg/dl’nin üstünde ve idrarda keton varsa,
Hastalık durumunda,
Aşırı sıcak ve soğuk ortamlarda
Eğitimciye Not: Aşağıdaki bilgiler çocuğun profesyonel sporcu olup olmaması vebilgi ihtiyacına göre özetlenerek verilmelidir:
Diyabetli bireylerde egzersiz kan glukoz konsantrasyonları üzerine farklı etkilere sahip olduğu için aerobik ve anaerobik egzersiz şeklinde planlanabilir. Aerobik aktivitelerde kan glukozu hem egzersiz sırasında hem de sonrasında düşmeye eğilimlidir. Anaerobik aktiviteler ise daha kısa sürelidir. Ancak kan glukoz seviyelerinde geçici şekilde ani yükseklikler oluşturabilir.
Egzersiz yoğunluğunu belirlemede tüketilen maksimum oksijen miktarını (VO2 maks) değerlendirmek gereklidir. Ancak VO2 maks’ın belirlenemediği durumlarda, maksimal kalp hızı, MET (Metabolik eşdeğer) değerleri ve algılanan yorgunluk düzeyine göre egzersiz şiddeti belirlenebilir (Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre). Buna göre:
Orta Şiddette Aktivite: İstirahattekinden 3-5,9 kat fazla enerji harcanarak yapılan aktivitelerdir. DSÖ’ne göre 0-10’luk bir skalada 5 ve 6 arasında yapılan egzersizler orta şiddetli aktivitelerdir.
Yüksek Şiddette Aktivite: Çocuk ve ergenlerde istirahattekinden 7 kat fazla enerji harcanarak yapılan aktivitelerdir. DSÖ’ne göre 0-10’luk bir skalada 7-8 arasında yapılan egzersizler yüksek şiddetli aktivitelerdir.
HASTALIK DURUMLARINDA DİYABET
AMAÇ
Bu oturumun sonunda, diyabetli ve yakınları; hastalıklardan korunma yöntemleri ve hastalık durumlarında yapılması gerekenler konusunda bilgi, beceri ve tutum geliştireceklerdir.
ÖĞRENİM HEDEFLERİ
Bilgi:
Diğer hastalık durumlarında kan şekerinin olumsuz etkileneceğini tanımlayacak,
Hastalık durumunda ateş, nabız, solunum, kan şekeri ve keton takibinin önemini tartışacak,
Hastalık durumlarında beslenme ve egzersiz konusunda yapılacakları açıklayacak,
Hastalık durumlarında insülin uygulamalarına ilişkin yapılması gereken değişiklikleri açıklayacak,
Hastaneye ne zaman başvurması gerektiğini söyleyecek,
Hastalıklardan korunma yollarını açıklayacak,
Kan şekeri ve keton sonuçları yorumlayacak,
Genel durum değerlendirmesi (ateş, nabız, solunum ) yorumlayacak.
Beceri:
Ateş ölçmeyi öğrenecek,
Nabız sayabilecek.
Tutum:
Hastalık durumunda diyabet yönetimi ile ilgili öz-güven algılarını benimseyecek,
Hastalık durumunda insülin, beslenme ve egzersiz uygulamalarında değişim kararlılığının öneminin farkına varacak,
Hastaneye/doktora/diyabet hemşiresine başvurma kararlılığının öneminin farkında olacak,
Hastalıklardan korunma önlemleri konusunu benimseyecektir.
SÜRE: 2 x 45 dakika
YÖNTEM VE TEKNİK
Görsel materyal ile anlatma yöntemi Soru-cevap
Gösterim ve uygulama (Glukagon hazırlanması ve uygulanması) Oyunlaştırma (rol play)
EĞİTİM MATERYALLERİ
Görsel materyal (bilgisayar, projeksiyon cihazı, masa üstü eğitim seti vb.) Glukagon Uygulama Becerisi Öğrenim ve Değerlendirme Rehberi (Ek 2)
Eğitimciye Not: Bu oturumun amaç ve öğrenim hedefleri açıklanır. Bu oturumun sayısı ve içeriği konunun içeriğinin alt başlıkları sunulur.
Hastalık durumlarında diyabet yönetimi
Hastalık durumunda yapılması gerekenler
Kan şekeri ve keton takibi
Ateş, nabız, solunum takibi ve önemi
İnsülin, egzersiz ve beslenme
Gastroenteritte (ishal-kusma) yapılması gerekenler
Hastaneye ne zaman gidilmelidir?
İnfeksiyon hastalıklarından korunmak için ne yapılmalıdır? Daha sonra sunum yapılır.
Hastalık Durumlarında Diyabet Yönetimi
Bedensel ve ruhsal yönden iyi olmak için vücudumuzdaki tüm sistemlerin bir denge içerisinde çalışması gerekir. Bu dengenin bozulması haline hastalık denir. Diyabetli çocuk ve ergenler sağlıklı yaşıtlarına göre daha sık hasta olmazlar. Özellikle, metabolik kontrolü iyi olan diyabetlilerin (tedavi, beslenme ve egzersiz programına uyumlu bireylerin) hastalıklara karşı daha dirençli oldukları bilinmektedir. Metabolik kontrolü iyi olmayan diyabetli çocukta, infeksiyon riski artar ve daha hızlı yayılır.
İnfeksiyon vücudumuz için bir stres durumudur. Diyabetli bireylerde genellikle infeksiyon sırasında kan şekeri yükselir. Bilindiği gibi, insülin hormonu şekerin hücre içine girmesini ve metabolize olmasını sağlar, vücutta şeker yapımını engeller ve yağların parçalanmasını durdurarak keton yapımını önler. Oysa hafif seyreden hastalıkta bile, artan stres hormonları insüline karşıt etki gösterir ve karaciğerde şeker yapımını arttırarak dokuların şeker kullanımını azaltır. Bunun sonucunda kanda şeker düzeyi yükselir ve yağların parçalanması sonucu keton cisimciklerinin oluşmasına neden olur. Bu durumda kullanılmakta olan insülin dozu yetersiz kalır ve göreceli insülin eksikliği oluşur. Dolayısıyla diyabetli çocuklar,herhangi bir şekilde hastalandıklarında insülin ihtiyaçları artmaktadır. Hastalık süresince artan ihtiyaç yerine konulmaz ise, kan şekeri yüksek seyredebilir hatta ketoasidoz gelişebilir. İshal, kusma gibi durumlarda besin alınamadığı veya sindirilemediği için şeker düşebilir. Bu durumlarda, diyabetli çocuğun genel durumunun ve kan şekeri takibinin daha sık yapılması önemlidir. İnfeksiyon hastalıkları için önlem alınmaz ve gerekli tedavi uygulanmaz ise sonuç komaya kadar gidebilir.
Hastalık Durumlarında Yapılması Gerekenler
Kan şekeri ve keton takibi
Kan şekeri sık aralıklarla ölçülür (yaşa göre değişmekle birlikte en az 2-4 saatte bir)
Kan şekeri yüksek seyrediyor ise insülin dozu %10-20 oranında arttırılabilir.
İshal, kusma, iştahsızlık varsa ve kan şekeri düşüyorsa insülin dozu azaltılır.
İdrarda keton takibi yapılır. Keton pozitif ise ve ısrar ediyorsa hastaneye gidilir.
Ateş, nabız, solunum takibi ve önemi
Ateş, solunum ve nabız kontrolü yapılır.
Ateş yüksek ise,
Derin ve hızlı solunum varsa,
Nefesinde aseton kokusu varsa,
Kalp atımı hızlanmış ise hastaneye/doktora başvurulur.
İnsülin, egzersiz ve beslenme
Hastalık durumlarında asla insülin kesilmez.
Kan şekeri yüksek ise insülin dozu %10-20 civarında arttırılır.
Kusma, ishal durumlarında kan şekeri düşebilir. Bu durumda doz azaltılır, yemek yiyemiyorsa yemek ile ilişkili insülin dozu atlanabilir.
Kan şekeri 250 mg/dl üzerinde, fakat insülin saati değil ise ek doz yapılır.
Eğitimciye Not: Hastalık durumlarında asla insülinin kesilmeyeceği katılımcılara vurgulanarak söylenir. Tablo 7 tahtaya çizilerek/masa üstü eğitim setine bakılarak anlatılır.
Eğitimciye Not: Tablo 7, ISPAD 2011 önerileri dikkate alınarak geliştirilmiştir. Diyabet eğiticileri çocuğun/ ergenin ve ailesinin bilgi düzeyi, sosyoekonomik durumuna göre kısaltarak aktarabilirler.
Hastalık ve Egzersiz Uygulamaları
Hastalık durumunda egzersiz yapılmaz.
Çocuğun okula ve diğer faaliyetlere gitmemesi önerilir.
Çocuk dinlendirilir, yatak istirahati gerekebilir.
Beslenme Uygulamaları
Ağır ve yağlı yiyeceklerden kaçınılır.
Az yağlı, az salçalı besinler tercih edilir.
Sıvı içerikli besinler (çorba, ayran) verilir.
Çocuğun sevdiği besinler tercih edilir.
Light içecekler tercih edilmez.
