Doktorsitesi.com

Aile İçinde Öfke

Klinik Psikolog Beril Papuççuer Ceylan
Klinik Psikolog Beril Papuççuer Ceylan
14 Nisan 2021147 görüntülenme
Randevu Al
Aile İçinde Öfke

Öfke; Engellendiğimiz, saldırıya uğradığımız, tehdit edildiğimiz, yoksun bırakıldığımız, kısıtlandığımız ya da haksızlığa uğradığımız zaman hissettiğimiz, neden olan şeye ya da kişiye yönelik yoğun olumsuz bir duygudur diyebiliriz. Öfkelendiğimizde tepkilerimizi bazen fiziksel bazen de sözlü olarak ortaya koyarız. Bazen de dolaylı olarak göstermeyi tercih eder ya da geri çekilebiliriz.

Bilinmesi gereken önemli bir husus; öfke ve saldırganlığın her zaman birbirine eşlik etmediğidir. Öfke bir duyguyu, saldırganlık ise davranışı ifade eder. Öfke her zaman saldırgan bir davranışa yol açmayabilir.

Öfkelendiğimizde nasıl hareket edeceğimiz, o anda içinde bulunduğumuz konum ve durum, kültürel normlarımız, öfkemizin şiddeti, durumla ilgili önceki yaşantılarımız gibi bir çok hususa bağlı olarak farklılık gösterir.

Aile içinde ortaya çıkan öfke ve saldırganlığın nedenleri ile ilgili olarak yapılmış açıklamalar ve araştırmalar genellikle; genetik, nörolojik ve biyolojik özellikler, bazı psikiyatrik bozukluklar, alkol ve madde kullanımı, sosyal destek yokluğu, yetişkinin çocuklukta istismara uğramış olması, özellikle cinsel istismarın olduğu ailelerde babanın güç ve kararlarda baskın olması, babanın güç ve kontrol sağlamak için şiddete başvurması, anne baba arasında cinsel sorunların olması, aile dışı ilişkilerde kısıtlılık, işsizlik, yoksulluk ya da modernizasyon gibi nedenlerle yoğun bir stresin ortaya çıkması, anne ve babanın çocuğa karşı davranışlarındaki tutarsızlık, çevrede uygun rol modellerinin olmayışı ve içinde yaşanılan grubun şiddeti teşvik etmesi gibi etmenlerin etkili olduğu görülmektedir.

Aile, duygularımızın oluştuğu ilk sosyal ortamdır. Kendimiz ve diğerleri hakkında ne gibi duygusal tepkiler vereceğimizi, bu duygularla ilgili düşüncelerimizi ve nasıl ortaya koyacağımızı aile içerisinde öğreniriz. Duyguların öğrenildiği bu ilk sosyal ortam olan ailede, çocuklara duygularını nasıl ifade edecekleri, nasıl düşünecekleri ve nasıl davranacakları doğrudan öğretilmesi mümkün değildir. Daha çok eşler arasındaki duygusal, samimi ve doğal iletişim çocuklar için harika bir model  ve yaşamsal çerçeve oluşturur.

Aile içinde yaşanan öfke ve saldırganlık içeren davranışlara çocuklar ya kendileri doğrudan maruz kalmakta ya da aile içinde ortaya çıkan şiddete tanık olmaktadırlar. Aile içi şiddet uygulayanların büyük bölümünün kendisi doğrudan şiddet gören çocuklar arasından değil, ana babaları arasındaki şiddete tanık olanlardan çıktığı yönünde görüşlerin olmasına karşın, çocuklukta şiddet içeren davranışlara maruz kalan bireylerin yetişkinlikte ciddi davranış bozuklukları gösterdikleri de görülmektedir. Bu bireylerin aynı zamanda kendi çocuklarına daha çok öfke ve saldırganlık içeren davranışlar gösterdikleri ortaya çıkmaktadır.

