Doktorsitesi.com

Psikoloji ve Sanat Etkileşimi Üzerine

Psk. Dan. Veysel Hasan Gül
Psk. Dan. Veysel Hasan Gül
23 Ağustos 202526 görüntülenme
Randevu Al
Sanat, sanatçının ruhunu eserine yansıtmasıyla var olur ve izleyicide psikolojik etkiler yaratır. Sanat, huzur, kaçış, metafizik deneyim, bilinçaltı boşalımı ve cesaret sağlar; yalnızlıkla mücadele eder, duyguları yönlendirir ve insan psikolojisini olumlu yönde etkiler.
Psikoloji ve Sanat Etkileşimi Üzerine

Sanat kavramının varlığı sanatçılara bağlıdır. Sanatçı, eser ortaya koyar ve bu eserler de sanat kavramını oluşturur. Sonrasında ise sanata bağlı olarak sanat tarihi ve sanat eleştirisi gibi kavramlar ortay çıkar. Ama tüm bu kavramları başlatan sanatçıdır. Gombrich’e (1995) göre, “aslında sanat diye bir şey yoktur sadece sanatçılar vardır.” Başka bir deyişe sanatçı özne, sanat ise nesnedir.

Tüm farklı özelliklerine rağmen sanatçılar birer insandır ve bir psikolojiye sahiptir. Bu psikoloji bir şekilde sanatçının eserine yansır. Sanat eserinde ilk göze çarpan her zaman psikoloji olmasa da psikolojinin az ya da çok etkisi inkâr edilemez. Örneğin bir sanat eseri türü olan resimde görsel ögeler bulunur. Belirli bir düzen içinde bulunan bu ögeler, resim algısının mantığını oluşturur. Renk değerleri, ışık-gölge ve perspektif ile derinlik algısı verilmeye çalışılır. Manzara resmi veya tarih konulu bir resim ise zamanı sezdirebilecek mevsim veya gece-gündüz etkisi ifade edilmeye çalışılır vb. Ancak resmin türü ne olursa olsun aynı zamanda resimler sanatçıların ruhsal durumlarını yansıtır. Sanatçının bu ruhsal durumu eseri de izleyicileri de değişik alan uzmanlarını da etkileyebilir.

 

Psikologların, sosyologların ve sayıları her geçen gün artan sanat tarihçilerinin yaklaşımları arasındaki zıtlıklar, üç temel soruyu farklı yorumlamalarından kaynaklanabilir: İnsanlar nasıl sanatçı olur? Nasıl ve ne yaratırlar? Nasıl sanatçı kalırlar? (Zolberg, 2011: 117). Bu soruların cevabı tüm sisleri ortadan kaldırmasa da temelde bir görüş açısı oluşturabilir. Tüm bu soruların cevabı belirli bir dereceye kadar psikoloji ile ilgilidir. Edwards’a (2004) göre; yaratıcı sürecin psikolojik yönünü özellikle farklı sanat materyallerinin duygusal özelliklerini anlama ile geleneksel psikoterapötik teori ve teknikleri birleştirir. Psikolojiye olumlu ya da olumsuz etki etme terapi ile ilişkilenmek durumundadır.

Psikolojiye göre olumsuz etki terapiyi gerektirirken olumlu etki ise başlı başına bir terapi kabul edilebilir. Malchiodi’ye (2003) göre; sanat ile terapi tamamlayıcı ve bütünleyici tıbbın bir biçimi olarak değerlendirilmektedir. Resim, müzik, tiyatro, sinema, hareket ve dans gibi sanatın her alanındaki uygulamaları içerebilir. Winnicott’a (1971) göre ise; sanat terapisinin gücü hastaya sanat içinde sembolik ve metaforik bir yolda iletişim için bir fırsat sunar. Ayrıca kişinin içinde sözün olmadığı fantezi, imge, duygu ve deneyimlerine bir biçim vermesini de sağlamasıdır.

Sanatın psikolojiye etkisi sadece psikolojik sorunlarla sınırlı olmayabilir. Bedensel yetersizlikler ya da engelli olma durumlarında da psikolojik desteğe ihtiyaç duyulabilir ve burada en pratik çözüm sanat olarak düşünülebilir. Aydın’a (2012) göre; bedensel hastalık tanısı alan kişilerle yapılan sanat terapisinin diğer terapi türlerine göre en büyük farklarından birinin hastalara normallik duygularını yaşatması olduğu düşüncesindeyim. Uygulamalar sırasında sanat terapisi, hastaları o hastalıklı hayatlarından çekip bir pencere açarak nefes almalarını, kaybettikleri eğlenme kapasitelerini ve kontrol duygularını sanat ürününü yaratırken tekrardan fark etmelerini sağlamaktadır. Dışarıdan gözlemci olan kişi, hastaların uygulamalar sırasında bir yandan içlerindeki acılarıyla buluşup karmaşık duygular yaşarken bir yandan küçük çocuklar gibi eğlendiklerini çok rahat gözlemleyebilmektedir. Ayrıca sanat terapisi, çok hızlı bir gerileme sağlayarak kişinin içinde taşıdığı konuya hızlıca ulaşabilmekte ve hızlı bir ilerlemeyle içinde var olanı inkâr edilemeyecek bir şekilde ortaya koyabilmektedir.