Gastroenterit (ishal- kusma) Durumlarında Yapılması Gerekenler
Kan şekeri düşüyorsa insülin dozları azaltılır.
Kan şekeri saatte bir veya yarım saat aralıklarla takip edilir.
Keton takibi yapılır (açlık ketonu).
Meyve suyu veya ağızdan sıvı tedavisi yudum yudum verilir.
Hidrasyon (vücudun su ihtiyacı) takip edilir.
Eğitimciye Not: Aşağıdaki bilgiler vurgulanarak diyabetli çocuk/ergen ve yakınına anlatılmalıdır:
Ateş, nabız ve solunum hızında artışın olması veya normalin dışında bir gidişin hastaneye gitme nedeni olduğunu aileler mutlaka bilmeli, bu konuda destek verilmelidir.
Keton daima negatif olmalıdır. Günlük uygulamada idrar ketonuna bakılmakla birlikte, kanda da bakılabilmektedir. Kanda bakılan keton idrarda bakılan ketona göre daha değerlidir. Ülkemizde bazı kan şekeri cihazları keton da ölçmektedir. Keton stribi ayrıdır. Ateşli hastalıklarda kan şekeri kaç olursa olsun keton çıkma ihtimali olduğu için mümkünse her idrarda; değilse kan şekeri 250 mg/dl üzerinde ise mutlaka keton bakılmalıdır.
Kan şekeri yaş grubuna göre değişmektedir. Tablo 7’deki değerler eğitim verilen diyabetli/ailesine mutlaka yazılı olarak verilmelidir. Bulguların bu değerlerin üstünde ya da altında olmaması gerekmektedir.
Egzersiz hastalık durumlarında yapılmaz. İnfeksiyon hastalıklarında kan şekerinden bağımsız olarak keton pozitif olabilir. Egzersiz ise keton çıkma sürecini hızlandırabilir.
Dehidratasyon vücudun aşırı sıvı kaybetmesidir. Gastroenterit durumunda sıvı kaybı bulgularının değerlendirilmesi (dudaklarda ve ağız mukozasında kuruluk, gözyaşının olmaması, göz çukurunun çökmesi, karın derisinin esnekliğini kaybetmesi, kilo kaybı) ve sıvı kaybının yerine konması gerekir.
Hastaneye Ne Zaman Gidilmelidir?
Ateş düşürücü ilaca karşın ateş kontrol altına alınamıyorsa,
Özellikle çocuklar 2 yaşın altında ise,
Altta yatan hastalığın nedeni bilinmiyor ise,
Bulantı, kusma ve ishal 2-4 saat geçmesine karşın devam ediyor ise,
Ek insülin dozlarına rağmen kan şekeri 250 mg/dl üzerinde ve keton pozitifliği devam ediyorsa,
Susuzluk belirtileri (ağız kuruluğu, dudaklarda çatlama, kilo kaybı, göz kürelerinde çökme) varsa,
Diyabetik ketoasidoz belirtileri (bulantı- kusma, karın ağrısı, derin ve hızlı solunum, ağızda keton kokusu, bilinç değişikliği) varsa,
Diyabet dışında başka bir hastalığı varsa,
Yapılması gerekenler konusunda kararsız kalınıyorsa,
Sürekli gece uyanmaları nedeniyle diyabetli çocuk/ergen veya ailesi bitkin düşmüşse, HASTANEYE BAŞVURULMALIDIR.
İnfeksiyon Hastalıklarından Korunmak İçin Ne Yapılmalıdır?
Genel hijyen kurallarına dikkat edilmeli,
Sebze ve meyvelerin yıkanmasına dikkat edilmeli,
Güvenli ve temiz içme suyunu kullanmalı,
Bulaşıcı hastalığı olanlardan uzak durulmalı (grip, nezle vb.),
Sağlıklı ve dengeli beslenmeli,
Çocukluk çağı aşıları tam olarak yaptırılmalı,
Her yıl grip aşısı yaptırılmalıdır.
E. DİYABETLİ BİREYE/YAKININA VERİLECEK ÖNEMLİ MESAJLAR
Tip 1 diyabette insülin asla atlanmaz.
Farklı hastalık tiplerinin kan şekeri üzerine etkileri farklılık gösterir.
Kan şekeri takibi ve keton ölçümü yapmak hastalık durumlarında çok önemlidir.
Kan şekeri ve ketona göre insülin dozu ayarlaması önemlidir.
İştah azaldığında bile yeterli karbonhidrat ihtiyacı karşılanmalıdır.
Hastaneye başvurma zamanı iyi tayin edilmelidir.
Acil durumda bulunduğu bölgede nereye başvurulacağı bilinmelidir.
F. ÖZET VE DEĞERLENDİRME
Katılımcılara oturumun ana hatları ve temel mesajları soru cevap tekniği ile tekrarlatılır.
ÇOCUKLUK/ERGENLİK ÇAĞI DİYABETİ VE KENDİ KENDİNE İZLEM
AMAÇ
Bu oturumun sonunda, diyabetli ve yakınları, kendi kendine izlem konusunda bilgi ve beceri kazanacaklardır.
ÖĞRENİM HEDEFLERİ
Bu oturumun sonunda diyabetli çocuk/ergen ve ailesi/yakınları;
Bilgi hedefleri
Kan şekeri izlemenin önemini açıklayacak,
Kan şekeri izlemenin avantaj ve dezavantajlarını sayacak,
Kan şekeri test sonuçlarını etkileyen faktörleri yorumlayacak,
Kan şekeri ölçüm zamanlarını düzenleyecek,
Kan şekeri hedef değerlerini açıklayacak,
İdrar/kan keton ve glukoz izlemenin nedenini açıklayacak,
Diyabet klinik izleme parametreleri arasındaki neden-sonuç ilişkisini kuracak,
1c
Kan glukoz sonuçları ile HbA ilişkisini karşılaştıracak,
Defter kaydının önemi açıklayacaktır.
Beceri hedefleri
Kan şekerine bakma işlemini yapacak,
Şeker ölçüm cihazını kullanacak,
Parmak delme işlemini doğru uygulayacak,
İdrar ve kanda keton bakma işlemini uygulayacak,
1c
Hemoglobin A değerini inceleyecek,
Klinik izlem parametrelerini (kan şekeri takibi, idrarda glukoz, idrarda keton, idrarda albümin) istenilen nitelikte, sürede uygulayacak,
İdrarda keton ölçüm kriterlerini ve sonuçlarını değerlendirecek,
Günlük şeker izleme defterini düzenleyecektir.
Tutum hedefleri
Sürekli kan şekeri takibinin yararlarının farkına varacak,
Klinik izlemin faydalarını önemseyecek,
Kan glukoz ölçümü sırasında yapılan yanlışları ortadan kaldıracak,
Klinik izlem parametreleri hedef değerlerini paylaşacaktır.
SÜRE: 2 x 45 dakika
YÖNTEM VE TEKNİK
Görsel materyal ile anlatma yöntemi Soru-cevap
Gösterim ve uygulama Küçük grup çalışması
EĞİTİM MATERYALLERİ
Görsel materyal (bilgisayar, projeksiyon cihazı, masa üstü eğitim seti vb.) Öğrenim rehberleri (Ek 1, Ek 2, Ek 3, Ek 4)
Kan şekeri ölçüm cihazı ve çubukları, idrarda keton ölçüm çubukları Pamuk
Kan, idrar örneği (gönüllülerden) Kan şekeri izlem çizelgesi Kalem
Eğitimciye Not: Soru-cevap tekniği ile bir önceki oturumun öğrenim hedeflerine ulaşma düzeyi saptanır, diyabetli çocuk/ergen ve yakını hedeflere ulaşamamışsa geçen oturum tekrarlanır. Hedeflere ulaşmışsa, bu oturumun amaç ve öğrenim hedefleri açıklanır. Bu bölümün iki oturum olduğu ve birinci oturumda kan şekeri ölçüm uygulaması ve kullanılacak malzemelerin tanıtımı, ikinci oturumda ise idrarda şeker ve keton ölçümlerinin uygulaması ve kullanılacak malzemelerin tanıtımı yapılacağı katılımcılara açıklanır.
Konunun içeriğinin“Çocukluk/ergenlik çağı diyabeti izlem parametreleri” olduğu söylenir ve alt başlıklar sıralanır:
Kendi kendine izlem
Metabolik kontrol
Tip 1 diyabetli olgunun klinik izlemi nasıl olmalıdır?
Kan şekeri izleme
Defter kaydının önemi
HbA1c ölçümü
Kanda keton izleme
İdrarda şeker ve keton izleme Daha sonra sunum yapılır.
Kendi Kendine İzlem
Diyabette metabolik kontrolün sağlanması amacı ile diyabetlinin kendi kendine kan şekeri ile kan ve idrarda keton takibini yapması kendi kendine izlem veya evde izlem olarak tanımlanmaktadır.
