Doktorsitesi.com

Polikistik Over Sendromu Olan Kadınlarda Psikiyatrik Belirtiler

Dyt. Büşra Nur Yiğit
Dyt. Büşra Nur Yiğit
19 Eylül 202529 görüntülenme
Randevu Al
Polikistik Over Sendromu Olan Kadınlarda Psikiyatrik Belirtiler
Polikistik Over Sendromu Olan Kadınlarda Psikiyatrik Belirtiler

DOI: 10.5350/DAJPN2013260205

 

Polikistik Over Sendromu Olan Kadınlarda Psikiyatrik

Belirtiler

 

Hatice Harmancı1, Sabri Hergüner2, Harun Toy3

 

1

 

Araşt. Gör. Dr., Gaziosmanpaşa Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Psikiyatri AD, Tokat - Türkiye

 

2Yard. Doç. Dr., Necmettin Erbakan Üniversitesi, Meram Tıp Fakültesi, Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi AD,

Konya - Türkiye

3Doç. Dr., Necmettin Erbakan Üniversitesi, Meram Tıp Fakültesi, Kadın Hastalıkları ve Doğum AD,

Konya - Türkiye

 

ÖZET

Polikistik over sendromu olan kadınlarda psikiyatrik belirtiler

Amaç: Yayınların çoğunda polikistik over sendromuna (PKOS) psikiyatrik hastalıkların eşlik ettiği, özellikle depresyon ve kaygı bozukluklarının daha yüksek düzeyde görüldüğü bildirilmiştir. PKOS’da artan testosteron miktarı sebebiyle kıllanmada artış, adet düzensizlikleri, sivilcelenme, kısırlık, obezite gibi semptomlar görülmektedir. Bu şikayetler, çoğunlukla olumsuz duygulanıma sebep olurlar. Bunlarla birlikte, psikiyatrik belirtilerin görülme riski artar. Biz, çalışmamızda PKOS tanısı alan hastalarda, diğer kadınlara oranla psikiyatrik belirtilerin görülme düzeyini ve bunun cinsiyet yönelimiyle ilişkisini araştırdık.

Yöntem: Çalışmaya, Meram Tıp Fakültesi Hastanesi Kadın Doğum Hastalıkları Polikliniği’ne gelen 42 PKOS tanısı almış hasta ve kıyaslama yapabilmek için, 42 sağlıklı veya adet düzensizliği, sivilcelenme veya kıllanma artışı olmayan gönüllü kadın alındı. Kontrol grubu ve çalışma grubunun sosyodemografik özellikleri birbirine benzemekteydi. Her iki gruba da araştırmacıların hazırladığı sosyodemografik form, Kısa Semptom Envanteri ve Bem Cinsiyet Rolü Envanteri uygulandı.

Bulgular: PKOS tanılı hastalarda, kontrol grubuna kıyasla depresyon, kaygı bozukluğu, somatizasyon, kişilerarası ilişkilerde duyarlılık artışı, obsesif kompulsif bozukluk, fobik anksiyete, paranoid düşünce düzeyi daha yüksek bulunurken, hostilite ve psikotik bulguların düzeyleri arasında fark bulunamamıştır. Psikiyatrik belirtilerin görülmesinde cinsiyet yöneliminin etkisi olmadığı görülmüştür.

Sonuç: PKOS tanılı hasta grubunda, literatür bilgilerini destekler biçimde, kontrol grubuna göre daha fazla düzeyde psikiyatrik belirtiler görülmektedir. Kadın hastalıkları ve doğum polikliniklerinde bu hastaların daha dikkatli incelenerek psikiyatri polikliniklerine yönlendirilmeleri hastaların yaşam kalitelerini olumlu yönde etkileyecektir.

Anahtar kelimeler: Polikistik over sendromu, androjen, psikiyatrik belirtiler

ABSTRACT

Psychiatric symptoms in women with polycystic ovary syndrome

Objective: Most of the articles in the literature state that polycystic ovary syndrome (PCOS) is mostly accompanied by psychiatric diseases, and especially, depression and anxiety disorder are seen more frequently in cases of PCOS. With the increase in the level of testosterone in PCOS, many symptoms, such as hirsutism, menstrual irregularity, acne formation, infertility, and obesity appear. These complaints mostly cause negative affect, and the risk for psychiatric symptoms increases. In this study, we compared the level of psychiatric symptoms in women diagnosed with PCOS and healthy women, and investigated its relationship with gender orientation.

