Avrupa’da her iki evlilikten biri boşanmayla sonuçlanırken, bu oran ülkemizde yaklaşık beş evlilikten biri olmasına karşın bu oran her geçen gün artmaktadır. 2013 yılı verilerine baktığımızda yaklaşık 600.000 evlilikten 120.000’nin boşanmayla sonuçlandığını görmekteyiz (TÜİK). Toplumun temel taşı dediğimiz, harçları diye adlandırdığımız aile kurumu; sosyal, kültürel, teknolojik ve daha birçok çevresel faktörle birlikte, bireysel özelliklerimizin de etkisi altında kalmaktadır.
Halen görücü usulü evliliklerin yaygın olduğu ülkemizde; evliliğe hazırlık ve sonraki süreçlerde bir bayram sevinci mutluluğu yaşanmaktadır. Ancak bazen evliliklerin başlamasıyla, bazen de ilerleyen zaman dilimlerinde eşler arasında sorunlar artabilmektedir. Son yıllarda boşanma oranları, boşanmaların nedenleri gibi konulara ilişkin araştırmalar artmış olsa da, önemli bir nokta olan boşanma sürecinde eşlerin yaşadığı psikolojik sıkıntılar göz ardı edilmektedir. Bu süreçte bireylerin içinde bulundukları ruh halleri bir yanardağın patlaması gibi, sadece kendilerine değil aynı zamanda ailenin diğer üyeleri ve çevresindekilere de zarar vermektedir.
Boşanma süreçlerinde kaygı, korku, öfke, karamsarlık, endişe, umutsuzluk gibi duyguların yanında, depresif duygulanım ve öfke patlamalarının yoğun bir şekilde öne çıktığını görmekteyiz. Burada, eşler arası şiddetli çatışma, geleceğe ilişkin belirsizlik, varsa çocuklara ilişkin kaygılar, bu duyguların yaşanmasında temel faktör olarak karşımıza çıkmaktadır.
Boşanma sürecinde yaşanan psikolojik problemlere ilişkin iki temel soru akla gelmektedir; yaşanılan psikolojik problemler mi bir boşanma nedenidir, yoksa boşanma sürecinin etkisiyle mi bireyler psikolojik problemler yaşamaktadır? Aslında her iki durum için de evet demek mümkündür. Dikkat çeken önemli nokta ise, boşanma sürecinde bireylerin profesyonel destek almaya geç müracaat etmeleri ya da hiç gelmemeleridir. Sürece ailelerin de katılmasıyla içinden çıkılmaz bir hal alan evlilik birlikteliği, hem çocuklar hem de ebeveynler açısından tamiri zor uzun vadeli hasarlar bırakabilmektedir.