Testı̇s (yumurtalık) kanserlerı̇

Testı̇s (yumurtalık) kanserlerı̇

Testis kanserleri ne kadar sık görülür, en sık görülme yaşları nelerdir?

100.000 erkekte 6-11 oranında görülen, erkek kanserleri arasındaki görülme oranı %1-1.5 gibi seyrek olmasına rağmen genç erişkin yaşta (15-35 yaş arası) en sık görülen kanser türüdür.

Testis kanserlerinin önemi neden artmaktadır?

Testis kanserleri özellikle gelir düzeyi yüksek ülkelerde daha çok görülmektedir. Solid tümörler dediğimiz kitle tümörleri arasında metastatik hastalık (başka yerlere sıçrama veya yayılma) bulunduğunda bile tedavi oranları yüksektir ̧ %85-90 hastada tam anlamıyla tedavi imkanı bulunmaktadır. Ancak tümörün hızlı bir şekilde yayılım yapma potansiyeli olduğu için en kısa zamanda cerrahi ve tedavi gerektirmektedir.

Testis kanserlerinde başvuru nedenleri nelerdir?

Genellikle hastalar tek taraflı ağrısız şişme ve kitle (sertlik) ile başvururlar. %20 hasta skrotal (testisleri-erkek yumurtalarını- kaplayan cilt ve ciltaltı bölge) ağrı nedeniyle başvurur. Aksi ispat edilinceye kadar ağrısız skrotal sertlik, iltihabi bir durum öyküsü olmadıkça testis tümörü olarak kabul edilip ona göre hareket edilmelidir.

Sırt ve yan ağrısı %11 olguda görülür; bunun dışında %10-20 vakada metastatik kitleye bağlı olarak hemoptizi (kanlı öksürük), bulantı, kusma, konvülziyon (sara nöbeti) ve kemik kırığı gibi nadir şikayetler görülebilir.%7 hastada jinekomasti (memede büyüme) görülebilir.

Testis kanseri için risk faktörleri nelerdir?

İnmemiş testis (testislerin skrotuma inmemiş ya da geç inmesi) hikayesi, Klinefelter sendromu, birinci derece akrabalarda (baba, kardeş) testis kanseri görülmüş olması, diğer tarafta testis kanseri bulunması ve infertilite (kısırlık) hikayesi olanlarda daha sık testis kanseri görülür.

Testis kanserinde tanı nasıl konmaktadır?

Şüpheli durumda fizik muayenesinde testis tamamında veya bir bölgesinde sertlik elle tespit edilir. Bu durumda aksi ispat edilinceye kadar hasta testis kanseri olarak değerlendirilir. Muayenede hasta, vücut yayılımı olabileceği için lenf nodu, organ muayeneleri ve memede büyüme açısından taranır. Akut epididimoorşit (testis ve üzerindeki organ-epididim iltihapı) ile testis kanseri ayrımı mutlaka yapılmalıdır; klinik olarak ateş, ağrı, şişlik, ciltte kızarma ve ısı artışı epididimoorşit lehinedir ancak her zaman net olarak ayrım yapılamayabilir. Ardından mutlaka testis kanseri tümör belirleyicileri dediğimiz AFP, β-HCG ve LDH testleri yapılmalıdır. Ayrıca skrotal USG (ultrason) ile tanı desteklenmelidir; USG kitle tespitinde %100 e yakın duyarlıdır.

Testis kanserinde tümör belirteçleri tanıda yeterli değil midir?

Serum tümör belirleyiciler (AFP, β-HCG, LDH) tanıda, evrelendirmede (hastalığın yaygınlığının ne kadar olduğu), tedaviye yanıtı saptamada, prognoz (hastalığın izleyeceği yol) hakkında öngörüde bulunmada ve histolojik tanıda yardımcı olurlar. Ancak bu belirteçler hastaların %51’ inde yüksek saptanır; diğer bir deyişle her kanser hücresinde (histopatolojik tipine göre) bu belirteçler salgılanmaz. Bu durumda belirteçlerin yüksek olmaması kanseri ekarte ettirmez. (β-HCG; hamileler ve kadınlarda yumurta kanserlerinde de kullanılan bir belirteçtir.)

