Ceza mı Ödül mü?

Uzm. Kl. Psk. Nurdan Bulam
Uzm. Kl. Psk. Nurdan Bulam
12 Haziran 202338 görüntülenme
Randevu Al
Bu makale Jeffrey Gray'in "Biyopsikolojik Kişilik Teorisi" ni anlatmaktadır.
Ceza mı Ödül mü?

Kendinizi daha anksiyöz ve olaylardan kaçınan biri mi yoksa dışa dönük, haz odaklı, dürtüsel biri olarak mı değerlendiriyorsunuz? Peki bu durumlar bakış açısı, ödül-ceza algısı ve davranış değişiklikleri ile aşılabilir mi?

Bütün bu soruların olası cevaplarına giden yol, Alman psikolog Hans Eysenck'in tanımladığı kişilik modeli ile ortaya çıktı (Eysenck, 1981). Freud'un psikodinamik yaklaşımına şüpheyle yaklaşan Eysenck, davranışçı ve biyolojik katmanlardan oluşan bir model öne sürdü. Bu modele göre, Eysenck, kişiliği üç temel boyutla açıklıyor: dışadönüklük-içedönüklük, nevrotizm-duygusal dengelilik ve psikotizm-normalite.

Fakat bu yazının konusu Eysenck değil, onun modeline eklemeler yapan Jeffery Gray'in biyopsikolojik kişilik teorisi. Bu teoriye göre kişiliğimizi oluşturan etmenlerde Eysenck'in bir eksiği var; algılanan ödül ve ceza mekanizmaları (Gray, 1981).

Gray'in açıkladığı iki sistem bu modelde rol oynuyor. Davranışsal İnhibisyon Sistemi (DİS) ve Davranışsal Aktivasyon Sistemi (DAS). Gray, ancak bu iki sistemin dengesinde psikolojik olarak sağlıklı bireyler olabileceğimizi savunuyor (Gray, 1981). Peki, nedir bu sistemler?

"Davranışsal İnhibisyon Sistemi", bir ceza algılandığında veya olumsuz olaylar yaşandığında aktive edilen bir sistemdir ve çoğunlukla anksiyete ile ilişkilidir.

"Davranışsal Aktivasyon Sistemi", ödül ve olumlu olaylar karşında harekete geçer ve dürtüsellikle ilişkilendirilir.

Bir bakıma DAS, DİS'e nazaran daha avantajlı gibi görünse de, psikolojik dengeyi sağlamak ancak bu iki sistemi dengelemekle olur. Örneğin, anksiyete bozukluğunda insanlar cezaya ödülden daha fazla odaklıdır ve bu sebeple davranışı inhibe ederler (anksiyete oluşturan davranıştan kaçınmak, davranışı azaltmak). Tam aksi, dürtüsel davranışta bulunan kişiler sonunda duyacakları hazza ve alacakları ödüle öyle odaklıdırlar ki davranışı anında aktive ederler (sonucunu düşünmeden sadece o davranışı uygulamak).

Bu noktada aslında davranıştan kaçınma konusunda ceza yerine o davranışın getireceği ödüle odaklanmak ya da dürtüsel davranmak hazzı ertelemek gerektiği düşünülse de bu çok karmaşık bir konu. Ödül ve ceza sistemimiz nasıl işliyor? Neyin ödül neyin ceza olduğunu neye göre algılıyoruz? Ufak bakış açısı değişiklikleri bu duruma çözüm olabilir mi?

Peki DİS ve DAS aktiviteleri nelerdir? Bu sistemleri hangi aktivitelerle dengeleyebiliriz. Bu noktada yapay zeka Bing (bu alanyazın taramasında hakkını yiyemem), bize bir derleme yapıyor ve ben de seve seve bu derlemeyi paylaşıyorum 😊

DİS veya DAS aktivitesi, DİS veya DAS sistemini uyaracak veya bastıracak bir etkinlik olarak tanımlanabilir. Örneğin:

  • DİS sistemini uyaracak aktiviteler: Korku filmi izlemek, riskli bir karar vermek, yeni bir şey denemek, olumsuz bir geri bildirim almak, stresli bir durumla karşılaşmak gibi.
  • DİS sistemini bastıracak aktiviteler: Meditasyon yapmak, gevşeme egzersizleri yapmak, olumlu düşünmek, kendine güvenmek, başarılarını kutlamak gibi.
  • DAS sistemini uyaracak aktiviteler: Ödül kazanmak, başarı elde etmek, eğlenceli bir oyun oynamak, sevdiği biriyle vakit geçirmek, ilgi çekmek gibi.
  • DAS sistemini bastıracak aktiviteler: Ödülden vazgeçmek, başarısızlıkla yüzleşmek, sıkıcı bir iş yapmak, sevmediği biriyle anlaşmak, ilgisiz kalmak gibi.

