Aile içi Şiddet


Şiddetin var olduğu evler ya da yaşayan çiftler bunu konuyu her ne kadar çocuklarına hissettirmeden tartıştıklarını söyleseler de çocuklar bu süreçten fazlasıyla olumsuz olarak etki görmektedir. Çocuklar şiddetin en ciddi mağdurlarıdır. Şiddetin barındığı hanelerde çocuklar çoğunlukla şiddetin en yakın tanıdıklarıdır. Zaman zaman ise doğrudan yaşayanı olmaktadır. Şiddete uğrayan anne bazı durumlarda hıncını öfkesini çocuğun üstünde atabilmektedir. Şiddet gören çocuklar genellikle fizikseli duygusal yada sözel şiddetle karşı karşıya kalabilmektedir. Peki bu durumun çocuk üstünde uyandırdığı etki nedir? Çocuk bu süreci yaşadığı zaman içine kapanma, korkular edinme, iletişim problemleri ve beraberinde başarısızlığı deneyim edebilirler. Dahası sırf arkadaşları ailesi hakkında soru sorabilir diye çekinmesinden dolayı okuldan soğuyabilir ve okula gitmek istemeyebilir.
Şiddetin Çeşitliliği:
Fiziksel Şiddetin Çocuk üstündeki etkileri:
Kaba kuvvet, kurbanın sindirilmesinde ya da korkutulmasında yaptırım aracı olarak kullanılmasıdır. Bunlar karşımıza tokat atma, cimcikleme, evden dışarı atma, tekme veya ısırma, boğazına sıkma, kemik kırma, terk etme yada ölüm fiziksel şiddet olarak nitelendirilmektedir. Çocukların aile içinde yaşadığı fiziksel şiddeti yaşaması durumunda genel muayene ile tanısı mümkün olmaktadır. Şiddet gören çocuğun bedeninde çürükler, yanıklar, kırıklar meydana gelmektedir. Bu çocuklarda sosyal uyum problemleri de görülmektedir. Genellikle içine kapanık bir ruh hali, sessiz uysal bakışlar ve çekingen, utangaç bir izlenim bırakırlar.
Duygusal Şiddetin Çocuk Üzerindeki Etkileri
Duygusal boyutta olan şiddet çocuğun anne baba açısından negatif tutum ve davranışlara maruz kalmaları ve ihtiyaç duyulan sevgi ve şefkatin karşılanamamasıdır. Çocuğa sarf edilen aşağılayıcı veya imalı sözler söylemek, takma isimler kullanmak, ürkütmek, ihtiyacı olan parayı vermemek, arkadaşları ile olan diyaloğunu kesmek, yapmak istemediği işleri yaptırmak, yalnızlığa mahkum etmek, suça yönelimini arttırmak, duygusal olarak ihtiyacını karşılamamak, reddedici olmak, sevgi eksikliği ile büyütmek, eleştiri altında tutmak, terk etmek ile korkutmak vs. gibi bir çok durum duygusal yönden şiddeti içermektedir. Bu duruma maruz kalan çocukta duraklama, engelleme ve gerileme şeklinde meydana gelen davranışlar meydana gelebilmektedir. Çocuğa yönelik pozitif açıdan gelişimini engelleyici, ona ket vurucu ve fiziksel boyutta şiddet içermeyen davranışlar da duygusal şiddet başlığı altına girmektedir. Burada dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta ise duygusal şiddetin etkileridir. Bu şiddetin etkisi fiziksel şiddettin etkilerinden daha derin açılan yaralardır ve iyileşmesi de bir hayli zaman alıcıdır.
Şiddet Sonrası Çocukta Görülen Sorunlar
Aile içerisinde yaşanan şiddetin çocuk üstündeki en büyük negatif etkisi, çocuk bu durumu yaşadıkça bu durumu normal kabul ederek, aile işlerinin kendi içinde böyle yürümesi gerektiğine dair inançlar gerçekleştirir. Bu tarz yetişen çocukların gelecekte şiddet uygulayan yada istismarcı olma olasılıkları bir hayli yüksektir. Babasının annesine karşı uyguladığı şiddete şahit olan çocuk, zamanla bunun normal bir davranış olduğunu düşünüp gelecekte de kadınlara yönelik saldırı ve şiddetin normal bir davranış şekli olduğunu düşünecektir. Hayat boyu karşılarına gelebilecek her türlü problem karşısında şiddete yönelimleri de bir hayli fazla olacaktır. Dahası şiddet artık çocuk için bir iletişim biçimi haline gelecektir. Ayrıca şiddetin var olduğu evlerde yetişen çocuklar zamanla madde kullanımı, intihar etme yada evden kaçışları de deneyimlemesi olası riskler arasındadır. Yapılan araştırmalara göz atıldığında çocukluk döneminde fiziksel şiddet öyküsü ile kendi çocuğunu kötüye kullanma arasında anlamlı bir ilişki olduğunu bize göstermiştir.
Sonuç
Uygulanan şiddetin düzeyi, miktarı ve seviyesi, şiddetin azaltılması için benimsenmiş olan politikaların uygulanması ve etkileri de düzenli olarak nesnel şekilde değerlendirmeye tabi tutulmalıdır. Çocuklara karşı şiddeti önlemek adına bir strateji, çocuklara en azından belirli bir çerçevede şiddet uygulamasını normal hatta faydalı olarak düşünen görüşlerin de var olduğunu hesaba katmamız gerekmektedir. Dikkat uyandırmamız gereken bir başka açı ise, şiddetin çoğunlukla bir problem çözme yöntemi olarak haber ve magazinler de ön plana çıkarılması, yetişkinler arasında şiddetin normal ve kabul görülebilir sayılmasıdır. Sonuç olarak çocuklar şiddet olgusunu yetişkinlerden edinmektedir. Aile içerisinde yaşanan çatışmalar çocuğun sağlığını negatif açıdan etkilemektedir. Aile içi şiddete tanıklık eden yada şiddeti deneyimlemiş olan çocuklarda, anksiyete, depresyon, öğrenme güçlüğü, duygu ve davranış bozuklukları, sonraki yaşamlarında daha fazla şiddete maruz kalma ve kendilerinin de şiddet uygulaması, okul başarısızlığı, post-travmatik stres bozukluğu, somatik yakınmalar, anti-sosyal davranış, fobi, uyum bozuklukları ve içe kapanma gibi problemler baş göstermektedir. Destekleyici olamayan aile yapısında çocukta sürekli negatif duyguların ifade edilmesine, başarısız baş etme yöntemlerine ve minimum seviyede sosyal becerilere yol açabilmektedir. Bu sebeple aile içinde şiddet yaşayan çocuğun multidisipliner ekip üyeleri tarafından belirlenmesi, şiddetin meydana getirdiği etkileri kapsayan psikososyal destek sağlanması gerekmektedir. Ancak bu süreçte o olumsuz sonucun hazırlayıcısı ya da doğrudan nedeni olan şiddetin de mutlaka hatırlanması ve buna yönelik gerekenlerin yapılması da unutulmamalıdır.