Oyun Terapisinde Temsili Simgelerin Gücü


1. Simgelerle Duygusal İfade:
Çocuklar çoğu zaman yaşadıkları olayları kelimelere dökemezler. Ancak temsilî simgeler, çocuğun iç dünyasını oyun diliyle anlatmasına aracılık eder. Bir oyuncak ayının ağlaması, bir kuklanın yalnız kalması ya da bir asker figürünün kavga etmesi, çocuğun kendi duygularını dışa vurduğu güçlü simgelerdir.
2. Aktarım ve Güvenli Uzaklık:
Simgeler sayesinde çocuk, yaşadığı duyguları doğrudan kendisine aitmiş gibi değil, oyun karakterine aktarılmış gibi sunar. Bu aktarım, duygusal yoğunluğu azaltır ve çocuk için güvenli bir ifade alanı yaratır. “Bu bebek çok korkmuş gibi, neden olabilir sence?” gibi cümleler, dolaylı yoldan çocuğun içeriği açmasına yardım eder.
3. Anlatı Kurma ve Hikâyeleştirme:
Simgeler, çocukların oyun içerisinde senaryo oluşturmasına ve olay örgüsü kurmasına yardımcı olur. Bu anlatılar çocuğun yaşadığı olayları yeniden kurgulamasını ve anlamlandırmasını sağlar. Özellikle travma sonrası süreçte hikâyeleştirme, zihinsel bütünlüğün yeniden oluşmasına katkı sağlar.
4. Simgelerin Tekrarı ve Anlamı:
Bazı çocuklar belirli simgeleri tekrar tekrar kullanabilir. Örneğin her seansta aynı canavarı, aynı kırmızı arabayı ya da aynı ağlayan bebeği getirir. Bu tekrarlar terapist için çocuğun zihnindeki öncelikli temaları fark etmek açısından kıymetlidir. Simgelerin seçimi tesadüfi değildir; her biri bilinçdışı bir anlam taşır.
5. Kültürel ve Gelişimsel Faktörler:
Kullanılan simgeler çocuğun kültürel geçmişine, yaşına, cinsiyetine ve kişisel deneyimlerine göre farklılık gösterebilir. Bir çocuk için ejderha korkutucu bir figürken başka bir çocuk için güçlü olmanın simgesi olabilir. Bu nedenle terapist, çocuğun anlam dünyasını dikkate alarak simgeleri yorumlamalıdır.
6. Simgelerin Terapötik İşlevi:
Temsili figürler sadece teşhis için değil, terapötik müdahale aracı olarak da kullanılır. Örneğin çocuğun kaygısını temsil eden bir yaratığa karşı başka bir figürle “koruyucu” rolü verilir. Bu, çocuğun içsel olarak güçlenmesine ve duygusal baş etme becerisi geliştirmesine yardımcı olur.
7. Terapötik İlişkide Simgelerin Etkileşimi:
Terapist de zaman zaman simgeler aracılığıyla oyuna dahil olur. Bu katılım, çocuğun duyduğu güveni pekiştirir. Terapist simgeler aracılığıyla çocuğun duygularına eşlik eder, tanık olur ve gerektiğinde yeni senaryolar önererek çözüm odaklı düşünme becerilerini destekler.
8. Simgenin Sessiz Gücü:
Simgeler her zaman konuşmaz. Bazen sadece varlıklarıyla bile büyük duygular taşırlar. Oyunda yere yatırılmış bir oyuncak ya da kenara itilmiş bir figür bile çocuğun dışladığı, korktuğu ya da kaybettiği bir parçayı temsil edebilir. Terapist bu sessiz simgeleri görmeli, duygulara alan tanımalıdır.
Sonuç olarak, oyun terapisinde temsilî simgeler çocuğun bilinçdışı malzemesini, duygusal çatışmalarını ve çözüm yollarını yansıtan güçlü araçlardır. Simgelerin dili çocuğun iç sesiyle buluşur ve bu buluşma, iyileşmenin başlangıç noktasıdır.