Testis kanserinde kesin tanı nasıl konur?

Fizik muayene, tümör belirteç ve skrotal USG ile tanı yüksek oranda konabilir. Eğer bu tetkiklere rağmen tanı tam olarak doğrulanmazsa bile klinik olarak şüphe

durumunda cerrahi olarak o testisin çıkarılıp patolojik olarak incelenmesi önerilir. Kesin tanı çıkarılan testis dokusunun patolojik incelenmesi sonrası kesinleşir.

Hasta tek testisli ya da aynı anda diğer testiste kanser şüphesi varsa ne yapılır?
Eğer hasta tek testisli ise kitle çok büyük değil ve çıkarılması mümkünse sadece kitlenin çıkarılması (testis koruyucu cerrahi) denenebilir. Ya da hastanın her iki testisinde tümör varsa en azından birinde testis koruyucu cerrahi yapılabilir. Kitlenin 2 cm’ den küçük olması durumunda bu yaklaşım denenir. Bu durumdaki hastaların operasyon sonrası yakın takibi gerekmektedir.

Testis kanserinde ön tanı sonrası ne yapılır?

Testis kanserinden şüphelenildiğinde kasık üzerinden yapılan kesi ile testis ve etrafındaki zarla kaplı yapıları içeren kord (erkeklik bezleri ve damarlarını içeren sap) birlikte çıkarılır. Bu işleme radikal inguinal orşiyektomi denir. Ürolojik acil bir ameliyat olarak kabul edilir. Testis kanseri hızlı bir şekilde yayılma potansiyeli olduğu için vakit geçirmeden işlem yapılmalıdır.

Testis kanseri tanısı kesinleştikten sonra nasıl takip edilir?

Patolojik olarak hastalık kesinleştiği zaman vakit geçirmeden hastalığın başka yere yayılım yapıp yapmadığı belirlenmelidir. Bu amaçla tüm batın tomografisi, akciğer tomografisi ve kanda tümör belirteç düzeyleri ameliyat sonrası belli periyotlarla bakılmalıdır.

Testis kanserinde cerrahi sonrası tedavi ve takip nasıldır?

Tedavi ve takip çıkarılan kitlenin patolojisine göre ve hastalığın evresine göre yapılır. Hastalar prognostik faktörlere göre sınıflanarak planlama yapılır. Genel olarak yayılım yapmamış ve testiste sınırlı iyi prognozlu tümörlerde periyodik olarak tümör belirteç, fizik muayene ve görüntülemelerle takip yapılır. Bazı hastalara (evre I seminom) olası karın arka duvarına yayılım nedeniyle koruyucu amaçlı radyoterapi, tek doz kemoterapi uygulanabilir; ya da hasta yakın takibe uygunsa takip edilebilir.

· Evre I nonseminamatöz grupta ise kemoterapi, retroperitoneal lenf nodu disseksiyonu(karın arka duvarında ana damarların etrafındaki lenf dokularının çıkarılması) veya izlem uygulanabilir.

· Evre II hastalıkta-seminom- da radyoterapi uygulanır.

· Evre II ve üstü diğer hastalıklarda (yayılma yapmış, metastatik) tedavi

kemoterapidir. Risk durumuna göre 3 ya da 4 doz kemoterapi uygulanır.Her kemoterapi sonrası tekrar değerlendirilen hastalara RPLND (retroperitoneal lenf nodu disseksiyonu) ya da uygunsa takip uygulanır. Metastatik testis kanserinin doğru zamanda doğru kemoterapi uygulandığında tedavi oranları oldukça yüksektir. Ancak hastalar kemoterapi süresince bu ilaçların yan etkilerine maruz kalabilirler, bu konuda uyarılmalı ve onayları alınıp tedavi başlanmalıdır. Her kür (kemoterapi tedavi süresi) sonu hastalar tekrar değerlendirilmelidir.