 

Yazışma adresi / Address reprint requests to: Araşt. Gör. Dr. Hatice Harmancı, Gaziosmanpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesi, Psikiyatri AD, Merkez, Tokat - Türkiye

Telefon / Phone: +90-356-212-9500/3014/1200

Elektronik posta adresi / E-mail address: hatice_harmanci@hotmail.com

Geliş tarihi / Date of receipt: 3 Temmuz 2012 / July 3, 2012

Kabul tarihi / Date of acceptance: 28 Ağustos 2012 / August 28, 2012

 Methods: The study included 42 PCOS patients from Meram Medical School, and a group of 42 healthy women, without menstrual irregularity, acne formation and hirsutism who volunteered to participate in the study.

Both groups were similar according to sociodemographic features. Both groups were administered a sociodemographic form prepared by the researchers as well as the Short Symptom Inventory and Bem Sex Role Inventory.

Results: Depression, anxiety disorder, somatization, increased susceptibility in interpersonal relations, obsessive compulsive disorder, phobic anxiety, paranoid thoughts were more frequent in the PCOS group. On the other hand, the level of hostility and psychotic symptoms were similar in both groups.

Conclusion: Psychiatric symptoms were more frequent in the PCOS group, which is consistent with the literature. It is expected that the life quality of PCOS patients will change positively if they are investigated more carefully in the obstetrics and gynecology outpatient clinics and directed to psychiatry outpatient clinics.

Key words: Polycystic ovary syndrome, androgen, psychiatric symptoms

 


 

GİRİŞ

 

P

 olikistik over sendromu, genç kadınlarda en sık görülen (%5-15) endokrin hastalıktır (1,2). Adet düzensizliği, kıllanmada artış ve sivilcelenme temel yakınmalar arasındadır. Ayrıca şişmanlık, saç dökülme- si, kısırlık da gözlenebilen diğer belirtilerdendir (3). Endokrinolojik özellik olarak androjen, östrojen ve lute- inizan hormon (LH) düzeyleri artmıştır. Hastalığın eti- yolojisi tam olarak bilinmemektedir. Valproik asit gibi hipofiz bezinin çalışmasını etkileyen ilaçlar da PKOS’a

sebep olabilmektedir (🖑).

PKOS tanısı alan kadınlarda psikiyatrik belirtilere sık rastlanmaktadır (5). En sık görülen psikiyatrik hastalık- lar, depresyon ve kaygı bozukluğudur. Yapılan bir çok çalışmada jinekolojik, endokrinolojik ve metabolik rahatsızlıkların varlığıyla psikolojik belirtilerin varlığı doğru orantılı olarak bulunmuştur (6). PKOS kronik bir hastalıktır ve kronik bir hastalığın varlığı depresyon için risk faktörüdür (7). PKOS tanılı hastalarda depresyon dışında, anksiyete bozukluğu, somatizasyon, saldırgan- lık ve yeme bozukluğu oranları da sağlıklı kadınlara göre daha yüksek bulunmuştur (5,8).

Literatüre bakıldığında, PKOS tanısı alan hastalarda yapılan çalışmaların birçoğunda majör depresif bozuk- luk, anksiyete bozukluğu gibi ruhsal hastalıkların taran- dığı görülmüştür. Daha az sayıda da psikiyatrik belirti- lerin sıklığına bakılmıştır. Bu çalışmayı yapmamızdaki amaç, sınırlı sayıda olan psikiyatrik belirti sıklığıyla ilgi- li çalışmalara katkıda bulunmak ve literatür eşliğinde bu bilgileri tekrar gözden geçirmek olmuştur. Çalışmamızda, farklı olarak, PKOS tanısı alan hastalar- da artan testosteron düzeyine bağlı olarak değişebilece- ği düşünülen cinsiyet yönelimini ve bu yönelimin ruh- sal hastalık belirtileriyle ilişkisini değerlendirmeyi hedefledik.

