Sosyofobi ile Yaşamak: Günlük Hayatta Mikro Kaçınmalar

Uzm. Psk. Mustafa Cem Oğuz
Uzm. Psk. Mustafa Cem Oğuz
8 Temmuz 20257 görüntülenme
Randevu Al
Sosyofobi ile Yaşamak: Günlük Hayatta Mikro Kaçınmalar Hazırlayan: Uzman Psikolog Mustafa Cem Oğuz
Sosyofobi ile Yaşamak: Günlük Hayatta Mikro Kaçınmalar

Sosyofobi genellikle büyük sosyal durumlarla ilişkilendirilse de, bu bozukluk günlük hayatta birçok küçük, fark edilmeyen kaçınma davranışıyla kendini gösterir. Mikro kaçınmalar olarak adlandırılan bu davranışlar, bireyin yaşam alanını daraltır, özgüvenini zayıflatır ve zamanla yalnızlaşmasına neden olur. Bu makalede sosyofobik bireylerin günlük yaşamdaki görünmez savunmalarını, bu davranışların kökenlerini ve terapi sürecinde nasıl çalışılabileceğini detaylı olarak inceleyeceğiz.

Sosyofobiyle yaşayan bireyler sabah işe gitmeden önce kıyafetlerini defalarca kontrol eder. “Yeterince düzgün müyüm?”, “Fazla dikkat çeker miyim?”, “Üzerimde tuhaf bir şey var mı?” gibi düşünceler, kişinin kıyafet seçiminde bile sosyal değerlendirme kaygısıyla hareket etmesine neden olur. Bu durum bir kıyafet seçmekten öte, dış görünüş yoluyla kabul görme çabasıdır.

Toplu taşımaya binerken kapıya yakın oturmak, göz teması kurmamak için telefonla uğraşmak, kalabalık ortamlarda kulaklık takmak, selamlaşmaktan kaçınmak gibi davranışlar da mikro kaçınmalara örnektir. Sosyofobik birey çoğu zaman bu davranışları alışkanlıkla yapar; ancak bunların temelinde başkalarının dikkatini çekme, yargılanma ya da görünür olma kaygısı vardır.

Ofis ortamında toplantılarda konuşmamak, fikir belirtmekten kaçınmak, öğle yemeklerini yalnız yemek, asansörde karşılaştığı biriyle konuşmamak gibi durumlar zamanla kişinin işlevselliğini de etkiler. Birey, fikirlerinin değersiz olduğu düşüncesine kapılabilir. Bu düşünce, zamanla gerçekmiş gibi hissedilmeye başlanır ve bireyin sosyal ortamdan tamamen çekilmesine neden olabilir.

Markette kasiyere bir şey sormaktan kaçınmak, restoranda siparişi değiştirememek, kuaförde nasıl bir model istediğini söyleyememek gibi örnekler de sosyofobinin mikroskobik etkilerindendir. Bu durumlar dışarıdan önemsiz gibi görünse de, kişinin öz yeterlik algısını zayıflatır.

Sosyofobiyle yaşayan bireylerde sık görülen bir davranış da, çevresindekilere “uyum sağlamak” adına kendi ihtiyaçlarını bastırmaktır. Örneğin grupça bir yere gitmek istendiğinde istemediği halde kabul etmek, biriyle buluşmaktan kaçınamayıp son anda iptal etmek, yoğun kaygı hissetse bile hayır diyememek bu duruma örnektir. Bu tür davranışlar bireyin sınırlarını koruyamamasına ve duygusal tükenmişliğe yol açar.

Mikro kaçınmalar uzun vadede bireyin benlik saygısını düşürür. “Yapamıyorum”, “Yetersizim”, “Sosyal değilim”, “İfade edemem” gibi düşünceler kronikleşir. Birey sadece çevreyle değil, kendi iç dünyasıyla da mesafelenir. İçsel eleştirmen daha baskın hale gelir ve her kaçınma davranışı bu içsel sesin daha da güçlenmesine neden olur.

Psikoterapi sürecinde mikro kaçınmaların fark edilmesi, adım adım çalışılması gerekir. Terapist, bireyin günlük yaşamındaki davranış örüntülerini anlamlandırmasına yardımcı olur. Küçük hedefler koymak, maruz bırakma uygulamaları yapmak, duygusal farkındalığı artırmak ve öz-şefkat geliştirmek bu süreçte oldukça etkilidir. Bireyin önce fark etmesi, sonra bu davranışlara küçük müdahaleler yapması terapötik ilerlemenin temelidir.

Örneğin ilk aşamada bir selam vermek, sonra küçük bir soru sormak, ardından bir cümlelik sohbet kurmak gibi aşamalarla sosyal etkileşim yeniden yapılandırılabilir. Birey bu deneyimlerde başarısızlık yaşamasa bile, zihinsel olarak “rezil oldum” gibi yorumlar yapabilir. Bu bilişlerin farkına varmak ve alternatif düşünceler üretmek sürecin en önemli aşamalarından biridir.

Sonuç olarak, sosyofobi devasa krizlerle değil, görünmeyen küçük kaçınmalarla bireyin yaşamını kısıtlayan bir yapıdır. Bu mikro kaçınmaların fark edilmesi, kabul edilmesi ve üzerine çalışılması, bireyin hem içsel özgüvenini hem de sosyal işlevselliğini artırır. Unutulmamalıdır ki, en sessiz davranış bile bazen en büyük kaygının ifadesi olabilir. Terapi, bu sessizliği duymak ve birlikte dönüştürmek için güvenli bir alandır.

Yazar Hakkında

Uzm. Psk. Mustafa Cem Oğuz

Uzm. Psk. Mustafa Cem Oğuz

Mustafa Cem Oğuz 29/08/1983  tarihinde Ankara'da doğdu. İlkokul – Orta ve   Lise eğitimlerini Ankarada tamamladı. Psikoloji bilimininden aldığı ilhamla  ruh sağlığını korumak ve iyileştirmek amacı ile yola çıkan  Mustafa Cem Oğuz  Rusya Fedarasyonunda Psikoloji ve Pedagoji Çift anadal  bölümünden mezun olmuştur.Türkiyede Pedagoji diplomalı nadir pedagoglardandır. Sonrasında gene Rusya Fedarasyonunda Genel psikoloji alanında Yüksek Lisansını tamamlamıştır.  Ankara'da yaşamaktadır.

Önemli Bilgilendirme

Site içerisinde bulunan bilgiler bilgilendirme amaçlıdır. Bu bilgilendirme kesinlikle hekimin hastasını tıbbi amaçla muayene etmesi veya tanı koyması yerine geçmez.