 

Şimdi, en başta sorduğumuz soruya dönelim: Siz cezaya mı odaklısınız ödüle mi?

KAYNAKÇA

Eysenck, H. J. (1981). General features of the model. A model for personality, 1-37.

Gray, J. A. (1981). A critique of Eysenck’s theory of personality. A model for personality, 8, 246-276.

Etiketler

Ceza mı Ödül mü?

Yazar Hakkında

Uzm. Kl. Psk. Nurdan Bulam

Uzm. Kl. Psk. Nurdan Bulam

1993 Giresun doğumluyum. İlk okul, orta okul ve lise eğitimimi Giresun’da tamamladıktan sonra lisans eğitimime 2012-2016 yılları arasında İzmir Üniversitesinde devam ettim. Lisans eğitimi boyunca Özel Giresun Ada Hastanesinde ve İzmir'deki özel kolejlerde uygulamalı staj yama imkanı buldum. 2016 yılında Beykent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Klinik Psikoloji dalında, Klinik Psikoloji Tezli yüksek lisans programına kabul edildim. Yüksek Lisans programı dahilinde Özel Fransız Lape Hastanesinde yaptığım stajda, madde bağımlılığı ve manik depresif bozukluk başta olmak üzere çalıştığım alanlarda birçok farklı terapi türünün uygulanışını gözlemleme şansım bulundu. “Kadınlardaki Benlik Saygısı ve Depresyonun Eğitim Düzeyi ile İlişkisi” isimli tezimi 2019 yılında teslim ederek mezun olduğum yüksek lisans programının son 1 senesinde, Giresun Özel Alkış Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezinde kurum psikoloğu olarak çalışmaya başladım. 2018-2020 yılları arasında çalıştığım bu kurumda özellikle otizmli çocuklar ve aileleriyle yapılan görüşmeler ile ilgili oldukça deneyim kazandım. 2020 yılında, pandemi esnasında işten ayrılarak İzmir’e taşındım ve görüşmelerime bir süre online olarak devam ettim. Bu sürede Bilişsel Davranışçı Eğitim, Çocuklarla Görüme Teknikleri, Çözüm Odaklı Terapi, Çocuk Testleri vb. Gibi alanlarda eğitimlerimi tamamladım. 2021 yılında ANTİzmir Eğitim Enstitüsünde 6 ay boyunca disleksili çocuklarla ve aileleriyle iş birliği içerisinde çalışmamı ilerletme imkanı buldum. 2022 Mart ayında yetişkinlerle ilgili terapi becerilerimi de geliştirebilmek adına yetişkin terapileri verebileceğim bir kurumda başladım. 2023 Mart ayına geldiğimde, deneyimlerimin ve bilgi birikimim sonucunda Giresun Gazi Caddesinde hem çocuklarla hem de yetişkinlerle çalıştığım bir ofisin açılışını verdim. Çocuklarda oyun terapisi, bilişsel davranışçı terapi ve kısa süreli çözüm odaklı terapinin çalışabildiği her alanı çalışabilmekteyim. Aynı şey yetişkinlerde Bilişsel Davranışçı Terapinin çalışma alanları ile geçerli. Bütün bunların yanında Özel Eğitim geçmişim dolayısıyla ofisimde 0-5 yaş arası gelişim geriliği, otizm spektrumlu çocukları ve yaş sınırı olmaksızın disleksili çocukları da kabul etmekteyim.

Önemli Bilgilendirme

Site içerisinde bulunan bilgiler bilgilendirme amaçlıdır. Bu bilgilendirme kesinlikle hekimin hastasını tıbbi amaçla muayene etmesi veya tanı koyması yerine geçmez.

Benzer Makaleler