Aile içinde şiddete görsel ya da işitsel olarak tanık olmuş olan çocuklara “sessiz”, ”unutulmuş” ya da “görünmez” kurbanlar adı verilmektedir. Doğrudan öfke ve saldırganlığa maruz kalmasalar da, bu çocuklar diğer istismara maruz kalmış ya da ihmal edilmiş çocuklarla aynı tür davranış özelliklerini göstermektedirler.

Fiziksel şiddete maruz kalan kadınlarda depresyon oranı yüksektir. Bunun yanı sıra, çocuk da içinde bulunduğu ortamın havasındaki bu çökkünlük duygularını içselleştirir. Ayrıca çökkün bir anneden psikolojik olarak ayrılmak ve birleşmek çocuk için iki ayrı zorluk taşır. Birincisi yeterli doyuma ulaşmayan çocuk tam olarak ne beklediğini bilemeden anneye yapışır. İkincisi çökkün bir anneyi kendi haline bırakıp da kendi yoluna gitmek isterse suçluluk duyar. Aile içi şiddetin sessiz tanığı bir anlamda annesine annelik yapma gereksinimi duyacaktır. Sonuç olarak, rollerin değiştiği bu çarpık ilişki özerkliği sınırlandıran sağlıksız bir ilişkidir.

Ayrıca her çocuk babasını olumlu anlamda güçlü biri olarak görme ve o şekilde özdeşim yapma gereksinimi içindedir. Oysa şiddet uygulayan baba, çocuğun dünyasında güven ve sevgi kaynağı değil; korku kaynağı, öfke kaynağı, tutarsız ve güvenilmez biri haline gelir. Anneye destek olan değil, onu aşağılayan hor gören biridir. Çocuk için bir diğer güçlük, şiddet uygulayan baba imgesi ile ailenin bakımını üstlenen, çocuğa sevgi duyan baba imgesi arasındaki gidiş gelişlere değişimlere uyum sağlama güçlüğüdür.

Özellikle suça yönelik davranışların kökeninin çocukluktaki yaşantılara dayandığını araştırmalar belirtmektedir ki; çocuklukta fiziksel ve sözel olarak saldırganlığa maruz kalan yetişkinlerin ileriki yaşlarında depresyon düzeyleri, alkol kullanımı, antisosyal (sosyopat) davranış ve kendi çocuklarını cezalandırma gibi davranış özellikleri göstermektedirler.

Aile içinde şiddete maruz kalan çocukların çoğu büyüdüklerinde şiddet uygulayan eşlere ya da anne babalara dönüşmeseler de, şiddet uygulayan yetişkinlerin büyük bölümünde çocuklukta aile içi şiddete maruz kalma öyküsü saptandığı söylenebilir. Kuşaktan kuşağa aktarılan her zaman basitçe şiddetin kendisi değil, bu durumu çevreleyen duygusal atmosferdir. İçselleştirilen öfke, korku ve çökkünlük duyguları kişinin tutum ve davranışlarını yaşam boyu etkileyebilmektedir.

Aile içinde öfke ve saldırganlığın kontrol altına alınamayışı gerek ebeveyn gerekse çocuk üzerinde çoğu zaman onarılması güç yıkımlara yol açmaktadır. Anne babaların gerek birbirleriyle gerekse çocuklarıyla olan iletişimlerinde en azından temel iletişim becerilerini kullanmayı öğrenerek, öfke duygusuyla ve saldırgan davranışlarla baş edebilmeyi öğrenmeleri gerekmektedir. Eğer anne baba birbirlerine öfke ve saldırganlık içeren davranışlarda bulunuyor ve çocuklar çevrelerinde sorunların öfke ve saldırganlık yoluyla çözümlendiğini görüyorlarsa, saldırganlığı sorun çözücü bir davranış olarak öğrenirler, saldırgan davranışların yaşamın bir parçası olduğunu düşünürler ve bunu kendi yaşamlarında da uygulamaya koyarlar. Bu nedenle yetişkinlerin davranışta bulunurken, her an bir çocuğa model oldukları bilinciyle hareket etmeleri gerekmektedir.

Etiketler

Aile içi problemlerŞiddetÖfke kontrol yöntemleriÖfke kontrolü nedir?