Bazı hastalarda primer kemoterapiye direnç ya da cerrahi sonrası patolojide hastalığın devamı (canlı tümör hücresi) rapor edildiğinde ek (adjuvan) kemoterapi ya da ikincil kemoterapiler uygulanır. Çok düşük bir hasta grubu ise bu tedavilere rağmen yayılım yapar ve bu hastalara daha güçlü (kurtarma kemoterapisi) kemoterapi rejimleri, kurtarma cerrahisi veya kemik iliği nakli ile beraber yüksek doz kemoterapiler uygulanabilir.

Testis kanserinde koruyucu yöntem var mıdır?

Testis kanserinde bilinen bir koruyucu yöntem olmamakla birlikte erken dönemde hastalık tespit edildiğinde tedavi oranları oldukça yüksektir. En sık görülen yaşlar olan 15-35 yaş arası erkeklerin en azından ayda bir kez kendi kendine testis muayenesi (kadınların meme kanseri açısından meme muayenesi yapması gibi) yapması öğütlenmeli ve öğretilmelidir. Testislerinde bir anormallik olduğunu düşünen kişiler vakit kaybetmeden doktora başvurmalıdır.

İnmemiş testisi olan kişiler nasıl değerlendirilmelidir?

Normal gelişimde testisler karın arka tarafından (böbrek seviyesinde) doğumda skrotal alana inerler. Bazı kişilerde bu durum gecikebilir ancak 1 yaş civarında %90 çocukta testis yerine gelir. İnmeyen kişiler değerlendirilmeli operasyona veya ilaç tedavisine karar verilmelidir. Testise indirilemeyen testisler özellikle karın içinde kalanların çıkarılması (orşiyektomi) önerilmektedir. Testisi normal zamanından sonra skrotuma inen erkekler testis kanseri açısından bilgilendirilmelidir.

Bir kısım germ (ilkel embriyo) hücreli kanserler karın arka duvarında gelişebilir. Bunlara nontestiküler germ hücreli kanserler denir. Bu grup hastalar genellikle şikayetleri sonrası yapılan görüntülemelerde tespit edilirler. Özellikle genç erkek hastalar mutlaka Ürolog tarafından değerlendirilmelidir. Uygun tanı sonrası tedavi planlanıp gerekirse operasyon yapılmalıdır. 

Bu makale 12 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Prof. Dr. Volkan İzol

Prof. Dr. Volkan İzol’un 2002 yılında Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Tıp Doktoru ve 2008 yılında Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı’ndan Üroloji Uzmanı unvanını almıştır. Aynı Anabilim Dalı’nda 2011 yılında öğretim üyesi olarak görev yapmaya başlamış ve 16 Nisan 2015 tarihinde doçent, 28 Ağustos 2020’de profesör unvanını almıştır. Asistanlık döneminde Avrupa Üroloji Diplomasını almaya hak kazanan İzol, uzmanlık sonrası dönemde ise minimal invaziv cerrahide bilgi ve tecrübesini artırmak üzere John Hopkins Üniversitesi’nde (ABD) gözlemci statüsünde çalışmıştır. Uluslararası ve Ulusal hakemli dergilerde yayımlanan birçok makalesi mevcut olan İzol’un yurt dışı-yurt içi bilimsel toplantıda 200’ün üzerinde sözlü bildirisi ve konuşması bulunmaktadır. Günlük pratiğinde sıklıkla Üroonkoloji ve minimal invaziv ürolo ...

Prof. Dr. Volkan İzol
Prof. Dr. Volkan İzol
Adana - Üroloji
Facebook Twitter Instagram Youtube