Diyabetli bireyin evde kendi kendine takip yapması kolay ve ucuz glisemi kontrolü sağlar. Hipoglisemi, hiperglisemi (yüksek kan şekeri) ataklarının tespiti ve gerekli önlemlerin alınması, komplikasyonların erken tanısı ve gelişiminin geciktirilmesi veya önlenmesi açısından önemlidir. Beslenme, egzersiz ve kan şekeri düzeyleri ile bağlantılı olarak hastanın eğitimine yardımcı olur, hastanede yatış sıklığını ve yatış süresini azaltır, daha esnek bir yaşam sürmesini sağlar. Evde kan şekeri takibi kısa ve uzun dönemde, diyabetin takip ve tedavi maliyetini azaltmaktadır. Modern bir tedavi yöntemidir.
Bu uygulama diyabetli bireyde glisemik kontrolü sağlamada olumlu etkiye sahiptir. İstenen glisemik kontrol seviyelerine ulaşmayı sağlar. Diyabetli çocuk/ergenler tarafından hipoglisemi ve hipergliseminin tanınmasını sağlar. Alışkanlıkların düzenlenmesine ve yönetilmesine yardımcı (beslenme, egzersiz, ilaç dozu) olur. Sağlık bakım profesyonellerine tedavi planının yürütülmesine rehberlik eder. Diyabetli çocuk/ergenlerin glisemik kontrol üzerindeki yaşam tarzı ve tıbbi tedavi ile ilgili bilgi düzeyini arttırır ve yetkilendirir.
Eğitimciye Not: Katılımcılara konunun önemi aktarıldıktan sonra “sizce kan şekeri izleminde, şeker ölçümü için uygun zaman ya da zamanlar hangisidir?” sorusu ile katılımcıların konu ile ilgili düşünmesi sağlanır. Verilen birkaç yanıt tekrar edilip, eğer yemek öncesi açlık ve önerilen tokluk, gece izlemleri belirtildi ise vurgu yaparak kritik zamanlar belirtilir. Sunuma devam edilir.
Diyabetli bireyler iyi kan şekeri kontrolü için yemek öncesi açlık, mutlaka önerilen öğünlerde tokluk ve özellikle gece, kan şekeri kontrolü yapmalıdır. Tokluk kan şekeri yemekten iki saat sonra bakılır. Kan şekeri ölçümü Glukometre (Kan şekeri ölçüm cihazı) adı verilen bir cihazla yapılır. Bu cihazlar markalarına göre değişmekle birlikte tüm dünyada kabul görmüş ve güvenilirlikleri laboratuvarla test edilmiş cihazlardır. Cihazlar, çok az bir kan numunesi ile çalışır. Kan parmak ucundan alınır. Bu işlem için özel parmak delme kalemi mevcuttur. Hedeflenen kan şekeri değerleri yaş grubuna göre değişkenlik göstermektedir. Bu değerler diyabetli bireyin danışmanlık aldığı diyabet ekibi tarafından verilecektir.
Eğitimciye Not: Eğitimci zor anlaşılan bir kavram olan “metabolik kontrol” kelimesi ve anlamını katılımcıların daha net/iyi bir şekilde kavraması amacı ile “Sizce metabolik kontrol nedir? Ne anlama gelir? Sizde ne tür çağrışımlar yapıyor?” veya “Bu başlıkta hangi konulara yer verilecektir?” şeklinde birbirini açan soruları yönelterek, katılımcıları konu ile ilgili düşünmeye, kavramaya yönlendirilir. Verilen doğru yanıtlar tekrarlanarak, pekiştirilir. Sunuma devam edilir.
Metabolik Kontrol
Kan şekeri düzeylerinin izlenerek hedeflenen aralıkta seyretmesi için gerekli davranış değişikliğinin sağlanmasıdır. Ayrıca buna eşlik eden diğer sistem muayene ve kan tetkikleriyle eşleştirilerek kontrolün yapılmasıdır.
Metabolik kontrolde kullanılan ölçümler:
Günlük kan şekeri ölçümleri
Kan ya da idrarda keton ölçümü
HbA1c kontrolü *
Kan yağlarının ölçümü *
Büyüme ve gelişmenin kontrolü *
* Yukarıda geçen metabolik ölçümlerin diyabetli bireyin klinik kontrolünde önerilen aralıklarla yapılacağı belirtilmelidir.
Tip 1 Diyabetli Olgunun Klinik İzlemi Nasıl Olmalıdır?
3 ay ara ile pediatrik endokrinoloji bölümüne kontrole gitmelidir (olguların izlemine göre sıklık değişebilir). Kontrollerde:
Kan şekeri izlem defteri kontrolü
Ağırlık-boy izlemi
1c
3 ay ara ile HbA ölçümü
Yılda bir kez hemogram, tiroid fonksiyon testleri, kan lipid düzeyleri değerlendirilir.
Diyabetin mikrovasküler komplikasyonlarının (nefropati, retinopati, nöropati) değerlendirilme zamanları doktor tarafından dünyaca önerilen kriterlere göre belirlenir.
Tip 1 diyabetle çocukların da zaman içerisinde hastalıklarının takibinde sorumluluk almaları ve bazı beceriler kazanmaları önerilmektedir. Hangi yaşlarda hangi becerileri kazanmaları gerektiği Tablo 9’da özetlenmiş olup, bu durumun yine de çocuğun algısı, kişisel olgunluğu gibi kriterler göz önüne alınarak değerlendirilmesi gerekmektedir.
Çubuk üzerindeki kan uygun dağılım göstermeli,
Çubuklar uygun şekilde ve ısıda saklanmalı,
Çubukların son kullanma tarihi geçmemeli,
Parmak delme kaleminin delici ayarı tam yapılmalı,
Zorla sıkarak kan alınmamalı ya da fazla kan olmamalı.
Eğitimciye Not: Katılımcılara öncelikle Kendi Kendine Kan Şekeri Ölçüm Becerisi Öğrenim ve Değerlendirme Rehberi (Ek 3) tanıtılır. Katılımcılardan kan şekeri ölçüm zamanı olan veya gönüllü olanlardan kan örneği vermeleri istenir. Öğrenim rehberliği eşliğinde önce gösterim yapılır, daha sonra yetiştiricilik ile uygulama katılımcılara yaptırılır. Tam öğrenme sağlanana kadar katılımcıların uygulaması eğitimci/ebeveyni tarafından gözlemlenir.
Tartışma bölümünde ele alınan üç kritik konuda (kan şekeri sonucu düşük veya yüksek çıkmışsa, çubuğa yetersiz kan gelmişse, elde edilen ölçüm değerleri HbA1c sonuçlarını yansıtmıyor ise) nelere dikkat etmesi gerektiği ile ilgili öğrenim rehberinde yer alan ek bilgi tekrar edilir.
TARTIŞMA
Kan şekeri izlemede karşılaşılan aşağıdaki sorunların her birinin olası nedenlerini tartışınız.
Kan şekeri sonucu düşük veya yüksek çıkmışsa:
Diğer nedenler taranmasına rağmen (beslenme, egzersiz, insülin dengesi) sorun bulunamadı ise:
Gukometre düzgün kodlanmamış olabilir, eski veya kirli olabilir, çubukların son kullanma tarihi geçmiş veya bozulmuş/kapağı açık kalmış olabilir.
Kullanılan diğer ilaçlar sonuçları etkilemiş olabilir.
Alkol, kolonya, ıslak mendil gibi maddeler kullanılmış ve kurulanmadan ölçüm yapılmış olabilir (kan şekerinin mevcut durumdan daha düşük çıkmasına neden olabilir).
Çubuğa yetersiz kan geldiğinde nedeni bireylere sorulur:
Parmak yan kısmından delinmiş mi?
Parmak hafifçe sıkılmış mı?
Parmak delme kaleminin ayarları doğru yapılmış mı?
Parmak delme kaleminin iğnesi her seferinde değiştiriliyor mu?
HbA1c sonuçları kayıtlar arasında uyumsuzluk olduğunda:
Ölçüm sonuçlarının tümü kayıt defterine kaydedilir.
Yüksek olan değerler belirlenir.
Glukometrenin hafızası düzgün çalışmıyor olabilir.
70
Çocukluk Çağı Diyabeti Eğitimci Rehberi
Sonuç sayısı ortalamayı yansıtmak için yeterli olmayabilir.
Glukometre mg/dl yerine mmol/L veya tersi okuma olabilir.
Kan şekeri ölçümleri ne sıklıkta yapılmalı?
Günde 8-12 kez ölçüm:
Bebeklerde,
Keton pozitif olan diyabetlilerde,
Keto-asidoz komasında.
Günde 5-8 kez ölçüm:
Kan şekerleri oynak olan (Brittle diyabet) diyabetlilerde,
Karbonhidrat sayımına geçilen diyabetlilerde,
Hastalık durumlarında,
Hipoglisemi belirtilerini hissetmeyenlerde,
Yeni tanı konulan diyabetlilerde.
Günde 1-5 kez ölçüm:
Diyabeti iyi kontrol altında olan diyabetliler,
Ağızdan hap kullanan tip 2 diyabetliler,
Eğitimciye Not: Katılımcılara aşağıda belirtilen başlıklar sunum sırasında özellikle tekrar ettirilmelidir.
5’li kan şeker ölçümü, genelde iyi kontrollü ve düzene girmiş diyabetlilerde en çok tercih edilen ölçüm şeklidir.
