Okula Yabancılaşma


Okula Yabancılaşma
Öğrencilerde yabancılaşma; bireyin kişilerarası ilişkiler, aile, okul, toplum ve bireyin etrafında yaşadığı bir iletişim yetersizliği sorunudur. Ayrıca yabancılaşma; kişide ait olma duygusu zayıflığı, kopukluk hissiyatı, aileden, arkadaşlardan ve işten uzak olma şeklinde açıklanmaktadır. Eğitimde yabancılaşma, öğrencinin okul ortamında ait olma ve bağlanma duygusunun olmaması olarak tanımlanmaktadır.
Okul ortamında yabancılaşma, öğrencilerin öğrenme sürecinden kopmaları ve dâhil olmaları gereken bir etkinlik veya gruptan soyutlanmalarıdır. Kendini yabancılaşmış hisseden öğrenciler sorunlu davranışlar sergiler. Bu davranışlar; sınıfta düzen bozma, okula devamsızlık, ödev yapmama, dersten kaçma, kavga etme ve sosyal geri çekilme davranışlarıdır. Bu tür davranışlar öğrencinin okul ortamındaki sosyal ve akademik deneyimlerine bir tepkidir. Bundan dolayı okul, pozitif bir kendilik algısı ve başarı duygusu yaşamak isteyen birtakım öğrenciler için başarısızlık ve hayal kırıklığının kaynağı olan zarar verici bir mekâna dönüşmektedir. Okul ve okul personeli farklı şekilde öğrencilerin yabancılaşmasına ve onlarda akademik başarısızlığa neden olmaktadır. Bunlar yetersiz müfredat, yetersiz öğretim, düşük kendilik algısı ve başarısız okul kültürü gibi faktörlerdir. Okula yabancılaşmayı anlamak, öğrencilerde istenmeyen davranışları ve öğrenmeleri keşfetmek ve öğrenciler arasında akademik başarısızlığa neden olabilecek uygulamaların geliştirilmesini önlemek için önemlidir.
Okula Yabancılaşmanın Boyutları
Güçsüzlük, üst düzey hedeflere sahip bir bireyin bu hedeflere ulaşabileceğine dair düşük beklentilere sahip olduğu durumu ifade eder. İyi notlar almak isteyen bir öğrencinin düşük başarısı, onda daha çok güçsüzlük meydana getirir. Güçsüzlük duygusu öğrencinin sınıf ortamında kargaşaya neden olmasına ya da dersi yarıda kesmesine neden olmaktadır. Okula gitmek isteyen ancak akranları ve öğretmenleri ile tatmin edici bir ilişki kuramayan düşük notlara sahip öğrenciler, diğerlerine göre daha fazla güçsüzlük duygusu yaşayabilirler.
Anlamsızlık yaşayan öğrenciler ise okul etkinlikleri ile gelecekte uygulanacak faaliyetler arasında ilişki kuramazlar. Özetle okuldaki dersler ile günlük rutinleri, aileleri, toplumları ya da dünyadaki problemler arasında bir ilişki olmadığını düşünürler.
Kuralsızlık, öğrencilerin okul yönetiminin kendileri adına verdiği kararları kabul etmemeleri veya tanımamaları anlamına gelmektedir. Yabancılaşmış öğrenci okula karşı itiraz eder ve not sistemindeki geçerli en düşük notların, 'C' ve 'D'nin geçme için yeterli olduğunu düşünürler. Bundan dolayı başarı için çabalamazlar. Bu kopuş durumu öğrencilerin; öğretmenler, yöneticiler ve diğer okul personelinin kendileri ile ilgili düşünce ve inançlarından aynı zamanda sistemin onlar adına karar vermelerinden ve okuldaki gelecekleri hakkında yok denecek kadar az kişisel etkiye sahip olduğunu düşünmelerinden kaynaklanabilir.
Sosyal uzaklık durumu bireyin bir arkadaşlık ortamına, faaliyete veya eğlenceye katılmaması şeklinde ifade edilmektedir. Öğrenciler, arkadaşlık ortamı oluşturamadıklarında ve öteki öğrenciler ve okullar ile ilişki kuramadıklarında kendilerini doyumsuz hissedebilirler ve bu durum onların okula karşı mesafeli olmalarına veya isyan etmelerine sebebiyet verebilir.
İçinde bulunduğu ortamdan, çevresinden ve eğitim ortamından kopuşu ifade eden okula yabancılaşmaya sebep olan çeşitli faktörler vardır. Katı eğitim ortamı, ders sürelerinin uzun olması, sosyal aktivitelerin yetersiz olması ve öğrencilerin iradeleri dışında verilen kararlar ve işlenen programlar bu faktörlere örnek olarak sunulabilir. Ayrıca bireyin bulunduğu sosyal ortamında huzursuz olması, korku, anksiyete yaşaması ve ötekiler tarafından olumsuz algılanacağı korkusu onun uzaklaşmasına ve diğerleri ile daha az etkileşime girerek ortamdan kopmasına ve yabancılaşmasına sebep olabilir.
Kaynakça: https://dergipark.org.tr/tr/pub/alanyazin/issue/62234/1157161
Yazarlar: Mehmet S. VANGÖLÜ, Gaye Zeynep ÇENESİZ