Yazar Hakkında

Klinik Psikolog Beril Papuççuer Ceylan

Klinik Psikolog Beril Papuççuer Ceylan

1979 Antalya doğumluyum, ilköğretim ve lise eğitimimi Antalya’da tamamladım. İlk üniversitemi SDÜ Harita-Kadastro Bölümünü bitirdim ancak bu mesleği hayatım boyunca yapamayacağımı anladım ve 2. Üniversitem KTÜ’de, severek ve isteyerek girdiğim Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik bölümünü bitirdim. Ufuk Üniversitesi Gelişim-Sosyal Psikoloji ve İstanbul Kent Üniversitesi Klinik Psikoloji yüksek lisans öğrenimlerimi gördüm. Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezinde Psikolojik Danışman / Aile Danışmanı / Eğitimci, Özel Okullarda Psikolojik Danışman, Anaokulu ve Kreşlerde Psikolojik Danışman ve Okul Müdürü olarak çalıştım. Önce kurucusu olduğum Ankara Aile Danışmanlığı ve Eğitim Merkezinde daha sonra Ankara İzana Therapy’de Psikolojk Danışmanlık, Psikoterapi ve kurumlara eğitim ve danışmanlık hizmetleri verdim. Hasan Kalyoncu Üniversitesi  ve Ankara THK  Üniversitesi YAGEM bünyesinde “Aile Danışmanlığı Sertifika Programı” yürütücülüğü ve Aile Danışmanlığı Eğitim programında eğitmen olarak yer aldım. Ankara Kalkınma Ajansı, Avrupa Birliği projelerinde eğitmen olarak yer aldım ve
Türkiye’nin farklı bölgelerinden çocuklar ve aileleriyle çalıştım. Danışmanlığını yaptığım ya da dışarıdan uzman olarak, çeşitli kurumlarda ( okul, kreş, fabrika, özel sektör kurumları vb.) alanımla ilgili çok sayıda seminer ve eğitim verdim. TÜBİTAK projelerinde danışmanlık yaptım. Çeşitli dergilerde ve web sitelerinde düzenli yazılarım yayınlanmaktadır. Radyo, TV
programlarında psikoloji ve yaşam koçluğu alanlarında konuk olarak düzenli katılımım olmaktadır. Türkiyem TV’de 13 haftalık “Psikovizyon “ adlı programın Moderatörü ve Psikolojik Danışmanı olarak kendi programını yaptım. TRT FM Adavapuru Programının düzenli 6 ay süreli uzman konuğu oldum. Bir yayın dönemi boyunca Kanal B’ de ve Kanal 5’de Psikolojik Danışman olarak
düzenli konuk oldum. Hürriyet Aile’nin köşe yazarlarındanım. www.fazlakilo.com, www.haftahaftahamilelik.gen.tr, sitelerinde, Şamdan Dergisi, Ankara Life Dergisinde düzenli yazılarım çıkmıştır. Kurumlara da Psikolojik Danışmanlık, Yönetici Koçluğu ve Eğitim hizmetleri vermekteyim. Kurum Psikolojik Danışmanı, Yönetici Koçu olarak; Sevinç Makina A.Ş, Dateks Teknik Sistemler A.Ş., Çemenardagül Elektronik Sistemler Ltd.Şti., Bereket Döner A.Ş. kurumlarında çalıştım. Halen; kurucusu olduğum Beril Ceylan Eğitim ve Danışmanlık Merkezinde Psikolojik Danışmanlık ve Psikoterapi hizmeti vermekte olup, Hürriyet Aile’ye alanımla ilgili köşe yazılarımla katkı sunmaya devam etmekteyim. Ayrıca Turkcell Genel Müdürlük bünyesinde yarı zamanlı kurum Psikolojik Danışmanı olarak çalışmaktayım.

Önemli Bilgilendirme

Site içerisinde bulunan bilgiler bilgilendirme amaçlıdır. Bu bilgilendirme kesinlikle hekimin hastasını tıbbi amaçla muayene etmesi veya tanı koyması yerine geçmez.