Sanatın İnsan Psikolojisine Etkileri

Sanat robotlaşmanın önüne geçer: Robotlaşma insan psikolojisini etkiler. Günümüz teknolojisi ve bu teknolojiye bağlı olarak insanın yaşam biçimi insan psikolojisinin de sürekli değişimlere yol açabilir. Günlük hayatında robota benzer bir hayat yaşayan insanoğlu bir şekilde bu yaşam biçiminin yansımalarının psikolojisinde hissedecektir. Robotlaşma ile insan, insani özelliklerini de belirli bir dereceye kadar kaybedebilir.

Robotlaşan insan, adeta kullandığı makinenin bir dişlisi veya bir düğmesi olmaktadır. Gelişen rahatlık ve konforun bedeli ise ağır olmaktadır. Tekdüze ve hızlı yaşam, bireyin ruhsal hatta bedensel yapısını ve dengesini bozmakta, kendine ve içinde yaşadığı topluma yabancı bir duruma getirmektedir. Sanat etkinlikleri, insanı tekdüzelikten ve sıkıntıdan kurtarabilir. Yaşamını zenginleştirir, gerçekleştiremediği arzu ve isteklerini sanatla, eserle empati yaparak yaşar ve bunun sonucunda geçici olsa da mutlu olur. Sanatın kimi çevrelerde gerçeklikten kaçış, yani bir denge kurma olarak tanımlanması bu nedenledir denebilir. Çünkü sanat ile zihnini meşgul eden birey olumsuz düşüncelerinden ve takıntılarından farkında olmadan uzaklaşır.

 

Sanat huzur kaynağıdır: Sanat insanın ruhuna veya psikolojisine hitap ettiği için sanat ile meşgul olmak insanı rahatlatır. Sanat ile zaman geçirerek mutlu olan insan aynı zamanda huzura da kavuşmuş ya da daha çok yaklaşmış olur. Birçok insan sanata öncelikle huzur arayışıyla girer. Belki gerçek sanatçılar için bu geçerli olmayabilir. Ama oran olarak bakılırsa sanatla uğraşanların önemli bir çoğunluğu sanatta huzur bulur ve bu yönüyle sanatı çevresine de tavsiye eder. Örneğin, emeklilerin, ev hanımlarının, çocukların sanat yapma isteği sanatçı olmak için değildir. Belki de sebeplerinden biri budur.

 

Sanat bir kaçış yoludur. Sanat bazen hayatın gerçeklerinden uzaklaştırarak insanı rahatlatır. Buradaki rahatlama insanı rahatsız eden gerçeklerden, hayal dünyasına giderek var olan bir rahatlama şeklidir. Sanat bazen hayatın zorluklarından bazen hatırlanmak istenmeyen gerçeklerden bazen de beklenmeyen gelecekten kaçıştır. Bu kaçış, çoğunlukla arayışlarla devam eder ve istenen noktayı bularak son bulur.

 

Sanat ruha hitap etmektedir. Sanat kavramının hitap ettiği son nokta insanın ruhudur. Sanat her ne kadar zekâda karşılık bulması beklense de sonuçta ruh ile yaşanabilir. İzleyicide duygusal yansımalar olsa da ruh önceliklidir denebilir. Sanat akılla, fikirle yürütülüyor görünse de sanatın esas kahramanı ruh olarak görülebilir. Sanatı insanların yapmasının temel sebebi de budur. Sanat insana hitap eder çünkü insanın ruhu vardır. Sanatçı ruhsal yapısını sanat eserine yansıtır. Sanatçı, izleyiciden farklı olarak sanat eserini yönlendiren kişidir. Böylece Sanatçı hem kendi ruhsal yapısını sanat eserine yansıtır hem de izleyiciyi ruh haliyle yönlendirmiş olur.

 

Sanat insanı metafiziğe yakınlaştırır. Metafizik gerçek hayatın ötesinde bir dünyadır. Sanat da gerçek dünyanın ötesine çıkar. Böylece sanat insanı metafizik dünyaya taşıyan bir araç durumuna gelir. Metafizik insanı ötelere götürür. Öteleri düşünen insanın hayal gücü genişler. İnsan gerçeklerden uzaklaşıp başka âlemlere gittikçe daha geniş düzlemler arasında gezer. Bu düzlemler uzamsal olarak uzayıp gider.

 

Sanat mistik yapıya sahiptir. Sanatın birçok yönü ile mistik yönü de söz konusudur. Sanatın mistik yönü insan psikolojisini etkiler. Sanatçı mistizme yakındır. Mistik dünya sanatın içine girerek sanatın dünyasını da genişletir. Hatta o kadar ki bezen sanat mistizmin içinde bazen de miztizm sanatın içinde kabul edilebilmektedir. Sanat eleştirmeni ve müzik tarihçisi Cevat Memduh Altar’a (1996:50) göre, “sanatsal yaratıcılığın altı temel öğesinden biri mistisizmdir”.