5’li ölçümde her öğün açlık bakılır, öğünlerden birinde tokluk bakılır. Tokluk şekeri her seferinde bir öğün olacak şekilde değiştirilir (bir gün sabah tokluğu, ertesi gün öğlen diğer gün akşam ve tekrar sonraki gün sabaha döner).
Açlıkkan şekeri olarak 3 öğün bakılır. Çünkü çıkan sonuca göre doz belirlenir. Karbonhidrat sayımı yapanlar içinde açlık kan şekeri ölçümü önemlidir. Gece yatmadan önce ve gece 03’te bakılan kan şekeri ölçümü dönüşümlü olarak bakılır; bir gece yatmadan önce, diğer gece saat 03 gibi.
Eğitimciye Not: Katılımcılar diyabet günlüğü tutma konusunda farklı tutum ve davranışlar içinde olabilir. Bu nedenle sunumda kayıt tutma konusuna özel önem verilmelidir.
Bazen günlük tutmak sıkıcı gelebilir. Birçok diyabetli, günlük kayıt defterini sadece sonuçları yazmak için kullanır. Diyabetliler kendilerinin istediği gibi sonuçlar görmek isteyebilirler.
Kan şekeri sonuçları, diyabetli birey ve sağlık profesyonelinin gün gün kan şekerlerini gözden geçirmesini sağlar. Bazen diyabetliler sadece sağlık profesyonelinin görmek istediği sonuçları kaydedebilirler. Bütün sonuçlar kaydedilmelidir. Böylece sağlık profesyoneli ve diyabetli arasında güvene dayalı bir ilişki geliştirilebilir. Tüm sonuçları görmenin önemli olduğu diyabetlilere söylenmelidir. Diyabetli birey tükettiği besinleri, günlük aktivitelerini yazması ve yorumlarını eklemesi konusunda cesaretlendirilmelidir. Bu kan şekerlerinin yükseldiği veya düştüğü durumları açıklamaya yardımcı olacaktır. Kan şekerini gerektiği şekilde izleme diyabetli birey için bir sigortadır. İyi tutulmuş bir kayıt defteri diyabetlinin özyönetim anahtarlarından biridir. Hem diyabetli bireyin kendini yönetmesine hem de sağlık profesyonellerinin tedavi yönetimine katkı sağlar.
4.5. Defter Kaydının Önemi
Günlük yapılan tüm işlemler bir kayıt defterine mutlaka yazılmalıdır. Kayıt tutmanın önemi aile ve çocuğa/ergene anlatılmalıdır.
Kayıt tutmak
Kan şekeri dalgalanma zamanlarını gösterir,
Yapılan işlemin unutulmasını engeller,
Kan şekerine göre yapılan insülin dozlarını gösterir,
Kan şekeri düşme ve yükselişte alınan tedbirlerin yazılmasına olanak sağlar.
Eğitimciye Not: Katılımcılara “Glikozillenmiş Hemoglobin (HbA1c) ölçümü nedir, neyi gösterir?” şeklinde soru sorarak konuya giriş yapılır.
4.6. Glikozillenmiş Hemoglobin Ölçümü
Hemoglobin eritrositler içinde bulunan ve akciğerlerden tüm vücut hücrelerine oksijen taşıyan bir proteindir. Kan dolaşımında sürekli bulunan glukoz hemoglobine bağlanmakta yani glikozillenmektedir. Hemoglobin bir kez glikozillenmiş ise, eritrositin yaşam süresi olan 120 gün boyunca hep glikozillenmiş olarak kalır. Kanda ne kadar çok glukoz varsa o kadar çok glikozillenmiş hemoglobin oluşur. Kan glukoz testi o andaki kan şekerini belirlemede önemli iken glikozillenmiş hemoglobin seviyesinin ölçülmesi metabolik kontrolün, yani uzun süreli diyabet kontrolünün önemli bir kısmını oluşturur. Diyabetli olmayan bir insanda normalde tüm hemoglobinin
%5’i glikozillenmiş olarak bulunur. Diyabetli bireyde glikozillenmiş hemoglobinin yüksekliği kan glukozunun ne
kadar yüksek olduğuna bağlıdır. HbA1c düzeyi son 2-3 aylık ortalama kan şekerinin düzeyini gösterir. Araştırmalar HbA1c seviyesinin %7 ve altında tutulmasının diyabetin uzun dönem komplikasyonlarının önlenmesinde ve geciktirilmesinde etkili olduğunu göstermiştir.
Eğitimciye Not: HbA1c’nin normal olması diyabetlininkan şekeri kontrolünün her zaman iyi olduğu anlamına gelmez. Sık hipoglisemi ve hiperglisemi yaşayan çocuklarda HbA1c normal olabilir. Bu nedenle kan şekeri izlemi ile birlikte değerlendirilmelidir. Aynı zamanda hemoglobin değerinin normal aralıkta olması gerekir. Hemoglobinopati varsa HbA1c ölçümü güvenilir olmayabilir.
belirlenebilmektedir. Kullanılan cihaza göre değişmekle birlikte çıkan rakamlara göre keton değerlendirmesi yapılır. Ülkemizde bazı cihazlar ile kanda keton bakılabilmektedir.
Keton Testleri Sonuçlarının Değerlendirilmesi
Keton sonuçları kanda cihazın özelliğine göre değişmekle birlikte var yada yok olarak değerlendirilir (Sayısal veri sonucuna göre). Testin tarih ve zamanı belirtilmelidir. Test sonuçları pozitifse su veya şekersiz içecekler içirilir. Bol sıvı vücuttan ketonların atılmasına yardım eder. İstenilen sonuç, ketonların kanda ve idrarda görülmemesidir. Ketonlar tamamen kayboluncaya kadar 2 saat aralarla kan glukozu ve keton seviyeleri izlenir; istirahat sağlanır; olası ketoasidozu önlemek için ek insülin ve sıvı tedavisi gerekebilir.
Dikkat Edilecek Yönler
Test ürün kutularının içindeki açıklayıcı bilgi mutlaka okunmalıdır.
Test çubukları aşırı sıcak, nem ve ışıktan bozulabileceği için iyi korunmalıdır.
Son kullanma tarihi geçmiş ölçüm çubukları kullanılmamalıdır.
4.8. İdrarda Keton Ölçümü
Eğitimciye Not: Katılımcılara birinci oturumda metabolik kontrol parametrelerinden evde kan şekeri ve kan keton ölçümü ile ilgili bir konunun ele alındığını, bu oturumda ise idrarda keton ölçümü konusunu ele alacaklarını söylenir. Öncelikle “Kendi Kendine İdrarda Keton Ölçme Becerisi Öğrenim ve Değerlendirme Rehberi (Ek 5)” tanıtılır. Öğrenim rehberliği eşliğinde önce gösterim yapılır, daha sonrada yetiştiricilik ile uygulama katılımcılara yaptırılır. Tam öğrenme sağlanana kadar katılımcıların uygulaması eğitimci/ebeveyni tarafından gözlemlenir.Sunum amaçlarından bu oturum ile ilgili olanları belirtilir.
İdrarda Keton Düzeyi Ölçümü
Kan glukozu 250 mg/dl ve üzerinde ise ve/veya keton bakılması için diğer endikasyonlar varsa en sık uygulanan yöntem idrarda keton düzeyine bakılmasıdır. İdrarda keton ölçümü herhangi bir alet olmaksızın keton çubukları ile yapılmaktadır. İdrar glukozu ile aynı anda keton cisimlerini ölçen çubuklar da mevcuttur.
Keton Testleri Sonuçlarının Değerlendirilmesi
Keton sonuçları “eser”, “hafif”, “orta” ya da “yüksek” olarak değerlendirilir. Testin tarih ve zamanı belirtilmelidir. Test sonuçları pozitifse su veya şekersiz içecekler içirilir. Bol sıvı vücuttan ketonların atılmasına yardım eder. İstenilen sonuç, ketonların kanda ve idrarda görülmemesidir. Ketonlar tamamen kayboluncaya kadar 2 saat aralıklarla kan glukozu ve keton seviyeleri izlenir; istirahat sağlanır. Olası ketoasidozu önlemek için ek insülin ve sıvı tedavisi gerekebilir. Bunun için çocuk/ergenin izlemini yapan sağlık kuruluşuna başvurması gerekir.
Dikkat Edilecek Noktalar
İdrarda bakılan keton testi sonuçları C vitamini ve antibiyotiklerden etkilenip yanlış pozitiflik verebilir.
Test ürün kutularının içindeki açıklayıcı bilgi mutlaka okunmalıdır.
Test çubukları aşırı sıcak, nem ve ışıktan bozulabileceği için iyi korunmalıdır.
Son kullanma tarihi geçmiş ölçüm çubukları kullanılmamalıdır.
Ölçüm çubuklarının kullanılmadan önceki rengi kutu üzerindeki renk serisinin başlangıç rengine uyan ölçüm çubukları kullanılmalıdır.
DİYABETLİ BİREYE/YAKININA VERİLECEK ÖNEMLİ MESAJLAR
Güvenli ölçüm, kontrollü diyabet demektir.
Kan şekeri testleri, diyabetin kontrolünü sağlamada idrar testlerinden daha güvenilirdir.
