Seni duyuyor muyum? ilişkilerde sağlıklı iletişim ve sözcüklerin gücü

İletişim, insanlığın varoluşundan beri insan doğasıyla bütünleşmiştir. İki kişinin veya toplulukların kendi içlerinde uyum sağlaması ve anlaşabilmeleri için kilit bir unsurdur. Peki, varoluşumuzdan beri bu kadar önemli olan iletişim, günümüzde kurulan ikili ilişkilerde ne kadar sağlıklı uygulanabiliyor?

Seni duyuyor muyum? ilişkilerde sağlıklı iletişim ve sözcüklerin gücü

SENİ DUYUYOR MUYUM? İLİŞKİLERDE SAĞLIKLI İLETİŞİM VE SÖZCÜKLERİN GÜCÜ

İletişim, insanlığın varoluşundan beri insan doğasıyla bütünleşmiştir. İki kişinin veya toplulukların kendi içlerinde uyum sağlaması ve anlaşabilmeleri için kilit bir unsurdur. Peki, varoluşumuzdan beri bu kadar önemli olan iletişim, günümüzde kurulan ikili ilişkilerde ne kadar sağlıklı uygulanabiliyor? İletişimi iki ana temele ayırabiliriz: duygu temeli ve düşünce temeli. Sağlıklı iletişimi sağlayabilmek adına, kişiler aynı temelde olurlarsa birbirlerini yakalamaları daha kolay olur. Düşünce temelinde fikirler ve görüşler ele alınırken, duygu temelinde hisler ve kişinin iç dünyası ön planda yer alır. Düşünce, duygu ve bilgilerin sözlü, yazılı veya beden dili gibi farklı yollarla başkalarına sağlıklı aktarılması, iletişimin doğru kurulabilmesi adına önemlidir. Karşılıklı anlayış ve derin bir bağ kurmak iki kişi arasındaki sağlıklı iletişimin temelidir. İyi bir iletişim, sadece kelimeleri doğru kullanmak değil, aynı zamanda empati, aktif dinleme ve doğru ifadelerle karşı tarafı anlamayı da içerir. Anlaşmazlıkların çözümü, duyguların paylaşılması ve karşılıklı saygı, sağlıklı bir iletişimle mümkün hale gelir. İkili ilişkilerde karşınızdaki kişiyi gerçekten duyuyor musunuz? Bir kuş cıvıltısını, dışarıdaki korna seslerini de duyarız ama ilişkilerinizde karşınızdaki kişinin sesini gerçekten duymalı ve anlamaya çalışmalısınız.

İkili ilişkilerde iletişim, bireyler arasındaki bağı güçlendiren en önemli unsurlardan biridir. İletişimin eksik ya da yanlış olması, taraflar arasında çatışmalara ve yanlış anlaşılmalara yol açabilir. Bunun sonucunda ise duygusal uzaklaşmalar yaşanabilir. Anlaşılma ihtiyacı, kişiler arasındaki duygusal bağın temelinde yatar. İnsanlar, güvende hissetmek ve iç dünyalarını paylaşabilmek için anlaşılmak isterler. Anlaşıldığını hissetmek, ilişkinin derinleşmesine ve güvenin daha sağlıklı inşa edilmesinde oldukça önemlidir. Bu ihtiyaç karşılanmadığında kişi kendini yalnız, yabancılaşmış ve karşısındaki kişiyle duygusal olarak uzaklaşmış hissedebilir. Bu nedenle ikili ilişkilerde açık iletişim, aktif dinleme ve empati kurabilmek iletişimi güçlendirmek için önemli unsurlardır.

İletişim problemlerinden bahsedecek olursak, yanlış anlaşılmalar başta geliyor. Yanlış anlamanın kaynağında, çoğu zaman kişilerin birbirlerinin söylediklerinin arkasındaki duygunun ve düşüncenin farkına varamaması yer alır. Yanlış anlaşılmalar ortaya çıktığında ise tartışmalar baş gösterir. Savunmacı davranışlar ortaya çıkabilir ve bu da başka bir iletişim problemidir. Kişiler kendini ifade etmeye çalışırken eleştirel ya da suçlayıcı bir dil kullanırsa, karşı taraf kendini savunmaya ve geri çekilmeye başlayabilir. Eleştirildiğini ya da suçlandığını hisseden kişi, savunmacı tutum sergilerken karşısındaki kişiyi anlamaktan da uzaklaşır. Bunun ardından aktif dinleme unsuru iki taraf için de uygulanamayabilir. Karşısındaki kişiyi dinlerken aslında kendi vereceği cevaba odaklanarak, karşısındaki kişiyi anlamak için çaba göstermez bir hale gelir. Empati eksikliği baş gösterir ve karşılıklı anlayışın kaybolmasına yol açabilir. Kişi, karşısındaki kişinin duygu ve düşüncelerini anlamakta zorlandığında problemler de artışa geçer.

