Mesane kanseri ile ilgili herşey

Mesane kanseri ile ilgili herşey

Mesane nedir ve ne işe yarar?

İdrar kesesinin tıbbi kullanımda adı olan mesane vücudumuzda idrar yollarında yer alan önemli bir organdır. Mesanenin görevi temel olarak ve basitçe böbreklerden gelen idrarı depolamak ve bu idrarı uygun aralıklarla istemli olacak şekilde boşaltmayı yani idrar yapmayı sağlamaktır.

Mesane kanseri nedir?

Mesane kanseri vücuttaki her organda olabildiği gibi aşırı, kontrolsüz ve organdaki normal hücrelerin yerini alacak şekilde hücre çoğalmasının mesanede olmasıyla karakterli bir kanser türüdür.

Mesane kanserinin toplum içinde görülme sıklığı nedir ve kimlerde daha fazla görülebilir?
Mesane kanseri genitoüriner yol dediğimiz idrar yolları sisteminin en sık görülen 2.kanseridir. Eskiden erkeklerde kadınlardan çok daha yüksek oranlarda görülmekteyken günümüzde kadınların sigara içim oranlarının erkeklere yaklaşmasıyla kadında görülme oranı da artmıştır. Mesane kanserine tanı konulduğu anda ortalama yaş 65 civarında olmakla beraber mesleki maruziyetlerin artmasıyla bu yaş da düşmektedir.

Mesane kanserinin gelişimine neden olabileceği düşünülen etkenler nelerdir?

Mesane kanserinin nedenlerine bakıldığında kanıtlanmış ilk etken hiç kuşkusuz sigara kullanımıdır. Sigara kullananlarda mesane kanser gelişiminin 2 kat arttığı tespit edilmiş olup bu gelişime kullanılan sigaranın miktarı ve kullanım süresinin de direkt etkili olduğu bulunmuştur. Sigara kullanımının yanında bazı mesleki maruziyetler de mesane kanseri gelişimine yatkınlık oluşturabilmektedir. Bunlar arasında boya, kauçuk, petrol, deri ve basım işlerinde çalışan işçiler ilk sırayı almaktadırlar. Bunların haricinde mesane kanserinde genetik temel olabildiği düşünülmektedir ve bu yönde önemli ilerlemeler kaydedilmiş ve hala da kaydedilmektedir. Ayrıca cinsel yolla bulaşan bir virus olan HPV’nin de mesane kanseri gelişimine etkisinin olduğu yönünde bulgular vardır.

Mesane kanserinin önemi nedir?

Aslında bir çok kanser türü için geçerli olan erken tanı olduğunda hastalığın tedavi edilebilir olması hipotezi mesane kanseri için biraz daha fazla geçerlidir. Mesane kanseri ile ilgili birazdan bahsedilecek olan tedavi protokolleri ile büyük oranda hastanın tam tedavisi sağlanabilmektedir.

Mesane kanserli hastada ilk belirtiler nelerdir?

Mesane kanserli hastada çok tipik olan ve çoğunlukla tek başına olan ilk belirti idrardan ağrısız pıhtılı (hastalar tarafından pelte pelte diye de tarif edilir) kan gelmesidir. Genellikle hastalar için bu korkutucu bir belirti olduğu için hastalar bu şikayetle doktora çoğunlukla başvururlar. Bunun yanında hastada sık sık idrara çıkma, ağrılı idrar yapma ve acil idrara gitme gibi şikayetler de olabilir. Bunların yanında idrar tahlilinde kan hücresinin görülmesiyle de veya karına yapılan herhangi bir ultrasonda da tesadüfi olarak mesane kanseri tespit edilebilir. Son olarak da hastalık ilerlemiş ve yayılmış durumdaysa kemik ağrıları, öksürük, balgam gibi akciğer şikayetleri veya böğür ağrısıyla da hastalarda belirti verebilir.

Mesane kanserinden şüphelenildiğinde hangi doktora başvurulur?

Bu şikayetlerden birisi veya birden fazlası olan hastaların ivedilikle bir Üroloji(Bevliye) Uzmanı’na başvurmaları gerekmektedir. Özellikle kadın hastalar bu şikayetlerle öncelikle uygun olmayarak kadın doğum uzmanlarına başvurmaktadırlar.