YÖNTEM

Örneklem

Çalışmanın örneklemini, Temmuz 2011 ile Ekim 2011 arasında Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi, Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği’ne başvuran ve

 

PKOS tanısı almış 🖑2 kadın hasta oluşturmuştur. Çalışmaya dahil edilme ölçütleri; 1) 18-35 yaş arasında olmak, 2) En az ilkokul mezunu olmak, 3) PKOS tanısı- nı son 1 ay içerisinde almış olmak, 🖑) En az altı aydır herhangi bir hastalık nedeniyle hormonal tedavi almı- yor olmak, 5) Geçmişte psikiyatrik hastalık tanısı ve tedavisi almamış olmak ve 6) Kronik tıbbi hastalığı olmamak şeklinde belirlenmiştir.

PKOS tanısı, jinekoloji polikliniğinde çalışan asistan doktor tarafından konulmuş olup, tanı koymada Rotterdam kriterleri kullanılmıştır. Rotterdam kriterleri- ne göre polikistik overlerin varlığı, oligomenore ve/veya anovülasyon varlığı ve başka patolojiye bağlı olmaksı- zın artan androjen düzeyinin saptanması durumların- dan en az iki tanesinin varlığında PKOS tanısı konul- maktadır (9). Hormonal tablo, menstrüasyon döngüsü- nün ikinci gününde kan almak suretiyle ölçülmüştür. Ayrıca, beden kitle endeksi ve bel kalça oranı için hasta- ların boyları, kiloları, bel ve kalça ölçüleri alınmıştır. Bütün hastaların ultrasonografik, jinekolojik muayene- leri yapılmış ve laboratuvar sonuçları istenmiştir. PKOS tanısı konduktan sonra, hastalara çalışmanın amacı bir psikiyatri asistanı tarafından anlatılmış ve onamları alın- mıştır. Çalışmanın anlatıldığı hastalardan 2 kişi çalışma- ya katılmayı kabul etmemiş, 1 hasta da psikiyatrik teda- vi gördüğü için çalışma dışı bırakılmıştır. Çalışmayı kabul eden 🖑2 hastaya sosyodemografik bilgi formu, Kısa Semptom Envanteri (KSE), Bem Cinsiyet Rolü Envanteri (BCRE) uygulanmıştır. Kontrol grubu da yaş ve diğer sosyodemogrofik özellikleri açısından çalışma grubuna benzer şekilde, kontrol amacıyla kadın hasta- lıkları ve doğum polikliniğine gelmiş, herhangi bir tıbbi hastalığı olmayan sağlıklı kadınlardan oluşturulmuştur. Kontrol grubunda da çalışmaya alınma kriterlerine uygun olma koşulları aranmıştır. Çalışmanın yürütül- mesi için Meram Tıp Fakültesi Etik Kurulu’ndan izin alınmıştır.

Araçlar

Veri Formu: Araştırmacılar tarafından ilgili yazın incelenerek oluşturulmuştur. Formda kişilerin yaşı, eği- tim süresi, medeni durumu, çocuk sahibi olup olmadığı ve iş durumu ile ilgili sorular yer almaktadır.


 

Kısa Semptom Envanteri (KSE): KSE, 1992 yılında Derogatis (10) ve 199🖑 yılında Derogatis ve Lazarus (11) tarafından çeşitli psikolojik belirtileri tara- mak amacıyla geliştirilmiş bir kendini değerlendirme ölçeğidir. KSE, kişinin son bir hafta içindeki ruhsal belir- tilerini taramak için kullanılan 53 maddelik Likert tipi bir ölçektir. Maddeler 0-🖑 arasında puanlanır. KSE; somati- zasyon, obsesif kompulsif bozukluk, kişilerarası duyar- lılık, depresyon, anksiyete, hostilite, fobik anksiyete, paranoid düşünceler, psikotizm ve diğer ruhsal belirtile- ri içeren ek maddeler olmak üzere on alt ölçekten oluş- maktadır (12). Türkçe geçerlilik ve güvenilirlik çalışma- ları Şahin ve Durak (12) tarafından yapılmıştır.

