Doktorsitesi.com

Travmalar Her Zaman Bağırmaz: Sessiz Acıların Psikolojik Etkileri ve İyileşme Süreçleri

Psk. Fatmanur Taban
Psk. Fatmanur Taban
26 Kasım 20255 görüntülenme
Randevu Al
Giriş Travmalar her zaman dışa vurulmaz; bazıları sessizliğin içinde yankılanır. Bastırılmış acılar, bireyin iç dünyasında görünmeyen yaralar bırakır ve bu yaralar çoğu zaman davranışlara, ilişkilere ve bedene yansır. Bu makalede sessiz travmaların kökenleri, psikolojik etkileri ve terapötik süreçte nasıl fark edilip dönüştürülebileceği ele alınmıştır. Amaç, bireyin içsel sessizliğini anlamak ve iyileşme sürecinde duygusal farkındalığın önemini vurgulamaktır.
Travmalar Her Zaman Bağırmaz: Sessiz Acıların Psikolojik Etkileri ve İyileşme Süreçleri

Gelişme Sessiz travmanın kökleri sıklıkla erken çocukluk dönemine uzanır. Bir çocuk korktuğunda yanında kimse yoksa veya duyguları görülüp onaylanmamışsa, duygularını bastırmayı öğrenir. Bu bastırma, yetişkinlikte duygusal ifadenin kısıtlanması, empati kuramama veya yakın ilişkilerde tekrar eden bağlanma sorunları biçiminde tezahür eder. Zamanla bastırılmış duygulardan kaynaklanan enerji bedende birikir ve kronik kas gerginliği, uykusuzluk, sindirim problemleri, sürekli yorgunluk ya da anksiyete atakları şeklinde açığa çıkabilir. Psikolojide tanımlanan “donma tepkisi” sessiz travmanın tipik bir görünümüdür. Birey olayı bilinç düzeyinde hatırlamıyor gibi görünse bile bedensel hafıza o anın etkisini taşımaya devam eder. Bir tetiklenme anında kalp hızında artış, nefes darlığı, titreme veya ani gözyaşı gibi tepkiler ortaya çıkabilir. Bu tepkiler çevre tarafından sıklıkla yanlış anlaşılır; birey “aşırı duygusal” olarak etiketlenir. Oysa bu, geçmişte yaşanan güçsüzlük ve çaresizliğin bedende bıraktığı bir yankıdır. Terapötik süreçte sessiz travmanın fark edilmesi dikkatli bir klinik gözlem gerektirir. Terapi odasında sessizlik dahi bir iletişim biçimidir; bakışlar, duruş, nefes ritmi ve küçük yüz ifadeleri duygusal yükü taşır. Terapist, bu işaretleri okuyarak danışanın kendi hızında açılmasına olanak sağlar. Güvenli terapötik ortam, danışanın sözcüklere dökemediği acıyı yavaş yavaş işlemeye başlamasına yardımcı olur. Beden odaklı müdahaleler sessiz travmanın çözülmesinde önemli yer tutar. Mindfulness, nefes çalışmaları, somatik deneyimleme ve EMDR gibi teknikler, bedensel hafızayla güvenli biçimde çalışmayı destekler. Grup terapileri, benzer deneyimleri paylaşan kişilerle güvenli bağlar kurma olanağı vererek yalnızlık hissini azaltır. Örnek vaka: Kırk yaşlarında, mesleğinde başarılı bir kadın danışan, seanslarda “Güçlüyüm, ağlamam” derdi. Ancak çocukluk fotoğraflarına bakıldığında gözleri dolar, bedeni donuklaşırdı. Bu tepkiler, uzun yıllar bastırılmış duyguların dışavurumuydu. Terapi sürecinde güven çalışmaları, nefes egzersizleri ve sözel işleme teknikleriyle duygusal farkındalık güçlendi. Danışan, sonunda duygularını paylaşma cesareti kazandı. Travma tedavisinde dört temel aşama bulunur: değerlendirme, stabilizasyon, işleme ve entegrasyon. Değerlendirme aşamasında travmanın niteliği belirlenir; stabilizasyonda duygusal düzenleme ve güven inşası sağlanır. İşleme aşamasında anılar güvenli ritimlerle çalışılır, entegrasyon döneminde ise kişi yaşadığı deneyimi anlamlandırarak yaşamına yeniden uyum sağlar. Toplumsal damgalanma ve erişim engelleri de sessiz travmaların sürmesine katkı sağlar. Utanma, ekonomik kısıtlar veya uygun terapilere ulaşamama birçok bireyin yardım aramasını engeller. Bu nedenle sağlık sistemlerinin travma duyarlı yaklaşımları desteklemesi, toplumda farkındalık yaratılması ve profesyonellerin eğitimi büyük önem taşır. Sonuç Travmalar her zaman bağırmaz; bazen sadece susar. İyileşme, bu sessizliği fark etmekle başlar. Bazen yalnızca birinin “Seni dinliyorum” demesi, yılların sessizliğini kırar. Sessiz travmalar duyuldukça küçülür, anlamlandıkça dönüşür. İyileşme ise zaman, sabır ve güvenli ilişki örnekleriyle mümkündür. Bu süreçte profesyonel destek aramak ve küçük adımlarla ilerlemek büyük fark yaratır.

Etiketler

PsikoterapiTravma sonrasiDuygusal iyileşmeSessizlikİçsel sıkıntı

Yazar Hakkında

Psk. Fatmanur Taban

Psk. Fatmanur Taban

Hayatın karmaşasında yolunu kaybetmiş hissediyor, ilişkilerinizde çıkmazlara düşüyor ya da kendinizi yeniden keşfetmek istiyorsanız, doğru yerdesiniz.

Ben Psikolog Fatmanur Taban. İstanbul Esenyurt Üniversitesi Psikoloji bölümünden mezun oldum. Eğitim ve mesleki deneyimlerim boyunca özellikle aile terapisi, çift terapisi ve cinsel terapi alanlarına yöneldim ve bu alanlarda kendimi geliştirmeye devam ediyorum. İlişkilerde güveni yeniden inşa etmek, çiftler arasında iletişim köprüleri kurmak ve bireylerin kendi bedenleriyle sağlıklı bir bağ geliştirmelerine destek olmak, mesleki yolculuğumun merkezinde yer alıyor.

Seanslarımda, danışanlarıma kendilerini özgürce ifade edebilecekleri, yargısız, güvenli ve destekleyici bir alan sunuyorum. Her bireyin hikâyesinin benzersiz olduğuna inanıyor; bilimsel temelli yöntemlerle danışanlarımın ihtiyaçlarına en uygun kişisel yol haritasını birlikte oluşturuyoruz. Bu süreçte özellikle EMDR (Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme Terapisi) ve BDT (Bilişsel Davranışçı Terapi) gibi kanıta dayalı psikoterapi yöntemlerini kullanıyorum.

Benim için terapi, yalnızca sorunların çözümünü değil; bireyin kendi iç dünyasını anlamasını, iyileştirmesini ve yaşamına yeniden yön vermesini ifade eder.

Unutmayın, değişim cesaretle başlar. İlk adımı atmanız yeterli; geri kalanında size eşlik etmek için buradayım. 🌿

Önemli Bilgilendirme

Site içerisinde bulunan bilgiler bilgilendirme amaçlıdır. Bu bilgilendirme kesinlikle hekimin hastasını tıbbi amaçla muayene etmesi veya tanı koyması yerine geçmez.

Benzer Makaleler

Bu uzmanın başka makalesi bulunmamaktadır