Tıbbın babası kabul edilen Hipokrat, sağlıklı yaşamın temel ilkesini BİREYİN KİŞİSEL YAPISI VE 'DEĞİŞİK BESİNLERİN GÜCÜ''nü bilmek şeklinde tanımlar.Dünya Sağlık Örgütü ise sağlığı, fiziksel, bedensel, ruhsal yönden tam bir iyilik hali olarak tanımlamıştır.
Sağlıklı büyüme ve gelişme, mevcut sağlığın korunması, yaşam süresi ve yaşam kalitesinin arttırılması için besinlerin yeterli-dengeli ve çeşitli olarak tüketilmesi, yani doğru ve sağlıklı beslenmedir aslolan.
Beslenme, son yıllarda üzerinde durulan önemli konuların başında gelmektedir.Günümüzde dünyada milyonlarca insan sürekli açlık ve yetersiz beslenmenin getirdiği ölüm ve hastalıklarla savaşırken, diğerleri aşırı ve yanlış beslenmenin yol açtığı bozukluklar nedeniyle erken yaşta çalışamaz, üretemez duruma gelmekte, topluma, aileye ve çevreye maddi-manevi yük olmakta ya da hayatlarını erken yaşta yitirmekte dirler. Yanlış ve bilinçsiz beslenme, insanın, ailenin, toplumun, giderek ülkenin sorunları açısından ilk sıralardaki yerini almaktadır.
Son zamanlarda ehil olmayan kişilerin yaptığı, altyapıdan ve yeterli bilimsel çalışmalardan yoksun bir takım açıklama ve öneriler bu konuda zaten kafası oldukça karışık olan toplumun beslenme bilgi düzeyini daha da dramatik hale getirmektedir.Bu durumun özellikle, toplumda yetersiz ve dengesiz beslenme sorunlarından en çok etkilenen gebelerle büyüme çağındaki çocuklar, gençler açısından geri dönüşü son derece zahmetli olan ya da geri dönüşü olmayan sağlık sorunlarına yol açacağı kuvvetle muhtemeldir.Dolayısıyla yanlış ve dengesiz beslenme sorunlarının önlenmesindeki temel araçlardan biri olan, doğru zamanda doğru yer ya da kişilerden, doğru bilgi ile donanmak, önce bireyin kendisinin, akabinde ailenin ve toplumun beslenme şeklinin düzeltilmesindeki ilk adım olabilir. Zira bireyin, ailenin ve toplumun birinci amacı sağlıklı üretken- mutlu olmaktır.Bunun simgesi de şüphesiz aklen, ruhen, bedenen ve sosyal yönden iyi gelişmiş, iyi işler bir vücut yapısı ve bu yapının da yaşam boyu korunmasıdır.Tabii ki bu işlerliği sağlayan tek unsur beslenme değildir, kalıtım, iklim, çevre koşullarının etkisi yadsınmamakla birlikte, doğru ve sağlıklı beslenmenin tüm bu faktörlere tek başına etkisi olduğu pek çok araştırmada gösterilmektedir.
Beslenmenin bebek anne rahmine düştüğü anda başlayıp son nefese kadar devam eden bir süreçte yer alması nedeniyle, yaşamın her döneminde bu konudaki farkındalığımızı sağlamak gerektiği unutulmamalıdır.Sağlıklı beslenme ile ilgili doğru adımlar atmak için, hiçbir 'zaman 'ın geç sayılmaması gerektiği, yapılacak her hatanın önümüzdeki nesilleri etkileyeceği akıldan çıkarılmamalıdır. Alınacak basit gibi görülen can alıcı bir iki tedbir bile, günümüzde ölüm nedenlerinin başında gelen kanser, kalp-damar hastalıkları gibi hastalıklar dışında zeka geriliği, raşitizm, basit guatr, anemiler, pek çok enfeksiyon hastalıkları, düşükler, infertilite ( kısırlık), büyüme- gelişme geriliği , cilt, saç, göz, kemik- kas yapısında , diş çürükleri,( Kalsiyum ve D Vitamini Yetersizliği- Kemik Erimesi ),şişmanlık- zayıflık ,depresyon,yorgunluk, halsizlık, sinirlilik,tahammülsüzlük, hormonal sıkıntılar gibipsikolojik olarak ta davranışlarımızı etkilemektedir.
Yaşamımızın, aldığımız kararlardan oluştuğunu düşünecek olursak, beslenmenin o günkü ruh halimiz ve davranışlarımıza , diğer bir deyişle kararlarımıza, sonuçta yaşam kalitemizi belirlememize olan etkilerini bir kez daha düşünmeliyiz.Tüm anlatılanlar gözardı edilecek olursa, unutmayalım ki hastalık kantarla girip miskalle çıkacaktır, sağlıklı kalmanız dileğiyle
Sağlıklı yaşam için sağlıklı beslenmenin ipuçlarıve beslenme ile ilgili bilmediklerimizi bilmek