 

Sanat bilinçaltını boşaltır. Bilinçaltını boşaltan insanlar bir şekilde rahatlar. Bilindiği üzere insanoğlu bilinçaltından etkilenir. Psikolojik sorunların çözümünde de bilinçaltına ulaşabilme çabası oldukça önemlidir. En küçük psikolojik sorunların tedavi edilmesinde bile bireyin çocukluğuna ulaşabilme gayreti bu yüzden olsa gerektir.

 

Sanat duyguları yönlendirir. İnsan duygusal bir varlıktır ve duygusallıktan etkilenir. Duygusal ortamlar, duygusal resimler veya duygusal müzikler insan psikolojisini etkiler. Belki de psikoloji ile en çok ilgili kavramlardan biri duygudur denebilir. Psikoloji duyguyu etkilediği gibi duygu da psikolojiyi etkileyebilir.

 

Sanat arkadaşlık eder. Sanat insanı yalnızlıktan kurtaran önemli bir araçtır. Çünkü sanat itiraz etmeyen ve olumsuz özellikleri taşımayan bir dosttur. Bu dost vefalıdır, arkadan konuşmaz, laf sokmaz veya terk edip gitmez. Böyle bir arkadaş insan psikolojisini etkiler. Yalnızlığın olumsuz etkileri sanatın vefalı arkadaşlığı ile bir dereceye kadar ortadan kaldırılabilir.

 

Sanat cesaret verir. Bir ürün ortaya koyan bireyin özgüveni artar. Özgüveni artan birey yeni işler yapmak için kendisinde cesaret bulur. Bu cesaret yeni işler ortaya koymasına zemin hazırlar. Yeni işler ise yeni mutlulukların kaynağı olarak tezahür edebilir. May’e (1975) göre dört farklı cesaret vardır: Bunlar; fiziksel cesaret, moral cesaret, toplumsal cesaret ve yaratma cesaretidir.

Kaynakça: https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/847626

Yazar: Abdullah Ayaydın

Etiketler

Sanat terapisiOnline terapiOnline psikolojik danışmanlıkBireysel psikoterapiBireysel destekOnline danismanlik hizmetleri

Yazar Hakkında

Psk. Dan. Veysel Hasan Gül

Psk. Dan. Veysel Hasan Gül

Veysel Hasan Gül, Çukurova Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Bölümü’nden mezun olmuştur. Aynı üniversitede Sınıf Öğretmenliği Bölümü’nü de tamamlayarak çift anadal yapmıştır. Ayrıca Çukurova Üniversitesi Güzel Sanatlar Bölümü yandal programını bitirmiştir. Lisans eğitimini takiben, Millî Eğitim Bakanlığı Ankara Hizmet İçi Eğitim Enstitüsü’nden "Özel Eğitim Alan Uzmanlığı" almıştır. Aile Danışmanlığı eğitimini ise doğrudan Millî Eğitim Bakanlığı'nın akreditasyonu ve yetkilendirmesi ile tamamlamıştır. Psikoloji alanında kuramsal eğitimlerine varoluş psikoterapi üzerine doktor Erkan Kalem'den temel eğitim ve süpervizyon eğitimlerini almış olup, vaka süpervizyonlarını sürdürmektedir. Bilişsel Davranışçı Terapi eğitimini Prof. Dr. Şükrü Uğuz'dan almıştır. Çocuk ve ergenlerde gelişim alanında ilkel refleks eğitimi ve öğrenme güçlüğü, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu üzerine Brainfit eğitimini Dr. Mehmet Engin Uysal'dan almıştır, süpervizyonlarına devam etmektedir. Birçok özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde kuruculuk, eğitim koordinatörlüğü, okul psikolojik danışmanlığı görevlerinde bulunmuştur. Ayrıca Adana UCİM (Saadet Öğretmen Çocuk İstismarı ile Mücadele Derneği) Rehabilitasyon Başkanlığı görevinde bulunmuştur. 2013 yılından bu yana aktif olarak sahada görev yapan Gül, 10 yılı aşkın mesleki deneyime sahiptir. Kariyeri boyunca bireysel danışmanlık, çocuk ve ergen danışmanlığı, aile danışmanlığı ve ruh sağlığı alanlarında çeşitli çalışmalar yürütmüştür. Hâlen Adana’nın Seyhan ilçesinde bulunan Varlık Psikolojik Danışmanlık Merkezi'nde hizmet vermeye devam etmektedir. Poyep Çocuk ve Ergen Gelişim markasının kurucusudur.

Önemli Bilgilendirme

Site içerisinde bulunan bilgiler bilgilendirme amaçlıdır. Bu bilgilendirme kesinlikle hekimin hastasını tıbbi amaçla muayene etmesi veya tanı koyması yerine geçmez.