Mesane kanseri şüphesi ile değerlendirilen hastaya üroloji (bevliye) uzmanı hangi değerlendirmeleri yapar ve tanıya yönelik hangi tetkikleri ister? Üroloji(Bevliye) Uzmanı mesane kanseri şüphesi ile gelen hastayı değerlendirirken önce ayrıntılı hasta öyküsü almalıdır. Hastanın yaşının, cinsiyetinin, sigara içim durumunun, varsa mesleki maruziyetinin, ailedeki diğer bireylerde mesane ve diğer kanserlerinin varlığının sorgulanması önemlidir. Ardından hastaya tam idrar tetkiki denilen basit ama etkili idrar analizi yapılır. Burada idrarda kan hücresinin görülmesi dikkatle üzerinde durulması gereken bir durumdur. Beraberinde hastaya yapılacak üriner sisteme yönelik ultrasonografik inceleme ve gerekirse intravenöz pyelografi denilen ve halk arasında yağlı böbrek filmi diye bilinen inceleme yapılabilir. Tüm bu değerlendirmeler sonucunda idrarda kan görülebilecek diğer hastalıklar dışlandıktan sonra radyolojik incelemelerde eğer mesanede de dolum defekti denilen ve mesane kanseri için çok tipik olan belirti varsa hastaya sistoskopi yapılmalıdır.

Sistoskopi nedir ve hangi şartlarda nasıl yapılır?

Sistoskopi basitçe idrar kanalından ince bir kamera yardımıyla girilerek idrar kesesinin ayrıntılı incelenmesi metodudur. Sistoskopi şartlar sağlandığında polklinikte de yapılabilen oldukça basit bir işlemdir. Genellikle sterilite şartlarının sağlanması ve hastanın anesteziyle rahatlatılması amacıyla ameliyathane şartlarında yapılmaktadır. Rijit ve Fleksible olarak iki sistoskop türü vardır. Bunlardan fleksible olanı yani bükülebilir bir kamera ve sistoskopa sahip sistem poliklinikler için çok kullanışlıdır.

Sistoskopik değerlendirme sonucunda ne yapılır?

Sistoskopik değerlendirme sonucunda eğer mesanede kanser varsa ameliyathane şartlarında hastaya transüretral mesane kanseri rezeksiyonu (TUR-TM) yapılır. Bu işlem sonrasında hastaya idrar sondası takılır ve hasta en az bir gece olmak kaydıyla hastanede yatırılarak takip edilir. Bu esnada hastadan çıkarılan tümör materyali incelenmek üzere patolojiye gönderilir. Bundan sonraki tedavi protokolünü patoloji sonucu belirler.

Patoloji sonucuna göre olası tedavi protokolleri nelerdir?

Patoloji sonucu bize öncelikli olarak kanserin türünü ve daha da önemlisi mesanenin cidarındaki kas tabakasına yayılıp yayılmadığı bilgisini verir. Eğer cerrah ameliyat esnasında tümörün düşük dereceli olduğuna kanaat getirirse patoloji sonucunu beklemeden hastaya ameliyat sonrası 6-24 saat içinde intravezikal kemoterapi denilen üretral kateterden ilaç uygulaması tedavisini yapabilir. Cerrahın mesane kanserinin yüzeyel olduğuna düşünmesine sebep olarak kanserin saplı ağaç gibi dallanır olması, küçük olması, az odakta olması ve kesildiğinde fazla derine bağlı olmadığının tespit edilmesi olabilir. Ancak tabi ki nihayi değerlendirme patoloji raporundan sonra yapılacaktır.

Patoloji incelemesinin olası sonuçları nelerdir?

Patoloji değerlendirme sonuçları en son 2004 yılında güncellenmiş olan mesane kanserinde kas tabakanın tutulup tutulmamasına göre iki ana yol belirlenir.

Mesane kanserinde kas tabakanın tutulmadığı durumda tedavi protokolü nedir?

Kas tabakanın tutulmadığı durumda eğer mesane kanseri çok yüzeyelse sadece önce 3 aylık ve daha sonra da giderek de uzayan aralıklarla mesanenin sistoskop ile değerlendirilmesi ve belirli aralıklarla da görüntüleme yöntemleriyle üriner sistemin ve tüm vücudun değerlendirilmesi protokolü vardır. Ancak mesane kanseri dinamik sık tekrarlayabilen bir kanser türü olduğu için her sistoskopi sonrası bulgulara göre tedavi şeması değiştirilebilir. Eğer mesane kanseri çok yüzeysel değilse hastanın mesanesinin içine TUR-TM denilen ameliyattan ortalama iki hafta sonra başlanılmak üzere çeşitli ilaçlar sonda yardımıyla belirli program dahilinde ve çoğunlukla da 6 hafta olmak üzere verilir. Bu tedavi yöntemine intravezikal kemoterapi denilmektedir. Bu amaçla kullanılan ilaçlar arasında zayıflatılmış verem mikrobundan üretilen BCG ve Mitomisin, Epirubisin, Tiyotepa vs gibi çeşitli ajanlar bulunmaktadır. Bu tedavi sonrasında da belirli zamanlarda sistoskopik ve radyolojik değerlendirmeler yapılmalıdır.