Şeker ölçüm cihazlarının doğruluklarını belirlemek için düzenli olarak test edilmeli, bu konuda diyabetlinin izlendiği hastanede aynı kandan örnek alınarak karşılaştırma yapılmalıdır.
*
*
*
*
HbA bireylerin son 2-3 aylık ortalama kan glukoz seviyelerini gösterir.
1c
Keton gelişimi tip 1 diyabetli bireylerde, tip 2 diyabetli bireylerden daha sık görülür. İdrarda keton bakmak komaya girmeyi önler, geciktirir.
Defter kaydı tutmak diyabet kontrolü için çok önemlidir.
F. ÖZET VE DEĞERLENDİRME
Katılımcılara oturumun ana hatları ve temel mesajları soru cevap tekniği ile tekrarlatılır.
HER YÖNÜYLE DİYABET
AMAÇ
Bu oturumun sonunda, önceki oturumların özeti ile diyabetli ve yakınları, diyabet ve diyabetin tedavisi konusunda temel bilgileri hatırlayacaktır.
ÖĞRENİM HEDEFLERİ
Bu oturumun sonunda, diyabetli çocuk/ergen ve yakınları:
Bilgi hedefleri
Diyabetin belirtilerini ve nedenlerini açıklayacak,
Diyabetin tiplerini ve farklılıklarını açıklayacak,
Hipoglisemi belirtilerini ve koruma önlemlerini tartışacak,
Hiperglisemi belirtilerini değerlendirecek,
Keto-asidozdan korunma ve tedavisini sağlayacak,
İnsülin tiplerini ve özelliklerini sıralayacak,
İnfeksiyon hastalıklarından korunma yollarını sıralayacak,
Genel sağlık önerilerini sıralayacak,
Genel öneriler ve diyabet kontrol ilkelerini açıklayacaktır.
Tutum hedefleri
Egzersiz ve beslenmenin önemini benimseyecek,
Diyabetle yaşamın farkında olacak,
İnsülin uygulamalarını özümseyecek,
Kan şekeri düzeyindeki değişikliklerin farkına varacak,
Gerektiğinde sağlık ekibi ile iletişim kurmanın önemini benimseyecek,
Yaşam biçimi değişikleri konusundaki özgüven kazanacaktır.
SÜRE: 2 x 45 dakikalık iki oturum
YÖNTEM VE TEKNİK
Görsel materyal ile anlatma yöntemi
Soru-cevap
Gösterim ve uygulama
Küçük grup çalışması
EĞİTİM MATERYALLERİ
Görsel materyal (bilgisayar, projeksiyon cihazı, masa üstü eğitim seti vb.)
Kayıt defteri,
Kalem
Bu bölümde bu kitabın başından itibaren geniş bir şekilde anlatılan konuların tamamının önemli kısımları tekrar edilecek ve bütüncül olarak gözden geçirilecektir.
Eğitimciye Not: Soru-cevap tekniği ile standart diyabet eğitiminden yararlanma düzeyi, gözden geçirilmesini istedikleri konu başlıkları belirlenir. Gereksinim duyulan konulara göre bir süre değişikliği yapılabilir.
Masa üstü eğitim materyali kullanılarak tekrarına gereksinim duyulan konu başlıkları, ulaşılamamış veya kısmen ulaşılabilmiş bilgi hedefleri gözden geçirilir. Ancak beceri noktasında öğrenilememiş bir konu mevcut ise o modülün tekrarlanması uygun olur. Çünkü bu modül bilgi ve tutum düzeyindeki hedefleri içermektedir. Hedeflerintamamına ulaşmışsa bile bu modülde ağırlıklı olarak diyabetli bireyin konu başlıklarını özetlemesinin amaçlandığı ve öğrenim hedefleri açıklanır. Bu bölümün iki oturum olduğu ve birinci oturumda diyabet tanımı, türleri ve tedavisi; ikinci oturumda ise sık görülen diyabete bağlı sorunlar ve genel bakım önerilerine yer verileceği katılımcılara açıklanır.
Konunun içeriğinin “Çocukluk/Ergenlik Çağı Diyabetinin Yönetimi” ve alt başlıkları şunlardır:
Diyabet nedir?
Diyabet yönetimi
İnsülin tedavisi
Diyabette hipoglisemiye yaklaşım
Diyabette hiperglisemi ve ketonemiye yaklaşım
Beslenme tedavisi
Fiziksel aktivite ve egzersiz
Hastalık durumunda yaklaşım
Kendi kendine izlem
Genel bakım önerileri
Diyabet Nedir?
Dünyada ve Türkiye’de Diyabet
Diyabet erişkinlerin sorunu olarak bilinmekle birlikte çocukluk çağındaki her yaş grubunda da görülebilmektedir. Kesin veriler olmamakla birlikte Türkiye’de her yıl 1.700 civarında çocuğa diyabet tanısı konulmaktadır. Ayrıca ülkemizde yaklaşık 20.000 diyabetli çocuk olduğu ve bunların çoğunluğunu okul çağındaki tip 1 diyabetli çocukların oluşturduğu düşünülmektedir. Türkiye’de 2011 yılında Bereket ve ark. Tarafından yapılan bir araştırmada 6-18 yaş grubunda tip 1 diyabet sıklığı, 0,67/1000 olarak bildirilmiştir. Bununla birlikte hareketsiz yaşam, sağlıksız beslenme gibi nedenlere bağlı olarak şişmanlığın artmasıyla da çocuklarda da tip 2 diyabet görülmesi her geçen gün artış göstermektedir.
Eğitimciye Not: “Dünyada ve Türkiye’de diyabet”, “Diyabetin tarihçesi” konuları daha önce anlatıldıysa kısa geçilebilir. Bu iki konu, aşağıda sadece bu modül kullanılarak kısa eğitim vermek istediğiniz grup için ayrıntılı yazılmıştır.
Diyabetin Tarihçesi
Diyabet ile ilgili en eski kayıtlar MÖ 1550’li yıllarda Mısır’da yazılmış bir papirüste bulunmuştur. Papirüste, şeker hastalığına benzer, çok idrara çıkma ile seyreden bir durumdan bahsedilmiştir. Hindular da böcek, sinek ve karıncaların bazı insanların idrarının yapıldığı yere toplandığını kaydetmiştir. Günümüzde tıp kaynaklarında kullanılan, “Diabetes” ve “Mellitus” kelimeleri Yunanca akıp gitmek anlamına gelen dia + betes ve bal kadar tatlı anlamına gelen mellitus kelimelerinden türetilmiştir. Diabetes kelimesi ilk kez Anadolu topraklarında, Kapadokya’da MS 2. yüzyılda Arateus tarafından kullanılmıştır. Arateus şeker hastalığını idrar miktarında artma, aşırı susama ve kilo kaybının olduğu bir hastalık olarak tanımlamıştır.
Diyabetin Oluşum Mekanizması ve Tanımı
Vücudumuzdaki tüm organların işlerini yapabilmesi için enerjiye ihtiyaç vardır. Bu enerji yediğimiz besinlerin içindeki şekerden yani glukozdan elde edilir. Şekerin hücre içine girmesi için mutlaka insüline ihtiyaç vardır. İnsülin adeta hücrenin kapısını şekere açan bir anahtar görevini yapar. Pankreas yeterli insülin üretemediğinde insülin anahtar görevini yapamaz ve şeker hücre içine girip, enerjiye dönüşemez. Dolayısıyla şeker kanımızda yükselmeye başlar ve bu duruma DİYABET denir.
Pankreas, midenin arkasında karın içine yerleşmiş bir organdır. Gıdaların sindirim ve kullanımında büyük rol alır. Vücut için önemli hormonlar üretir. Bunların başında insülin gelmektedir. Pankreas ürettiği insülin hormonunu dolaşıma yollayarak kanın içindeki şekerin hücre içine girişini sağlar. Bu sayede kanda şeker birikimi olmadan hücreler bu şekeri kullanabilir ve şeker dengesi korunur. Diyabeti olmayan bireylerde vücut şekeri gördüğünde pankreas hemen dolaşıma insülin salar ve şekeri normal düzeye getirir.
Glukoz/şekerin iki çeşit kaynağı bulunmaktadır. “İç kaynaklı” şeker, karaciğerden gelir. Bu şeker ya yeni üretilmiştir ya da karaciğerde depolanmış olan şekerdir ve kan dolaşımına salınır. “Dış kaynaklı” şeker ise yediğimiz yiyeceklerden gelir. Önce midemize, oradan bağırsaklarımıza geçer ve emilerek kana karışır. Pankreasta üretilen insülin dolaşımda bulunan hem iç kaynaklı hem dış kaynaklı şeker düzeyini düzenler. İster iç kaynaklı, ister dış kaynaklı şeker olsun her ikisinin de kandaki şekeri yükseltmemesi için insüline ihtiyaç vardır.
