Ülkemizde kadın cinsel işlev bozukluğu ile ilgili başvuruların çoğunluğunu “vajinismus sorunu” oluşturur.

1-Sorun vajinada ya da zarda değil, vajinayı saran kasların kasılmasındadır. Bu kasları da yöneten beynimizdir.

2-Eğer bir kadın kendi vajinasının, cinselliğinin sorumluluğunu almazsa başarısız olması kaçınılmazdır. O nedenle kadının mutlaka sorumluluk alarak kademe kademe bu işi çözmesi gerekir. Bunun içinde dünyanın tüm saygın cinsel terapi kliniklerinde “cinsel terapiler” kullanılır.

3- Cinsel terapiler kademeli olarak korkunun üstesinden gelmeyi ve yaşanan koşullanmayı kırmayı hedefler. Tüm kontrol kadındadır ve ağrı kanama, mahremiyet ihlali vs yoktur.

4- Başarı şansı deneyimli terapistlerle yüzde 90 üzerindedir.

5-Vajinismus tedavisi ile ilgili internet bilgilerine göre çok farklı seçenekler varmış gibi görünsede; bunların bir çoğu ya işe yaramaz ya da geçici olarak işe yarar (Uyuşturucu kremler, alkol, tek seanslık çözüm önerileri, zar kesimi, genel anestezi altında ilişki, botoks gibi yöntemler). Bu yöntemlerin işe yaramamasının en önemli nedeni kadının sorumluluğu almak istememesi ve mucizevi çözüm beklentisidir.

6-Çocuklukta yaşanmış ağır travmalar ya da eşle ilgili sorunlar tedaviye direnci arttırır. Eşin desteği başarı şansını arttırır.

7-Deneyimsiz ya da bilgisiz terapist ya da danışmanların yaklaşımları nedeniyle vajinismuslu çiftler umutsuzluğa düşmekte ve bir sonraki terapiye motivasyonsuz bir biçimde gitmektedirler.