Sosyofobide Terapötik Yaklaşımlar: İçsel Eleştirmenle Barışmak

Uzm. Psk. Mustafa Cem Oğuz
Uzm. Psk. Mustafa Cem Oğuz
8 Temmuz 20259 görüntülenme
Randevu Al
Sosyofobide Terapötik Yaklaşımlar: İçsel Eleştirmenle Barışmak Hazırlayan: Uzman Psikolog Mustafa Cem Oğuz
Sosyofobide Terapötik Yaklaşımlar: İçsel Eleştirmenle Barışmak

Sosyofobi, yalnızca sosyal ortamlarda yaşanan bir kaygı bozukluğu değildir; aynı zamanda bireyin içsel dünyasında taşıdığı eleştirel sesle süregelen bir mücadeledir. Bu içsel eleştirmen, kişinin kendisini sürekli olarak yargılamasına, değersizleştirmesine ve tehdit altında hissetmesine neden olur. Sosyofobik bireylerin çoğu, sosyal ortamlarda başkaları tarafından değil, aslında kendi zihnindeki sesler tarafından bastırılır.

Terapötik süreçte bu içsel eleştirmeni tanımak, ayrıştırmak ve dönüştürmek oldukça önemlidir. Sosyofobide sık karşılaşılan inançlar arasında “Ben yeterli değilim”, “Kendimi ifade edersem rezil olurum”, “Kimse benimle ilgilenmez” gibi temel şemalar bulunur. Bu şemalar, çocukluk döneminde içselleştirilmiş ebeveyn sesleri ya da sosyal çevreyle yaşanan olumsuz deneyimlerin sonucu olarak gelişir. Birey, içsel olarak sürekli tetikte kalır ve “hata yapmama” baskısıyla yaşar.

Bilişsel davranışçı terapi (BDT), sosyofobiyle baş etmede en sık kullanılan yaklaşımlardan biridir. BDT, bireyin otomatik düşüncelerini fark etmesini ve bu düşünceleri yeniden yapılandırmasını hedefler. Örneğin, “Topluluk önünde konuşursam insanlar güler” düşüncesi sorgulanır ve gerçeklikle test edilir. Birey, zihnindeki felaket senaryolarının genellikle gerçekleşmediğini görerek alternatif düşünceler üretmeye başlar.

BDT aynı zamanda davranışsal müdahalelerle de desteklenir. Maruz bırakma (exposure) teknikleriyle kişi, kaçındığı sosyal durumlara kontrollü şekilde yaklaşır. Bu süreçte hedef, bireyin kaygıdan tamamen kurtulması değil; kaygı ile birlikte hareket edebilmesidir. Zira sosyofobi, kontrol etme ihtiyacıyla beslenir. Terapi bu kontrolü esnetmeyi ve esneklik geliştirmeyi öğretir.

Şema terapi, sosyofobinin kökeninde yer alan erken dönem uyumsuz şemaları hedef alır. Özellikle “kusurluluk”, “sosyal izolasyon”, “onay arayışı” gibi şemalar, sosyofobik bireylerde yaygındır. Şema terapi sürecinde terapist, bireyin geçmiş yaşantılarıyla kurduğu bağı göz önünde bulundurarak, bu şemaları yeniden değerlendirmesini sağlar. Bu süreç duygusal farkındalık ve özşefkat temelli müdahalelerle derinleşir.

İçsel eleştirmenle çalışmak, terapinin en hassas aşamalarından biridir. Bu eleştirmen genellikle bireyi “korumak” amacıyla oluşmuştur; hata yapmasını engellemek, sosyal reddedilmeyi önlemek gibi işlevsel niyetler taşısa da zamanla bireyin büyümesini, kendini ifade etmesini ve gerçek benliğini yaşamasını engeller. Terapist, bu sesi yok etmeye değil; onunla yeni bir ilişki kurmaya çalışır.

Öz-şefkat odaklı terapi, bu noktada çok değerli bir araçtır. Sosyofobik birey, içsel sesini yargılamadan dinlemeyi, onunla nazikçe konuşmayı ve bu sesin taşıdığı korkuyu anlamayı öğrenir. “Evet, kaygılısın çünkü bu senin için önemli” gibi cümlelerle birey kendi deneyimini kabullenmeye başlar. Öz-şefkat geliştikçe içsel eleştirmenin tonu da yumuşar.

Duygularla temas kurmak, kaçınmayı bırakmak, bedensel tepkileri fark etmek ve zihinsel etiketlemeyi azaltmak da terapinin önemli aşamalarıdır. Mindfulness uygulamalarıyla birey, kaygı anında dikkatini ana ana getirmeyi öğrenir. Bu da “felaketleşen” zihinsel anlatıyı yavaşlatır. “Ne olacak?” sorusu yerine “Şu anda ne hissediyorum?” sorusu gündeme gelir.

Sonuç olarak, sosyofobi sadece dış dünyayla değil, iç dünyayla da bir mücadeledir. Terapötik süreç bu içsel savaşı bir barış sürecine dönüştürür. Birey, zamanla kendi iç sesiyle dost olur; eleştirmenin kılıcını indirip onunla konuşmaya başlar. Sosyal ortamlarda yaşadığı kaygı azalmaya başlar çünkü artık yalnız değildir — yanında anlayan, dinleyen ve destekleyen bir içsel figür vardır. Bu içsel figür, terapötik sürecin en kıymetli kazanımıdır.

Yazar Hakkında

Uzm. Psk. Mustafa Cem Oğuz

Uzm. Psk. Mustafa Cem Oğuz

Mustafa Cem Oğuz 29/08/1983  tarihinde Ankara'da doğdu. İlkokul – Orta ve   Lise eğitimlerini Ankarada tamamladı. Psikoloji bilimininden aldığı ilhamla  ruh sağlığını korumak ve iyileştirmek amacı ile yola çıkan  Mustafa Cem Oğuz  Rusya Fedarasyonunda Psikoloji ve Pedagoji Çift anadal  bölümünden mezun olmuştur.Türkiyede Pedagoji diplomalı nadir pedagoglardandır. Sonrasında gene Rusya Fedarasyonunda Genel psikoloji alanında Yüksek Lisansını tamamlamıştır.  Ankara'da yaşamaktadır.

Önemli Bilgilendirme

Site içerisinde bulunan bilgiler bilgilendirme amaçlıdır. Bu bilgilendirme kesinlikle hekimin hastasını tıbbi amaçla muayene etmesi veya tanı koyması yerine geçmez.