İnsülin, pankreasın beta hücreleri tarafından salgılanır ve vücutta enerji dengesini kontrol eden en önemli hormondur. Görevi kanın içindeki şekerin hücre içine girmesini sağlamaktır. Bu sayede şeker yanarak enerjiye dönüşür. Ayrıca insülin vücudun iç kaynaklı şeker üretimini durdurur. İç kaynaklı şekerin çoğu karaciğerden gelir ve insülin olmadığı zaman karaciğerde fazla miktarda şeker üretilir. Başka bir deyişle, insülin yeterli miktarda değilse, fazla miktarda iç kaynaklı şeker yapılır, iç ve dış kaynaklı şeker hücre içine giremez. Sonuç olarak diyabetin alışılagelmiş bulguları ortaya çıkar.
Normal Kan Şekeri Değerleri Nelerdir?
En az 8 saat aç kaldıktan sonra bakılan şekere açlık kan şekeri denir. Yemekten 2 saat sonra bakılan kan şekerine de tokluk kan şekeri denir. Pankreas, salgıladığı hormonlarla açlık ve tokluk kan şekeri dengesini düzenler.
Diyabet Tanı Kriterleri
Açlık kan şekeri 126 mg/dl üstü (8 saat açlık sonrası) ya da,
75 g OGTT 2. saat değeri 200 mg/dl üstünde ya da,
Diyabet belirtileri ile birlikte rastgele bakılan şekerin 200 mg/dl üstü olması.
Eğitimciye Not: Yukarıdaki “Normal kan şekeri değerleri” ve “diyabet tanı kriterleri” diyabetli çocuk/ergen ve yakınlarına, diyabetli çocuk/ergen yaş grubuna göre belirlenip bireyselleştirerek anlatılmalıdır.
Daha sonra ailelerinde diyabet olup olmadığı, varsa tipleri sorularak var olan diyabet bilgisi sorgulanır. Daha sonra diyabetin farklı tipleri ve tedavisi olduğu vurgulanarak anlatılır.
Diyabetin Tipleri Nelerdir?
Tip 1 Diyabet İmmün nedenli Nedeni bilinmeyen
Tip 2 Diyabet
İnsülin direnci, görece insülin yetmezliği
İnsülin direnci zemininde ilerleyici insülin sekresyon defekti
Tek gen hastalığına bağlı diyabet
MODY
Neonatal diyabeti
Gebelik diyabeti
Diğer spesifik tipler
Eğitimciye Not: Çocukluk çağında en fazlagörülen diyabet tipi, tip 1 diyabet olduğundan konu anlatımında ağırlıklı olarak tip 1 diyabet üzerinde durulmalıdır. Ancak çocukluk çağında obezite artışı nedeniyle çocukluk çağında da tip 2 diyabet gelişme riskinden dolayı tip 2 diyabet konusu da anlatılır. Ayrıca, giderek artış gösteren çocukluk çağında tip 2 diyabet nedeniyle, katılımcılar arasında tip 2 diyabetli birey olabilir.
Tip 1 Diyabet
Çocuklarda ve ergen erişkinlerde en sık rastlanan diyabet tipidir. Pankreas insülin üretemez. Kişinin yaşamını devam ettirebilmesi için dışarıdan insülin hormonu alması gerekir.
Tip 1 Diyabetin Nedenleri
Tip 1 diyabet gelişiminde üç önemli risk faktörü vardır:
Kalıtımsal (genetik) faktörler
Kişinin kendisine karşı geliştirdiği allerji (otoimmünite)
Çevresel etkenler (virüs, kimyasal maddeler)
Tip 1 Diyabetin Belirtileri Nelerdir?
Tip 1 diyabeti olan kişilerde pankreas yeterli insülin üretemez. İnsülin eksikliği nedeniyle dolaşımdaki şeker hücre içine giremez ve enerjiye dönüştürülemez. Dolaşımdaki şekerin hücre içine girememesi kan şekerinin yükselmesine (hiperglisemi) ve böbreklerden süzülerek idrarla atılmasına (glukozüri) neden olur. Şekerin idrara geçmesi idrarla sıvı kaybına da neden olur (dehidratasyon) ve bu kayıp karşılanmaz ise vücutta susuzluğa yol açar. Halsizlik ve yorgunlukla birlikte diyabetin tipik belirtileri ortaya çıkar.
Belirti ve bulgular:
Sürekli susama hissi/ağız kuruluğu.
Çok su içme: İdrarla kaybedilen vücut suyunun eksikliğini gidermek için.
Sık sık ve bol miktarda idrara çıkma: Dolaşımdaki fazla şekeri vücuttan atmak için.
Gece idrara çıkma ve hatta yatağını ıslatma.
Sıkyemekyeme: Besinler ile alınan şeker hücreiçinegeçemediğindenveenerjiüretmekiçinkullanılamadığından açlık hissi olur. Başka bir deyişle varlık içinde (yüksek kan şekeri) yokluk (açlık) çekilir. Bu da sık yemek yemeye yol açar. Küçük yaştaki çocuklarda bu durum fark edilmeyebilir.
Kilo kaybı: Hücrelerin içine şeker giremediği için, vücut enerji üretmek için kendi yağ ve proteinini yakmaya başlar. Yağ dokusu ve kas yıkımı nedeniyle kilo kaybı olur.
Davranış değişikliği: Gece idrarını yapmak için çok sık uyanan kişi kaliteli bir uyku uyuyamaz, ayrıca şeker yüksekliği de davranış değişikliklerine neden olur.
Diyabet belirtileri çocuk/ergenlerin çoğunda bir aydan kısa süredir vardır. Bu belirtiler fark edilemediği zaman çocuklar genellikle diyabetik ketoasidoz denilen koma halinde hastaneye gelirler. Ketoasidoz koması çok ciddi ve hayatı tehdit eden bir durumdur.
Tip 1 Diyabet Tedavisi
Tip 1 diyabet tanısı almış bireyde insülin eksikliği olduğundan tedaviye hemen başlamak gerekir. Tedavi genelde yatırılarak yapılır. Bu süreç kurumlar arası farklılık göstermekle birlikte ortalama 2-3 haftayı bulur. Tip 1 diyabet tedavisinde temel amaç: Pankreasın yapamadığı görevini yaparak eksik olan insülini yerine koymaktır. Yanısıra, sağlıklı ve dengeli beslenme planlanması, egzersiz ve diyabet eğitimi verilerek diyabetle yaşam becerisini kazandırmaktır. Diğer bir ifade ile bireyin diyabet tanısı almadan önceki haliyle yaşamının devamını sağlamaktır. Bu amaca ulaşabilmek için:
Sıkı bir kan şekeri kontrolü sağlamak,
Normal büyüme ve gelişmenin devamlılığını sağlamak,
Çocuk ve aileye göre hedefler belirlemek,
Aile ve çocuğa kendi kendine bakım eğitimi vermek esastır.
Tip 1 Diyabette Balayı Dönemi
Kan şekerinin normale getirilmesiyle birlikte, pankreasın beta hücreleri üzerinde yüksek kan şekerinin oluşturduğu toksik etki ortadan kalkar. Ayrıca karaciğerdeki şeker yapımı da azalır. Bu dönemde pankreastan az miktarda insülin üretimi gerçekleşir ve dışarıdan alınan insülin gereksinimi azalabilir. Balayı periyodu 1-2 haftadan 1-2 yıla kadar sürebilir. Ancak, tüm tip 1 diyabetli kişiler bu dönemi yaşamaz. Diyabetliye ve ailesine bu durumun geçici olacağının belirtilmesi çok önemlidir. Verilmesi gereken mesaj “tip 1 diyabeti olan kişilerin diğer kişilerden bilinen tek farkı, vücutlarının yeterli insülin üretmemesi, bunun dışında tüm organ işlevlerinin tamamen normal olduğudur”.
Tip 2 Diyabet
Tip 2 diyabette insulin, normal ya da normalden fazla miktarda üretilmesine rağmen, vücuda şekeri (glukozu) kullanması için gerektiği kadar yardım edemez. İnsülin görevini yapamadığı için hap ya da insüline ihtiyaç duyar. Genellikle 40 yaş üstü erişkinlerde daha çok görülmekle birlikte kilolu ergenler ve ergenliğe girmek üzere olan çocuklarda da gelişebilmektedir.
Tip 2 diyabetli kişiler uzun yıllar boyunca diyabet bulgularını göstermeden kan şekeri yüksekliği yaşayabilir. Bir hastalık ya da stres ile pankreas fonksiyonları azaldığında diyabet bulguları ortaya çıkar. Tip 2 diyabet genellikle erişkinlerde görülmesine karşın, ergenlik döneminde de ortaya çıkabilir. Genellikle insülin direncinin fizyolojik olarak arttığı ergenlik döneminde belirti ve bulgular görülebilir.
Tip 2 Diyabetin Nedenleri
Kalıtım (genetik)
Kalıtım tip 2 diyabet gelişimi için tip 1 diyabete göre daha önemli bir risk faktörüdür. Çoğu vakada anne, baba ya da onların ailelerinde tip 2 diyabet vardır.
Yaşam şekli
Tip 2 diyabetlilerin çoğu fazla kiloludur ve hareketsiz bir yaşam şekilleri vardır. Obezite nedeniyle hücresel düzeyde insülin direnci gelişir ve insülin kan şekerini hücre içine sokup metabolize edemez. Bazı vakalarda ense, koltuk altı ve dirsek bölgelerinde ciltte koyulaşma görülür. Buna akantozis nigrikans denir, ki hiperinsülinizm ve insülin direncinin cilt bulgusudur. Kilo verildiğinde insülin direnci azalıp, duyarlılığı artabilir, akantozis nigrikans ve cilt koyuluğu azalabilir veya yok olabilir.