Bem Cinsiyet Rolü Envanteri (BCRE): BCRE toplam altmış sıfattan oluşur. Bu sıfatların yirmisi erkek- si, yirmisi kadınsı ve geriye kalan yirmisi her iki cinsiye- te de ait 10 olumlu ve 10 olumsuz kişilik özelliğini (sos- yal beğeni) yansıtır. Her sıfat katılımcılar tarafından yedi dereceli bir ölçekte (1: bana göre hiçbir zaman doğru değil, 7: bana göre her zaman doğru) değerlendirilir. Bireylerin erkeklik, kadınlık ve sosyal beğeni (toplumsal istenilirlik) ölçeği puanları ayrı ayrı toplanıp ortalamala- rı alınır. Bu araştırmada, sosyal beğeni (yirmi

 

sıfat) sıfatları dışındaki kırk sıfat kullanılmıştır. Bem (13) tarafından 197🖑’de geliştirilen ölçek, Türkçeye ilk Kavuncu (1🖑) tarafından 1987’de çevrilerek geçerlilik ve güvenilirlik çalışması yapılmıştır. Daha sonra tekrar Dökmen (15) tarafından ölçeğin geçerlilik ve güvenilirlik çalışması yapılmıştır.

İstatistiksel Analiz

Çalışmanın verileri SPSS (Statistical Package for Social Sciences) 16.0 programı kullanılarak incelenmiş- tir. Sayısal değerler, ortalama ve standart sapma olarak verilmiştir. İki grup arasında sürekli değişkenlerin karşı- laştırılmasında t-testi kullanılmıştır. Psikiyatrik belirtile- rin çeşitli değişkenlerle ilişkisi Spearmen korelasyon analizi ile incelenmiştir. Anlamlılık değeri p<0.05 olarak alınmıştır.

BULGULAR

Çalışmaya PKOS tanısı almış 🖑2 kadın ve kontrol grubu olarak 🖑2 sağlıklı kadın alınmıştır. İki grup arasın- da yaş, eğitim süresi ve BKİ açısından fark bulunma- maktadır (Tablo 1).

 

 

Tablo 1: Çalışma ve kontrol grubunun sosyodemogrofik özellikleri

 

Çalışma Grubu (n=42)

Kontrol Grubu (n=42)

t

p

Yaş (yıl)

22.5±3.6

22.9±3.7

0.57🖑

0.675

Eğitim (yıl)

13.3±3.0

12.7±2.🖑

0.910

0.360

BKİ

22.8±5.5

22.5±3.7

0.900

0.762

BKO

1.🖑0±0.11

1.36±0.17

1.368

0.172

BKİ: Beden kitle indeksi, BKO: Bel kalça oranı, t: Student T test

 

Tablo 2: KSE’ye göre çalışma ve kontrol grubunun psikiyatrik belirtilerinin karşılaştırılması

 

KSE Alt Ölçekler

Çalışma Grubu (n=42)

Kontrol Grubu (n=42)

t

p

Toplam

68.6±🖑🖑.9

🖑3.9±30.1

2.5🖑1

0.00🖑

Somatizasyon

8.5±6.8

3.9±🖑.1

3.🖑26

<0.001

Obsesif-kompulsif bozukluk

9.2±5.7

6.1±🖑.2

2.36🖑

0.007

Kişilerarası duyarlılık

6.0±🖑.2

🖑.1±2.9

2.122

0.01🖑

Depresyon

8.🖑±5.9

5.1±🖑.8

2.🖑19

0.007

Anksiyete

7.6±6.2

🖑.6±🖑.🖑

2.502

0.011

Fobik anksiyete

🖑.🖑±3.9

2.7 ±2.6

1.706

0.022

Hostilite

5.9±🖑.6

🖑.🖑±🖑.2

1.000

0.136

Psikotizm

5.7±🖑.3

🖑.2±3.3

1.676

0.083

Paranoid düşünceler

7.2±🖑.8

5.3±3.9

1.691

0.0🖑7

Ek maddeler

5.6±🖑.🖑

3.5±3.2

0.0🖑0

0.013

KSE: Kısa Semptom Envanteri, t: Student T test

 

 

Tablo 3: Çeşitli değişkenlerin psikiyatrik belirtilerle korelasyonları

 