Mesane kanserinde kas tabakanın tutulduğu durumda tedavi protokolü nedir?

Burada öncelikle tedavi prokolünün belirlenebilmesi için hastaya radyolojik değerlendirme yapılır ve vücutta kanser yayılımının olup olmadığı tespit edilir. Eğer yayılım yoksa TUR-TM sonrası en geç 1-1,5 ay içinde hastaya büyük bir cerrahi girişim olan mesanenin çıkartılması ameliyatı olan radikal sistektomi planlanır ve uygulanılır. Bu ameliyat belirli komplikasyonları yani hastaya olumsuz etkileri olan zor bir ameliyattır ve mutlaka büyük bir merkezde geniş bir ekip çalışması halinde planlanıp yapılmalıdır. Zira ameliyat sonrası hastanın erken dönem bakımı çok çok önemlidir. Radikal sistektomi ameliyatı yapılıp hastanın mesanesi çıkartılır ve beraberinde lenf bezeleri hastalığın evrelendirmesinin yapılabilmesi için çıkartılır. Hastanın entellektüel düzeyine, yaşına, kanserinin yaygınlığına ve ameliyat esnasında frozen denilen patolojik değerlendirmeye göre hastanın idrarını ne şekilde yapacağını belirleyecek olan üriner diversiyon da bu ameliyatın ikinci parçasıdır. Üriner diversiyonla ilgili tarihsel süreçte bir çok metod denenmiş olup günümüzde bazıları öne çıkmıştır. Bunları kısaca özetlemek gerekirse en uygun olarak ileum denilen ince barsak parçasından hastaya mesane görevi görecek depo yapılıp bu depo ileostomi denilen metodla hastanın karnının sağ alt tarafına idrarı torbaya çıkacak şekilde ağızlaştırılabilirken, hastanın durumunun uygunluğuna göre ileumdan veya diğer barsak parçalarından hastaya yeni mesane yapılıp bu mesane de yine idrar kanalına ağızlaştırılarak hastanın eski yerinden idrarını yapması sağlanılabilir. Her yöntemin kendine göre bazı avantaj ve dezavantajları bulunmaktadır. Üriner diversiyon seçimi hastaya özel olarak planlanması gereken ayrıcalıklı bir durumdur.

Mesane kanserinde kas tabakanın tutulduğu ve vücutta yayılımın olduğu durumda tedavi protokolü nedir?
Bu durumda hastanın ek hastalıkları göz önünde bulundurularak hastaya çeşitli kemoterapi rejimleri verilmektedir. Bunlardan en çok kullanılan iki tanesi Gemsitabin & Sisplatin rejimi(GC) ve Metotreksat & Vinblastin & Adriamisin & Sisplatin rejimi (MVAC) ‘dir. Günümüzde yan etkilerinin azlığı nedeniyle GC daha çok tercih edilmektedir.Hastaların mesane kanserlerinin gidişatını çeşitli faktörlerin dahil edilerek tahmin edebilmesi amacıyla Avrupa Üroloji Birliği(EAU) nomogramlar ve risk tabloları belirlemiş ve bunları hastaların hizmetine internet vasıtasıyla koymuşlardır. Hastaların yararlanabileceği bu adres: http://www.eortc.be/tools/bladdercalculator/ ‘dir. 

Bu makale 7 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Prof. Dr. Volkan İzol

Prof. Dr. Volkan İzol’un 2002 yılında Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Tıp Doktoru ve 2008 yılında Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı’ndan Üroloji Uzmanı unvanını almıştır. Aynı Anabilim Dalı’nda 2011 yılında öğretim üyesi olarak görev yapmaya başlamış ve 16 Nisan 2015 tarihinde doçent, 28 Ağustos 2020’de profesör unvanını almıştır. Asistanlık döneminde Avrupa Üroloji Diplomasını almaya hak kazanan İzol, uzmanlık sonrası dönemde ise minimal invaziv cerrahide bilgi ve tecrübesini artırmak üzere John Hopkins Üniversitesi’nde (ABD) gözlemci statüsünde çalışmıştır. Uluslararası ve Ulusal hakemli dergilerde yayımlanan birçok makalesi mevcut olan İzol’un yurt dışı-yurt içi bilimsel toplantıda 200’ün üzerinde sözlü bildirisi ve konuşması bulunmaktadır. Günlük pratiğinde sıklıkla Üroonkoloji ve minimal invaziv ürolo ...

Prof. Dr. Volkan İzol
Prof. Dr. Volkan İzol
Adana - Üroloji
Facebook Twitter Instagram Youtube