Tip 2 Diyabetin Tedavisi
Yaşam biçiminde yapılacak değişiklikler
Sağlıklı ve dengeli beslenme
Kilo kontrolü
Egzersiz
Ağızdan alınan haplar
Kan şekeri izlemi
Gerektiği durumda insülin tedavisi ve
Tümünü içeren diyabet öz yönetim eğitimi tedavinin temel bileşenleridir.
81
Diyabetin Önlenmesi
Özellikle şişmanlıkla birlikte, gittikçe artan sayıda görülen tip 2 diyabetinde tanı yaşam biçimi değişikliği, sağlıklı ve dengeli beslenme, aktivite ve egzersiz gibi önlemlerle geciktirilebilir veya önlenebilir. Ancak, tip 1 diyabette pankreastan insülin üreten beta hücrelerinin işlevini kaybetmesi söz konusu olduğundan önlemek mümkün değildir.
Diyabet Yönetimi
Eğitimciye Not: Tedavide hangi insülinin kullanılacağının önemli olduğu belirtilir. Konunun detaylarının “İnsülin Tedavisi” modülünde verileceği ya da verildiği belirtilir. Detaylardan kaçınılır.
İnsülin Tedavisi
Tip 1 diyabet insülinin keşfinden önce ölümcül bir hastalık iken insülinin tedavide kullanılması ile birlikte kronik hastalıklar arasına girmiştir. İnsülin 1921 yılında Best ve Banting tarafından keşfedildikten sonra 1922’de bir diyabetlide denenmiş, 1923’de ise ticari üretimine başlanarak diyabet tedavisindeki yerini almıştır. Bu gelişme modern diyabet tedavisindeki en önemli adımdır.
İnsülin, pankreasın beta hücreleri tarafından salgılanır ve vücutta enerji dengesini kontrol eden en önemli hormondur. Görevi kanın içindeki şekerin hücre içine girmesini sağlamaktır. Bu sayede şeker yanarak enerjiye dönüşür. Temel etkisi kan şekerini düşürmektir. Tip 1 diyabette beta hücre rezervinin azalması nedeniyle insülin eksikliği vardır ve gereksinim duyulan insülinin dışarıdan verilmesi gerekir. Ayrıca tip 2 diyabet ve diğer tiplerde de insülin tedavisi gerekebilir.
Aşağıdaki tabloda insülin türleri ve etkileri gösterilmiştir. Tablo 11’de yer alan süreler sadece rehber niteliğindedir. Bu bilgiler doza bağlı ve bireyden bireye veya aynı bireyde farklı zamanlarda değişim gösterebilir.
Her Yönüyle Diyabet - II. Oturum
Eğitimciye Not: Birinci oturumda neler öğrendikleri katılımcılara sorulur, verilen yanıtlardan kavrama düzeyi değerlendirilir, gerekirse kısa bir hatırlatma ile giriş yapılır. Hipoglisemi genelde ailelerin ve çocukların korktuğu çekindiği bir konudur. Çok önemsemek hata yapmaya neden olacağı gibi önemsiz basitmiş gibi davranmak da olayın ciddiyetinin kavranmasına engel olabilir. Bu nedenle ailenin kaygı düzeyini arttırmadan önemli olduğu vurgulanarak anlatılmalıdır.
Diyabette Hipoglisemiye Yaklaşım
Diyabetli bir çocukta/ergende kan şekerinin 70 mg/dl’nin altına düşmesi hipoglisemi yani şeker düşüklüğü olarak tanımlanır. Hipoglisemi ile birlikte gelişen algılama güçlüğü ve halsizlik, hareket ve düşünme yeteneğini azaltır vediyabetli yardıma ihtiyaç duyabilir. Bu nedenle diyabetli çocuk ve ergenlerin diyabetini saklamadan sosyal çevresi (aile, okul çalışanları, arkadaşları gibi) ile paylaşması önemlidir. Diyabetlinin yakın çevresinde olan bireylerin, hipoglisemi belirtilerini ve tedavisini çok iyi bilmeleri gerekmektedir.
Tablo 12. Yaşa Göre Kan Şekeri Hedefleri (American Diabetes Association (ADA), 2011)
Yatma zamanı kan şekeri
<6 yaş: 110-200 mg/dl (6,1-11,1 mmol/l)
6-12 yaş: 100-180 mg/dl (5,6-10 mmol/l)
13-19 yaş: 90-150 mg/dl (5-8,3 mmol/l)
Yemek öncesi kan şekeri
<6 yaş: 100-180 mg/dl (5,6-10 mmol/l)
6-12 yaş: 90-180 mg/dl (5-10 mmol/l)
13-19 yaş: 90-130 mg/dl (5-7,2 mmol/l)
Hipoglisemi Nedenleri Nelerdir?
Gereğinden fazla insülin yapmak
Kas içine insülin yapmak
İnsülinin beklenenden farklı bir zamanda etkisini göstermesi
Yanlış insülin tipi ve iğne ucunun kullanılması
Ana veya ara öğünü gereğinden az yemek, geciktirmek, atlamak
Fazla egzersiz yapmak (ek öğün almadan ya da insülin dozunu azaltmadan)
Yemekten hemen sonra egzersiz yapmak
Lipohipertrofi (şiş bölgeden dolaşıma insülin geçişi)
İnsülin uygulamasından hemen sonra banyo yapmak
Stresin arttığı ya da stresin azaldığı durumlar (tatil gibi)
Sıcak ortam
Alkol tüketimi (ergenlerde hafif alkol alımı bile hipoglisemi yapabilir)
Hipoglisemi Belirtileri Nelerdir?
Kişiden kişiye ya da aynı kişide zaman içinde değişiklik gösterebilir.
Açlık hissi
Alın,dudak üstü ve ensede soğuk terleme
Renk solukluğu
Baş dönmesi
Ellerde ve ayaklarda titreme
Göz kararması
Dudak çevresinde uyuşma
Kalp çarpıntısı
Huzursuzluk, sinirlilik, hırçınlık
Davranış değişikliği
Nedensiz ağlama (süt çocukluğu dönemi için)
Algılama güçlüğü
Uyuklama hali
Uykuda kabus görme
Gözlerini bir noktaya dikme
Bayılma (havale geçirme, kasılma)
Hipoglisemi Tedavisi
Eğitimciye Not: Katılımcılara hipoglisemi tedavisinin acil ve önemli olduğu söylenir. Diyabetli çocuk/ ergende belirtiler olduğu anda, kan şekeri ölçülemiyorsa bile tedavisinin yapılması gerektiği vurgulanarak tedavi anlatılır.
Sırasıyla:
Kan şekeri ölçülür
Yaşına uygun oranda kesme şeker verilir
10-15 dakika beklenir ve tekrar ölçülür
Kan şekeri 70 mg/dl’nin üzerine çıkınca,
- Öğün saatinde ise “öğünü” verilir, değilse ek olarak “ara öğün” verilir.
Düzeldiğinden emin olmak için 30 dakika sonra tekrar kan şekeri kontrol edilir.
Kan şekeri düzelince öğün sonrası hafif aktiviteleri veya okul, dershane gibi günlük aktivitelerini yapabilir.
Gerekirse insülin saati geldiğinde, insülin dozu %10 azaltılabilir (çocuklarda genellikle 1 ünite)
Karbonhidrat sayımı yapanlarda öğün, tüketilecek karbonhidrat miktarı ve insülin dozu hesaba göre yapılır.
ÖNEMLİ: ŞEKERİN NEDEN DÜŞTÜĞÜ BULUNUR VE TEKRARLAMASI ÖNLENİR!!
Bayılma halinde: Bayılma diyabette nadir karşılaşılan, yaşanıldığında ise mortalite riski olan ciddi bir durumdur. Acilen tedavi edilmesi gerekir. Bayılma nedenlerini ve tedavisini diyabetli ve yakınlarının bilmesi hayati önem taşır. Tedavi edilmeyen durumlarda ciddi sonuçlar oluşabilir, diyabetli çocuk/ergen kaybedilebilir.
Glukagon: Kan şekerini yükselten bir hormondur. Bayılma durumunda yapılır.
Ağızdan verilen şeker ya da meyve suyunu alamayacak durumda olan küçük çocuklara da düşük dozda yapılabilir.
Hipoglisemiden Korunma
Hipoglisemiden korunmanın en iyi yolu sık kan şekeri ölçümü ve her zaman hipoglisemiyi tedaviye hazır olmaktır. Aşağıda belirtilen hususlara dikkat etmek büyük önem taşır.
Öğün atlamayın ve zamanına dikkat edin.
İnsülini banyodan sonra yapın.
Gece ek doz yapmak zorundaysanız daha düşük dozda yapın ve mutlaka ardından ek ara öğün yiyin.
Gece yatmadan önce güvenli şeker aralığında yatın.
Uyurken insülin yapmayın (öğün kaçırılabilir, doz karışabilir).