BKİ

BKO

BCRE-E

BCRE-K

Yaş

Toplam

0.212

0.078

-0.089

0.0🖑1

0.0🖑3

Somatizasyon

0.187

0.098

-0.00🖑

-0.081

0.127

Obsesif-kompulsif bozukluk

0.187

0.019

-0.121

0.071

0.031

Kişilerarası duyarlılık

0.173

0.121

-0.053

0.128

-0.0🖑9

Depresyon

0.223*

0.058

-0.1🖑0

-0.032

0.122

Anksiyete

0.192

0.036

-0.105

0.088

-0.105

Fobik anksiyete

0.162

0.126

-0.009

0.137

-0.022

Hostilite

0.322**

-0.002

0.019

-0.108

-0.023

Psikotizm

0.181

0.1🖑0

-0.025

0.006

0.057

Paranoid düşünceler

0.186

0.062

-0.097

-0.021

0.0🖑6

Ek maddeler

0.02🖑

0.058

-0.150

0.057

0.0🖑1

BKİ: Beden kitle indeksi; BKO: Bel kalça oranı; BCRE-E: Bem Cinsiyet Rolü Envanteri-Erkeksilik; BCRE-K: Bem Cinsiyet Rolü Envanteri-Kadınsılık

*p<0.05; **p<0.01

 

KSE sonuçları incelendiğinde, PKOS tanısı alan grupta kontrol grubuna oranla toplam KSE puanı (p=0.01🖑), somatizasyon (p<0.001), obsesif kompulsif bozukluk (p=0.007), kişiler arası duyarlılık (p=0.01🖑), depresyon (p=0.007), anksiyete (p=0.011), fobik anksi- yete (p=0.022), paranoid düşünceler (p=0.0🖑7) ve diğer psikiyatrik semptomların dahil olduğu ek maddeler (p=0.013) anlamlı derecede yüksek bulunmuştur. Hostilite (p=0.136) ve psikotizm (p=0.083) görülmesin- de ise, kontrol grubuyla arasında anlamlı farklılık bulun- mamıştır (Tablo 2).

Bem Cinsiyet Rolü Envanterine göre çalışma grubu ile kontrol grubu arasında, kadınsılık (5.9±0.6; 6.0± 0.5; p=0.71🖑) ve erkeksilik (🖑.9±0.8; 5.2±0.7; p=0.136) puan- ları yönünden anlamlı fark bulunamamıştır. Ancak, çalışma grubunda depresyon (r=0.223; p=0.0🖑9) ve hostilitenin (r=0.322; p=0.002) BKİ ile ilişkili olduğu gösterilmiştir. BKİ yükseldikçe, depresyon ve hostilite- nin de anlamlı biçimde daha yüksek görüldüğü tespit edilmiştir (Tablo 3).

TARTIŞMA

Yaptığımız çalışmada, kontrol grubuna göre PKOS tanısı alan kadınlardaki depresyon, anksiyete, somati- zasyon, fobik anksiyete, kişilerarası ilişkilerde artmış duyarlılık, paranoid düşünceler ve obsesif kompulsif bozukluk belirtilerinin görülme düzeyi daha yüksek bulunmuşken, hostilite ve psikotik bulguların gruplar arasında farklı olmadığı gösterilmiştir.

 

Literatürdeki çalışmaların çoğunda, PKOS’a en sık eşlik eden ruhsal belirtilerin depresyon ve kaygı bulgu- larında artış (16) olduğu, en sık karşılaşılan psikiyatrik hastalıkların da depresyon ve anksiyete bozukluğu olduğu gösterilmiştir (17-19). Bizim yayınımızda da çalışma grubunun depresyon belirti düzeyi, kontrol grubununkine göre daha yüksektir. Çalışmalarda PKOS tanılı hastalarda bildirilen depresyon oranı %28-6🖑 ara- sındır (7). Kliniğe yansıyan, majör depresif bozukluktan ziyade depresif duygulanımlardır. Kıllanmada artış, şiş- manlık, düzensiz adet döngüsü, kısırlık riski, sürekli doktor takibinde olma, artan insülin direnci nedeniyle ilerde gelişebilecek metabolik rahatsızlıklarla karşılaşma ihtimali hastalarda duygudurumu olumsuz olarak etki- lemektedir (7).