Bu problemleri aşmak isteyen kişiler için çözüm yolları da vardır. Karşınızdaki kişiyi gerçekten dinlemek, ne söylediğini anlamak ve anlaşıldığını hissettirmek çok önemlidir. Aktif dinleme, karşınızdaki kişinin söylediklerine odaklanmanın yanında, aynı zamanda dinlerken beden diliyle de karşılık vermeyi içerir. Göz teması kurmak ve dinlerken anladığınızı ifade etmek için baş sallamak, karşınızdaki kişi için kendini ifade etmeyi kolaylaştırabilir. Bunları yapmak, karşımızdaki kişiye dinlendiğini ve anlaşıldığını hissettirir. Destekleyici ve çözüm odaklı bir iletişime evrilebilir. Kendinizi ifade ederken ise “ben” dilini kullanmaya dikkat etmek, kendi hisleriniz ve düşüncelerinizi daha şeffaf aktarmanıza yarayabilir. Karşınızdaki kişiye karşı “sen” diliyle kendinizi ifade ederken, ona kendini suçlanmış hissettirebilirsiniz. Örneğin; "Sen hep böyle yapıyorsun" demek yerine, “ben” dilini kullanarak "Ben bu durum yaşandığında kendimi üzgün hissediyorum" demek, karşı tarafın sizi daha iyi anlamasını sağlayabilir.

Açık iletişim kurabilmek, ikili ilişkilerde oldukça önemlidir. Bir sorunla karşılaştığınızda görmezden gelmek, sorunun ileride daha fazla büyümesine yol açabilir. Çözülmeyip halının altına süpürülen problemler muhakkak ortaya yeniden çıkacaktır ve bunu ertelemek iletişimi daha zor hale getirebilir. Duygularınızı, düşüncelerinizi ve ihtiyaçlarınızı net bir şekilde ifade etmek, ortak bir çözüm yoluna ulaşmayı kolaylaştırır. İlişkinizde ne hissettiğinizi açıkça paylaşmak, iletişimin daha sağlıklı bir şekilde sürdürülebilmesine yardımcı olur.

İkili ilişkilerde iletişim problemleri kaçınılmazdır, ancak bu problemlerle nasıl başa çıkılacağı, ilişkinin sağlığı ve sürdürülebilirliği açısından kritik bir öneme sahiptir. Başa çıkmak için çözüm yolları öğrenildiği zaman daha etkili ve derin bağ kurulur. Sağlıklı bir iletişim için aktif dinleme, empati ve açık bir şekilde kendini ifade edebilme becerileri geliştirilmelidir. Böylece, kişiler arasındaki anlayış ve sevgi artar, ilişki daha sağlam ve tatmin edici hale gelir.

 

                                                       Uzm. Klinik Psiokolog Damla Kankaya Sünteroğlu

                                                                  Yazan psikoloji öğrencisi Sude Kor

Bu makale 3 Ekim 2024 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Uzm. Kl. Psk. Damla Kankaya

Uzm. Psk. Damla KANKAYA, Almanya doğmuştur. Lisans öncesi eğitimini (ilk, orta ve lise) Nürnberg'de tamamlamıştır. Ardından başlamış olduğu Beykent Üniversitesi Psikoloji Bölümünden "Onur Öğrencisi" olarak mezun olmuş ve Psk. unvanı almıştır. Üniversite eğitimi süresince birçok ulusal kongre ve üniversite seminerlerine katılım göstermiştir. Birçok sosyal sorumluluk projesinde ve Beykent Üniversitesi Psikoloji Klübün'nde asil üye olarak  aktif görev yapmıştır. Ve Lisans eğitimi sırasında, Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi, Sana Klinik Hastanesi (Almanya) stajyer psikolog olarak birçok kurum ve hastanede staj yapmış ve kendini geliştirmeyi hedeflemiştir. Mezuniyetini takiben aynı üniversitenin Sosyal Bilimler Enstitüsü Klinik Psikoloji yüksek lisans eğitimine başlamış ve "Klinik Psikolog" olarak  yüksek lisans derecesini tamam ...

Yazarı sosyal medya'da takip edin
whatsapp
linkedin
instagram
facebook
Etiketler
İletişim sorunu
Uzm. Kl. Psk. Damla Kankaya
Uzm. Kl. Psk. Damla Kankaya
İstanbul - Psikoloji
Facebook Twitter Instagram Youtube