Egzersiz öncesinde, arasında ve sonrasında kan şekerinize bakın.
Egzersizden sonraki 24 saat boyunca hipoglisemi riski devam edebilir.
Hipoglisemi oluştuğunda yapılacakları, diyabetli çocuğun ailesi, öğretmeni, arkadaşları ve tüm yakın çevresi bilmelidir.
Beslenme, insülin ve egzersizin bir denge içerisinde olması hipoglisemiden korunmanın en temel tedavisidir.
Hiperglisemi
Eğitimciye Not: Hiperglisemi genelde ailelerin ve çocukların korktuğu çekindiği bir konudur. Çok önemsemek hata yapmaya neden olacağı gibi önemsiz basitmiş gibi davranmak da olayın ciddiyetinin kavranmasına engel olabilir. Bu nedenle ailenin kaygı düzeyini arttırmadan önemli olduğu vurgulanarak anlatılmalıdır.
Kan şekerinin normal sınırların üstüne çıkmasına hiperglisemi yani şeker yükselmesi denir. Sınır yaş grubuna göre değişmekle birlikte ortalama 180 mg/dl üstü kabul edilir. Hiperglisemi önlem alınmaz ise hızla ilerleyip diyabetlinin komaya girmesine neden olabilir. Kan şekerinin yüksek olması HbA1c yükselmesine ve ileri dönem komplikasyonların oluşmasına neden olacaktır. Hiperglisemiyi tanımak ve tedavi etmek hem var olan durumu düzeltmek hem de gelecekte kaliteli ve sağlıklı bir yaşam sürmek açısından çok önemlidir. Tip 1 diyabette genelde tanı çok su içme ve idrara çıkma şikayeti ile başlar. Bu da yüksek şekerden kaynaklanmaktadır. Serum glukoz konsantrasyonu 180 mg/dl’nin (10 mmol/L) üzerine çıktığında glukoz için böbrek eşiği aşılmış olur; glukozun idrarla atılmasına bağlı olarak poliüri gelişir.
Hiperglisemi Nedenleri
Az insülin yapmak veya hiç insülin yapmamak
Bozuk insülin yapmak
Şiş bölgeye insülin yapmak (Kan şekerinin önce yükselmesine sonra egzersiz gibi uyaranla dolaşıma girerek düşmesine neden olur)
Diyetine uymamak
Egzersizini yapmamak veya az egzersiz yapmak
Stres
İnfeksiyon hastalıkları
Hiperglisemi Belirtileri
Çok su içmek
Çok sık idrara çıkmak
Ağız kuruluğu
Açlık hissi, çok yemek
Dudaklarda çatlama, kenarlarında yara oluşumu
Susuzluk hissi
Halsizlik ve yorgunluk
Dil üstünde beyaz tabaka
İdrar renginde koyulaşma, köpürme
Görme bozukluğu
Hızlı kilo kaybı
Genital bölgede yanma, mantar oluşumu
Ağızda çürük elma kokusu (Aseton kokusu)
Hiperglisemi Tedavisi
Eğitimciye Not: Katılımcılara hiperglisemi tedavisinin önemli olduğu söylenir. Diyabetli çocuk/ergende belirtiler olduğu anda, kan şekeri ölçülemiyorsa bile tedavisinin yapılması gerektiği vurgulanarak tedavi anlatılır.
Tedavi-I
Kan şekeri ölçülür. 180-250 mg/dl arasında ise:
Bol su içirilir (sade soda da olabilir).
İnsülin dozu arttırılır (%10-20).
Egzersiz yapılır.
Nedeni bulunur.
Tedavi-II
Kan şekeri ölçülür. 250 mg/dl ve üzerinde ise:
Bol su içilir.
Egzersiz kesinlikle yapılmaz.
İdrarda keton bakılır.
İnsülin saatiyse insülin dozu arttırılır.
İnsülin saati değilse ek doz hızlı etkili bir insülin ile yapılır.
Kan şekeri takibi yapılır.
Ana öğün saatiyse öğün alınır.
Ara öğün gerekirse atlanır.
Beslenme Tedavisi
Eğitimciye Not: Katılımcılara “Diyabette ilaç/insülin dışında uygulamalar nelerdir?” sorusu ile beslenme, fiziksel aktivite, psikososyal desteğin tedavideki önemi pekiştirilerek, en az ilaç/insülin kadar dikkat edilmesi gereken tedavi yöntemleri olduğu vurgular. Temel diyabet eğitim programında tüm bu başlıkların ayrı ayrı ele alınacağını, şimdi sadece birkaç önemli noktanın ele alınacağını belirtir.
Beslenme tedavisi, diyabetin kontrol ve yönetiminin vazgeçilmez bir parçasıdır. Diyabetli çocuklara önerilen beslenme planı, kan şekerini normale yakın tutmayı ve normal büyüme ve gelişmelerini sürdürmeyi amaçlar. Çocuklarda beslenme tedavisi düzenlenirken yaşı ve cinsiyeti, günlük yaşamında hareketliliği, ailenin gelir durumu dikkate alınır.
Beslenme planı, aynı yaştaki çocuklarınki ile benzerdir. Yemekler karbonhidratlı besinler temel alınarak hazırlanır. Şeker ve yağ oranı düşük, lif oranı yüksek yiyecekler tercih edilir. Beslenme planında farklı yiyecekler arasında denge kurulmasına, özellikle ekmek, pirinç, pasta, patates ve tahıl gibi karbonhidratlı besinlerin oranına dikkat edilmelidir.
Diyabetli çocuklara yiyecek seçimi, ana ve ara öğünlerin zamanında yenmesi konusunda yol gösterilmelidir. Gün içindeki kan şekeri dengesinin korunması için yemek aralarında ara öğün yeme ihtiyacı duyarlar. Ara öğün, kan şekeri dengesinin sağlanmasına yardım eder. Ana veya ara öğün saati geciken çocuklarda kan şekeri düşer ve bu durum tehlikeli olabilir. Ara öğünlerin bazıları ders saatlerine denk gelebilir. Bu durumlarda ara öğünlerini rahatça yiyebilecekleri ortamların hazırlamasına özen gösterilmelidir. Yanı sıra, sınıf içinde veya ders sırasında yemek yemenin diğer çocuklar tarafından anlayışla karşılanması için diyabetli çocukların durumu sınıftaki arkadaşlarına açıklanmalıdır.
Fiziksel Aktivite
Eğitimciye Not: Diyabeti olan çocuklar ve adolesanların da, sağlıklı çocuklar ve adolesanlar gibi farklı fiziksel aktivite seçeneklerini, güvenli şekilde yapabilecekleri vurgulanır.
Diyabetli çocuklar için aktivite ve egzersiz, beslenme programının ve ilaç tedavisinin önemli bir parçasıdır. Aktivite ve egzersiz, glukozun daha iyi kullanılmasını, kullanılan insülinin daha etkili olmasını ve duyuların daha iyi kullanılmasını sağlar. Bu nedenle her gün, mümkünse her yemekten bir saat sonra düzenli egzersiz yapılması önerilir.
Egzersiz diyabetin kontrol düzeyine göre yapılır. Egzersiz yapmadan önce kan şekeri değerlendirilir. Yemekten yaklaşık bir saat sonra, bir saat hafif egzersiz ya da 45 dakika hızlı/ karma egzersiz yapılabilir. Süre çocuğun isteğine ve şeker oranına göre değişebilir.
Eğitimciye Not: Fiziksel aktivite çocuğun yaşam biçimi, genel sağlık durumu ve diyabet komplikasyonlarının varlığı dikkate alınarak diyabetli çocuk, ailesi ve diyabet ekibi tarafından birlikte planlanmalıdır.
Egzersiz ne zaman yapılmaz?
Yemekten hemen sonra
İnsülin uygulamasından hemen sonra
Kan şekeri 70 mg/dl altı ve 250 mg/dl üzerinde ise
İnfeksiyon hastalıklarında
İdrarda keton (+) ise
Diyabette fiziksel aktivitenin yararları
İnsülin gereksinimini azaltır ve etkisini artırır.
Kan glukoz düzeyini düşürür ve metabolik kontrolü sağlar.
Ketonemiyi azaltır.
Kilo kontrolünü ve kilo vermeyi sağlar.
Periferal insülin duyarlılığını artırarak insülin direncini ve hiperinsülinemiyi azaltır.
Kan lipid profilini düzenler (total kolesterolü, LDL kolesterolü, trigliseridi düşürür, HDL kolesterolü yükseltir).
Kan basıncını düzenler.
Eklem hareketlerini artırır.
Kas kütlesi ve gücünü artırır.
İyilik hissini arttırır ve yaşam kalitesini yükseltir.
5.3. Genel Bakım Önerileri/Genel Bilgiler
Eğitimciye Not: Katılımcılara sırası ile “cilt bakımı”, “ağız-diş bakımı”, “yolculuk”, “hastalık”, “ayak bakımı” konularında nelere dikkat ettiklerisorulur. Verilen yanıtlar üzerinden aşağıda belirtilen konu başlıkları özetlenir.
Bir diyabetli için genel bakım ve hijyen çok önemlidir. Aşağıda belirtilen bakım önerileri dikkate alınmalıdır.