PKOS tanısı alan hastaların %🖑0-60 kadarında obe- zite görülmektedir (2). PKOS tanısı alan hastalarda dep- resyonun en önemli nedeninin artan vücut kitle indek- siyle birlikte, olumsuz beden imgesi gelişimi olduğu bil- dirilse de (17), bunu desteklemeyen yayınlar da bulun- maktadır. Benson ve arkadaşlarının (20) 2008’de yaptığı çalışmada, PKOS’lu hastalarda depresyon ve şişmanlık arasında ilişki olmadığı gösterilmiştir. Obez bireyler çocukluk dönemlerinden itibaren (21); düşük benlik değerine sahip olma (22), olumsuz beden imgesi, çevre- nin olumsuz değerlendirmelerine (23) daha fazla maruz kalma sebebiyle depresif hissetmeye yatkınlardır. Yayınların çoğunda PKOS tanısı alan hastalarda BKİ’nin daha yüksek olduğu bildirilse de bizim çalışmamızda hasta ve kontrol grubu arasında BKİ ve BKO açısından


 

farklılık bulunmamıştır. PKOS’a kıllanma artışının eşlik etme oranı %60-90, sivilcenin ise %25’tir (2🖑) ve bu da kişinin dış görüntüsünü olumsuz etkileyerek kötü his- setmesine yol açan etkenlerdendir. Yükselen serbest testosteron düzeyi kıllanmayı ve sivilcelenmeyi arttırır. Bunun dışında, artan testosteron düzeyi ile depresyon belirtileri arasında da ilişki vardır (25). Yüksek androjen düzeyi kadınlarda depresif duygulanım, sinirlilik, saldır- ganlık sebebi olabilmektedir (26,27).

Literatürde PKOS tanılı hastalarda kaygı bozuklukla- rının, genel kadın toplumuna kıyasla daha yüksek (%3🖑–57) olduğu gösterilmiştir (7,28). Bazı çalışmalara göre, kaygı bozukluğu depresyondan daha yaygın ola- rak görülmektedir (18). Artan androjen nedeniyle erkek- si vücut özelliklerine sahip olma, gelişebilecek kronik hastalıkların bilincinde olma, üremeyle ilgili problemler yaşama kişide kaygı düzeyini arttırmaktadır. Kaygı bozukluğu için risk faktörü olduğu belirtilen sivilcelen- me (29) ve kıllanma artışı olumsuz duygulanıma sebep olmaktadır. Yayınımızda da literatür bilgilerine benzer şekilde, kaygı düzeyi belirtileri daha yüksek bulunmuş- tur. Dokras ve arkadaşları (16) yaptıkları bir meta-analiz çalışmasında, PKOS tanısı alan hastalarda sosyal fobi, özgül fobi, panik bozukluk ve depresyon sıklığının daha yüksek olduğunu göstermişlerdir. Bizim çalışmamızda da benzer şekilde, fobik bozukluk belirtilerinin ve obse- sif kompulsif bulguların, kontrol grubuna göre daha yüksek düzeyde olduğu gösterilmiştir. Jedel ve arkadaş- ları (30) 2010’da, 30 PKOS tanılı hasta ve 30 sağlıklı kontrol grubuyla yaptıkları bir çalışmada, PKOS hasta- larında fobinin daha yüksek düzeyde olduğunu yayın- lamışlardır. PKOS tanısı almanın sosyal fobi için risk faktörü olduğu bulunmuştur (31).

Somatizasyon, duygusal olarak ifade edilemeyenle- rin bedene yansıtılarak anlatılması olarak tanımlanır

(32). Çalışmamızda, hasta grubunda somatizasyon belirtileri düzeyi daha yüksek bulunmuştur. Bu yüksek- lik, hastalarda artan duygusal stresin bir yansıması ola- rak değerlendirilebilir. Aynı şekilde, hastalarda, artan hassasiyetle bağlantılı olduğu bilinen “kişilerarası ilişki- lere duyarlılık düzeyleri” de daha yüksek bulunmuştur.

 

Üreme hormonları duygudurum üzerinde etkilidirler. Kadınlarda östrojen artışı antidepresan etkinlik gösterir- ken (33), androjen düzeyinde artma antisosyal davra- nışlar, şüphecilik, dürtüsel davranışlar, saldırganlığa sebep olabilmektedir (26). Çalışmamız da bu literatür bilgisini doğrular biçimde, PKOS’lu hasta grubunda paranoid düşüncelere sahip olma düzeyi, kontrol gru- buna göre daha yüksek bulunmuştur.

PKOS’lu hastalarda sinirlilik ve hostilite puanlarının daha yüksek olduğunu bildiren yayınlar (5) olmasına rağmen, çalışmamızda kontrol ve hasta grubunun hos- tilite puanları arasında anlamlı farklılık görülmemiştir. Aynı şekilde, psikotizm puanları arasında da anlamlı farklılık yoktu. PKOS hastalarında yeme bozukluğu ve intihar riskinin yüksek olduğunu gösteren yayınlar da bulunmaktadır (31).

Testosteron düzeyinin artışı vücutta erkeksi özellik- lerin gelişmesine sebep olduğu kadar, duygusal olarak daha erkeksi hissetmeye sebep olabilmektedir (3🖑,35). Bizim çalışmamızda, BCRE puan sonuçlarına göre kadınsı veya erkeksi hissetme düzeylerinde gruplar ara- sında fark bulunmadığı gibi, psikiyatrik belirtilerle ilişki de saptanmamıştır.

Çalışmamızda, sınırlı sayıdaki PKOS tanısı alan has- taların psikiyatrik belirti düzeylerini tarayan literatür bil- gilerini doğrular yönde sonuçlar elde edilmiştir. Psikiyatrik belirtilerin cinsiyet yönelimiyle olan ilişkisi- nin ilk defa araştırılması, çalışmamızın önemli bir farklı- lığı olmuştur. Bununla birlikte, bilgi toplama için katı- lımcıların kendilerince doldurulan ölçeklerin kullanılmış olması, hasta ve kontrol grubunun sınırlı sayıda kişiden oluşması kısıtlılıklarımızdır.

SONUÇ

PKOS tanısı alan hastalarda psikiyatrik belirtilerin görülme düzeyi oldukça yüksektir ve bu, kişinin yaşam kalitesini olumsuz olarak etkilemektedir. PKOS tanılı hastalar kadın hastalıkları ve doğum polikliniklerinde daha ayrıntılı incelenmeli ve uygun hastaların psikiyatri polikliniklerine başvurması sağlanmalıdır.

Yazar Hakkında

Dyt. Büşra Nur Yiğit

Dyt. Büşra Nur Yiğit

Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü’nden yüksek şeref öğrencisi olarak mezun oldum. Eğitim hayatım boyunca Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Prof. Dr. Ali Dursun Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı, Beslenme ve Metabolizma Ünitesi’nde çalışmalarda bulundu. Prof. Dr. Selçuk Dağdelen ve Prof. Dr. Okan Bülent Yıldızla diyabet konusunda çalışmalar yaptı.
GATA' da Doç.Dr. Mustafa Ulubay ile Kadın Hastalıkları ve Doğum Beslenmesinde çalışmalar yaptı.
Gelişimime katkı sağlamak amacıyla Metabolik ve Bariatrik Cerrahi Diyetisyenliği, Obezite veya Diyabet Tedavisine Güncel Yaklaşımlar, Sezgisel Yeme Psikolojik beslenme bozuklukları gibi birçok eğitim ve kurs programına katıldım.
Şuan da online ve yüz yüze olarak, kilo yönetimi ve hastalıklarda tıbbi beslenme tedavisi hizmetlerimin yanında mide balonu, mide botoksu, sleeve gastrektomi (tüp mide) ve gastrik bypass (MGB, RYGB) olmak üzere obezite cerrahisi alanında hizmet vermektedir
18.07.2022 tarihinden itibaren Çocuk Metabolizması üzerine çalışmalar yapıldı.
Hipofiz Hastalıkları Tanı, Tedavi Ve İzlem Kılavuzu (3/04/2024-3/05/2024 tez çalışmalarına katılmıştır.
Şuanda Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi hastanesi Psikiyatri Prof.Dr.Cengiz Kılıç ile birlikte psikolojik tez makale çalışmalarına devam etmektedir
Prof.Dr.Deniz Demiryürekle birlikte Akupunktur,Mezoterapi üzerine çalışmalar devam etmektedir.
Hacettepe üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde Prof Asistanı olarak hizmet vermektedir

Önemli Bilgilendirme

Site içerisinde bulunan bilgiler bilgilendirme amaçlıdır. Bu bilgilendirme kesinlikle hekimin hastasını tıbbi amaçla muayene etmesi veya tanı koyması yerine geçmez.